ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
türk futbol tarihinin en anlamsız hareketi
-
beşiktaşı batıran adamı tek kulüple olmaz bütün ülke futbolunu batırsın diye futbol federasyonunun başına getirmektir.
mete gazoz
-
kimse yazmamış heralde, olimpiyat tarihinde kavga-dövüş sporları hariç ilk altın madalyamız..
yabancı olup da arabesk tadı veren parçalar
-
en damardanı:
led zeppelin - since i've been loving you
onun dışında;
amerikan 60'larından mühim bir tane:
the seeds - can't seem to make you mine
ortasında uzun hava okunan:
black sabbath - n.i.b.
arabesk metal:
iron maiden - no prayer for the dying
bir arabesk metal daha:
iron maiden - wasting love
kemanlı falan:
björk - venus as a boy
yanık ses:
w.a.s.p. - miss you
aşkından her gece içiyorum temalı:
nina simone - lilac wine
progresif öğeli arabesk rock:
the mars volta - the widow
bob dylan'sız arabesk olmaz (bkz: bob dylan'ın türk çıkması):
bob dylan - one more cup of coffee
bir de son olarak 60'lardan çok az bilinen bir amerikalı:
soul inc. - i belong to nobody
coder atasözleri
-
"i$leyen kod bug tutmaz"
erdoğan'ın istanbul'da 45 günde 39 miting yapması
-
kaynak hürriyet: https://i.vgy.me/hcjrdx.jpg
http://www.hurriyet.com.tr/…-yeni-kampanya-41207903
bir ülkenin cumhurbaşkanı ülkeyi yönetmek yerine neden ilçe ilçe gezip miting yapar? onun işi miting yapmak mı? ülke zaten ekonomik olarak zor durumda değil mi? bununla ilgilenmek yerine neden tüm mesaisini istanbul'a ayırıyor? binali yıldırım ne iş yapar?
2 yıllık mı 4 yıllık mı mezunusun diye soran kız
-
sorusunu 7 yıllık diye cevaplayıp şok ettiğim kız.
edit: debe'den selamlar, takip ettiğim ve yönlendireceğim bir kampanya yok üzgünüm. varsa hayırlı bir şey paylaşayım.
edit 2: tıp okumadım, öğretmen de değilim. 4 senelik fizik bölümüyle 7 yıl mücadele ettim.
ülkücü reisin üniversite kantinindeki konuşması
10 yaşında felsefe muhabbeti yapan çocuk
-
çocuk tiyatrosu, dolayısıyla da pedagoji okumuş alelade bir insan olarak ne abartılması ne de yerilmesi gerektiğini düşündüğüm çocuktur. abartılmasın zira soyut işlemler dönemine girip girmediğini bilmiyoruz. ve lütfen yerilmesin çünkü henüz çocuktur.
genel olarak çocuklar bu yaşlarda ilgilerini çeken konularda bilgi depolamaya meyillidirler. bütün dinozorları tanıyan, yaşadıkları dönemleri, fiziksel özelliklerini ezbere sayan çocukları düşünün, ya da eski mısır, vampirler, teknoloji hatta illuminati gibi konularda gece gündüz "araştırma" yapanları. bunun bir sebebi meraksa diğeri de yaşıtları ya da övgü almak istediği yetişkinler arasında bir şeyin uzmanı olarak kimlik kazanmak olur genelde. çocuk beyninin kümülatif bilgiyi depolama kapasitesini de unutmayın. neredeyse bir gecede on kıta istiklal marşı ezberlemişizdir hepimiz. ilerleyen yaşlarda hem konvansiyonel eğitimin yükü hem de ergenliğin kendine özgü öncelikleri nedeniyle bu savant benzeri eğilim gittikçe silikleşir ve sosyal hayatta çok yönlü iletişim kurmalarına katkı sağlayan "genel kültür"e yönelirler.
şimdi başa döner ve bu çocuğumuzun soyut kavramları anlayabilme yetisini sorgularsak okuduğunu iddia ettiği kitaplardaki fikirleri birbirlerine ne derecede eklemleyebildiği, ne kadarınınsa bunlar üzerine olan tartışmalardan, hatta yetişkinlerin açıklamalarından kaynaklanan ikincil özetler olduğu bir soru işareti olacaktır. çocuğun zeka gelişiminin yaşıtlarına göre ileri olduğunu kabul edersek de yine felsefe okumalarına temel teşkil etmesi gereken tarih, siyaset, sosyoloji gibi alanlarda bilgi birikiminin olup olmadığı sorgulanmalıdır. videodaki çıkarımları bana ilk ihtimalin daha yüksek olduğunu gösterdi açıkçası. belli ki platon'un gerçek adı, felsefi akımların özet tanımları gibi bilgi parçacıklarına erişebileceği bir çevrede yaşıyor ve bunları tekrar ettiğinde bir ödül mekanizması işliyor. tıpkı videoda "çak" yapan yetişkin gibi.
son olarak, -maalesef- ben de bu tür hasletlerin övüldüğü bir ailede yetiştim. annem 11 yaşında sofi'nin dünyası'nı okuyup bitirmemle övünürdü. ki gerçekten bitirmiştim ama kurgusal olay örgüsü dışındaki felsefe derslerini okurken aslında pek bir yere oturtamadığımı, haliyle keyif falan da almadığımı çok net hatırlıyorum. aklımda felsefe okulları, filozoflar, temel ontolojik sorular gibi parçacıklar olduğundan sorulduğunda birkaç cümle ediyordum ve bu kadarı bile deli gibi övülmeme sebep oluyordu. sonradan sonraya bunun ne kadar anlamsız olduğunu fark ettim ve gerçekten sevdiğim kitapları okumaya başladım. demek istediğim, bir çocuk bu yaşta pür kuramsal bilgiye maruz kalmadan da yaşama dair sorunlar üzerine düşünebilir. roald dahl, j.k rowling okumakta ya da iyi çocuk filmleri, tiyatro oyunları izlemekte bir beis yok. bunların birçoğunda temel etik kavramlar, sebep-sonuç ilişkisi, farklı bakış açılarını sorgulayarak kendi sonuçlarına varma gibi düşünsel pratikler zaten bulunur ve hikayeleştirme-özdeşleşme-duygusal bağ kurma yoluyla daha kalıcı bir kavrayış düzeyi yakalanır.
spinoza okumasın demiyorum, yine okusun fakat umarım ailesi çocukluğun en büyük ve geri döndürülemez hazinesi olan sınırsız ve kuralsız merak ile hayal gücüne de yatırım yapmaları gerektiğini biliyordur. zira ömür boyu ciltlerce felsefe tarihi okunabilir ama özgür bırakılmış merak olmadan yeni fikirlere ulaşmak imkansıza yakındır.
7 senelik ilişkinin bittiği gün
-
yeni bir iliskiye başlayacağın ve artık iflah olamayacağın zamanın başlangıcının ilk günüdür.
yaran diyaloglar
-
müşteri gelir,
m:merhaba
o:merhaba buyrun hosgeldiniz
m:selami akgün
o:aleykümselâm
m:!!!
m: adımı söylüyorum.
tüm şube -başlığa atfen söylüyorum- yarıldı. herkes masanın altında, ben de gülmek istiyorum ama yemiyor tabi adam kızgın bir boğa gibiydi
hayır gelip adını neden söylüyorsun. adın madem bu kadar ofsayt söyleme kardeşim. sonra da sinirlenmenin ne alemi var..
bu olayı test edebilirsiniz, birine selami akgün diye seslenin.
türkiye'nin şu an en çok ihtiyaç duyduğu şey
-
tayyip'in ölmesi.
tatilya
-
tatilya projesinde yer almış olan adamın konuşmasını izlemiştim. tatilyanın neden battığını hatırladığım kadarıyla şöyle açıkladı:
+ türk ailesi çocukları için hiç bir şey yapmaz. tatilya projesi amerikan aile yapısına göre tasarlandı, her çocuk için iki yetişkinin de geleceği düşünüldü, neredeyse şehir dışına yapılması da sorun olmayacaktı çünkü aile taa beylikdüzüne kadar gitmeye çekinmeyecekti.
oysa anladık ki türk ailesi çocuğu için o kadar uzağa gitmez. türk ailesi alış veriş merkezine kendi ihtiyacı için gider çocuğunu da avm'deki ufak oyun parklarına bırakır, kendi ihtiyacı yoksa sadece çocuğu için gitmez.