hesabın var mı? giriş yap

  • yazılım olayına da dini bulaştırarak bir ilke imza atmışlar.

    "biz önce allah rızası için daha sonra da özgür yazılıma sahip çıkabilmek için uğraşıyoruz, elimizden geldiği sürece de uğraşmaya devam edeceğiz."

    şimdi kim yazdı bilmiyorum, allahtan da bilmiyorum, ama açıkça tübitak'ın ne çeşit gerizekalılara teslim edildiğinin göstergesidir bu. nokta yerine virgül kullanma gibi utanç verici yazım hatalarını geçiyorum. ne allah rızası ne alaka? elimizden geldiği sürece ne alaka? konu ne? bize ne? ne demek istiyorsun? ne demek istediğini bilmeden cümle sallayanlara gerizekalı dendiğini bilmiyor musun?

    cümlenin bir tutam akıllı sürümü şöyle olabilirdi:
    "biz önce allah rızası için sonra da özgür yazılıma sahip çıkabilmek için uğraşıyoruz."

    gözünü seveyim. ne allah rızası? kendi içinizde tutamıyormusunuz allah sevginizi ille millete duyurmak "ben dinciyim" artisliğinizi çekmek zorunda mısınız? konu ile ne alakası var? ulan üretim ekonomisi falan diyoruz bu kafalarla imkanı yok.

  • geçmiyor keke geçmiyor bu süreç.

    okul bitti, staj başladı o da biter. okul staj askerlik bunlar hep biter zaten. bazıları evlenir, bazıları yurtdışına gider. herkes yolunu çizer de sanki o süreci bir sen yaşarsın, ortada kalırsın.

    bu sene bu ülkede tek mezun olan insanın ben olduğuma yemin edebilirim.

    daha fazla yazamayacağım yatağıma çapraz yatıp ağlayacağım.

  • hiç başıma gelmeyen hede. ama burada yazılanları okudukça canım evli erkek çekmeye başladı. yakında karımdan ayrılırsam sebebi sensin sözlük.

  • sessizce durun yanında,zaman geçirin ve bekleyin bakalım sizin hakkınızda ne düşünecek gözlemleyin.eğer senin sinsi olduğunu düşünüyorsa sinsidir.ezik olduğunu düşünürse eziktir.mütevazi olduğunu düşünüyorsa mütevazidir.iyi niyetli biri diye düşünürse iyidir zaten.

    sessizliğe,boşluğa,yumuşaklığa herkes şekil vermek ister.ve tabiki vereceği şekil kendisinden birşeyler içerir.

  • marcel proust demiş ki:

    "bazen bir insanı tekrar bulduğumuz olur, ama zamanı ortadan kaldıramayız. bütün bunlar, bir kış gecesi gibi hüzünlü ve beklenmedik bir güne kadar sürer; o gün geldiğinde, o kızı da, bir başkasını da aramayız artık, hatta bulsak korkarız. çünkü artık ne hoşa gidecek kadar cazibe buluruz kendimizde, ne de sevecek güç. kelimenin gerçek anlamında iktidarsız olduğumuz anlamında değil katiyen. iş sevmeye gelince, her zamankinden fazla sevebilecek durumdayızdır. ama bunun, kalan azıcık gücümüz için fazlasıyla, büyük bir teşebbüs olacağını hissederiz. ölüm şimdiden, evden dışarı çıkamadığımız, hatta konuşamadığımız aralıklar getirmiştir hayatımıza. doğru basamağa adım atmak, tehlikeli bir atlayışı gerçekleştirmek kadar büyük başarıdır. yüzümüz ve sarı saçlarımız, delikanlılığımızdakinden farksız olsa bile, sevdiğimiz bir genç kızın bizi bu durumda görmesi ne demektir! artık gençliğin hareket hızına yetişmenin yorgunluğuna katlanamayız. ne yazık ki, tensel istek, yok olacağına iki kat artar. onu tatmin etmek için, hoşuna gitmek gibi bir derdimizin olmayacağı, yatağımızı bir tek gece paylaşacak, bir daha görmeyeceğimiz bir kadını çağırtırız."

    bu da durumu özetliyor kanaatindeyim.

  • 28 haziran 2016 atatürk havalimanı patlamasının ardından atatürk havalanında bulunan taksicilerin fırsattan istifade kişi başına 100 liradan ancak yolcu alıyorlarmış. evet, kişi başı!

    bu olay unutulmasın. yağmacılık memleketin her tarafına işlemiş durumda.

    belçika'daki terör saldırısında taksicilerin ve özel araçların gönüllü ve ücretsiz olarak insanları evlerine taşıdıklarını da hatırlatayım.

    çok utanıyorum, çok utanıyorum.

    kaynaklar:
    https://twitter.com/…rzou/status/747907664001269764
    https://twitter.com/…olat/status/747907997322588160

    edit: taksiciler kooperatifi başkanı bu olaya iftira demiş. alçakca, namussuzca ve kahpece diye de eklemiş. çok sevdiğim bir söz vardır: "allah yakışan iftiradan korusun." velev ki o kadar mağdura, tanığa rağmen bu olay iftira olsun. dün geceden beri bir kişi bile çıkıp da "taksici esnafı yapmaz öyle bir şey" demedi. bu durum taksici esnafının istanbullu nezdindeki repütasyonunu çok iyi gösteriyor. 20 milyonluk şehirde 1 kişi bile yoktur ki taksicilerle ilgili kötü bir anısı olmasın. şehrin eşkıyalarısınız, lümpensiniz, yağmacısınız, kötülüğün iktidarının sokaklarda vücut bulmuş hâllerisiniz.