hesabın var mı? giriş yap

  • 1- laikliğin toplumun her alanına adapte olması
    2- düşünce özgürlüğünün toplumca kabul görmesi
    3- önyargılardan kurtulmak
    4- tipik ortadoğulu köylü kurnazlığı/köşeyi kolayca dönme yerine emeğin hakkıyla kazanma mentalitesi

    kısaca olacak iş değil. anca atom bombası atılıp özenle seçilmiş 1-2 milyon birey dışında kimse kalmaması gerekir.

  • bakanlık tarafından bedelsiz nakil vasıtası ithali olarak adlandırılan ve kısaca bedelsiz ithalat olarak bilinen hak edişler doğrultusunda yurtdışından türkiye'ye aile ünitesi adına bir adet motorsuz ve motorlu taşıt * getirmek mümkündür.

    bedelsiz ithalat yoluyla getirilen şahsi mahiyette eşyanın kapsamına motorlu ve motorsuz özel nakil vasıtalarının yanı sıra kullanılmış ev eşyası, işyeri nakli suretiyle getirilen sermaye malları, teknik malzemeler ile büro ve dükkan malzemeleri de girmektedir. fakat kamuoyunda en çok bedelsiz motorlu taşıt ithalatı merak konusu olmaktadır.

    bedelsiz ithalat yoluyla aile ünitesi tarafından ithal edilen araçlardan, aracın motor silindir hacmine göre değişen oranda ötv, aracın cif değeri (navlun ve sigorta bedeli dahil olmak üzere aracın gümrük kıymeti); ötv ve cif değerinin toplamının %18'i oranında kdv, aracın türkiye'de serbest dolaşıma girişi sırasında yetkili gümrük idarelerince tahsil edilir. yetkili gümrük idareleri istanbul, ankara, izmir ve gebze'de bulunmaktadır.

    bir aracın motor silindir hacmine göre ötv'si belli yüzdelik dilimlere göre hesaplanır. buna göre motor silindir hacmi 1600 cm3'e kadar olan araçlardan alınan ötv oranı %45, 1601-2000 cm3 arası için %130, 2001 cm3 ve üzeri için %220 oranındadır.

    yurtdışından getirilecek aracın vergiye esas kıymetinin tespitinde aracın model yılı doğrultusunda bir amortisman indirimi yapılmaktadır. 1 yaşındaki bir aracın amortisman * oranı %20 iken, 6. yıla kadarki her yıl için bu orana %10 ilave edilir. 7 yaşından itibaren araç %80 yıpranmış olup daha yaşlı bir aracın fob kıymeti bakımından bu orandan daha fazla yıpranmadığı varsayılır.

    buna göre, sıfır bir aracın vergiye esas fob kıymeti %100 varsayılırken, 1 yaşındaki bir aracın vergiye esas fob kıymeti %80'e inmektedir. aynı aracın vergiye esas fob değeri 2 yaşında %70, 3 yaşında %60, 4 yaşında %50, 5 yaşında %40, 6 yaşında %30, 7 yaş ve daha yukarısı için %20'dir.

    diğer taraftan, yurtdışından getirilecek aracın, trafiğe tescil tarihi itibarıyla 3 yaşından büyük olmaması gerekmektedir. 2010 model bir aracın üzerinize 2012'de tescil edilmiş olması halinde 2022 yılında türkiye'ye bedelsiz ithal edilmesi mümkündür. fakat 2017 model bir aracın 2021 yılında tescil edilmesi halinde 2023 yılında türkiye'ye kesin olarak getirilmesi mümkün değildir.

    diyelim ki hollanda'da yaşayan bir gurbetçi ya da sürekli göreve atanmış bir kamu görevlisisiniz. vergi vs. ödemeleri dahil fatura bedeli 30.000 € değerinde 1.5 cm3 motor silindir hacimli sıfır bir volkswagen golf satın alıp 3 yıl kullandınız. şimdi ise türkiye'ye kesin dönüş yapmak ve aracınızı da beraberinde getirmek istiyorsunuz.

    yetkili türk gümrüğünde bu aracın fob değeri * 18.000 € olacaktır (zira bu rakam 2022/3 sayılı genelge nedeniyle değişkenlik gösterebiliyor). bunun rakam üzerine %45 oranında ötv eklenir ve 8.100 € ötv borcunuz çıkar. aracın bedeli 26.100 € olur ki bu bileşik rakam üzerinden %18 kdv ödemeniz de gerekiyor ki o da 4.698 € olacaktır. bu durumda aracın size maliyeti 30.798 € olacaktır. burada ruhsat ve plaka masrafları devede kulak kalacağı için göz ardı edilebilir.

    eğer bu arabanın satın aldığınız dönemde türkiye'deki satış fiyatı € bazında 30.000 € civarında ise, yurtdışından araba getirmenizin pek bir anlamı olmayacaktır. ama mesela 45.000 € civarı idiyse, o halde bedelsiz araba ithalatı sizin için mantıklı bir hareket olacaktır. ülkeler arasındaki hayat pahalılıklarını kıyaslayan bazı sitelerde volkswagen golf 1.4 90 kw trendline veya benzeri sıfır bir aracın tüm dünyadaki fiyatları incelendiğinde, almanya'da 25.000 € olan bir arabanın türkiye'de aynı tarihte yaklaşık 35.000 €'ya satıldığını görüyoruz. bu durumda aile ünitesinin kullanımı için yurtdışından araç getirmenin nispeten maddi avantajı olacaktır.

  • 28 yaşındayım. 10 senedir haftanın 5 günü aksatmadan gyme gittim. spor için sevdiklerimi karşıma aldığım, ciddi kavgalar ettiğim zamanlar oldu. sporla aramda çok güçlü bir bağ var ve hayatımın en önemli parçası.

    sonucunda aynaya bakmaktan büyük keyif aldığım bir vücuda ve zinde bir yaşantıya sahip oldum.

    spor salonları mart'ta kapanınca evde elimden geldiği kadar yapmaya çalıştım. baharın da gelişiyle koşulara çıktım ama aklım hep ağırlıklardaydı. hack squat, bench press, lat pulldown, hepsi gözümde tütüyordu. pandemide normalleşme süreci başlayıp salonlar açılır açılmaz gitmenin planlarını yapıyordum. açıldığı gibi gittim ve hiç aksatmadan ekim sonuna kadar devam ettim.

    ekim sonunda salonun aşırı kalabalık olduğu bir pazartesi akşamı 50 dk civarı salonda zaman geçirdim. bu gidişimde ve önceki gidişlerimin hiçbirinde soyunma odalarını ve duşları kullanmadım. sadece girişte ayakkabılarımı değiştiriyordum dışarıdan içeri mikrop taşımamak için.

    bu akşamdan 3 gün sonra eşimle aynı anda aynı semptomlar başladı ve ikimiz de pozitif çıktık. covide bakış açımı değiştiren şekilde geçirdim bu hastalığı. ben de yaşıtlarım gibi korkusuzca davranıyordum ancak 2 hafta ruh gibi, her gece 38,5 ateşle , yoğun öksürükle, müthiş bir iştahsızlık, yoğun kas ağrıları, halsizlikle çaresizce bir sürü hap desteğiyle mücadele ettikten sonra bir de zatürreye çevirdi. hala ara sıra etkilerini hissettiğim bu illetle uğraştıkran sonra bakış açım ve alışkanlıklarım mecburen baya bir değişti. benden 3 yaş büyük eşim de benzer semptomlarla geçirdi bu arada.

    şu anda spor salonları açık olmasına rağmen gitmiyorum. evde spor yapmak için yapılabilecek ne varsa satın aldım. dumbbell seti, barbell seti, kapı barfiksi, sehpa vs vs. vücut ağırlıyla çalışmayı seviyorum ve güzel sonuçlar alıyorum. salonda da antrenman programımın yarısı serbest ağırlıklar üzerine kurulu. ama bu hissi bilen bilir, dışarıda ne yaparsanız yapın salonda çalışmanın tatminini asla vermiyor. orada sizin için hazırlanmış dünyaya girip makinenizi şekillendirip çıkma hissinin yerini dört duvar arasında yaşamanıza imkan yok. ben de yeniden gitmeyi çok istiyorum, dışarıda ne yaparsam yapayım tatmin olamıyorum ancak gitmiyorum.

    elbet yeniden gideceğim ancak ne zaman bunu bilmiyorum. belki bahara kadar evdeyim. riskin iyice azalmasını bekleyeceğim.çok özlesem de hastalığı bu kadar ağır geçirdikten sonra yeniden bu riski almak için çok erken.

    ben hastalığı o dönemde salondan kaptığıma eminim. diyeceğim; her yer kapansın salonlara dokunmayın kafasındaki arkadaşlara bir şey diyemem. hastalığı geçirmesem belki ben de hala o kafada olurdum. gidin ama büyük risk aldığınızı ve hastalık sizi kıskacına alınca uzun bir süre spordan uzak kalabileceğinizi, geri dönüşünüzün de uzun ,sancılı ve bıktırıcı, yıpratıcı olacağını bilerek gidin. bir de viral yükmevzusunu iyi araştırın. kimden ve ne kadar virüs aldığımız hastalığı nasıl geçireceğimizi belirliyor. sporda havalandırma falan hikaye. muhtemel bir covidliyle 1-2 saat içeride aynı havayı soluduğunuzda virüs yükünüz inanılmaz boyutlara ulaşıyor ve kimden aldığınız da muamma. belki aynı anda 2-3 kişiden birden virüs giriyor vücudunuza. ben bu kadar ağır geçirmemi buna bağlıyorum.

    karar meselesine gelince, bence şu an her yer kapalıyken spor salonlarının da acilen kapatılması gerekiyor. neden açık tutulduğunu hala anlamış değilim.devlet neyi amaçlıyor bu kadar milyon dolarlık işletmeler bile kapalıyken salonları açık tutuyor büyük soru işareti.

  • bugün bir tanesiyle karşılaştım. çok duygulandım yemin ediyorum. kendisi 30'lu yaşlarda bi delikanlı, yayalara kırmızı yanmasına rağmen yolda bi tane bile araba neyin yok, hiç niyetlenmiyor bile geçmeye. ben de yanındayım. o gitmeyince lan ayıp olmasın diye ben de onla bekledim. yol hala boş, boş yola bakıyorum öyle uzaklara dalmalı sanat filmi gibi, yeşili bekliyoruz ısrarla. yüzümde avrupai bir tebessüm var delikanlı kardeşimize doğru. neyse yeşil yandı ben geçeyim artık dedim, adam hala oradaydı. dolmuş bekliyormuş meğersem mınıskim kendimi salak gibi hissettim lan.

    zaten ''mal mı lan bu zürriyetini sktiğimin'' tarzında bakıyordu adam bana, oradan anlamalıydım, hayır arkadaş yaya geçitinde insan karşıya geçecekmiş gibi dolmuş mu bekler ya.

  • zaten galeriler aracı alıp bekletip daha çok kazanıyordu.

    bu hamle ile beraber az kara tamam diyen araç satanlar 6 ay bekleyip daha yüksek kar edecekler.

    edit: km'yi ne yapacak diyenler olmuş. hareketli bir bant ayarlamak zor değil.

    sahibinden ilanlarını hayal edebiliyorum.

    "güneş ışığı görmemiş 6000 km araç."

  • yüksek lisanslı bir hititolog olarak söyleyebilirim ki, türkler hitit değil. (belki bazı bölgelerde hititlerin torunları hala yaşıyor olabilir) hititler de anadolu’nun yerlisi değil.

    şöyle ki hititler, karadeniz’den göç yoluyla gelip anadolu’ya yerleştiği tahmin edilen bir halktır. hattilerden farklı bir halk olmalarına rağmen onların kültürlerinden çok fazla etkilenmişler. bu yüzden de neşa olan isimlerini hattili anlamına gelen hitit şeklinde değiştirmişler.

    tam olarak nereden geldiği ve kimler olduğu tahmin edilemeyen deniz kavimlerinin saldırıları sonucu devlet bölümüş ve anadolu’da geç hitit dönemi başlamıştır. bunun sonucunda kurulan hitit şehir devletleri, o dönemde oldukça güçlü olan asur devletinin baskısına dayanamamıştır.

    hititlerin torunlarının kimler olduğu hakkında kesin bir şey söylenemez. ancak şunu biliyoruz ki dilleri, türkçeden oldukça farklı ve hint -avrupa kökenli. türkçe, sumerce ile daha çok benzer. hatta sumerce, tıpkı türkçe gibi ural-altay kökenli bir dildir.

    edit: kaşka saldırıları, doğrudan hititlerin yıkılışına etki etmese de muhtemelen devleti zayıflattı. zira hititler, varoldukları süre boyunca kaşkalarla mücadele etti.

  • yıl 2011. kardeşimle alışverişe çıktık, bir alışveriş merkezindeyiz.

    - abiii. bu döner kapılar ne işe yarıyor??

    + güvenlik amaçlı. mesela avmye bir hırsız girdi ve koşar adımlarla dışarı çıkmaya çalışıyor. hırsız döner kapının tam ortasındayken; güvenlik görevlisi kapıyı durdurup, hırsızı hapsediyor ve polisi arıyor. *

    - vaaay süpermiş..

    bilmiyorum demeyi kendime yediremedim, salladım gitti..
    " babalar herkesi döver, abiler herşeyi bilir altın kuralı.. "

    yıl 2016.
    çalıştığım otele yeni bir eleman başladı geçen hafta. kendini beğenmiş, ukala bir tip..
    herşeyin en iyisini ve en doğrusunu bildiğini sanıyor..

    - müdürüm bu döner kapının kumandası nerde?

    +şalterden kapanıyor o. teknik servis bakıyor. seninle alakalı değil.

    - nasıl yani? diyelim ki acil bir durum oldu ve otele hırsız girdi. ben teknik servisi arayana kadar ohoooo. adam kaçar gider..

    +ne??

    - bu döner kapıların ne işe yaradığını biliyor musunuz müdürüm?

    + enerji tasarrufu. kapı her açıldığında içerisinin soğumaması için, içerideki havanın korunması için.

    - ne alaka? kapıyla tasarruf mu olur? güvenlik için o kapılar. dışarı kaçmaya çalışan birini ortada hapsedip, polis gelene kadar kaçmasını engellemek için.

    + namık kemal lisesinde mi okudun sen?
    -evet.

    + onur'u tanıyor musun?
    - kıvırcık olan mı?

    ne güzel söylemiş mark twain..
    "gerçek ayakkabılarını giyene kadar, yalan dünyayı 3 kere dolaşır."

  • ücretsiz kargo ile elinize ulaşacak olan bisiklettir. çok rahatladım şu an, elimde tam da 5798tl vardı, bisiklet alacaktım, bütçem kısıtlıydı. kargo ücretleri düşündürüyordu beni ama rahatça bisikletime kavuşabilirim. selesini falan yalarım artık napiyim.

  • dert edilecek kadar mühim bir mesele değildir. o selamun aleykum der, sende merhaba diyerek cevap verirsin. bu şekilde hem kendi istediğin gibi davranmış olursun, hemde karşıda ki insanı kırmamış olursun. ama sen safi bir öküz olduğun için bunları düşünemeyebilirsin.

  • kadın haklı, onca dönem varken, sen git chp'nin 15 senedir tek başına iktidar olduğu döneme denk gel. olacak şey değil. çıkışmasın da ne yapsın? zavallı teyzecim.

  • rusya'dan yaşayan dolar bazlı maaş alan türk mühendislerin krallığını ilan etmesine sebep olmuş durum.