hesabın var mı? giriş yap

  • bir gazoz kapağını açarken bile parmağınızın üst tabakasını sıyıracak kadar beceriksiz olmaktır.

  • 1910 yılında zamanının osmanlı topraklarında (bugünki makedonya cumhuriyeti'ne bağlı) üsküp'te doğan, hayatının büyük bölümünü bati hindistan'da geçiren ve 1997'de vefat eden rahibe. bugün üsküp'te doğduğu ev belli olmamasına rağmen vaftiz olduğu kilise bir memorial haline dönüştürülmüş ve kendisine ait 3-5 parça eşya sergilenmektedir. hayatı boyunca ömrünün son zamanlarında doğduğu şehir üsküp'e 4 kere ziyaret gerçekleştirmiş, öldükten sonra kendisine "blessed" ünvanı verilmiş, "saint" mertebesine ulaşmak için ise 1 mucizeye daha ihtiyaçı olan, meşhur katolik rahibesidir kendisi. ayrıca nobel barış ödülü'ne de laik görülmüş, lakin maddi hediyeyi kendisi kabul etmeyip hayırlarda kullanılmak üzere bağışlamıştır. uzun ömrüne neler sığdırdı, nasıl yaşadı çok bilinmez ama dışardan görüldüğü/gösterildiği kadarıyla insanlığa, özelliklede yetimlere kendini adamış birisidir. ve bunlarıda inançları için yaptığı için bize düşen gönülden bir "tanrı kendisinden razı olsun" duası olmalıdır.

  • diyanet çalışanları sakallı ve bıyıklı kadın seviyorsa demek ki...
    tercihlerine saygım sonsuz ama kişisel bakıma günah gözüyle bakılması çağın ne kadar gerisinde, medeniyetten ne kadar uzakta olduklarını gösteriyor.

  • ofis sıcak, evim ırak, feci trafik var tem'de
    sigaram var, cay bedava, 22 mb internet emrimde
    bekleyenim olsa neyse, yok ki kimse evimde
    ne gidicem lan eve yatarım ben ofiste

  • takıntıları da son derece ilginç;
    örneğin hiç banyo yapamadan geçirdiği 20-30 günlük bir okyanusötesi yolculuk sonunda, temizlik hastalığına yakalanıyor, bir kurulandığı havluya bir daha deyemiyor.

    sonra, herhangi birşeyi 3 ve 3'ün katları şeklinde yapıyor; kitleme mi yapacak, üç defa kitliyor işte.

    yediği yemeklerin kübik hesaplarını yapıyor, gibi birsürü şizofrenik tavır içerisine giriyor, çıkıyor.

    başladığı işi bitirme takıntısı da var; lisedeyken realist bir yazarın eserine başlıyor, yazarın 100 ciltlik eseri var, genç nikola bitirmek zorunda kalıyor, bitirince de "bir daha asla" diyor sadece, işte türkçemize bu deyim de buradan geçmiştir, tesla'nın bir cilvesi daha işte.

  • yanılmıyorsam bir ara sabri sarıoğlu * ile adı anılmıştır. bir maç sonrası sabri'ye mikrofonu uzatan muhabir, mikrofonu uzatmadan önce " sinem kobal ile birlikteliğiniz varmış ne diyorsunuz?" tarzında bir soru sormuş ve de karşılığında sabri'den şu cevabı almıştır;

    - ben o bacıyı tanımıyorum.

    tanıma zaten allah'ın sabri'si...

  • öyle tırt biriydim ki, mezuniyet töreninde kepim kaybolmasın diye havaya atmadım. bi de havaya atıp tutmuş gibi yavşak tavırlar sergiledim.

  • sirf bu yuzden basina bilal gibi bir evlat gelmis adamin beyani. istiyor ki herkesin basina gelsin. yemezler.