hesabın var mı? giriş yap

  • moleküler biyoloji ve genetik mezunuyum, bir de üzerine yüksek lisansım var. vakti zamanında staj yaptığım özel bir tanı laboratuvarına bir kadın gelmişti. hamile; amniyosentez yapılmıştı ve bebeği için duchenne muscular dystrophy(dmd) baktık. kadının hali hazırda dmd hastası bir çocuğu vardı. 20 yaşını görmeden ölmeye mahkum, engelli bir genç.
    taşıdığı bebek de dmd hastası olacak. o da yirmisini görmeden ölecek. fiziksel aktivitelerinin çoğundan mahrum, öleceğini bile bile 20 yıl yaşayacak.
    çünkü annesi o bebeği aldırmamak için direniyordu.
    şimdi sorarım burada yaşama hakkı diye çığlıklar atan, rampa yapalım diye saçmalayan insanlara böyle korkunç hastalıklardan muzdarip çocukları bir rampa kurtarır mı? bu çocukların ölecekleri günü bilmelerinin verdiği ancak hayal edebileceğimiz endişesini, mutsuzluğunu, acısını hafifletir mi sunacağınız çözümler?
    elbetteki yürüme, görme gibi bedensel küçük kayıplar elbirliğiyle giderilebilir yada hepimiz downlı bir çocuğa bir şekilde bakabiliriz. ama kalıtsal olan ve ciddi bedensel engellere sebep, ölümcül hastalıklar söz konusuysa milyon kez düşünmeniz lazım. ama düşünmeniz gereken şey rampa yapmak değil küçücük bedenleriyle o ağır mı ağır yükleri sırtlanan minicik çocukların ruh halleri, akıl sağlıkları.
    eğer kazanıyorsanız gidin taşıyıcılığınıza baktırın arkadaş,annesi babası bile olsanız bir insanın hayatını başlamadan karartmaya hakkınız yok...

  • açılınn ben geldim. aşık olduğum kadınla evliyim, 2,5 yaşında bebemiz var ve sevdiğim işi yapıyorum. gelecek kaygısı yaşamamak için şimdiden çeşitli yatırımlar ile çocuğumuzun geleceğini kurtarmaya çabalıyoruz. evlendiğimizde hiçbir şeyimiz yoktu,kirada oturup en ucuz mobilyaları almıştık. şimdi evimiz oldu ama hala aynı mobilyaları kullanıyoruz çünkü ev dediğin dört duvar içinde pahalı eşyalar değil, ev benim için ailemin içerisinde olduğu yer. herşeyi dişimizden tırnağımızdan arttırıp birlikte yaptık daha doğrusu eşim sağolsun dört duvarı yuva yaptı. yuvayı gerçekten dişi kuş yaparlar dedikleri doğruymuş arkadaşlar, . üç gün sonra aç kalsam, işsiz kalsam şuna eminim karım arkamda dağ gibi durur. herkese içerisinde sevgi ve huzur olan yuva dilerim arkadaşlar.

  • seni hayvanat bahçesinden aldık, maymunsun aslında sen gibi bir hikayeye kardeşi inandırmaktan daha vicdanlı bir harekettir. bir de üzerine "ben seni kafeste gördüm, çok beğendim diye alıp eve getirdik" demiştim ki bana da azıcık minnet duysun. tabii bu hayvansever, vicdan sahibi abla imajım kendisi bağıra bağıra anneme gidip "anne ben maymun muyum?" diye ağlayana kadar sürmüştü.

  • tiktok ve felsefe kelimelerini yan yana göreceğim asla aklıma gelmezdi. izninizle ben bunu buzdolabına kaldırıyorum, yarın da gülerim.

    tanım: bir tespit hezeyanı.

  • tütün ihtiyacı olmaz o evde, birinden pipo birinden sigara isteyebilirsiniz, paylaşımcıdır her ikisi de, vermemezlik etmezler. küba'dan da puro gelir hediye olarak, şahane.

    bunun yanı sıra sartre'ın kıskançlık krizleri evde kavga ortamı oluştursa da camus öldürücü sessizliğiyle ortamı sakinleştirir. lig tv aboneliğinin yanı sıra play station da alınır o eve. kız arkadaşı eve çağırmak sıkıntı yaratabilir, kadınlar konusunda şanssızlık bulaşıcı olabilir.

    "sratre" hususunda ise; dediğini anlıyor ve yapısal olarak parçalanıyorum.

  • nagehan alçı, habertürk’te katıldığı canlı yayında “suriyeli göçmenlere yönelik nefret dilini adeta bir alışkanlık haline getirenler, bakalım ukraynalı göçmenler gelince de aynı şekilde itiraz edecekler mi?”demiş.

    (bkz: kiev’den yola çıktılar kocanıza sahip çıkın)
    bu kadından ne farkı var nagehan alçı’nın?

    evet nagehan itiraz edeceğiz. eğer 20’li yaşlarında işsiz güçsüz, s*kini sallaya sallaya, milyonlarca, kayıtsız, kontrolsüz gelip orda burda kadınlara sarkıntılık ederlerse mesela itiraz edeceğiz.
    devletin fakir halkından esirgediği sağlık hizmetlerinden, bedelsiz faydalanırlarsa mesela itiraz edeceğiz.
    bankamatik kuyruklarında jöleli saçlarıyla devletin bağladığı maaşı yıllarca alırlarsa mesela itiraz edeceğiz.
    belli şehirlere, illere, nahallelere yerleşip demografik yapıyı bozarlarsa mesela itiraz edeceğiz….

    ayrıca merak etme gelmezler, çünkü avrupa’da serbest dolaşım hakları var.
    link

  • gecen pazar babamin bir yakinin olum haberini aldik. derhal hasteneye gittik tabi, malum islemler bitti ertesi sabah ciktik yola erkenden, koye defnedecegiz merhumu. koye en yakin kasabanin morguna goturduk cenazeyi, ogle namazina mutekip kilinacak namazi. sonra tabutu yukledik cenaze arabasi arkada biz onde vardik koye. hoca onde cemaat arkada kilindi rahmetlinin namazi. omuzlandi, mezara dogru yola konuldu. mezara vardik gomulecek, bir ses duydum onden:

    - tabut bos lan!

    herkes saskin tabi, ugultular, kendini tutamiyor tabi millet gulmeye basladi, bir yandan agliyor bir yandan guluyor herkes. isin garibi olen amca da kasabanin en neseli en komik insanlarindan biriydi.

    sen tut kasabanin morgun da unut cenazeyi, bos tabutu onca yol getir, omuzla hic farketmeden -ulan hic kimse mi cenaze tasimadi bir kisi mi demez bu tabut hafif diye- ustune bir de cenaze namazini kil!

    ancak necati amca'ya yarasirdi boyle bir cenaze. nur icinde yatsin!

    edit: haber bile olmusuz bu arada http://www.milliyet.com.tr/…010/1186362/default.htm
    ( tesekkurler awlmi)

  • bugün saat 15.00'da başlayacak, s sports 2'den şifresiz olarak yayınlanacak olan formula 1 yarışı.

    önce bi pisti tanıyalım. pist şu şekilde: istanbulpark pist
    ilk olarak 2005'te yapılan istanbul gp, toplam 58 turdan oluşuyor. yarış saat yönünün tersinde koşuluyor. toplam pist uzunluğu 5338 metre. pistin en meşhur virajı olan 8. viraj 640 metre uzunluğunda ve pilotlar bu virajı tam gaz dönüyor; yaklaşık 5g'lik kuvvete maruz kalıyor. pistin en hızlı turu bugünkü sıralama turlarına kadar 1:24.770 ile montoya'ya aitti. 2005 yılındaki yarışın 39. turunda en hızlı turu atan montoya'nın bu derecesi hamilton tarafından 1:22.868 ile geçildi, hamilton pist rekorunu ele geçirdi.

    tanımı yapıp pisti kısaca tanıttıktan sonra hem şöyle bir yarışa kadar neler olmuş bir özetleyelim hem de yarın yarışı ilk defa izleyecek olanlara formula 1 yarışlarının kuralları ile ilgili basit bilgiler verelim.

    formula 1'de yarıştan önce pilotlar ve takımlar cuma günü iki, cumartesi günü bir olmak üzere toplamda 3 defa antrenman turları atar; cumartesi günleri ise sıralama turları gerçekleşir. bu sıralama turlarında pilotlar hangi dereceyi elde ederlerse pazar günü(yani bugün) yarışa o sıradan başlarlar.

    antrenman seansları: iki tanesi cuma, bir tanesi cumartesi sabah olmak üzere toplamda 3 defa gerçekleşir. pilotlar bu seanslarda araçları, pisti ve lastikleri denerler. hangi set lastiği kullanınca hangi performansı alacaklarını bu seanslar sayesinde öğrenen takımlar sıralama turları ve yarışta hangi stratejiyi uygulayacaklarını öğrenirler.

    sıralama turları: üç aşamalı olarak gerçekleşir. ilk aşama 18 dakika sürer. bu sürede piste çıkan sürücülerden en iyi 15 dereceyi yapanlar ikinci aşamaya geçerken 16-17-18-19 ve 20'nci sırada yer alan sürücüler bu aşamada elenir. ikinci aşama 15 dakika sürer. piste çıkan 15 pilottan ilk 10 tanesi son seansa katılmaya hak kazanır, 11-12-13-14 ve 15'inci olan sürücüler elenir. üçüncü aşamada 12 dakika sürer. bu sürede piste çıkan 10 pilot turlarını atar, en hızlı pilot pazar günü yapılacak olan yarışa ilk sırada başlar, diğer pilotlar da derecelerine göre sıralanır.

    drs (drag reducing system): drs, yarışlarda drs tespit bölgesi denilen belli alanlarda öndeki pilotla 1 saniyelik zaman farkı olduğu durumda otomatik olarak aktifleşen, arka kanadın bir kısmının yere paralel konuma gelerek açılması sayesinde aracın daha az hava sürtünmesine maruz kalarak düzlüklerde daha hızlı gitmesini sağlayan bir sistemdir.
    drs açık/kapalı hali
    sadece geçiş yapan araç drs kullanabilir. önceki yani geçilecek olan araç bu esnada drs kullanamaz. drs, kullanımına izin verilen alanlar haricinde(yukarıdaki istanbulpark'ın pist haritasında drs bölgelerinin nereler olduğunu görebilirsiniz) kullanılamaz. drs sıralama turlarında önce herhangi bir araç vb olup olmadığına bakılmaksızın drs bölgelerinde serbestçe kullanılabilir.

    drs'nin yanında bir de ers var. nedir bu ers? kısaca özetlemek gerekirse, bir f1 aracı motoru ortalama 600 beygir güç üretir. ers ise motora ek olarak 160 beygir civarında güç üretiyor. nasıl sağlıyor? normal motora ek olarak egzozda ve frenlerde oluşan ısı enerjisini geri dönüştürerek oluşan bu ekstra gücü motora gönderiyor. böylece pilotlar hızlanırken veya geçiş yaparken bu ekstra gücü kullanarak kendilerine avantaj sağlıyorlar.

    lastik çeşitleri:
    f1'de takımlar pistlerin, rakiplerinin ve hava şartlarına göre lastik seçiyor ve adeta birer lastik savaşına giriyorlar. f1'e sadece pirelli lastik sağlıyor. yarış günleri pirelli hangi set lastikleri getirirse takımlar onu kullanıyor. f1'de ağırlıklı olarak 3 olmak üzere toplam 5 çeşit lastik var:
    1- sert lastik(h): çevresi beyaz renk şeritlere sahip olan lastiktir. dezavantajı zor ısınması, diğer lastik setlerine göre pilotlar sert lastikle daha yavaş turlar atar. avantajı ise ömrü diğer lastiklere göre daha çok dayanmasıdır.
    2- orta hamur(m): çevresi sarı şeritlere sahiptir. takımlar ve pilotlar tarafından en çok tercih edilen lastik tipidir. dayanıklılığı ve performansı dengelidir.
    3- yumuşak set(s): çevresi kırmızı şeritlere sahiptir. avantajı yüksek hız sağlamasıdır. dezavantajı ise en çabuk biten/yıpranan lastik türüdür. bu lastikler çabuk tükendiği için pilotlar orta hamura göre daha erken pit-stop yapmak zorunda kalırlar.
    4- ıntermediate green(ı): çevresi yeşil şeritlere sahiptir. ıslak zeminlerde kullanılır. yoğun yağış yoksa ıslak zeminde maksimum yere tutuş sağlar. dayanıklıdır.
    5- wet blue(b): çevresi mavi şeritlere sahiptir. yoğun yağış ve aşırı kaygan pistlerde kullanılır.

    öncelikle cuma ve cumartesi günleri neler olmuş onlara bakalım.

    1- birinci antrenman seansı (cuma 11.30):
    geçen yıl türkiye'de gerçekleşen yarışta pilotların ve takımların en çok şikayet ettikleri şey, piste yeni atılan asfalt sebebiyle yol tutuşunun yoka yakın olmasıydı. hatta bu yüzden fia bu sene resmen eşeğini sağlan kazığa bağladı ve yarışa günler kala pistin özel sulama vb yoluyla asfaltı aşındırıldı ve yol tutuşunun daha yüksek olması hedeflendi.

    işte geçen yıldan kalan bu endişelerle başlayan birinci antrenman seansını ilk dakikalarında pilotlar piste çıktıklarında gördüler ki geçen yıla göre çok daha iyi bir yol tutuşu var. yumuşak set lastikler pistin yol tutuşu ile birleşince pilotlardan özellikle geçtiğimiz yıla göre çok daha hızlı turlar izledik.

    seans öncesinde hamilton motorunda yaptığı değişiklik sebebiyle(f1'de pilotlar öyle kafalarına göre motor ve motor parçalarını değiştiremiyorlar. her değişiklik sonrasında belli bir yaptırıma maruz kalıyorlar) 10 sıra geriden başlama cezası aldı. haliyle hamilton sırala turları sonunda kaçıncı olursa üzerine +10 sıra eklenecek ve bu şekilde yarışa başlayacak.

    seansın ve pistin açılışını fernando alonso yaptı, piste çıkan ilk isim oldu. seansta en yüksek hıza 332,4 km/h ile yaşlı kurt kimi raikkonen sahip oldu.

    bu seansın en hızlısı lewis hamilton olurken max verstappen ikinci sırayı aldı. ilk antrenman seansında detaylı sıralama ise şu şekilde oldu:
    birinci antrenman seansı sonuçları
    tabloyu biraz özetlemek gerekirse, ilk 5'te yer alan tüm pilotlar yumuşak hamur lastik kullanmışlar. hamilton bu seansta verstappen'den yarım saniye daha hızlı olmuş. pilotlar ilk seansta ortalama 25'er tur atmışlar. verstappen mi yavaştı yoksa leclerc mi hızlıydı bilinmez ancak bu iki pilot arasındaki fark sadece 0,051 saniye oldu.

    2- ikinci antrenman seansı: (cuma 15.00)
    seansın açılışını perez yaptı ve piste çıkan ilk isim oldu. 12 ve 14'ün virajda pilotlar istanbul trafiğini resmen piste yansıttılar ve pilotlar zaman turlarına başlamadan önce bu bölgede yavaşladılar, bu da bir trafik oluşmasına sebep oldu.

    latifi seansta tur derecesine atarken 9'uncu virajda spin attı ve pistin ilk aksiyonu da böylece gerçekleşti.

    leclerc 1.24.102'lik derecesiyle seansın en hızlı turunu atsa da arkasından turunu tamamlayan hamilton 1.23.840'lık turuyla en hızlı turu atan pilot olma unvanını leclerc'ten aldı.

    bu kez spin atan isim 6'ncı virajda gasly oldu.

    tüm bu durumlarla birlikte ikinci antrenman seansı tamamlandı ve hamilton ilk sırayı alırken leclerc ikinci sırada yer aldı. detaylı sonuç tablosu şu şekilde:
    ikinci antrenman seansı sonuçları

    grafiği değerlendirmek gerekirse pilotlar bu seansta piste orta hamur lastik setleriyle çıktılar ve yumuşak hamur lastik setlerine göre daha hızlı turlar attılar. yine ilk 5'te yer alan isimler aynı tip lastik tipini tercih eden pilotlardan oluştu. ilk seansta verstappen'den sadece 0,051 saniye yavaş olan leclerc orta hamur lastiklerle birlikte verstappen'de 0,225 saniye daha hızlıydı.

    bu seansta raikkonen'in su içtiği düzeneğin arızalanması ve ayaklarına su gelmesi ve takımla bu konuda yaptığı telsiz konuşmaları izleyiciler için seansın eğlenceli anlarıydı. o anlar: video

    devamını piste gireyim yazarım. yazmam belki de. bakıcaz.

  • yazının daha yakışıklı hali için: stockton

    --- --- ---

    nba tarihinin hakkı en az teslim edilen karakterlerinden biridir.
    tipine bakınca zaten anlarsınız neden hakkının teslim edilemediğini. bugün değil en görkemli zamanında bile görseniz ilk aklınızdan geçen cümle "ben bundan iyi oynarım" olur ancak kazın ayağı öyle değil işte.

    nba tarihinin en çok asist yapan ve top çalan adamını "bakın böyle de bir oyuncu var" diye anlatacak değilim, istatistikleri gerekeni söylüyor zaten ancak benim uyuz olduğum buna rağmen bazı listelerde kendisini chris paul ve jason kidd gibi adamların arkasına yazmaya cüret eden çapsızlar mevcut.

    yahu bu adam kariyerinin son 6 sezonu basketbol oynamasa gene tarihin en çok asist yapan adamı olacaktı.

    kariyeri boyunca oynayabileceği maçların %98,5'unu oynamış. akıl alır gibi değil gerçekten. ligde bulunduğu 19 sezonda oynayabileceği 1526 maçın 1504ünde sahaya çıkmış. hatta istatistiğin iyice bokunu çıkaralım; adam 1 sezonda 18 maç kaçırmış, kalan 18 sezonda yalnızca 4.

    tarihte 9 defa bir oyuncu sezonda 1000 asisti geçmiş.
    kevin porter ve isiah thomas bunu 1 defa başarmışlar, stockton ise 7 defa.

    baron davis kendisi için "beni öyle utandırmıştı ki kendi kendime 'ben acaba gerçekten basketbol oynamayı biliyor muyum?' diye düşünmüştüm" der.
    inanmayan buraya bakabilir.

    chris webber playofflarda eşleştikleri utah ile oynayacakları maç öncesi takımdaki rookieleri otobüste bekletip "the baddest man in the world"ü göreceklerini söyler. çaylaklar gelen adamın arabalarından, tarzından, tavrından falan bahsedileceğini düşünürken 1.85 boyunda beyaz bir adam çocuklarıyla minivan'dan çıkar. (minivan nedir diyen cahiller için buraya tık) sonrasında da bu kısa beyaz adam maçta canlarına okur.
    inanmayan buraya bakabilir.

    gary payton stockton'ı savunmanın michael jordan'dan daha zor olduğunu söyler. (gary payton adına konuşmak gerekirse burada söylemek istediği hangisinin daha iyi oyuncu olduğu değil, hangisinin kendisini daha zor duruma düşürdüğüyle alakalıdır.) payton, stockton'ın kendisiyle oynarken hiç muhattap olmadığını, hiç bir şey söylemediğini, kendisi yokmuş gibi davrandığını ancak sonrasında bir anda hücum faul yaptırıp payton'ı kenara gönderdikten sonra sadece kendisine bakıp kafa salladığını söyler.
    inamayan buraya bakabilir.

    özetle bu adamın oyunculuğunu sorgulayan birini görürseniz, muhattap olmadan hayatınıza devam edebilirsiniz.
    çünkü top michael jordan'dayken michael jordan'ın sayı yapmasından çekinmeniz gerekir ancak top john stockton'dayken sahadaki her oyuncunun sayı yapabilmesinden çekinmeniz gerekir.
    inanmayan buraya bakabilir.

  • profesyonel fitness eğitmeni olarak bunu yapıyorum hıyar olduğumu buradan öğrenmek güzel oldu