hesabın var mı? giriş yap

  • 18 adettir, ülkenin fakirliğinin göstergesidir. bazı premium çikolatalar olur, her yerde bulamazsınız, belli yerlerde olur onda da aynı bu şekilde az olarak paketlenir ancak böyle devasa bir kutu kullanılmaz daha minimal göze güzel gözüken kutulara koyarlar. fiyatı da haliyle tuzludur.

    bu ise eskiden al çocuğum avuç avuç al diye uzatılan bir çikolatadır.. ulan ne hallere getirildik, ne halleri bize yaşatıyorsunuz. ya adam akıllı doldurun ya da hiç satmayın.

  • freud der ki:
    “çocuk yapmayı doğal ihtiyacın zaruri olarak giderilmesi gibi karmaşıklıktan çıkarıp, üzerinde düşünülmüş sorumlu bir eylem seviyesine çekebilseydik, insanlık için en büyük zaferlerden birini kazanmış, doğanın koyduğu sınırlardan esaslı şekilde özgürleşmiş olacaktık."

  • kardan adam yapmak için en ideal kar, hava sıcaklığı donma derecesinin biraz üstündeyken (- 0°c ile 2°c arasında) ortaya çıkan, hafif nemli kardır. bu sıcaklık aralığında, karın bir kısmı erir ve ortaya çıkan nem, buz kristallerini birbirine bağlayan bir yapıştı görevi görür. en iyi tutunma için gereken ideal nem oranı %3 ila 8 civarında olmalıdır. karın nem oranı %15'e ulaştığında, ortaya sulu kar çıkar ve verilen şekli koruyamayacak hale gelir.

    sıcaklık donma noktasının altına indikçe, kar içerisindeki su azalır, buz kristalleri daha düşük bir yüzey alanına sahip olur ve daha az yapışkan hale gelir. bu da, kardan adamınızın sağlam olmamasına neden olur.

    kardan adamın, ısıyı emip, karı eritme eğiliminde olan asfalt ya da beton yüzeyler yerine, toprak bir zemine ve gölgelik bir alanda yapılması, daha uzun süre erimeden formunu korumasına yardımcı olur.

    küçük bir kartopunu elinizde ısıtıp, sıkıştırarak başlayıp, aynı yöntemle kartoplarını büyütmek gerekir. elinizden gelen sıcaklık sayesinde erimeye başlayan kar ile ortaya çıkan ve kar kristallerini birbirine bağlayan su, daha sonra tekrar donarak kardan adamınızı daha sağlam hale getirecektir.

    ağırlığı dengede tutmak için, kardan adamı 3-2-1 boyut oranlarına göre yapmak iyi bir tercihtir. kardan adamın en altında bulunan, en büyük kartopu, kafasının 3 katı, ortada bulunan ortanca kartopu ise kafanın iki katı olmalıdır. her bir katman yerleştirilmeden önce, bir alttaki katmanın üst kısmı düzleştirilmeli ve bir üst topun temas edileceği yüzey alanı artırılmalıdır.

    iyi eğlenceler.

    kaynak: science focus

  • 93m ile mecidiyeköy'den zeytinburnu tarafına ilerliyorum. sağımda, pencere kenarında bir kız oturuyor. önümde en son durakta binmiş bir kız oturuyor. onun yanında da bir erkek ama belli fırlama biraz. bu kişiler, bir birlerine tamamen yabancı.

    e5'te seyir halindeyken sağ tarafımızda, çok alakasız bir yerde, havai fişekler patlamaya başlıyor, tabii herkes dönüp izlemeye başlıyor. o arada ön çaprazımdaki fırlama, yanındaki kıza dönüyor birden ve "bak sen yanıma oturdun diye havai fişek gösterisi yaptırıyorum" dedi, herkes gülmeye başlıyor ve ben o arada havai fişeklere doğru sağa dönüyorum, tabii doğrultu olarak yanımdaki kıza bakıyorum da zannedilebilir. o anda kız benim ondan tarafa baktığımı görünce bana dönüp "o kadar zaman oldu, yanımda oturuyorsun, hiç havai fişek patlatmadın" dedi. bu arada hal-i hazırda gülmekte olanlar yerlere düşmeye başladılar. ben ne diyeceğimi bilemez halde, kem küm ettim biraz. insana böyle de yüklenilmez ki!

  • insanın sevdiği birini son kez görmesinden daha kötü olan tek şey; onu son kez gördüğünü biliyor olmasıdır.

    paul auster

    durumun özetini yapmış auster ,duyguları ise tarif etmenin çok kolay olduğunu düşünmüyorum.

  • anlamadığınız şey tam olarak nedir?

    bu ve tayfası; gidip karikatürler üzerinden para kazanan sayfa ve siteleri dava etseler, kimse ses etmez. "haklısınız" der hatta.

    ama bu adamlar bunu yapmıyor ki?
    radyoloji sitesindeki bir forumda bir kullanıcı karikatür paylaşıyor. ve onu dava ediyorlar.
    radyoloji sitesindeki bir yazıda, karikatüre yer veriyorsun diye dava ediliyorsun.
    kişisel bir blogda 65 yaşında bir kadın iyi bayramlar karikatürü paylaşıyor ve 33binlik oluyor bir anda.

    edildiğin davanın tutarı da öyle 50-100 lira değil. 33 bin lira.

    yani bu ve tayfası diyor ki; sizin radyoloji sitenizin 5 senede kazandığı 3-4bin lirayı, benim karikatürüm sayesinde kazandın. şimdi bana para ödeyeceksin.

    bunun adı telif kovalamak falan değil arkadaşım. bırakın artık kendinizi kandırmayı.

    tüm içeriğini, parasını karikatürlerin telifli eserlerinden kazanan adamları dava edersen haklısındır.
    ancak konusu, kazanç yöntemi vb. hiçbir şeyinin senin karikatürünle en ufak bir bağı bile olmayan siteleri/blogları/forumları dava ediyorsan sen kötü niyetlisindir.

    berlin'de hamurunuza, suyunuza ne katıyorlar bilmiyorum.
    ancak bu insanların avukat masrafı yapmalarına, adliye adliye koşturmalarına, ülke içindeki bin tane sıkıntı arasında bir de sizin 30bin liralık telif davalarınızla uğraşmalarına vesile oldunuz ya. umarım bunun acısı sizden çıkar. umarım.

  • bir arkadaş çok güzel demiş. hava dediğimiz şey boşluktan ibaret değil. onunda bir miktarı, yoğunluğu vs var diye. işte biz bunu stabil yerimizde otururken farkedemiyoruz. ve bu bakımdan uçakların uçabilmesi bize çok tuhaf ve karmaşık gelebilir. fakat haraket halindeki bir taşıttan elimizi veya kafamızı çıkardığımızda hissettiğimiz şey, hava taneciklerinin de bir kütlesi olduğu ve bunun bir kuvvet oluşturabileceği.
    konumuza geri dönersek uçağın uçmasını sağlayan yegane şey, uçağın havada tutunabilmesi
    havada tutunabilmesini sağlayan ise, kanatlarındaki aerofil (su damlacığı şeklindeki) yapıdır. tabi bu yapı uçağın kanat profilinde simetrik değildir. şu şekildedirkanadın üst tarafı daha bombelidir. bunun sebebi, havanın kanadın üst tarafında daha uzun yol kat etmesini ve hızının artmasını sağlamak. hızı artarsa basıncı azalır. (bkz: bernoulli prensibi)
    aynı şekilde kanadın alt tarafındaki hava akışı, kanadın üstündeki hava akışına göre daha yavaş ama basınç daha fazladır. işte bu basınç farkı kanat alt yüzeyinde daha fazla olduğu için, kanadın alt tarafından yukarı doğru bir kuvvet doğar. bu kuvvet ingilizce lift (taşıma kuvveti) diye tabir edilen kuvvettir. bu kuvvet sayesinde uçaklar havada tutunabilir. görsel
    taşıma kuvvetine etki eden başlıca parametreler. havanın hızı, havanın yoğunuğu, kanat alanı ve taşıma katsayısıdır. fazla formülasyon olduğu için taşıma kuvvetinin detaylarına girmiyorum.
    detaylı bilgi için

    uçağa etki eden dört kuvvet vardır:
    -lift (taşıma kuvveti) yukarı yönlü
    -weight (ağırlık) aşağı yönlü
    -thrust (itki) ileri yönlü
    -drag (sürükleme) geri yönlü
    şematik gösterimi

    taşıma kuvveti ve ağırlık zıt yönlüdür. taşıma kuvveti ağırlık kuvvetinden fazla olduğu zaman havada tutunma başlar. zira itki ile sürükleme kuvvetleri de zıt yönlüdür. uçakta sürükleme kuvveti istenmeyen bir şeydir (ama her zaman değil). sebebi ise eğer sürükleme fazla olursa, bizim yakıt maliyetimiz artacak. yukarıda bahsettiğim aerofil yapı çok önemli. çünkü aerofil (su damlacığı şeklinde) yapı en az sürükleme oluşturan yapıdır. bu profil uçağın sadece kanatlarında değil, hemen hemen bütün kısımlarında mevcut. örneğin, uçağın kuyruk kısımlarını oluşturan yatay stabilize ve dikey stabilize de aerofil yapıdadır. hatta ve hatta uçağın gövdesi de aerofil yapıdadır.
    peki bize sürükleme kuvveti ne zaman lazım?
    doğru cevap uçak ineceği ve pistte durması gereken zamanda.
    ucağın kanat profil yapısı flap/slat denilen mekaniki yapılar ile uzatılabilir ve genişletilebilir.
    peki bu bize ne sağlar?
    kanat profili geriye doğru daha uzun ve kavisli ise, bu bize daha fazla taşıma kuvveti ve daha fazla sürükleme kuvveti sağlar.
    örneğin, uçaklar havalanacağı zaman düşük derecede flap acılır. sebebi, kalkış için taşıma kuvvetini arttırmam lazım ama sürükleme kuvvetinin de çok fazla olmasını istemiyorum. sonuçta sürükleme kuvveti ve ağırlık, bizim havada tutunmamıza ve ivmelenmemize negatif etki eden kuvvetler. bunun için düşük derecede açılan flaplar kalkış için idealdir.
    peki iniş nasıl olur derseniz?
    inişte ise, artık yüksek hız istemiyoruz. bunun için kanadın aerofil yapısını artık frenleme etkisi yapacak şekilde sürükleme kuvvetinin en fazla olacağı konuma eviriyoruz. yüksek derecede flap açarsak, kanadın eğriliği artık maksimuma ulaşır. bu noktada artık kanatta taşıma kuvvetinden ziyade sürükleme kuvvetinin etkisi daha fazla olacagı için, uçağın hızında bir yavaşlama olur ve uçak yavaşca süzülerek bir alcalma gerçekleştirir. bu yüksek derece flap açarak, kanat yüzey alanını genişletmeyi, kuşların bir yere konarken kanatlarını full açmasına benzetebiliriz. kuşlarda aynı şekilde yavaşça bir yere konakken kanatlarını açarlar.
    iniş videosu
    airplane landing flap extension

    ingilizcedeki lift dediğiniz, uçağın uçmasını sağlayan kaldırma kuvveti değil, taşıma kuvvetidir. normalde havanın veya suyun da kaldırma kuvveti var ama örneğin havanın kaldırma kuvveti sizin uçmanızı sağlamaz. havanın kaldırma kuvveti siz stabilken de size etki eder ama taşıma kuvvetinin oluşması için yukarıda bahsettiğim bazı koşullar gereklidir. örneğin hız gibi...

    ek bilgi: uçakların motorları, uçağın ivmelenmesine etki eder. her iki motoru durmuş bir ucak, süzülerek (planör uçuşu) yakın bir meydana inebilir. tabi ivmelenme olmadığı için hızlı ve uzak bir mesafe uçuş olmaz. siz yine de motorsuz uçmayın ))

  • feminizmi yasam bicimi haline getirirsiniz... kısacık saclarınız yoksa da maskülen hareketleriniz, kadınsı tavırlara karşı gıcığınız vardır...

    bir erkekle yemege cıktıgınızda hesabınızın onun tarafından ödenmesi sizi deli eder. "saat gec oldu evine bırakayım seni" cümlesini duydugunuzda siniriniz tepenize cıkar. kücük kız cocugu muamelesi görmekten nefret edersiniz. size göre, siz diger kadınlardan farklısınızdır... cünkü digerleri, diger kadınlar, onlar, gece gec saatlerde eve bırakılmaktan hoslanırlar. hatta "odana gir pencereden bana el salla" diyen bi erkek beyaz atlı prensleridir.

    birgün karsınıza o cıktığınga hayatınızdaki tüm kavramlar tepetaklak oluverir. cok da tenha olmayan bir sokaktan geçerken "tekin degil buralar, istersen koluma gir" dediginde hayatınızda ilk defa bir erkegin sizi koruyan tavrı hoşunuza gider. sizi taksiye bindirdiginde taksinin plakasını alması sizi rahatsız etmedigi gibi icinizi garip bir güven duygusu kaplar. eskiden eve sağsalim gittiğini haber vermek, erkek arkadasa, hatta erkek egemen topluma hesap veriyor olmak kategorisine girerken artık sırf onun sesini duymak icin bile yapılabilecek birseydir.

    kısacası, siz de artık o hep elestirdiginiz sıradan kadınlardan, sıradan insanlardan oldugunuzu fark edersiniz. sadece acıga cıkması biraz uzun zaman almıstır. sadece bu kadar sevebileceginiz biri gec cıkmıstır karsınıza...

    gün olup, kırık kalbinizi elinize alıp cekip gitseniz bile ona tesekkürü borc bilirsiniz.
    "saol sevgilim, bana sıradan biri oldugumu fark ettirdigin icin..."