hesabın var mı? giriş yap

  • speaker bölümüne alkolmetre yerleştirilmiş cep telefonu.

    belli bir promilden sonra yapmaya çalıştığın aramaları kabul etmeyecek. acil aramalar için sadece 1 numara kaydedebilirsin, artık kankanı mı yazarsın, anneni mi, ev sahibini mi orası sana kalmış.

    sarhoşken arayıp "seviyorum hulen!!" rezilliklerine son!!
    kafa uçmuşken "alo kanka naber, neeebçim seviyorum lan seni, neler yaşadık lan biz senle, neler yaşadık abi" geyikleriyle kontörün ağzına sıçmaya, faturayı sikip atmaya son!!

  • bir arkadaşıma gitmekteyim. evine daha önce gitmediğim için incirliyi geçince mesaj atıcam o da beni duraktan alacak sözde. incirliyi geçiyorum ama mesajı yanlışlıkla tatildeki babama atıyorum:

    ben: incirliyi geçtim.
    baba: yolun açık olsun kızım.

  • son hali sayesinde farkettim ki sozlukte ciddi oranda bir entry'yi once turkce harflerle yazip sonra turkce harfleri cikaran bir kesim mevcut. gozlerime inanamadim.

    soyle mesela: entry "şebekliğin lüzumu yok" iken "$ebekligin luzumu yok" olarak editleniyor. birden fazla yazarin bunu yaptigini gordum.

    tamamen program yazma aliskanliklari ve hitnet gibi faktorlerden dolayi ingilizce klavyeye asina olmus haliyle turkce klavyede yazmakta zorlanan bunyemin ciktisindan ibaret, sozlukte de yerini uluslararasi karakter setlerinin oturmadigi donemde bulmus olan bu tercih 10 yilda oldu mu sana turkce harflerin uncool olduguna dair sosyal bir gudum? vay be demek ki toplumlar boyle sekilleniyomus, ideolojiler alttan alttan boyle yavas yavas empoze ediliyormus. vay bana vaylar bana.

    hayir millet sozlukte basliklarda turkce harf kullanilmamasini ve ilk kusak yazarlarin ingilizce karakter setiyle entry girmesini boyle yorumladiysa, yonetimin yazar ucurmasini, caylaklik maylaklik, moderasyon gibi uygulamalari nasil yorumladi allah bilir.

    sosyal sorumluluk da boyle bir seymis tanismis oldum.

  • bizim bu satırları okuyup bitirdiğimiz süredir.
    şuan bir erkek evinden hazırlanıp çıktı.
    hatta şimdi bir tanesi daha..

  • bu nasıl tikky bir baraj ismidir dedim duyduğumda, önce bağdat caddesine yaptılar sandım.

  • demokrasi
    aristokrasi
    otokrasi
    teokrasi
    meritokrasi
    plütokrasi
    teknokrasi
    etokrasi
    bürokrasi

    yukarıdaki kelimelerin hepsi iki kelimenin birleşimi ile oluşmuş kelimelerdir.

    kratos yunan mitolojisinde gücü temsil eden tanrıdır. yunancaya güç anlamında kullanılan -kratia eki olarak geçmiştir. bu ek fransızcaya -cratie, ingilizceye -cracy olarak yerleşmiş; türkçeye de -krasi olarak çevrilmiştir.

    önüne gelen kelime ile birlikte gücün kim tarafından yönetildiği yani iktidarın kimde olduğu anlamı taşıyor.

    demos: insan, halk - demokrasi: halk gücü, halk iktidarı.
    aristo: en iyi, seçkin, soylu - aristokrasi: soyluların gücü, soylular iktidarı.
    oto: kendi, tek - otokrasi: tek bir bireyin iktidarı.
    theos: tanrı - teokrasi: tanrıdan güç alan, dinsel yönetime dayalı iktidar.
    meritum: yeterli, yetenek - meritokrasi: nitelikli kişilerin iktidarı, liyakata dayalı iktidar.
    pluto: zenginlik - plütokrasi: varlıklıların, zenginlerin iktidarı.
    tekno: teknik - teknokrasi: bilim adamı, mühendis, teknolojist iktidarı.
    eto, etik: ahlak - etokrasi: ahlak kurallarına dayalı iktidar.
    büro: devlet dairesi - bürokrasi: devlet kademelerinin, devlet memurlarının gücü.

    ekleme: cokuzaktangecenbirgemi bilgilendirdi.

    kakistos: en kötü, yetersiz - kakistokrasi: en niteliksiz, en yetersiz kişilerin iktidarı.

  • erdoğan'ın 16 yıl önce "ananı da al git" dediği çiftçi öncel: “devlet, mafya, akp işbirliği ile kaçırıldım, özür dilettirildim. başıma gelmeyen kalmadı, ekmeğimle oynadılar, deli raporları verildi, tımarhanelere atıldım. akp'liler yüzünden hayatım mahvoldu" dedi. çiftçi öncel ile röportaj yapmışlar buradan izleyebilirsiniz.

  • 25'inde ceo olup 50'sinde ölen de var, 50'sinde ceo olup 90'ında ölen de. hayat denen süreçte herkes kendi zaman tünelinde yol alır. kimine göre ağır abisindir, kimine göre "o da bir şey mi, sen bir de 40'ları gör" yaşıdır.
    kendinizi kafa olarak 25'lere uzak, 40'lara daha yakın ya da belki tam tersi hissedebilirsiniz.

    18 yaşında üniversiteye başlamanızı, 22 yaşında mezun olmanızı, 23'ünüzde işe başlayıp 24'ünüzde evlenmenizi ve 25'inizde çocuk sahibi olmanızı bekleyen insanlar bunları gerçekleştirenleri de bir başka statüdeki insanlarla kıyaslayıp utandırmaya çalışır daima. çünkü kendi hayatıyla ilgilenmeyen insanlar kendilerindeki eksikliği daima bir başkası üzerinden gidermeye çalışarak tatmin olur.
    "rahata konmuş" tabiri argoya kaçsa da böyle de bir kesim vardır, ailesinden kalan işin başına geçer ya da kendisi bir destekle bir iş kurar. sonra da bu desteğin ya da şartların hiçbirine sahip olmadığın için seni kendileri gibi olmamakla eleştirir. hani bak ben bunları yaptım sen ne yaptın diye sorarlar. sen yapamadığın için yapmamış olursun ama o her halükârda yapmış olur. yani yine insan doğasının temelindeki kendinden olmayanı dışlama durumu.
    bir de korkmaları var elbette. korkudandır bu dışlama nihayetinde çünkü insan her zaman anlam vermeye çalışır. anlayamayınca en yakın bulduğu kulbu yapıştırır karşısındakine. çünkü bilinmez korkutucudur. bilinmeli, tanımlanmalı ve düşünmeye değmediği akla yerleştirilmelidir. yoksa düşünmeye devam etmek düşünülenden korkmaya sebep olur.

    şöyle açıklayayım; basit düşünen insanlarla kesin karşılaşmışsınızdır. bu insan sizinle 5 saniye konuşmuş olsa bile ne kadar konuştuğunun farkında olmadan, "sen de şöylesin yahu" diye kulbu takıp geçer. hiç düşünmez. siz belki 33 yaşındasınız ama o insan 5 saniyede çözmüştür sizi. ve o 5 saniyedeki tanım sizle hiç alakalı olmayabilir. fakat konuştuğunuz kişiyi rahatlatmış kendisinin sizden üstün olduğunu düşündürtmüştür ve bu da onun için yeterlidir.
    bu yüzden dışlandığınızda çok takmamanız size bir şey kaybettirmeyecek aksine taktığınız durumda kapılacağınız kötü histen sizi koruyacaktır.

    evlenmemiş veya çocuk sahibi olmamış
    olabilirsiniz. ya da kendinize ait bir eviniz ya da arabanız olmayabilir. herkes aynı anda aynı şeylere sahip olmayabilir, bunu başaramayabilir ve bu bir eksiklik değildir.
    ki evlilik başlı başına bir başarı değildir, çocuk sahibi olmak da öyle.
    bazen yüzünüzdeki gülümseme milyonlarca liradan daha değerlidir ve hangi yaşta olursanız olun en güzel yaşınızda olduğunuzu bilmeniz gerekir. daha iyi şartlarda dünyaya gelseydiniz veya farklı bir ülkede doğsaydınız siz de potansiyelinizi gerçeğe dönüştürebilir, dünyada güzel şartlarda yaşayan diğer insanlar gibi olabilirdiniz. nerede ve kimden doğduğunuz sebep, seçimleriniz ise sonuçtur ancak, bu sebep seçimlerinize doğrudan etki ettiği için bu durumda tercihlerinizden bazen doğrudan siz de sorumlu değilsinizdir.

    bu yüzden; kendinizi geliştirmekten ve kendinize zaman ayırmaktan vazgeçmeyin. sevdiğiniz şeyleri yapın ve zihinsel olarak sizi merkeze çeken şeylerle ilgilenin.

    ruhsal ve fiziksel sağlığınızın hepsinden önemli olduğunu unutmayın. sağlık olmayınca huzur da olmuyor. para mı? neye yarar?

  • uydurma bir hikaye değilse gerçekten üzücü ve garip bir hadise. hukuki yollar aklıma geldi direkt, bilemedim ne kadar doğruluk payı var bu hikayenin...

    özet geçiyorum*: üniversitede aşk,babasının işleri kötüleştikten sonra evde beslenmeye başlanan bölüm birincisi bir tecavüzcü, 3.sınıfta çocuk haberi, evlilik-iş bulma, seneler geçer, adam video tehditlerini görür, silaha sarınılır, her şey film şeridi gibi geçer, adam bayılır sonra ayılır, kadın yok. üzüntü, üzüntü...

    edit: novemba, başka bir entry'si üzerinden (bkz: #48718567) kurgu olduğuna beni inandırdı.

    o yüzden hikayeye yorumum: (bkz: yaşından başından utan)(bkz: bre işsiz pezeveng)*

  • 1. cumhurbaşkanına yakın ekip kaç kişiden oluşmaktadır?
    2. test kitlerini kim yapmakta, hangi labaratuvar testi gerçekleşmektedir?
    3. cumhurbaşkanı eşi yakın ekip sayılmakta mıdır? first lady nin eşinin yakın ekibine de test yapılmakta mıdır?
    4. her gün yapıldığı söylenen bu testler ne zamandan beri yapılmaktadır?
    5. her gün yapılan test sayısı, sağlık bakanlığının açıkladığı test sayısına eklenmekte midir?
    6. her gün yapılan bu testlerin bugüne kadar maliyeti nedir?
    7. cumhurbaşkanının her gün mutlaka gördüğü yardımcılarının en yakın ekibine de test yapılmakta mıdır? yani ibrahim kalın'ın ekibine de test yapılmakta mıdır?
    8. vatandaş test yaptırmakla ilgili türlü sorun yaşarken; cumhurbaşkanının canı can da vatandaşınki patlıcan mı!!!