hesabın var mı? giriş yap

  • gün geçmiyor ki bir site tarafından dolandırılmıyım. bu sefer yanlışlık falan yok ama n11.com ve onun mağazası olan demir_bilişim1 ortaklığıyla alenen dolandırıldım. tüketici hakem heyetine de verdim zaten durumu ancak içim soğumadı. başkaları da bunlara aldanmasın herkesin haberi olsun diye buraya da yazıyorum.

    17.09.2020 günü www.n11.com'dan (onun firması olan demir_bilişim1 adlı mağazadan) xiaomi mi 8 lite 64 gb /4gb ram çift hatlı cep telefonu satın aldım. telefonun aynısı bende de vardı bunu babama aldık. neyse açtık telefonu kuruyorum her şey normal gibi görünüyordu. ziraat bankası uygulamasını da kurdum babam giriş yaparken şöyle bir uyarı verdi:

    görsel

    telefon rootlanmış. daha sonra kıllandım imei kaydına baktım. çift sim kart olduğu için çift imei kaydı olması gerekirken (benimki öyle) tek imei kaydı var. n11.com üzerinden mağazaya sordum bu nasıl oluyor diye. o telefon tek hatlı dedi adam. arkadaşım dedim aynısını ben de kullanıyorum ayrıca ürünü satın aldığım ekranın görüntüsünü de attım çift hatlı diye satıyorsunuz dedim. sen ürünü iade et o zaman dedi. bak beni uğraştıracaksanız onu bileyim dedim. yok dedi gönder sen tamam. anladım sıkıntı çıkaracaklarını ama iade kodu alıp göndermeye karar verdim.

    telefonu rootlamışlar başka imei'i buna çakmışlar sıfır diye satıyorlar benim anladığım bu. neyse iade kodu oluşturup kargoya verdikten tam yarım saat sonra iadem mağaza tarafından reddedildi. sebep: kargo mağazaya ulaşmadı. haha. adamlar inanılmaz seri çalışıyorlar. yarım saatte izmirden istanbul'a nasıl gönderemedik lan ürünü biz. hata bizde. burdan nasıl insanlar olduklarını anladım tabii. iyi oldu bi yandan önlem aldık sağolsunlar.

    n11.com la yine görüştük tekrar iade kodu oluşturun dedi ve mağazayla muhatap olmayın dedi. tamam dedim. gönderdim yine. 2 gün sonra mağazadan (demir_bilişim1) arandım. "beyefendi ürünü 2'ye bölmüş yollamışsınız. ürün kırık." diyor bana. diyorum cihaz rootlu, oynanmış, güvenlik açığı var, imei kaydı sahte ya da oynanmış diyorum, onda sorun yok o değil de ürünü kırmışsınız diyor.

    tabii ki ürün kırık değil. ama telefonda böyle konuşuyor kadın pişkin pişkin. ama ben naptım. yarım saat içinde iademi reddettikleri için ürün kargolanırken, kargoya verildikten sonra video'ya çektim ve tüketici hakem heyetine verdim bunları. sonra merak ettim bunlar teşkilat mı acaba diye. evet teşkilatmış. bir sürü insana sahte imei'li rootlu telefonları satıyorlar kimi anlıyor kimi anlamıyor, ziraat bankası uyarmasa biz de anlamayacaktık. sonra da "telefonu kırmışsınız, ürünü ikiye bölmüşsünüz ama" diyerek milleti yıldırıyorlar. n11.com da bu konuyla ilgili hiçbir şey yapmayıp mağazaya ödemesini yapıyor.

    mağaza reddediyor ya ürünü, n11.com diyor ki "mağaza iadeyi reddetti". sadece bize haber veriyor. sen ne işe yararsın n11.com? sen olmasan biz demir bilişim mi tanırız? ben bunları nerden bulup da ürün alırdım yani? haa bu arada nasıl yaptılar bilmiyorum ürünü aldığım sayfaya yorum da yapamıyorum. hata veriyor hep. ondan çok ciddi teşkilatlar. umarım çökertecez bunları. şu an bu ülkede adalet ne kadar kalmış onu test ediyorum. adamlar göz göre göre bizi dolandırdı ya lan. şuraya bu mağaza hakkında diğer şikayetleri de koyayım da görün durum ne kadar fena:

    görsel
    görsel
    görsel
    görsel
    görsel

    bu verdiğim 3. tüketici hakem heyeti konusu bu arada son 1 ayda. evlenmek çok zormuş cidden ne aldıysak getirmiyor adamlar ya da böyle çıkıyor. rezaletleri sıraladım dinlenip dinlenip yazıcam. baya evlendim yalnız ha krizi fırsata çevirip. çok acayip. neyse onu sonra anlatırım desteklerinizi bekliyorum arkadaşlar.

    edit: mağaza bu https://m.n11.com/magaza/demir-bilisim1#reviews

    edit 2: mağaza linki açılmıyor ne olduğunu bilmiyorum n11 mağazayı da kaldırmış olabilir öyle gizlenmiş de olabilir bilgim yok bu konuda. bunun yanında 1 saat önce para iade islemimin yapıldığına ve bankadan takip etmem yönünde mesaj geldi n11.com dan. param yatarsa editlerim yine. teşekkürler herkese.

    edit 3: mağazaya burdan erisilebiliyormus hala

    https://www.n11.com/…emir-bilisim1/magaza-yorumlari

    edit 4 : para iadem yattı arkadaşlar parayı el birliğiyle kurtardıniz teşekkür ederim. şimdi bu dolandırıcı mağaza ile uğraşmak var onunla ilgili de kolay bir yol varsa tekliflere açığım.

    edit 5: aynı mağazadan aynı şekilde ürün almış bir arkadaş daha var bu başlık altında yazmış onun entryisi de şu süreci devam ediyor daha parası yatmamış illa hepsine ayrı başlık mi açılsın n11.com?

    (bkz: #113785212)

    edlt 6: arkadaşin da iadesi yapılacakmış.

  • başlıkta ve ilgili haberde sürekli “21 yaş küçük sevgili” vurgusu yapılarak manipüle edilmeye hazır kitle hedef alınmış belli ki. gündem olsun da nasıl olursa olsun.

    cem yılmaz 48 yaşında, sevgilisi de 27 yaşında. sanırsın 15 yaşında reşit olmayan kızla birlikte olmuş.

    dışarı çıkın biraz hava falan alın, beyninize oksijen gitsin.

  • ruhsal olarak kişiyi en çok rahatlatan, stressi azaltan ve zayıflamak, vücudu şekle sokmak ya da formda kalmak adına en başarılı sporlardan biri.öyle ki;

    serbest stilde 1 saat yüzüldüğünde ortalama 470 kalori,
    sırt üstü 1 saat yüzüldüğünde ortalama 510 kalori,
    kurbağalama stilde 1 saat yüzüldüğünde ortalama 550 kalori,
    kelebek stilde 10 dakika yüzüldüğünde ortalama 100 kalori harcamak mümkün.

    ancak yüzme konusunda dikkat edilmesi gereken bazı hususlar söz konusu.bunların başında ısınmadan yüzmeye başlanılması geliyor.bu krampların ve spor sonrası adele ağrılarının başlıca nedenlerinden.

    en çok yanılgıya düşülen ise su içinde olduğumuzdan terlemediğimizi sanmamız, ancak yüzerken de terliyoruz. bu nedenle yüzme sonrası bol su tüketerek vücudumuzdaki su kaybınını gidermemiz gerekiyor.

    ayrıca sudan çıktıktan hemen sonra soğuk duş almak da yüzerken ısınan adaleler için zararlı.bunun yerine ortalama 10 dakikalık bir dinlenme sürecinden sonra ılık duş almak kas ve adelelerimizi korumamız adına önemli.

  • okul bahçesinde bir gün geziyordum
    hoca çağırdı "albert buraya gel"
    "buyrun hocam"
    dedi "çıkar kalem"
    cebimden plütonyum-239 çıkardım
    dedi "çıkar defter"
    formul kağıtlarını çıkardım
    dedi "çıkar harita"
    işte güzelim orada senin
    benim vücudumda bıraktığın
    üç beş tane foton yarası varya
    işte onları çıkardım
    hoca dedi "bunlar ney"
    hocam üç beş foton yarası
    sanki sanırsınız ki piskopatın allahı
    ama bilmezsinizki o üçbeş foton yarası
    ela gözlü sevdiğimin hatırası

    sanirim sair ile filozof arasi biseymis einstein.

  • dün gece sinemada izleme fırsatım oldu. öncelikle söylemem gereken şey julie'in son derece bencil bir karakter olması. hayattan beklentiler belirli süreç ve şartlarda değişebilir, bunu julie'nin okuduğu bölümler arasında yaşadığı geçişler ve ulaştığı nihai sonuçta görebiliyoruz. buraya kadar sıkıntı yok ama birlikte olduğu insanlara karşı son derece bencil bir yaklaşım sergilemesi beni açmadı. filmin ilk bölümü bir woody allen filmi açılışı gibiydi, bu yönü hoşuma gitti.

    --- spoiler ---
    kendime en yakın bulduğum karakter aksel'den devam edelim. aksel, julie'e daha birlikte oldukları gecenin sabahında, aralarındaki yaş farkından hayattan beklenti ve çizilecek rota farklarından bahsederek bu olayın hiç ilişkiye dönmemesi gerektiğini açık bir şekilde ifade etti. ancak julie bu tavra aşık oldu ve aksel ile birlikte yaşamaya başladı. entellektüel anlamda kendisinden daha üst bir konumda ifade edilen aksel'in beraberinde son derece cinsiyetçi bir çizgi roman karakterine hayat vermesi oldukça güzel bir tezat. nitekim aksel ile çeşitli ortamlarda, eğitim ve iş hayatı sebebiyle ezilmeye başlayan julie, nihayetinde kendisi ile benzer bir mesleğe sahip eivind ile aksel'i aldattı ancak bu ilişkisine devam etmesine engel olmadı. taki eivind ile tekrar karşılaşına kadar, aksel'in düzenli bir hayat arzusuna sahip olması çocuk beklentisi ve aralarındaki yaş farkını (hayattan beklenti) öne sürerek aksel'i terk etti. işte bu süreçte alınan tüm kararlar bencilceydi çünkü aksel daha ilişkiye başlamadan kaygılarını açık bir şekilde julie'e ifade etmişti?

    beni en çok etkileyen kısım artık ölüme hızlı adımlar ile ilerleyen kanser hastası aksel'in julie ile hastane bahçesinde yaptığı konuşmaydı: ''ben eserlerim ile yaşamak istemiyorum, evimde yaşamak istiyorum... seninle'' yine objeler üzerinden hayatı anlamlandırma diyalogları muhteşemdi. ancak ölüm bilinci karşısında her şeyin anlamını yitirmesi ve tek gerçeğin hayata devam edebilme arzusu olması son derece iç karartıcı.
    julie bencilliğini yine burada gösterdi ve her çocuk istediği zaman reddettiği aksel'e hamile olduğunu söyledi. aksel, yaşamının son dönemecinde olsa bile yine son derece ılımlı ve yapıcı bir yaklaşım sergiledi.
    julie her zaman bir kaçış arıyor gibi geldi bana hiçbir zaman bir işi tamamlamayıp bununla ilgili konuşulmasından da zerre haz etmeyen.

    son olarak eivind'in çöpte julie'nin kaleme aldığı bir metni bulup onu övmesi sonrası yaşanan diyalog son derece ilginçti. kendi çapında olumlu değerlendirmeler yapan eivind'e, julie'nin yaklaşımı hayatında en son hangi kitabı okudun? birden okumaya merak mı sardın? ve sen benim kişisel çöpümü nasıl karıştırsın minvalinde söylemler oldu. ve sonucunda eivind'in garsonluk yapmasına gönderme yaparak onu aşağıladı. benzer bir karşılaştırma için julie, aksel ile birlikteyken bir metin kaleme aldığında ilk iş aksel'e okutarak ondan onay aldıktan sonra çevresine gönderme yolunu seçmesiydi.
    işte burada julie'nin yaklaşımı iki yüzlülük içeriyor çünkü aksel'i entelektüel olarak üstün görürken aksel'in çevresini oluşturan benzer entelektüel seviyeye sahip arkadaşlarının kendisine hayat ve işi hakkında sorular sormasından son derece rahatsızdı. kitapçıda çalışırkan aksel tarafından bir kere bile eleştirilmeyen hatta her giriştiği işte desteklenen bir julie var karşımızda. ancak kendisinden aşağı gördüğü, yazısını okutmaya bile layık görmediği eivind'i icra ettiği meslek ve entellektüel seviyesi üzerinden kolaysa yargılayıp eleştirebiliyor.
    --- spoiler ---

    nihayetinde fotoğraf sanatçısı olan julie'nin hayatında ne kendisine fazlasıyla değer veren o onunla bir gelecek planlayan entellektüel aksel, ne de entellektüel anlamda kendini geliştirememiş bir garson olan eivind vardır. tabi burada asıl öznemiz julie ama ben yukarıda ifade ettiğim üzere onun yaşadığı dönüşüm ve vardığı yerden çok bu süreç boyunca insanlara yaklaşımına takıldım.

    7/10

  • tepkilere alışmış artık şaşırmayan insanlardır. çünkü bizim ülkemiz böyledir. bir şeyi doğru yapıyorsan hakarete mahkumsun. kitap okursun otobüste kitap okuyan artist tip derler. konuşmana, oturuşuna, davranışına dikkat edersin (ki bu sadece karşıdakine değil kendine de saygıdandır.) kasıntı derler. kibar olursan aptalsındır mesela. kurallara uyarsan korkak. olması gereken budur çünkü. bu kadar insan haklı da bir biz mi haksızız?

  • yıl 2008 bükreş aylardan aralık, noel zamanı yaklaşmakta. ben de o ara çıkan krizde topu diken bir inşaat firmasında çalışıyorum. şirket bana dacia logan araba verdi onunla şantiyeye gidip geliyorum. sabah şantiyeye geldim fark ettim ki cüzdan yok yanımda, ehliyet mehliyet hiç bir şey yok. akşam bizim tarafa giden birine beni de bıraksanıza cüzdanı unutmuşum dedim, yok abi burada polis çevirmez dedi. iyi dedik, tabi ki çevirdi. ehliyet yok yanımda, kimlik vesaire hiç bir şey yok. poliste sıfır ingilizce, ben de sıfır romence, şirketten romence bilenleri arıyorum açan yok telefonu. türkçe söylendim hay şansıma tüküreyim gibisinden. polis türkçe sen türk müsün dedi, evet dedim. sende yok ehliyet arabayı alacağız, sen de gelecek polise diyor. ya dedim etme eyleme ev şurası, araba kalsın ben 5 dakikada gider alırım falan, yok olmaz, amir yollamıyor seni. yapma işte bak ev şurada işte hem sen bu türkçe'yi nereden biliyorsun dedim aklım sıra istanbul, bursa falan diyecek de ben de muhabbeti koyulaştırıp yırtacağım. ev arkadaşı türkmüş o öğretmiş falan. en son ağzından baklayı çıkardı, siz dedi türkiye'de ne yapıyorsunuz polis ceza yazmasın diye ondan ondan lazım dedi. bir taraftan tamam sıyırdık diyorum, öbür taraftan ibneye bak öğrenmiş ama rüşvet kelimesini de bilmiyor falan diyorum. neyse plakayı aldı, eve git getir evraklarını dedi, zaten ev dibimizde gittim aldım geldim iyi tamam dediler yolladılar. tl karşılığı 90-100 tl civarı bir parayı indirmişti ibneler. ertesi gün şantiyede romen şoförler, noel zamanı ya yaparlar öyle şeyler dediler. ulan şansa bak aq, elin romanyasında türkçe bilen polisle rüşvet pazarlığı yap.

  • https://twitter.com/…omtr/status/886297704028147712

    agzim acik izledigim roportajda gecen cumle. sadece bu da degil, adam gordugum yerde de dovecegim, sizin araciliginizla soyluyorum, araya da adam koyup yalvariyor, bana yalvarmasin diyor.

    simdi adamin tam bir gereksiz, comar oldugu ortada lakin, fatih terim, arda, emre, volkan, burak gibi adamlarin boyle baltayi tasa vurmalarina bayiliyorum.

    oyle isinde gucunde egitimli sessiz sakin adamlari tehdit etmekle olmuyor iste bu isler. el yumrugu yemeyen kendi yumrugunu balyoz zannedermis. oyle dayagi yiyip kacarsiniz iste. son olarak da;

    (bkz: yiyin birbirinizi ete para vermeyin)