hesabın var mı? giriş yap

  • "...gerçek oyunbozanlık, evrenin bir anlamı olduğunu ancak biz "zavallı ölümlüler"in bu anlamı bilmekten aciz olduğumuzu söylemekmiş gibi geliyor bana. gizem, doğanın üslubunun bir parçası, hepsi bu. sonsuz yanılgı. hiçbir anlamı olmayan anlam. bu paradoks, anlamın anlamının anahtarı. birtakım şeylerde anlam - ya da anlam yokluğu - aramak, sınırlı bilince sahip insanlar tarafından oynanan bir oyun. hayat içerisindeki her şeyin ardında, anlamın ötesinde olan bir süreç var. dikkatini çekerim, anlamanın ötesinde değil, anlamın ötesinde."

  • aylar yıllar önce şu başlıkta “telefonu pantolonun cebinde taşıması” diye bir entry okumuştum. o entryi kim yazdıysa gün yüzü göremesin. ne zaman bir işim olsa telefonu cebime atsam geri çıkartıp çantama koyuyorum refleks olarak. dengemi bozdun pislik insan.

  • kaldı ki kürdistandaki elektrik kesintisini neden t.c. devleti yapsın? kürdistanda elektrik kesiliyorsa kürdistan devletinin işidir.

  • aktroller gerçekten gerizekalı.cumhurbaşkanı 2002'den beri donunuza kadar soydu sizi.ona hesap sorun yemiyor dimi.resmen cumhurbaşkanının geyşaları,kumalarısınız...

  • ağdlfgjlsdghndg. ahmet davutoğlu'nun mitingte akp seçmenine sorduğu ve "evet" yanıtını aldığı soru.

    "davutoğlu, mitinge katılanlara sorduğu “biz suriyeli kardeşlerimizi esad zalimine teslim eder miyiz?” sorusuna toplu bir “evet” yanıtı aldı."

    link

    video

    haberin başlığı: "davutoğlu kendi mitinglerinde bile dinlenmiyor" iyimser olmuş, dinleseler ne olacak.

    + nereye?

    - akp mitingine, iyi para veriyorlar sen de gel

    +napıyorsunuz peki mitingte?

    - yaw ne derse "he" diyoruz işte, o kadar.

  • bu sefer kahramanlarimiz acemi asker degil komutandir. iki asteğmen birbirine komşu eğitim alaninda acemi eğitimi ile meşgulken biri diğerini çay içmeye davet eder. laflamaya başlarlarken acemilerden birini çağirirlar. eleman koşa koşa gelir.

    -bize 2 çay getirir misin
    -emredersiniz komutanim *

    eleman çaylari bir koşu kapip getirir ve komutanlarinin dikkatini çeker.

    -aferim ya ne çabuk getirdin. ama nefes nefese kalmişsin. sivilde napiyodun sen ?
    -komutanim "balıkesir cumhuriyet savcisiydim" der

    bizim asteğmen elemanlarin o an boğazlari düğümlenir. o çay ateş olur ellerinde. acemi asker elemanlarin yanlarindan uzaklaşir.

    -olm var ya bu bizi sivilde yakalasin öttürür lan
    -lan ne biliyim o kadar adamin içinden biz de savciyi bulduk iyi mi
    -amaan koy gitsin. savcinin elinden de çay içtik ya
    -ehehuehue

  • ilk sekiz on ay bebek bakacaksın. eşyalara zarar verecek, siz yokken ağlayacak, ortalığı talan edecek, kaka, çiş yapacak. sonunda bir orta yol buluncaya kadar. orta diyorum çünkü evin temizlik ve düzeni asla eskisi gibi olmayacak.

    sekizde evden çıkmak için eskiden 7'de uyanman yetiyorsa artık 6'da uyanıp onu dışarı çıkarıp enerjisini atmasını sağlayacaksın. bu 10 yıl böyle sürecek her sabah. asker gibi. akşamları alemlere akmak bitecek. hatta bisiklete falan bile binmek istiyorsan önce eve dönüp mamasını verecek sonra evde beklerken oluşmuş enerji birikiminin atması için onu dışarı çıkarıp yüzü gülene kadar koşturup, oynayacaksın.

    mamayı önüne koyup bırakmak imkansız olduğundan mama saatlerinde mutlaka evde olman gerekecek, eğlenmeye gidecek olsan bile önce bu ihtiyaçları gidermek için eve döneceksin.

    hafta sonu programlarını ona göre yapacaksın, seyahatlerde giderken pansiyon bulmak da gerekecek.

    en fazla 10 yıl içinde çok yaşlanacak, yaşlanmasa da arada hasta olacak. safkan bir ırk seçmişsen genetik hastalıklarla boğuşacaksınız.

    sonra bir gün bütün bunlara rağmen canın gibi sevdiğin, evladın yerine koyduğun dostunun cansız bedenini, paket edilmiş halde koltuğunun altına kıstıracaklar, ağlaya ağlaya şehir dışına çıkıp bir çukur kazacaksın.

    bütün bunlara hazır değilseniz almayın.