hesabın var mı? giriş yap

  • sayın başbakan'ın ulus'u düşünemeyen bireylerden oluşan topluluk olarak düşünerek yaptığı konuşmadır.

    1933'de 4000 otomobil vardı, bugün 6 milyon var,
    1929'de 15.000 telefon abonesi vardı bugün 19 milyon var...

    bu karşılaştırmaların hangi amaçla yapıldığını anlayan varsa lütfen beni aydınlatsın. dünya'da teknolojinin gelişmesini kendi varlığı ile mi açıklamaya çalıştı?

    ayrıca bir sonraki konuşması için süper bir istatistik buldum.

    1923 yılında türkiye'de hiç bilgisayar yoktu, bugün 22 milyon bilgisayar var. yaa yaa.

    ekleme : 1923'de telefon hattımız türkiye cumhuriyeti'ne aitti. bugün lübnanlı'ya ait.

  • kahve muhabbetlerinin* her teorisine zıt olarak dünyanın en yaşanılası ülkesi.

    * müslüman olduğumuz için geri kaldık
    - singapur'un %15'i müslüman, cumhurbaşkanı başörtülü müslüman

    * coğrafya kaderdir
    - singapur'un çevresinde düzgün ülke yok, dibindeki malezya singapur'un yüzü suyu hürmetine biraz düzgün yaşıyor.

    * abi yabancıların madenleri var, topraktan zenginler
    - bildiğim kadarıyla yeraltı kaynakları hiç yok. kalifiye, sistematik ve kurallı çalışmaktan başka hiç vasıfları yok

    * sömürmediğimiz için fakiriz
    - singapur hiç bir ülkeyi sömürmemiş

    edit: sanırım entryim pek anlaşılır olmamış. şu şekilde okunursa daha anlamlı olur. zaten aşağıda sebeplerini açıklarken müslüman kelimesi de kullanmadım.
    + müslüman olduğu için değil, müslüman nüfus varken zengin
    + sömürmediği için değil, sömürmediği halde zengin
    ...

    tüm bunların yanında;
    - dünyada en değerli pasaporta sahip
    - dünyanın en yüksek eğitim seviyesine sahip
    - her yıl kişi başına en yüksek gelire sahip 5 ülkeden birisi
    - her yıl ige'de ilk 5 içerisinde

    ben bu başarılarını 3 niteliklerine bağlıyorum
    * avrupa disiplini
    * budist felsefesi
    * amerikan girişimciliği

  • epeydir var olan bir sorunsal. bir cozumu de yok. bildigim cozum girisimlerini listeleyeyim:

    - dikey mezar: israil yapiyor bunu. 250 bin kisilik bir mezarlik yapiyorlar tel aviv'de, hatiri sayilir miktarda azaliyor kaplanan alan.

    - mukerrer defin: kurtulus savasi zamani uyuglanmis. tekrar uygulanmasi zaman zaman gundeme geliyor. islam'da yeri var. bir parsele gomulen naas, tamamiyla curuduyse, ayni parsele tekar bir naas daha gomulebiliyor.

    - kremasyon: naasi yakarak 1 litrelik bir kavanoza indirgemek mumkun. ancak ornegin hong kong'da bu kavanozlarin bile sayisi o kadar fazla ki, yine bir alan sikintisiyla karsi karsiyalar. olen insanlarin biyokutlesi buyuk etkiler yaratmaya yeterli mi bilmiyorum ama topraga karismak yerine karbonmonoksit olup atmosfere karismak bana ekolojik anlamda dogru gelmiyor.

    - capsula mundi: "yer kapsulu" anlamina gelen bir isim. son yillarda iyice artan "ekolojik gomulme" girisimlerini temsilen listeye koydum. kolay ayrisan malzemelerden yapilan bir tabut icinde gubre ve tohumla beraber gomulen naas ayristikca tohumlara gubre teskil ediyor. bu ve benzeri yaklasimlar arasinda dusuk fiyatlara mal edilen surdurulebilir, makul bir iyilestirme sayilabilecek ornekler bulmak mumkun. ancak tam bir cozum olmaktan ziyade sorunu biraz erteleyen konsept calismalar. olunun defin islemine hazirlanmasi kulturunde buyuk degisimler gerektiriyor, ustelik gercekten faydali olmasi icin defin islemlerinin mezarliklar degil de bos kayalik araziler gibi yerlere yapilmasi lazim.

  • ben anlamıyorum lan. 35 yaşındayım, kendimi bildim bileli her yıl atatürk'ün yeni görüntüleri çıkıyor.

    olm napıyosunuz, tüm arşivi buldunuz da parça parça mı piyasaya sürüyorsunuz, yoksa harbiden yeni yeni mi keşfediyorsunuz? yemin ederim tsk pazarlamanın dibine vurmuş.

  • sanirim cok fazla trajediyi cok yakin aralıklarla yasadigi icin yeni bir trajedi yasayinca cok cabuk organize olabiliyor artik.
    olayin şokunu hizlica kenara koyup birbirine el uzatiyor.
    tabii yasadiklarindan ders almadığı icin, bu trajedileri tekrar tekrar yasiyor olmasi ayrica uzun bir konu tabi ama demek istediğim sey, bu hizlica organize olabilme becerisi, ecnebi memleketlerde yok.
    haliyle bize gore daha seyrek yasadiklarindan dolayi belki de ya da baska bir sey, bilemiyorum.
    ama bizdeki ahenk onlarda yok, bunu cok olayda gözlemledim.
    onlar trajedilerinden cok ders alip, yasananlari anmayı asla unutmuyor.
    biz hizli unutsak ta her seferinde ayni dayanismayi sergiliyoruz.

    malum cok buyuk bir nufus ve alan bu depremden korkunc zarar gordu.
    henuz 24 saat oldu ve her yer muazzam organize olarak, tum gucuyle deprem bölgesine destek olmaya calisiyor.
    istanbul-ankara otoyolu yuzlerce cekici low bed'ler uzerinde bekolu kepce tasiniyor.
    onlarca ambulans tek sira olmus gidiyor.
    farkli sehirlerin plakalarindan grup grup kamyonlar "deprem yardımı" afisleriyle yollarda.
    bircok sehirdeki lojistik merkezi yapilmis alanlarda yuzlerce insan kolileri elden ele uzatip tir yukluyor.

    muazzam sahneler.
    suan niğde otoyolundayiz, adana'ya gorev yerimize gidiyoruz ve bir suru farkli plaka minibus minivan, logolu sirket araci, ici insanla, malzemeyle dolu bolge yolundalar belli.
    benzinliklerde selamlaşma var,
    allah hepimizin yardımcısı olsun,
    yolunuz acik olsun,
    gibi dileklerle yeniden yola cikiyorsunuz.

    sanirim turk halki bu ozverili dayanismayi seviyor, bu konuda cephede en onde, süngü takmis zafere kosan dedeleri gibi olmaktan gurur duyuyor.
    henuz sifir noktasina varmamisken bu birlik hissini yasamak cok acayip, tarifi zor.

    hepimiz sanirim uzun zamandir tek yürek olabilmenin gücünü özlemişiz.

    tum kirli siyasilere, art niyetlilere ragmen...

    fdes yoldan bildirdi.

  • abd'de olsa "murder & armed robbery 80 years " şeklinde ceza alıp bir daha gün yüzü göremeyecek barbarlar türk hukuk sistemi sayesinde 3 yıl sonra aynen devamke şeklinde takılıyor.