hesabın var mı? giriş yap

  • "saat farki yuzunden yalniz gecirdigim saatleri ba$ariyla doldurabilen bir ba$yapit. state-ul art." (ssg / 19.02.1999)

    acildigi tarihten* bugun*e kadar olu$umuna katkida bulunmu$ 1000'den fazla yazariyla, kendi icinde olu$turdugu alt-kulturuyle, "dogru" kavraminin aslinda ne kadar degi$ken olabilecegini ve bilgiye aslinda ne kadar farkli acilardan bakilabilecegini tamamen kontrolsuz bir$ekilde aciga sermi$, acildigi tarihten yillar oncesinde icimde tomurcuklari ye$ermeye ba$lami$* "tamamen alakasiz ve gereksiz fakat gigantic bir bilgi hazinesi"nin gercekle$mi$ ve teknoloji* sayesinde tahmin etmedigim kadar ust katlara ta$imi$ minik ve basit program parcasi..

    tum bunlarin di$inda sozluk olmasaydi* belki hayatim boyunca yuzunu bile goremeyecegim sevdigim bir cok insani tanima firsati yaratmi$, ayni firsati ba$kalari icin yarattigina defalarca $ahit oldugum, -eskiler bilir- beraber buyuttugumuz, icinde binlerce farkli ani barindiran, bir gun hacker'in biri gelip database'i silse, biri kodu calip unutsa da uzerimdeki etkilerinin* kolay kolay kaybolmayacagi, kaybolsa da asla unutmayacagim harikulade eser..

  • "evet silindirik sizde, daha oval olan parca bizde olacak." bu yazmam gerekendi. gelin görün ki sikindirik yazmistim ve cc'ye aldigim kisi de özelden kahkahalar atarak gün boyu dalga gecmisti. allahtan maili yine ekipten bi arkadasa atmistim da babalara gelmedik

  • yonetmenin "bu bir yasam ne senaryo ne suflor" diye algilamamizi etkilemeye calistigi acilis sahnesinde, truman'in aynadaki yansimasina ve o yansimanin yonetmenine, "yapamayacagim, bensiz devam etmeniz gerekecek" yanitindan itibaren biz modern cagin ozgur(!) bireylerinde kimlik krizleri deprestiren senaryosuyla sarsici bir film. kader, irade, ozgurluk ekseninde felsefik okumaya da imkan veren senaryoya sahip film, yoneten yonetilen ekseninde sosyopolitik cagrisimlara sebep olacak carpici diyaloglara da sahip. en kucuk ayrintisina kadar yasamini kurguladigi truman'a haksizlik yaptigi suclamasina maruz kalan yonetmenin, ona bir cennet yarattigini gercek hayattaki her turlu suctan sucludan tehlikeden arinmis bir ortamda konforlu ve guvenli bir yasam sagladigini soylerken ki "iyiniyetli yonetici" pozunda, halklarina "guvenlik ve konfor" sagladiklari iddiasiyla onlarin ozgurluklerini gaspeden bigbrother'larin golgesini gormek mumkundur. aslinda iyiniyetlidirler, bireyin guvenligini ve konforunu saglama cabasindan gozlerine uyku girmiyordur, her sey trumanlar icindir. truman'in, yarattigi sahte guvenlik ve konfor cennetinin disina cikmasini engellemek icin kucuklugunden itibaren bilincaltina "deniz korkusu" yerlestiren yonetmenin sahsinda, bizi bazi politikalarina ikna etmek icin kucuklugumuzden itibaren olusturduklari korkularimizdan yararlanan modern zaman tiranlarinin prototipini gormek mumkundur. filmde truman'in basina geldigi gibi, gercege ve kaderimize yelken acmaya karar verdigimizde iste bu onceden bilincaltimizda kurgulanmis korkularimizi deprestirip geri donmeye zorlayacak suni firtinalarla karsilasacagimizi biliyoruz. truman'a her seyin bir oyun oldugu gercegini fisildayan sevdigi kiz hakkinda kurgucularin verdigi hukum ise urpertici: "inanma o bir sizofren". truman'in kendisine ait oldugu iddia edilen yasamindan trajikomik bir sekilde tunel kazarak kacmasindan sonra, 30 yillik yayinin "teknik bir ariza, lutfen bekleyin" denilerek kesilmesinin, demokrasilerin ozgurluklerin rafa kaldirildigi "politik bir ariza oldu, lutfen beklemede kalin" anonslarini cagristiran bir yonu de var. yonetmen, korkularini asmayi basarmis bir sekilde suni firtinayla mucadele ederek yoluna devam eden truman'a huzunle bakar ve sorar; "truman, where are you going?" gercege, elbette ki gercege, her turlu surprize acik, ozgur kaderinin efendisi olacagi gercek dunyaya. sadece aktoru olmayacagi yonetmenligini de ustlenecegi gercek hayatina..

  • her boku zaten istanbul'a kurun dediğim olaydır.

    adım atacak yer kalmadı farkında değil mi kimse. -disneyland benzeri yapacağız, -istanbula yapalım. -hollywood gibi stüdyolar kuracağız, -evet evet istanbula kuralım. -silikon vadisi, -hemen istanbulda yer arayalım. ulaşım yok, yeni yol yok. kurun anasını satayım.

  • ismini 1890’da walter ve adolf bomonti tarafından şimdiki bomonti semtinde kurulan bira fabrikası’ndan alan biradır. 1912 yılında bomonti bira fabrikası, nektar şirketi ile birleşerek bomonti-nektar birleşik bira fabrikaları şirketi olarak anılmaya başlamış. 1939 yılında ise şirket tekel tarafından devir alınarak, bomonti markasını tekel birası olarak şişelemeye başlamış. işte bomonti’nin tekel birası’na ve sonra bugün tekrar bomonti’ye dönüşen kısa hikayesi bu

  • http://www.haber7.com/…irda-doktora-bicakli-saldiri

    daha uzmanlığı alalı, göreve başlayalı 1 yıl olmuşken, tırnağı etmeyecek insanlara faydam olsun diye hayatını senelerce ertelemişken, bir insan müsveddesi tarafından kalbinden ve karnından bıçaklanan meslektaşım.

    tamam iyi yaşamıyoruz, tamam insanca yaşamıyoruz, tamam sizsiniz, efendimizsiniz, cahilliğinizle sizin duyduğunuz kadar biz de gurur duyuyoruz, kibrinizi haklı buluyoruz. tamam alın ne varsa alın, daha fazla alın. ama ulan yaşamamıza izin verin bari be.

    aşağıladığınız, değersizleştirdiğiniz, ötekileştirdiğiniz yetmedi öldürmek bitsin artık be.

    doktorsuz kalın!

    edit: "tırnağı etmeyecek insanlar" tabirini alıp duyar kasmaya çalışanlara: kastedilen, doktora, iyileştirmeye çalışan ele kalkan eldir. türkiye'de bu tipte insanları doğu batı üst alt diye ayıramıyorsun, her yerdeler, her tarafımızı sarmış durumdalar. kokuşmuşluk ırk renk din dil ayırt etmeden işlemiş durumda her yana, malesef.

    edit2: izmir tabip odası'ndan gelen bilgiye göre arkadaşımızın ameliyatı başarıyla sonuçlanmış, takip amaçlı erzurum'a sevki olacakmış.

    kalp dokusu hasarı ve aort yaralanması vardı, gelen habere göre. bu ölçekte bi hastanede, bu denli büyük bi ameliyatı gerçekleştirip başarıya ulaştıran ekibe tebrikleri bildirmek gerekir. umarız herhangi bir sekel kalmadan hayatına devam edebilir hekim arkadaş.

    edit3: sabah itibariyle arkadaşımız solunum cihazından ayrılmış, gözlerini açmış hatta gülümsemiş. fotoğrafı dahi ulaştı:)
    mutluyuz, umarız hiçbir sıkıntı olmadan hayatına devam edebilir.

    mutluyuz ama hala sinirliyiz, bunun son olmadığını biliyoruz çünkü.

    ayrıca bugün, 29 eylül 2017 cuma günü saat 12:30'da, uzmanlık eğitimini tamamladığı izmir bozyaka eah'ta ttb tarafından basın açıklaması yapılacak.

    geçmiş olsun.

  • az önce cüzdanımda bir şeye bakarken, rahmetli babamın yoğun bakımdayken konuşamadığı için söyleyeceklerini yazdığı kağıtları gördüm yine (bkz: yazarların cüzdanlarında taşıdığı garip nesneler/#65366827). ilk satırında "kaç gündür hastanedeyim?" yazıyor. ikinci satırında ise "paray" yazıyor sadece. "parayı nasıl hallettiniz?" gibi bir şey soracaktı büyük ihtimalle, solunum makinasına bağlı halde konuşamazken. ama elini tutup kağıdı gülerek almıştım, sen onu boş ver diye. o kağıtta öylece, silik bir "paray" duruyor hala, hançer gibi bir yokluğun yazıtı gibi.

  • emin olun olimpiyatları biz kazansaydık aynı durum japonya'da bizim başımıza gelmezdi.

    her yerden pislik akıyor artık bir şey diyemiyorum.

    ayrıca henüz sebebini bilmesek de ben olimpiyatlarla ilgili olduğunu da hiç sanmıyorum.

    iğrenç olay. başka tanım yapamıyorum...

    edit: "emin olun olimpiyatları biz kazansaydık aynı durum japonya da bizim başımıza gelirdi" de, sonra yazdığını sil, bir daha yaz, eğip büküp kıvırmaya çalış. he canım he müslüman anadolu halkına saldırıyorum. bir müslüman olarak müslüman anadolu halkına saldırıyorsam sen de bi düşün ne bu tepki diye. masum bir turisti, bir "insan"ı, sırf canın öyle istedi diye öldür, adına da müslüman de. hangi kitapta yazıyor ulan! işiniz gücünüz her olaydan mağduriyet çıkarmak, hem de bir cana kıymışken!

    rezil ülkemin rezil vatandaşına saldırıyorum ve utanıyorum artık! japon arkadaşlarımın yüzüne bakmaya utanıyorum! ben türk'üm demeye utanıyorum!

  • halı sahadaki ben. top bana gelmesin, top bir an önce benden çıksın, benden huzurlusu yok.

    beni nerede izledi bilmiyorum ama yanlış adamı rol model aldığı kesin.