hesabın var mı? giriş yap

  • doğru bir tespittir.

    benim sürecim de şöyle olmuştu:

    satılık ürün: çekyat
    gerçekten tertemiz, neredeyse hiç kullanmadık.
    kendi değeri 2000 tl idi

    - ilk fiyat: 800 tl
    arayan yok
    - ikinci fiyat: 500 tl
    arayan yok
    - üçüncü fiyat: 250 tl
    arıyorlar ama gelen yok
    - dördüncü fiyat: 100 tl
    arayanlar arttı ama hala gelen yok
    - son fiyat: 1 tl
    bir öğrenci aradı, "ben almak istiyorum ama nakliyeyi siz halledebilir misiniz?" dedi.

    orada bende film koptu, apartman görevlimize sordum. oğlu evleniyormuş, bedavaya ona verdim.
    bu kadar beleşçi ve şark kurnazı bir millet olamaz.

  • - yarışı kim kazandı? (ortada yarış falan yoktur)
    - ali bacıoğlu ( oğlunun en sevdiği pilotu bilen baba, mutlu etmek için öyle sallar)
    - iyi o zaman bana rakı verin ( bluesman o yaşına kadar hayatınd rakı içmemiştir)
    - rakı yok evladım viski versek? (baba çok güzel taşşak geçmektedir)
    - yok olmaz ben rakıcıyım (sanki kırk yıllık akşamcı pezevenk)

  • "politika ile uğraşmayacak kadar akıllı olanlar, daha aptallar tarafından yönetilerek cezalandırılırlar." platon

  • yas 13-14 kozyatagindan maddi imkansizliklar neticesinde yakacik semtine tasinmisiz. ben 7 yil okudugum okulumu degistirmem zaten surda bir bucuk yil sonra bitiyor otobusle gider gelirim diyerek evdekileri ikna etmisim. o sene orta ikinci sinifa gidiyorum ve sabahciyim. hergun zifiri karanlikta uyanir hazirlanir bir gun oncesinden aldigim ogrenci biletimi sabah kullanir okula giderim oglen eve donerken de iki tane bilet alirim. tabi maddi imkansizliklar gun geliyor birakin benim cebimdeki bilet parasini eve ekmek almaya dahi anca yetiyor. bu durumda evden yol parasi isteyemiyorum ve o gun sadece dunden aldigim bir adet okula gidis biletim var. annem sorarsa komsulardan isterim anna merak etme derim diye dusunuyorum. okula gidiyorum kimseden para istemiyorum, cikinca komsulara da ugramiyorum ve basliyorum kozyatagindan yurumeye. o zaman ptt hastanesi simdilerde fsm hastanesini geciyor bostanci sapagina variyorum. seyyar biletciden borc istesem mi diyorum ama hemen yok olmaz oyle sey diyerek vazgeciyorum. altintepe ye yaklasiyorum ve bir motor kurye duruyor yanimda. hayrola nereye gidiyorsun diye soruyor eve cevabini veriyorum. nerede evin diyor, uzakta yakacik diye cevap vetiyorum. hic de korkmuyorum kim bilir o zamanlar simdilerde oldugu gibi kotulukler yaygin olmasa gerek hadi gulsuyu koprusune kadar birakayim diyor ve kabul ediyorum. kafamda kask yok simsiki sariliyorum kuryeye ve klasorumu de aramiza sabitliyorum dusmesin diye. bir an sag bacagimda bir sicaklik hissediyorum. inince bakarim diyor kendimi motorsikletin arabalarin arasindan gecisine kaptiriyorum. gulsuyu koprusunde iniyorum bacagim hala yaniyor bakiyorum ki pacam egzosa yapismis olmali bir yanik bacagim da kizarik. eve gidince krem biseyler surerim diyerek yurumeye devam ediyorum. esenkent, dikimevi, soganlik derken yakaciga vardigimda saat bese geliyordu. annem nerde oldugumu sordu. okuldan sonra ders calistik biraz da top oynadik dedim. ayagimi gosterdim anne suraya biseyler surelim topa vurunca ayagim yandi dedim.
    orta iki ve orta son sinifa kadar pacamdaki yanik izini gordukce aklima gelirdi o gun. meger o yanik pantolon pacasinda degil kalbimdeymis ki hala unutamadim.

  • feribottan inip londra yoluna girildiginde, sag seride girip kaza yapanlar olarak derneklesmemiz gereken oyun.