hesabın var mı? giriş yap

  • iki parçacığın etkileşimi aralarında değiş tokuş yaptığı parçacıklarla olur. mesela elektromanyetik kuvvetin etkisindeki parçacıklar birbirleriyle foton alış verişi yaparlar. durgun, yüklü parçacık; elektrik alanı oluşturur, eğer hızlandırırsanız manyetik alan oluşturur, eğer daha fazla ivmelendirirseniz foton yayar.

    aslında buradaki olay alan kavramıdır.

    newton, kütle çekim denklemlerini yazdıktan sonra insanlar haliyle bu kuvvetleri görmek istedi. örneğin bir taşı kaldırıp atarsam bunu kolumdan kuvvet uygulayarak yaparım. haliyle iki gezegen kütle çekimini hangi etki ile yapmaktaydı? meleklerin gezegenleri ittirmesinden ne farkı vardı? newton bu soru karşısında denklemlerini biliyorum; ama bunun nasıl gerçekleştiğini bilemiyorum demiştir.

    einstein, gelişen elektromanyetik teorileri sonucunda alan kavramanı kütleye uyguladı ve kütlenin uzay zamanı büktüğünü denklemleriyle gösterdi. fizikte o zaman alan kavramı önem kazandı.

    dirac'ın, elektronlar için (daha doğru ifade ile spin 1/2 parçacıklar için) yazdığı göreli kuantum denkleminin sonucunda evrende anti parçacıkların var olduğu anlaşıldı.

    yukowa, evrende başka parçacıklar varsa eğer ve atom çekirdeği içerisinde (sonlu nükleer yapı) proton ve nötronları (ikisine nükleon denir) bir arada tutan nükleer kuvveti mezon denilen parçacıkların alanı ile açıklayabiliriz diye bir düşünce ortaya attı.

    tarih boyunca (1935 yılından günümüze kadar hala devam etmekte) bu mezonların ne olduğunu insanlar anlamaya çalışıyor.

    kabaca atom çekirdeği içinde nükleonlarım değiş tokuş yaparak bir arada bulunmasını sağlayan parçacıklardır. nükleer fizikte bir kol bu mezon alanlarına bakarak atom çekirdeğini anlamya çalışır.

    gezegenlerin kütle çekim kuvveti (grativasyon kuvveti) gravitasyon parçacıkları ile oluşmakta. uzayda iki kütleli parçacık birbirleriyle gravitasyon denilen parçaklarla etkileşmektedir. yakın zamanda bu gravitasyon dalgaları gözlemlendi (kabaca elektromanyetik dalgaları şekil olarak değil mantık olarak benzemektedir). yakın zamanda gravitasyon parçacığı da elbet gözlenecektir. denklemler sayesinde bugün insanlar hangi özelliklere sahip bir parçacık olduğunu bilmektedir.

  • yaptığınız işe çok fazla bağlanmamak, hayatınızın ortasına koymamaktır. yaşamak için çalışıyorsunuz, o iş için yaratılmadınız!

  • adamın biri her gece rüyasında istanbul' dan adana'ya bir kamyon dolusu mal çekiyormuş, sabah kalkınca da direksiyon sallamaktan her tarafı ağrıyormuş bu her gece devam ediyormuş. sabah kalkınca çok yorgun düşüyormuş.

    bir gün, bir psikoloğa gitmeye karar vermiş derdini psikoloğa anlatmış.

    psikolog:

    - yarın gece adana'ya giderken ankara'da yol üzeri bir park var ben seni gece yarısı tam 00: da orda bekleyeceğim, kamyonu bana verir kurtulursun. demiş.

    adam:

    - tamam, demiş. ama kapıdan çıkarken içinden "hadi len" demiş ve gece rüyasında oraya gitmemiş ama yine her gece rüyasında adana'ya kamyonla mal çekmeye devam ediyormuş. bir gece yine kamyon kullanırken tesadüfen gece 00 da psikoloğun beklediği yere gelmiş ve acaba orda mı, beni bekliyor mu diye merak edip bakmış psikolog orada, vermiş kamyonu ve kurtulmuş. bir daha rüya görmemiş ...

    aradan uzun zaman geçmiş. bir gün adam yolda yürürken bir arkadaşıyla karşılaşmış, oturmuşlar bir yerde, çay kahve sohbet derken, arkadaşı

    -yahu demiş, benim bir sorunum var. gece rüyamda üç tane güzel kızla beraber oluyorum sabaha kalkınca yorgunluktan ölüyorum, ilk zamanlar güzeldi ama artık çok yoruluyorum

    öyle ki eşimi bile ihmal ediyorum, demiş.

    adam:

    - ben bir psikolog tanıyorum ona git ,o senin sorununu çözer ,demiş.

    psikoloğun adını adresini vermiş ve ayrılmışlar. iki arkadaş bir müddet sonra tekrar görüşmüşler

    adam arkadaşına sormuş;

    - ne oldu gittin mi dediğim psikoloğa?

    arkadaşı;

    — evet gittim. adam;

    — ee ne oldu?

    arkadaşı;

    - üç kızı aldı, namussuz psikolog bana bir kamyon verdi her gece adana'ya bir kamyon dolusu mal çekiyorum.

    debe editi: (bkz: erdoğan istifa)

  • ben de bir zamanlar vücudumdaki bir rahatsızlıktan dolayı çok endişelenmiş, internet üzerinden yoğun bir araştırma yapmış, olabilecek bütün hastalıkları incelemiştim. bunu, doktora derdimi anlatırken " şu şu hastalık belirtilerini okudum, bende de böyle belirtiler var bunun için size geldim. " dediğim vakit doktor kadın gülüp dalga geçmeye başladı. yok memlekette onlardan başka herkes doktormuş da, aslında onlara gerek yokmuş da vs. vs. ya bu nasıl şişirilmiş egodur anlayamıyorum. hem heryerde bas bas kampanyalar düzenliyorlar halkta farkındalık yaratmak adına. hastaya geç teşhis yapıldığında yine hasta kişiyi cahillikle, umursamazlıkla suçluyorlar. ama birşeylere ilgili olup araştırınca suç oluyor. sanki kendileri hep doğru teşhisi koyuyormuş gibi havalar...

    tabi gerçekten aşmış doktorlar böyle davranmak yerine kişiyi dinliyor ve daha çok bilgilendiriyor. normal insan olan da böyle davranır zaten.

  • eğitim sırasında şarjörünü kaybeden asker son derece ciddi söylemiştir;

    "- fazla şarjörü olan var mı?"

    nokia şarj aleti soruyor sanki anten.

  • başlık: koptum piçler okuyun

    1. ikinci dünya savaşı sırasında ingiltere başbakanı churchill radyoda konuşma yapmaya gidiyormuş. radyo evinin kapısına gelince, bindiği taksinin şoförüne sormuş: “beni yarım saat bekleyebilir misin?” karanlıkta müşterisinin yüzünü seçemeyen şoför: “özür dilerim sör, ama başbakanın konuşmasını dinleyeceğim.” churchill yurttaşının bu ilgisinden pek hoşnut kalarak iki sterlin uzatmış. şoför parayı aldıktan sonra yerlere eğilerek selam vermiş: “skerim churchill’i, sizi bekliyorum efendim.