ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
diyanet'in parasını bitirip ek bütçe istemesi
-
(bkz: tanrılar nakit istiyor)
en çok üzen zam
-
maaşıma gelen zam.
osuruktan ünvanlar
-
(bkz: reis)
muayeneden sonra facebook'tan mesaj atan doktor
-
edit: şikayet ettiğimiz 3 kurumdan birisi dönüş yaptı. aydın devlet hastanesi'ne verdiğimiz dilekçenin cevabını koyuyorum.
link: https://i.hizliresim.com/km8vaw.jpg
alternatif: https://i.ibb.co/…-image-2019-08-30-at-18-42-36.jpg
__________________
ss'de isimler ve fotoğraflar özellikle gizlenmiştir. kimsenin linç edilmesi için bu başlığı açmadım, kimseyi de linç etmeyin. başlığı açma sebebime gelirsek; başka doktorlar, hemşireler vs. görsünler bu başlığı da başka hastalara mesaj atmasınlar. bende biliyordum o mesajları görünce sil butonuna basmayı.
bknz: https://i.hizliresim.com/nldq7q.jpg
alternatif: https://i.ibb.co/…2-5132356498470469632-n-kopya.jpg
ne zamandır doktorlar muayeneden sonra sosyal medyadan mesaj atar oldu arkadaş?
edit: yahu kız arkadaşıma "kezban" diyen, "kuyruk sallamıştır" diyen... şaka gibi. kız kum döküyor, acıdan iki büklüm haldeydi ne kuyruk sallaması deli misiniz la siz? "mesaj atmış tanışmak istemiş ne olacak" falan diyenler var. arkadaşım gönder kız arkadaşının facebook profilini, ben aynı şekilde buraya koyayım tanışmak isteyenler mesaj atsın gece birde. manyak mısınız ya? bu adam, kız arkadaşım cafede otururken gelip "merhaba tanışabilir miyiz?" diye sormadı ki. öyle olsa anlarım. kibarca sormuştur. durum o değil. durum hasta fişinden ismine bakıp facebookta aratıp mesaj atıyor. normal mi bu?
edit: "artniyetli mesaj atmamıştır." diyenler var. sevgili arkadaşım bak tane tane anlatıyorum; doktorun hastasıyla ilgilenmesini, hastalığı takip etmesini pekâla kabul eder hatta sevinirim. sistemde telefon numarası var, sekretere söyler, sekreter arar "hanfendi, kontrollerinize gecikmeyin, mutlaka ilaçlarınızı kullanın, ağrınız geçti mi?" diyebilir. ama bu facebooktan mesaj atarak olmaz...
edit: "yok buraya yazmayın, niye yazıyorsun git şikayet et" diyenler var. ulan arkadaş, millet doktoru darp edince cümle alem gazeteler yazıyor, ben bu adamı buraya yazınca niye olay oluyor? zaten şikayet edeceğim pazartesi, şuan her yer kapalı. ne var buraya yazmakta?
pop art
-
pop artin ilk ornekleri sanilanin aksine new yorktan degil londradan cikmis, ama ingiliz asilzadeleri (!) zamaninda olaya gereken onem ve dikkati verememistir. nitekim pop artistleri en cok etkileyen seylerden biri baskanin da fabrika iscisi ile ayni coca cola'yi tukeymesi, populer kulturun bazi maddelerinin insanlari ayni seviyede bilrlestirmesidir.
baska bir takintilari da tabi kutulama olayidir. mesela sigarayi degil de kartonunu aliriz aslinda. o kartonun icinde ne oldugunu gormeyiz, kafamizdaki imaj kutudur sadece. tabi andy warholun kutu kutu konserve corba cizmesi sadece cocuklugu o corbalarla gecmis oldugundan olmasa gerek...
ateizm'e türkçe isim önerileri
-
(bkz: tanrıtanımazlık) ?
gezip tozmalarda 36 poz hakkı olunan zamanlar
-
resimlerin en beklediğiniz olanında mutlaka kenarında yanık olduğu zamanlardır.
mark zuckerberg türkiye'de doğsaydı olacaklar
-
üniversite, yüksek, askerlik derken...
3-4 yıllık iş deneyimiyle birlikte kurumsal bir şirkette senior web developer falan olurdu şu yaşıyla. (bkz: alkış)
iş çıkışı mochasını içer, boş vakitlerinde twitter'da karı-kız kovalar ve her zaman aklında olan kendi şirketini açma hayali toplum baskısı sonrasında yapmak durumunda kaldığı evlilikle biterdi.
sonrasında ne bileyim... görümce, elti ne boksa işte onların evinde çoluk çocukla beraber beyaz çoraplarıyla bağdaş kurmuş vaziyette çay içerken, acun programlarına katıla katıla gülerdi.
yalnız yaşayan erkek
-
habertürk'ün haberine göre eve gelecek kadınlarda iyi bir izlenim bırakmaları için şunlara dikkat etmesi lazımmış bu erkeğin;
ben de kendimce realiteye bağlı kalarak yorumladım buyrun,
büyük ikiz yatak (ulan adam kanepede yatıyor)
kaliteli bir kahve makinesi (sallama çayı bulsa şükreder)
buzdolabında sağlıklı yiyecekler (öldürmeyecek kadar bayat yiyecekleri yer)
banyoda temiz ve toplu havlular (beyaz aldığı havlular artık gridir)
kaliteli tuvalet kağıdı (bim'den aldığı zımparadan farksız kağıdı kullanır)
canlı bir çiçek (hazır çiçek bile solar o evde)
büyük camlar (normal pencere camı vardır)
banyoda temiz lavabo (lavabonun sarılığını domestos bile sökemez)
ev arkadaşınızın olmaması (minimum 2 tane vardır)
evinizin bir köşesinde gitar olması (belki ama genelde flüt bile yoktur)
güzel ve çok sayıda filmden oluşan dvd koleksiyonu (varsa bilgisayarda vardır)
yatağınızın yanındaki komidinde duran kitap (koltuğun kolunda duran market broşürü)
yatağınızın temiz ve mis gibi kokan çarşaflarla örtünmesi(ağız suyu kokan nevresimler)
etkileyici bir spor ayakkabı koleksiyonu (etkileyici 1 tane halı saha ayakkabısı)
kaliteli mutfak araç gereçleri (kaliteli bir meyve bıçağı takımı)
sezen aksu cd'si ( bu nerden çıktı lan?)
duvarlarda ünlü ressamlara ait veya yağlı boya ile yapılmış resimler(eiffel kulesi posteri olur mu? hani behlül'ün duvarında vardı ya)
aile ile birlikte olan fotoğraflar (belki)
bir öğretmenden duyulabilecek en ağır söz
-
hoca tahtaya soru yazıyor. yazarken öğrencinin biri hangi takımı tuttuğunu sordu hocaya. hoca da bir eli cebinde olarak bize döndü "türkiye'de tutulacak tek bir takım var evladım" dedi. ben de tutamadım amk kendimi. "hocam şu anda da herhalde onu tutuyorsunuz" dedim. demez olaydım.
"evet oğlum zil çalınca sana da tutturacam" demişti. herkes gülmüştü la bana. kalmıştım o dönem fizikten.
rte'nin kendinden bu fakir diye bahsetmesi
-
az önce ordu mitinginde yinelediği cümle. baba sen fakirsen bizim anamız sikilmiş haberimiz yok.
la yeter favlamayın başımı yakacaksınız.
(bkz: cumhurbaşkanımızı en çok benim sevmem)
112 yaşındaki adamın 17 yaşındaki kızla evlenmesi
-
+ damat ne iş yapıyor?
- gün sayıyor efendim.
yetenek sizsiniz türkiye
-
acun: bir kere medeni cesaretin güzel, yozgat'tan geldin