hesabın var mı? giriş yap

  • direksiyon sınavlarında komisyon başkanlığı ve üyeliği görevlerinde bulunuyorum. bu görevler esnasında gördüğüm ise kadın sürücü adaylarının çoğunluğunun ciddi anlamda beceriden yoksun,inatçı,telaşlı oldukları ve her durumda haklı olduklarına inanmalarıdır. kadın sürücü adayı düz yolda durduk yere kaldırıma sürüyor, son anda direksiyonu çevirip frene basıyorum ve adaya kaldığını söylüyorum
    ;kadının cevabı ise’’ aaa ne oldu ya naptım ki ben?’’ kadın sürücüye hatasını kabul ettirmek deveye hendek atlatmak gibi bir şey. bu kazada da prensesimize çok geçmiş olsun diyorum. üzülmesin bir dahakine tamamen ezer.
    tanım: dikkatsiz bir sürücüdür.

  • artık iyice eminim ki biz çocuk yetiştirirken bir yerlerde hata yapıyoruz. çocuk ürünleri satan firmalar bizi afedersiniz iyi skiyor. misal biz çocuğun banyo merasimi için küvetinden, filesine, köpüğünden, kremine, örtüsünden bornozuna kadar 45 parça şey aldık. istiyoruz ki onun o hassas teni (!) zarar görmesin, yumuşacık olsun, huzur içinde bir uyku için rahatlasın. ama bak bize sabun, şampuan, yağ, krem itekleyen johnson’s baby reklamındaki anne çocuğunu nerede yıkıyor?

    yahu bizim ıspanak, pırasa, domates yıkadığımız, bulaşığın yağını akıttığımız lavaboya gömmüş çocuğu, sanki çocuğu düdüklü tencereyi yıkadığı lavaboda yıkamıyormuş gibi hassas ve zarif hareketlerle yıkıyor. bir de çocuk iç sesi, bana değer veriyorsun biliyorum falan diyor. lan değer veren biziz! biz 500 lira masraf ettik senin banyon için, o sana patlıcan muamelesi yapıyor, nesine mutlu olup gülüyorsun?

    hayır arkadaş el alemin çocuğu lavaboda yıkanırken gülücük saçıyor, biz bizimkini tahtta yıkıyoruz çıkana kadar ağlıyor. niye beceremiyoruz biz bu çocuk büyütme işini. illaki avrupalı mı olmak lazım, illaki çocuğu lavaboda menemen malzemeleri ile birlikte mi yıkamak lazım? hoş kadındaki lavabo bizim küvetten büyük orası ayrı.

  • arabamın plaka kodu, aracı aldığımda işlemlerin bitmesi ertesi güne kalmasın diye acele etmiştim ve plakayı 34 çevirememistim, ben de sonra hallederim diyerek kullanmaya başladım ama farkına varmadığım husus istanbul'da anadolu plaka kullanıyorsanız hemşehrilerinizden anlamsız bir hürmet ve ilgi görüyorsunuz. geçen ispark alanına park ettim, adam geldi "tohatlı mısın yeğenim?" dedi ben de 'ivit abi" dedim adam benden para almadı.

    yetmedi gene geçen kırmızı ışıkta bekliyorum, adam camı indir işareti yaptı ben sandım mevzu falan var, 'hayırdır' diyerek camı indirdim. tuttu "tohatın neresindensin gardaş?" dedi. tokata dair bir sik bilmediğimden ve muhabbet etmek istemediğimden ötürü merkez diyip geçiştirmek istedim adam tuttu iki deste üzüm yaprağı verdi, yetmedi telini verdi, "yurdumun yaprağını ararsan beni ara gardaş, biz de bol var." dedi. ben şoklardayım.

    artık arabamın plakasını degistirenin mk. ben bir tokatlıyım, veni-vidi-vici lan. sezar gibi zileliyim ben de bundan sonra.

    edit: bir sonraki arabamı zivas plaka alıp istanbul'da hemşerilerinin gücünü hissetmek istiyorum.

  • işin daha da acı kısmı, bunu alkışlayan bir güruhun olması. ayrıca, madem bu hatun kişi, zenginleri tercih ediyor, azıcık da tipe ya da en azından boya önem versin madem. küçük bir tavsiye olarak belirteyim onu da.

  • 18 kişilik kadroya bu 14 yabancının kaçının gireceği, ilk 11'de kaçının oynayacağı önemlidir. yine sınırlama olursa eskisinden pek farkı kalmaz.

    not: takımlar sahaya 11 yabancı ile çıkabilecekmiş. şimdi türk futbolcuları düşünsün..

    not2: bir spor yorumcusunun tweet'inde belirttiği gibi:
    "çoğu takım zaten futbola yabancı 11'lerle çıkıyordu sahaya. bu konuda bir değişiklik yok."