ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
cep telefonu rehberinde kayıtlı fantastik isimler
-
gittiğim berber için; saç kesen adam diye kaydetmişim.
norveç'te lisede çekilmiş fotoğraf
-
hayat bazılarına torpil geçiyor.
oruç tutan biz, sadaka veren biz, namaz kılan biz, hiç bir cumayı kaçırmayan biz... peki bu iskandinavya ülkerine ne oluyor ?? neden yani ?? eksik yaptığımız bir şey mi var yarabbim ??
survivorship bias
-
iş dünyası hakkında konuşurken de çokca uğranılan bias'tır. hatta iş dünyasında başarılı olmuş şirket ve insanlar hakkında yazılan çoğu kitap bu yüzden eleştirilir. çünkü bir alanda başarılı olmuş bir şirketin yanında yüzlercesi başarısız olmuştur. ama sadece ayakta kalanlar gözönünde olur, kimse batanları yazmaz ve bunların hikayeleri satmaz. denir ki; her başarılı şirketin arkasında görünmeyen bir batmış şirketler mezarlığı vardır. bir araştırmaya göre de kurulan şirketlerin sadece %29'u 10 yıl sonunda hayatta kalıyor. buna dayanıp başarının sadece şansa bağlı olduğunu dillendirenler de var. yanlış hatırlamıyorsam nassim taleb bunlardan biri. fon yöneticiliği için de bu sıkça söylenir.
bunun yanında akıllı işadamları sadece başarı hikayeleri değil başarısızlıkları ve nedenlerini de çalışırlar.
1=0
-
- güntekin. fenerbahçe'nin oyun formatı ne?
- 4-4-1-1 hocam.
- sondaki 1 kim?
- daniel güiza.
- yani 0.
babam yargıtay savcısı istersen seni aldırayım
-
%90 fake. birinin babası emekli memur diğerininki camcı.
güldür güldür nebati skecinin yayınlanmaması
-
48 saniyelik tanıtımı bile başarılı olan bir skecin yayınlan(a)mamasıdır. yayınlanamama sebebini herkes tahmin edebiliyor zaten.
80'lerin başında o darbe sonrası dönemde bile zeki alasya metin akpınar ikilisinin devekuşu kabaresinde dönemin başbakanı özal dahil hemen hemen tüm liderlerin taklitleri yapılırken, "eleştirel" taklidi yapılan o kişilerin rahatsız olmaktan öte o sanatçıları takdir etmişlikleri vardı.
ilkokulun ilk gününden akılda kalanlar
-
ilk dersin teneffüsünde annemi bulmak için koştururken koridorda bir öğretmene çarpıp "özür dilerim amca" demek.
starbucks
-
zorla kahve satmayan kahve zinciridir.
kişinin büyümediğini anladığı an
-
şarküteri reyonundan alışveriş yapmayı bir türlü beceremediği andır.
şarküteri reyonları hep kâbusum olmuştur, millet orada kendinden emin biçimde durup, "bilmem ne peyniri, bilmem ne çökeleği, bilmem ne sucuğu istiyorum, evet, hepsini biliyorum ben hahayy" diye telemesini, çerkesini, çeçilini (ne demekse) tarif ede ede anlatır, yok taşlık, yok incik bilmem ne, bissürü ayrıntısı var o reyonun. hangi et daha çabuk pişer, antrikot mu daha lezzetlidir, bonfile mi, bileceksin. bununla övünen insan var lan. ama gel gör ki, bende yok böyle bir bilgi. sıfırım yani.
****play****
adam,
-buyrun, dedi.
-peynir alacaktım, dedim.
-ne peyniri olsun, diye sordu.
-dana, dedim.
****pause****
ama tamamen sallıyorum, dananın şarküteri reyonuyla ilgili bir şey olduğunu biliyorum, ama danadan ne yapılır, dana hayvanı nasıl bir hayvandır, en ufak bi fikrim yok. ağzımdan öyle bi dana çıkıveriyo, hani istiyorum ki adam benim ne istediğimi bilsin, "aaa sana süper ezine peynirim var, ondan vereyim!" desin, ya da "çok güzel köy peynirim geldi, 250 gram sarayım." desin, "hee olur." diyeyim.
benim bildiğim bi öküz var, bi inek var, bunlar evleniyo, buzağı oluyo falan. düvesini, güvesini, danasını, camışını inan bilmiyorum. hangisinin peyniri olur bilmem, benim için peynir, babanın satın alıp eve getirdiği, masaya konan bir şeydir, peynir peynirdir, bunun dört ayaklı arkadaşlarımızın devreye girmesiyle bu kadar karmaşık olmaması gerekir!
****play****
-ne peyniri olsun?
-ıahh, şey peyniri olsun, hmmmm, şey, mmmmm, dana!?!?
adam,
-dana değil de inek peyniri olur, dedi.
-haa inek inek, dedim. (bozuntuya da vermiyorum.)
sıra geldi salam almaya. o da ayrı bi zulüm.
-ne vereyim, dedi.
-inek inek, dedim bu sefer.
****pause****
ama kendimden çok eminim. inek abicim, bildiğin inek yani, sonuçta onu da devirip yatırıyolar, cart diye kesiyolar, eti yenen bi canlı sonuçta, elbet salamı da olur.
inek dediğin şey ettir, salam da ettir, o halde inek salamdır yani.
tamamen p ise q, q ise p, işte bu kadar! düz aristo mantığı.
****play****
-dana demek istediniz herhalde, dedi.
-ahaha evet evet, dana tabi, hatta yüzde yüz dana, dedim. (yüzde yüz oranı da bi yerlerden aklımda kalmış, yüzde yüz dana, yüzde elli hindi falan, öyle bi oranlar uçuşuyo kulağımın etrafında ama bir an önce versin de gideyim diye sabırsızlanıyorum.)
sonuç olarak inek peynirimi ve %100 dana salamımı alıp kasaya koşuyorum ama biliyorum ki bir sonraki seferde yine düşünücem, dananın peyniri oluyo muydu, koyunun nesi oluyodu, hangisi sertti, hangisi yımışaktı diye.
kısacası alışveriş yapmayı hâlâ bilmiyorum, büyük işi bunlar.
husky
-
sicak iklimde yasayip da bu hayvancagizi sadece guzel(!) diye alan herkesin ta amina koyayim. net!
ondan sonra kizim neden buzluga girdin? girer tabi. http://i.imgur.com/0q4sq.jpg
10 milyon dolar verseler dinini değiştirir misin
-
dinim olmadığından değiştirmiş gibi yapıp 10 milyon doları cebe atacağım soru.
4 aralık 2020 beşiktaş kasımpaşa maçı
-
başka hangi ülkede, ülkeyi yöneten kişi kendi fotoğrafını maske mesafe temizlik diyerek boş stadlara astırır merak ediyorum. afrika kabile devletlerinde bile yoktur bu. hatta kuzey kore' de dahi. kocaman bir surat, bulunduğu makamın logosu, ve sosyal mesafe uyarısı. ahsghsjsks
düşünsene premier ligde kraliçe elizabeth fotografları, bundesliga'da merkel falan.. maske mesafe temizlik diyor. adam postere bastırdığı sosyal sorumluluk mesajında bari maskeli bir fotoğraf kullanır a.q. o da yok. bildiğin seçim dönemi kullanılan fotoğraf.
rezil akp propagandası ile futbolun dahi en ufak zerresine bulaşmış bir kişi tarafından yönetiliyoruz; yanında diktatörlük bile basit kalır.
not: tamam arkadaşım. sırf o dedi diye maske takacak milyonlar var ok. ne yazmışım. bari postere maskeli bir poz koysaydı. amaç madem sosyal sorumluluk mesajı. kandırmayalım birbirimizi.