hesabın var mı? giriş yap

  • bu kadınlarla fazlasıyla içli dışlı olmuş profesyonellerin, sol ve sağ topukların yere vurduğu anlarda çıkan tak-tuk sesleri arasındaki bpm değerinden, boylarını tahmin edebildiği kadınlar.
    (bkz: bpm)

    hayal edemeyenler için somutlaşıralım:

    taktuktaktuktaktuk: boy: 1.50
    tak...tuk...tak...tuk...: boy: 1.75

    (bkz: milisaniyelik sapıklıklar)

  • ne kadar birikmiş içe atılmış bok püsür varsa kusulan maildir.
    ve sonu gelmez, yo öyle değil, şöyle:

    re: ikimiz için de en iyisi oldu
    re: re: ikimiz için de en iyisi oldu
    re: re: re: ikimiz için de en iyisi oldu
    .
    .
    .
    .
    re: re: re: re: re: re: re: re: re: re: re: re: re: re: re: re: re: re: re: re: re: ikimiz için de en iyisi oldu

  • allah'tan belediye başkanı dedirtmiştir. mazallah bu zihniyet cumhurbaşkanı falan olsa kendine kaçak saray yaptırır.

  • uzun ilişki sonrası, ayrılığın üzerinden uzun bir zaman geçmişken ansızın bir mesaj:

    - bu gece kardeşimi istemeye geldiler, sadece haber vermek istedim...

    meali: oysa ne hayallerimiz vardı, biz evlenecektik, onlar bizi takip edeceklerdi... ayrıldığımız günden beri yalnızım, kimseyi koyamadım yerine... attım gururumu bir kenara, sonrasında aklımda kalmasın diye son bir kez deniyorum şansımı, haydi gel, dönelim bu hatamızdan... seni hala çok seviyorum...

    - haber verdiğin için çok teşekkürler, mutlaka arayıp tebrik ederim...

    meali: kokunu duydum sanki adını görünce telefonda, yüreğimin atışı hızlandı, özlemim depreşti, ama korkularım canlandı... ayrıldığımız günden beri yalnızım, kimseyi koyamadım yerine... ama yok cesaretim yeniden denemeye, aynı şeyleri yaşayamam...
    aslında çok iyi aldım mesajını, ben akıllı olup, aptala yatıyorum, anlamamış gibi cevap veriyorum sana; oysa sen de bunu korkaklığımdan yaptığımı anlayacak kadar akıllısın, beni o kadar iyi tanıyorsun...
    beni o kadar iyi tanımış olmandan korkuyorum zaten galiba, hoşçakal...

  • bir kişinin de çıkıp hikayesini anlatmadığı adadır. ben anlatayım:

    ev vestmann adaları'ndan biri olan ellidaey adası adasında bulunur.

    son yıllarda ada ve gizemli evin sahibi, spekülasyonları körükleyen sayısız rapor ve makalede yer almıştır.

    en popüler iddia the independent'da yayınlanan ve adanın izlanda hükümeti tarafından björk'e hediye edilmiş olmasıdır.

    gazetenin haberine göre björk kendine bir ev ve kayıt stüdyosu inşa etmek için izlanda hükümeti ile görüşmüş ve ada kendisine hediye edilmiştir.

    gerçekte, björk böyle bir talepte bulunmamıştır ve söylenti hızla çürütülmüştür. avustralya haber ağı news.com.au'ya göre björk, 2000'li yılların başında başka bir ada hakkında izlanda hükümeti ile kısa bir görüşme yapmış, ancak olumsuz tepkilerin ardından bu fikirden vazgeçmiştir. ellidaey adası ile bağlantısı yoktur.

    diğer popüler iddialar ise şu şekildedir:

    1) ev, zombi saldırısı sırasında kullanılmak üzere gizemli bir milyarder tarafından yaptırılmıştır.
    2) ev, fanatik dindar bir keşişin sığınağı olarak yaptırılmıştır.
    3) ev aslında yoktur ve fotoğraflara photoshop ile eklenmiştir.

    yine news.com.au'ya göre ev hakkındaki gerçek, bu söylentilerdeki kadar heyecan verici değildir:

    adada 18. yüzyıldan itibaren bir avuç ailenin yaşadığı bilinmektedir ancak ada 1930'lardan beri tamamen ıssızdır.

    18. ve 19. yüzyıllarda buradaki şartlara göğüs geren az sayıdaki insan için hayat yorucu ve yalnızlıkla doluydu. adanın başlıca besin kaynağı olan balık ve martılarla besleniyorlardı.

    1930'larda adada kalan beş aile, yaşam şartlarının çok daha iyi olacağını düşünerek anakaraya taşınmış ve ada o günden beri boş kalmıştır.

    peki adadaki köşk nereden geldi?

    adada yaşam zor olsa da avcılık için bir avantaj sunuyordu. avlanacak çok sayıda martı bulunması ada sakinlerinin belli periyotlarla adaya uğramasına sebep oluyordu.

    1950'lerde ellidaey adası avcılık derneği bu av ziyaretlerini kolaylaştırmak için adaya bir av köşkü yapmaya karar vermiştir.

    ellidaey adası avcılık derneği, adadaki martı avı gezilerini desteklemek için beyaz sarayı bir av köşkü olarak tutmaya devam etmektedir.

    dışarıdan cennet gibi bir sığınak olarak görünse de evde elektrik, su veya tesisat bulunmamaktadır. ancak yağmur suyu ile beslenen ve uzun av günü ardından bir ihtiyaç olan saunası bulunmaktadır.

    ada gizemli bir milyarderin ya da bir müzik efsanesinin evi olmasa da kuş yaşamı için cennet olmaya devam etmektedir. adada yaşayan birçok martıya ek olarak ada, fırtına kuşları ve diğer deniz kuşları için de önemli bir yuvalama alanıdır.

    kaynak

  • hitler'in kendisini tebrik etmediği iddiaları şeklindeki propaganda o kadar gerçekle özdeşleşmiştir ki, microsoft'un encarta encyclopedia'sında bile yer bulmuştur. olayın gerçek dışı olduğunu jesse owens zaten açıklamıştır ve tam detayları şöyledir:

    hitler olimpiyatların ilk gününde (2 ağustos 1936) yarışları izlemiş, ve 1896'dan beri madalya kazanan ilk alman atlet hans woellkeile başlayarak diğer madalya kazanan sporcuların bazılarını (hem alman hem de alman olmayanlardan) tribünde kendisine özel ayrılmış bölüme davet etmiş ve kutlamıştır.

    ancak ertesi gün, uluslararası olimpiyat komitesi başkanı comte baillet-latour kendisini uyarmış, ve yaptığının olimpiyat komitesi kararlarına aykırı olduğunu bildirmiştir. bunun üzerine hitler aynı davranışı bir daha sergilemeyeceğini ve kazananları halkın önünde tebrik etmeyeceğini belirtmiştir. yani owens'ın tebrik edilmemesinin iddia edildiği gibi siyah olmasıyla bir alakası yoktur. zaten owens kendi ağzından da bu iddiaların yalan olduğunu söylemiştir.

    ek olarak, owens'ın zaferlerinin nazi aryan ırk üstünlüğü teorisini altüst ettiğini iddia etmek de zordur zira 1936 olimpiyatlarında almanlar 89 madalya kazanarak birinci olmuş, ikinci olan amerika birleşik devletleri 56 madalya kazanmıştır.

    ironik bir not olarak, o dönemde seçim çalışmalarını sürdüren franklin d. roosevelt owens'ı beyaz saray'a davet ederek tebrik etmemiş ve bu da owens'ın "kendisini küçümseyenin hitler değil roosevelt olduğunu" ifade etmesine yol açmıştır.

  • kürtajı yaptıracak kişi dışında kimsenin söz hakkı falan olmadığı eylemdir efendim. o bebek dediğiniz şey annenin vücuduna tamamen bağımlı bir varlık. anne olmazsa yaşayamaz ve sen de kalkıp anneye bu varlığı beslemek zorundasın deme hakkını nerden buluyorsun merak ettim. kısacası o varlığın anneden bağımsız bir "hayat"ı yok ki zaten bu hayat konusunda annenin daha üstünde bir makamın söz hakki olsun. ha varsa öyle bir teknolojiniz, 2 aylık fetusu anne karnından alıp başka yerde büyütebiliyorsanız, buyrun sunun kürtaja alternatif olarak. yoksa kesin sesinizi bi zahmet.