hesabın var mı? giriş yap

  • "asıl yükseliş, iktisat sahasında yükseliş olacaktır.bu istikâmetteki muvaffakiyeti türk milleti anladığı zamandır ki en büyük zafer tecelli edecektir."

    - anlayamadı.

  • bim/a101 çalışanlarını kasiyer + hamal + kurye olarak çalıştırdığı için normal karşılamak gereken durum.

    peşin edit: zor geliyorsa çalışmasınlar değil, emekçilerin çalışma koşulları düzeltilsindir.

  • şimdi, olayı aynen aktarıyorum. aktarıyorum ve yorum yapmadan vicdanınıza bırakıyorum.
    -maden işçisine kazadan aylarca önce mikrofon uzatılıyor, madende çalışmanın nasıl olduğu ve neden madende çalıştığı soruluyor.
    +ben ekerdim. ekebileceğim toprak varsa kendime, yoksa başkalarına günlüğüne çalışırdım. tarım ölür oldu. satamaz, ekemez olduk. bende burada, madende çalışmaya başladım.
    -korkmuyor musun?
    +vallahi korkuyorum. korkuyorum ama ellerinden öper 3 tane çocuğum var. bakmak zorundayım, borcum var. hiç kimse güle oynaya madene inmez ama mecburuz, iniyoruz.
    -peki burada kim suçlu? topraklar mı verimsiz, ürün mü yetersiz, nedir olan?
    +bu hükümetin allah belasını vers..
    -lütfen kayıt alıyoruz.
    +"ne deyim abi, mahvettiler bizi."

    bu röportajın yapıldığı adamın ismi, o listede var. önce çalıştığı işten, toprağından oldu, şimdi de canından... cümleni ben bitireyim, bu hükümetin allah belasını versin... yorum sizin.

  • karaciğer yağlanması sadece fazla alkol alanlarda görülen bir durum değildir. hayatınızda hiç alkol kullanmamış olsanız bile karaciğerinizde yağlanma meydana gelebilir. bu durumun adı ise non alkolik steato hepatit (nash)'tir, yani alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanmasıdır.

    bu durumun ortaya çıkma sıklığı günümüzde iyice arttı. sebebi ise henüz fazla farkında olunmayan ama gittikçe başımıza bela olacak yeni bir zehir türü. ülkemiz yakın geçmişe kadar tarımda ve şeker üretiminde kendine yeten bir ülke iken, doğal yollarla üretilen şekeri kullanabiliyorduk. endüstriyel olarak daha gelişmiş ülkelerde ise (başta abd) şeker üretmek pahalı ve uzun bir süreç olduğu için yerine fruktoz ve mısır şurupları kullanılmaya başlandı. tabii bizde de halk sağlığına öncelik vermek yerine, geçmişte de örneklerini gördüğümüz politikalar sonucunda kendi ürünümüzü üretmeyi azalttık ve dışarıdan ucuza bu fruktoz şuruplarını almaya başladık. henüz ülkemizde durum çok vahim olmasa da, abd gibi ekonomilerde aşırı derecede şişmanlar (morbid obezler) var. bu fruktoz şurubu da aynı eroin gibi insanda bağımlılık yapıyor. nedenlerini ise aşağıda göreceksiniz. ileride bence ülkemizin başına en büyük belayı açacak tehlikelerden biri bu.

    peki nedir bu mısır (fruktoz) şurubu? ingilizce high fructose corn syrup (hfcs) olarak geçen, glukozu fruktoza çevirmek için mısır nişastasının glukoz izomeraz ve çeşitli asitler de dahil olmak üzere farklı kimyasallarla işlenmesi ortaya çıkan bir tatlandırıcı şurup. üretimi normal bildiğimiz beyaz şekere göre daha kolay ve ucuz. üretici açısından en büyük faydası ise, normal şeker olan sukroza göre 1.5 kat daha tatlı olması. yani daha az kullanılarak şekerle neredeyse aynı tatlılık oranını sağlayabiliyor olması, bu da üretim maliyetlerini düşürüyor.

    peki bunun bize faydası veya zararı ne? faydası olmadığı kesin de, zararı şu: bugün yediğimiz içtiğimiz her türlü işlenmiş gıdanın etiketine bakın, bu maddeyi göreceksiniz. normal şekerle (sofra şekeri-sukroz) fruktoz şurubunun kimyasal yapısına baktığımızda, normal şekerde %50 fruktoz, %50 glukoz olduğunu, mısır şurubunda ise %55 fruktoz, %42 glukoz olduğunu görüyoruz.

    fark az gibi ama etkisi büyük. vücudumuza normalde şeker aldığımızda (ki yaşamak için almak zorundayız) bu şeker mide ve incebağırsakta emilir ve kana karışır, kan şekeri yükseldiği zaman pankreastan insülin salgılanır ve şekerin fazlası karaciğerde glikojen ve sonrasında yağ olarak depolanır. normal sağlıklı insanlarda yemek yedikten sonra insülin salgılanır ve şeker seviyesi dengede tutulur. bunun tersi çalışan hormon ise glukagon olup, yine pankreastan salınır ve karaciğerde biriken glikojeni alıp parçalayarak glukoz olarak kana salınmasını ve şeker seviyesini yükseltmeyi sağlar.

    ancak diyabetli olan kişilerde bu insülin ya hiç yoktur ya da yeterli miktarda salgılanamaz ve dışarıdan insülin iğnesi olmaları gerekir. peki diyabeti olmayan kişiler bu mısır şurubunu fazla alırsa ne olur (diyabetlilere zaten yasak)? biraz önce yukarıda yazdığım kimyasal yapıdaki farklılık nedeniyle, mısır şurubu hücreler tarafından normal şekere göre çok daha hızlı ve yüksek miktarda emilir. %55'lik fruktoz yapısına bağlı olarak şekerin emilim oranları değişir, bunun sonucunda kana bir anda çok daha fazla insülin salgılanması gerekir. ama çok fazla insülin salgılanınca da bu sefer şeker miktarı bir anda çok düşer. bu sefer şekeri yükseltmek için glukagon çok salınır ve denge sağlanıncaya dek ipin ucu kaçar.

    olay sadece dengeyi bozmakla kalmaz. kanda şekerin bir anda yükselmesi ve sonrasında hızla düşmesi sonucu vücudumuz tekrar şeker istemeye başlar ve beynimize glukoooz bana glukoz veeer diye sinyal yollamaya başlar, siz de fellik fellik canım tatlı istiyor diyerek gofret aramaya başlarsınız. bunun sonucunda o gofreti yediğinizde bu sefer bir halsizlik, ağırlık çökmesi, uyku hali, terleme başgösterir. daha ileri safhalarda artık vücut hücreleri kandaki insülini yeterli bulmaz ve daha çok insülin istemeye başlar, var olan insüline de tepki vermemeye başlarlar, yani insülin artık işe yaramamaktadır. sonuç: insülin direnci ve artık siz de bir diyabet hastalığı adayısınız.

    peki tüm bunların sonucunda ne olur? vücutta devamlı indirilemeyen miktarda aşırı şeker olması sonucu, bu şeker karaciğerde önce glikojen ve sonrasında yağ halinde depolanmaya başlar. bingo: alkole bağımlı olmayan karaciğer yağlanması artık sizde de var.

    başka sebepler var mı? olmaz mı? çeşitli ilaçlar, fazla karbohidratlı beslenme, bazı virüsler, alkol ve metabolizmanın kendisi de yağlanmaya yol açar. literatürde nash'i tedavi edebilenlerle edemeyenler tartışma halinde. bilindiği kadarıyla ilaçlı kesin bir tedavisi yok. ancak bazı ayı safrasından elde edilen ilaçlarla tedavi olabildiği söyleniyor. en azından literatürde fayda sağlandığını gösteren yayınlar var. bir kısmı da kolesterol düşürücü ilaçların faydalı olduğunu söylüyor. ama bu işler ciddi işler ve uzman bir doktorun detaylı taramalarından sonra tedaviye karar verilebilir. siz siz olun sağdan soldan alınan bilgilerle veya arkadaşımda işe yaramış ekolünden bilgilerle internet doktorculuğu oynamayın. hastanelerde karaciğer nakli bekleyen insan sayısı çok, siz de sıraya girmeyin.

    peki ne yapılabilir? en güzeli içinde fruktoz (mısır) şurubu olan gıdalardan (ucuza satılan gofretler, çikolatalar, gazlı içecekler, kurabiyeler vs) uzak durmak, sebze ve abartmadan meyve ağırlıklı beslenemk (normal meyvenin de içinde şeker var, fazlası zarar), karbohidratı yani unu, makarnayı, pizzayı kısıtlamak (bunlar da şekere dönüyor), tedavi oluyorsanız veya şikayetiniz süresince alkolden uzak durmak, ve en en en önemlisi de egzersiz yapmak. özellikle insülin süpürgesi denen büyük kas gruplarını, ki en büyüğü bacaklar, çalıştırmak kısa sürede büyük fayda sağlar.

    çoğu insan karaciğer yağlanmasını vücutlarının sağ tarafında kesif bir ağrı olarak farkeder ama bu ağrının olması sadece karaciğer yağlanmasını değil bir çok başka rahatsızlığı da gösterebilir. genelde birçok insanda hafif de olsa (grade 1) yağlanma vardır. önemli olan daha ileri safhalara gitmeden önlemi almak ve düzgün bir yaşam sürmektir. bu tip rahatsızlıklar dikkatli bir yaşamla geri döndürülebilir çünkü karaciğer vücutta kendini en hızlı yenileyebilen organlardan biridir.

    böyle bir rahatsızlığınızın olduğu düşünüyorsanız, konusunda uzman bir dahiliye hekimine gidip gerekli test ve tetkikleri yaptırmadan kendi kendinize ilaç kullanmanız çok ağır sonuçlara yol açabilir.

  • çok sevdiğim uçuş türü. özellikle yeşil pasaport sahiplerine şiddetle önerilir. hatta ben artık özellikle aktarma süresi en uzun olan uçuşları tercih ediyorum ki aktarma yaptığım ülkeyi de gezebileyim. ancak tabi dediğim gibi ya vize sorununuz olmayacak ya da yeşil pasaport olacak. schengen vizesi alanlarda dönüş uçuşlarında ekstra bir schengen üyesi ülke daha görebilir. bu uzun aktarma süresinde ekstra bir ülkeyi hem de eliniz kolunuz boşken (valizlerin otomatik olarak aktarıldığı firmalarla uçtuğunuzu kastediyorum, ryain air falan gibilerini dikkate almıyorum) gezmek o kadar keyifli ki. kös kös havalimanında bekleyip de ne olacak. ayrıca direk uçuşlar daha pahalı. hatta aktarma süresi uzadıkça fiyat da azalabiliyor. bence yapabiliyorsanız kesin yapın.

  • (bkz: schwarzschild yarıçapı)

    karadelik oluşturmak için dünyayı 1-2 cm, bir insanı ise 10^-25 m çapına sıkıştırmamız gerek.

    numberphile'da dendiğine göre, eğer bir insan bu sayıyı kafasında canlandırmaya çalışırsa ve başarabilirse, evren bu kadar küçük alanda bu kadar yüksek bilgiyi kaldıramaz ve o kişinin beyni bir karadeliğe dönüşürdü.

    insanın büyüklük algısını baştan sona yıkan bir şey.

  • arabasiz yasamayi denedim. ama hergun bir ego soforuyle, bir halk otobusu soforuyle kavga etmekten biktim. kucuk yigenim daha arabadan inemeden kapiyi kapatip cocugun ayagini kapiya sıkıştıran ego soforune gerekeni yaptim. aksama kadar it gibi calisip, gezmeden gelen teyzelere yol vermekten biktim. surekli birilerinin gelip gidip dayamasindan biktim. hangi toplu tasima araclarini kullaniyosunuz soyleyin de biz de satip arabalari kitap okuyalim trafikte.

  • internette gorup de baslik acilmayacak bir sey kalacak mi dedirten baska sacma sapan bir video. biz de ergenlik yasadik ama hic bir zaman bu kadar abazan olmadik. eksinin abazanlari yakinda saci acik kadin gorse gelip baslik acacaklar.