hesabın var mı? giriş yap

  • yuzsuzlukte bi dünya markası olmak. devletin güvenlik gücünden hesap soruyor adam. arkadaş ben kafayı yiyecem sınirdan ne kaçakçılıgi yapip bu kafaya ulaşıyorsunuz? çok ilginç.

  • ne yazık ki apo'nun nevruzda okunacak mektubu kadar önem arz etmeyecektir. başkanın konuşması zoruna giden trt, apo'nun mektubunu günlerce tekrar tekrar yayınlayacaktır.

  • "olsun"

    - doğdu mu çocuk bakayım?
    - evet hala, bir kızımız oldu
    - olsun

    - nereyi kazandın?
    - jeoloji mühendisliği
    - olsun

    - ee neciymiş senin bu damat adayı bakalim?
    - öğretmen teyzecim
    - olsun

    güya anlayışlı ama aslında karşısındakini ezen bir ifade. nefret ederim.

  • bayram süresince kapıma gelip bayram harçlığı isteyen çocukları tabii tuttuğum sınav.
    ezbere okuyamayanlara harçlık vermedim. ezbere okuyabilenlere de vermedim.

    ama ezbere okuyanlar ne kazandı? sevap kazandı. ben ne vermedim? para vermedim.

    iki taraf da kazançlı çıktı yani. ben kazandım, çocuk kazandı, türkiye kazandı.

  • sürrealin, reali makaraya alışının en güzel örneklerinden biri. bunuel'in zenginler ve fakirler arasındaki simbiyotik ilişkinin burjuvazinin tüm insanlık dışı kusurlarını nasıl örttüğünü gösterdiği şahane filmi. "insanlık dışı" koşullarda yaşayan proletarya esasen burjuvazinin "insan" olmasına, "insan" kalmasına yardımcı olur. proletaryanın manasız bir şekilde ortadan kalktığı herhangi bir anda, burjuvazi beceriksiz ve korkak bir halde en basit adımı bile atamadığı bir dünyada bulur kendini. sadece büyük bir alay yok bu filmde, aynı zamanda insanın yüzüne tokat gibi çarpan bir ifşa da var. bunuel'in yaramaz yaratıcılığı (muhtemelen sinematik dehası da, işin tekniğinden anlayanlar daha iyi açıklayabilir) da cabası. filmdekilerin kapıyı açıp çıkamama hali, sözümona özgürlük kavramsallaştırması üzerine de çok şeyler düşündürüyor. temel ihtiyaçların proletarya tarafından karşılanmadığı bir dünyada kimin ne kadar insan kalabileceğini, ne şekil bir özgürlükten bahsedebileceğimizi her gün kendinize sormuyorsunuz hemen başlayın derim. ya da bu filmi izleyin, (düz kafayla, kalas gibi değil yalnız, biraz metaforik düşünmeye çalışarak) ondan sonra bir daha konuşalım.

  • bazen bir arkadaş, bazen misafirliğe gelen birinin çocuğu. bunu soranlar hiç değişmez. önce hunharca bilgisayar açılır, ama bir engel var. bilgisayara adam şifre koymuş. derhal o soru gelir ''ya bunun şifresi ne'' ?

    ulan dallama şifresini söyleyecek olsam şifre koymam zaten. belli ki bilgisayarımın kurcalanmasını istemiyorum. baktın şifre var açamıyorsun, geri kapat. bu ne yüzsüzlük ?