hesabın var mı? giriş yap

  • sultanahmet meydanı'nda bir bankta oturmuş vakit öldürmeye çalışırken hemen yanımdaki banka, ellerinde kap dondurmaları ile iki adet bıçkın tipli genç * oturur ve başıma geçen güneş sebebiyle ben uydurmadıysam şu diyalog gelişir:

    x: naptın lan kızı? oldu mu bir şeyler?
    y: fena yazıyorum oğlum, öyle böyle değil.
    x: yatmadınız yani?
    y: sana bir şey diyim mi?
    x: de
    y: zerafetten uzaklaşıyorsun şu an.

    * *

  • "sabah uyandığımda alarmın çalmasına daha 2 saatin olduğunu gördüm, sevinçten uyuyamadım... uykusuzum..."

  • işim sebebiyle bir devlet kurumuna iletilmiş evrakın akıbetini sormak için kurumu aramak zorunda kaldım. başka işler sebebiyle gidemedim zaten telefondan bilgi almak yeterliydi. tam 5 gün çeşitli saatlerde aradım. santral açıyor yönlendirdiği kişi açmıyor ve telefon kapanıyor. sonraki hafta işlerimi ayarladım ve kuruma bizzat gittim. haliyle genel evrak bölümüne uğradım. içerde bir kadın az sonra ilgili gelecek dedi bekledim. kadın yanında bir çocukla geldi. oturdu. çay koydu çayını yudumladı. evrakı sordum falanca hanıma git bak yukarda dedi eyvallah dedim. falanca hanım diğer hanımlarla sohbet halindeydi. ben bilmiyorum yanda filanca bey var dedi gittim. filanca bey çay içiyordu o da bilmiyormuş evrak bulunamadı. hepsine diyorum ki telefon ettim kaç kere. cevap aynı ayy çok yoğunuz!!!

    evraktaki hanıma tekrar gittim. işi zaten gelen evrakları bilgisayara girmek. yani kimde nerde bulunması “ara” sekmesine iki kelime yazmasında bitiyor. offf puff dedi monitörü açtı(!) tam o sırada yanındaki çocuk kadına sordu: yaptığın iş zor mu diye. kadın da evet çok zor dedi. çocuk bir kaç saniye baktı ne var bunda ben de yaparım dedi. ben güldüm. kadın göz ucuyla bana baktı mahçup mahçup güldü. sonra bulamadı evrakı. siz şurayı arayın bi dedi. aradım. orası da yardımcı olmadı. bakın dedim fazla zamanım yok çok oyalandım. bu evrak burda biliyorum. çıkmam lazım telefon ediyorum açılmıyor buna bir çözüm bulalım. kadın tamam dedi dahili numara veriyorum. bir kağıda yazdı verdi. tam çıkarken bir baktım falanca hanımla filanca beyin dahili numarası. eee dedim buranın yok mu? offlaya pufflaya iliştiriverdi. çünkü ya onu ararsam?!

    bu abla ve diğerleri memur. akşam 5e kadar çalışıyorlar. pandemi kısıtlamaları vardı hatta muhtemelen erken çıkıyorlardır o dönemde. yaptığı işin zor olduğunu düşünüyor. hani angarya falan değil dümdüz zor olduğunu düşünüyor yani gelen evrakı bilgisayara girmeyi. birçok özel sektör çalışanından fazla maaş alıyor ve işveren faktörü yok çünkü devlet çalışanı. oradan ayrılsa bu performansla özelde iş bulması imkansız. oraya girip çalışmak için deliler gibi uğraşanlar var ama o abla mutsuz. çünkü zormuş:( gerçi uğraşıp başkası gelse o da belki ablamıza benzeyecek. mevzu sadece işverende bitmiyor yani. öyle olsa devlet kurumlarımız falan en azından canavar gibi çalışırdı.

    işini layıkıyla severek yapan herkesi tenzih ediyorum. öyle insanlar da varlar. keşke fazla olsalar. kimse kendisinin işini ne kadar iyi yaptığına bakmadan hep karşıya gömüyor. bu sebeple doğru önerme ve nasıl çözülür bilinmez.

  • fenerbahçeli cemil.
    alman kaleci mayer.
    franz bekenbauer.
    tacsız kral pele.
    nadya komanaçi...

  • doyamadınız medeniyeti metrekarelerle, saraylarla algılamaya çalışmaya.
    doğru hesap şöyle;
    hukuki güvenlik + iyi çalışma şartları + eğitimli medeni insanlar + temiz çevre > 50 metrekare

  • hiç bir halt yapmadığı halde, "ben sizin için her şeyi yaptım, evimi arabamı sattım, hiçbir şeyi eksik etmedim" diyip(kesinlikle aksi durum söz konusu ise), bi de üstüne etrafa -kendi çabalarıyla bir yere gelmiş çocuklarıyla- ben yaptım işte benim eserim diyip caka satan baba hakkında ortaya çıkan en doğal sonuç, his.

  • canlı yayınlarda çokça rastlanan bir hadisedir, şu şekilde gerçekleşir.

    - eee, ahmet orda atmosfer nasıl?
    - (ahmet bir süre kafa sallar, eli kulağındadır) eaaa, melih burda atmosfer...
    - toplantı nasıl geçti ahmet?
    - ...atmosfer yedi katm... (susar, eli kulağına gider, kafa sallamaya başlar yeniden, duyum almıştır) melih toplantıda almanya...
    - toplantıda ırak meselesinin de konuşulduğu söyleniyor doğru mu ahmet??
    -... dış işleri bakanııı... (yine duyum almıştır, el kulağa gider, kafa sallanır) evet melih, ırak meselesi dee...
    - peki almanya dış işleri bakanının toplantıdaki...
    - melih oraya gelirsem ananı skerim senin, iki dakika sus da dinle be!

  • kiev rus knezliği'nin ilk kadın hükümdarıdır. bugün azize olga (saint olga of kiev) olarak anılır. kocasının intikamını defalarca alsa da yüreği bir türlü soğumamıştır.

    945 yılında drevlian diplomatik haberci heyeti, kiev büyük prensesi olga'nın kalesine gelir ve kocası igor'un çok fazla vergi istediği için hükümdarları tarafından iki ağaca bağlanıp, yavaş ve acılı bir şekilde öldürüldüğü haberini iletir.

    drevlianlar, daha önce hiçbir kadının kiev knezliği'ni yönetmediğini ve oğlunun sadece üç yaşında olduğunu hesaba katarak, bir savaş başlatmak yerine olga'ya "nazikçe" olduğunu düşündükleri bir teklif getirdiler. teklif, olga'nın prensleri "mal" (ismi ile müsemma) ile evlenmesiydi.

    olga bu teklifi kabul etti ve geceyi teknelerinde bekleyip, sabah tekrar gelerek ayarlamaları yapmalarını iletti.

    heyet teknelerine çekildiğinde olga, adamlarına tüm geceyi kalenin içerisine derin bir çukur kazarak geçirmelerini emretti. sabah olduğunda muhafızlar, kaleye gelen tüm drevian heyetini bu çukura atı ve heyet canlı canlı gömüldü.

    bu, olga'nın içini soğutmak için yeterli değildi. her biri bir öncekinden daha da korkunç olan intikam serisi devam edecekti.

    bunun üzerine drevlianlara prens mal'ın evlenme teklifini kabul ettiğini bildiren bir mesaj ileten olga, siyasi düzenlemeleri yapmaları için en iyi danışmanlarının kendisine gönderilmesini istedi. ismi ile müsemma prens mal, zeki bir hükümdar olmayacak ki bu istediği kabul etti ve danışmanlarını olga'nın kalesine gönderdi.

    olga'nın, uzun yolculuğun ardından temizlenmeleri için hamama yönlendirdiği heyet hamama girdikten sonra kapılar üzerlerine kitlendi ve olga, adamlarına tüm binayı ateşe vermelerini emretti. temizlenmek için su ile karşılaşmayı uman danışmanlar kendilerini diri diri yakan ateş ile karşılaştılar.

    olga, prens mal'a mesaj göndererek, kocası igor'un öldürüldüğü iskorosten'e doğru yola çıktığını, burada onun için cenaze töreni düzenleyeceğini ve büyük miktarda bal likörü ve ziyafet hazırlamalarını iletti.

    şehre ulaştığında, prens mal'a danışmanlarının ertesi gün geleceğini ve ziyafete devam edebileceklerini iletti. olga, ziyafet sırasında yeterince drevlian'ın sarhoş olduğunu görünce adamlarına saldırmalarını emretti. bu saldırı sonucunda yaklaşık 5.000 drevlian katledildi.

    iki taraf arasında büyük bir çatışma çıktı ancak bir yıldan fazla süren kiev kinezliği kuşatması drevlianları zor durumda bıraktı. olga, kendisine diz çökmeleri ve haraç ödemeleri karşılığında kuşatmayı durdurmayı teklif etti.

    istenen haracın, hane başına üç güvercin ve üç serçe olduğunu gören drevianlar teklifi memnuniyetle kabul ettiler. ancak atladıkları şey olga'nın intikam almaktan bir an bile olsun vazgeçmediği oldu.

    her hane, besledikleri güvercin ve serçelerden üçünü kafesleyip olga'nın adamlarına haraç olarak teslim ettiler. gece çöktüğünde olga, adamlarına her kuşun ayağına sülfür bir çubuk bağlanmasını ve bu çubukların ateşlenerek kuşların salınmasını emretti.

    kuşlar, şehre geri dönüp de yuvalarına ve çatılara konmaya başlayınca tüm şehir alev aldı ve küle döndü. olga'nın adamları ise kuşatmayı sonlandırmamıştı. alevlerden kaçanları şehrin dışında tek tek yakalayıp öldürdüler.

    olga, en sonunda aldığı intikamların yeterli olduğunu düşünmüş olacak ki yaşlıların ve çocukların yaşamasına izin verdi. ancak bir şartla; köle olarak satılacaklardı...

    kaynak: historydaily