hesabın var mı? giriş yap

  • namıdiğer "mafya geni". beyinde bulunan dopamin ve serotonini etkileyerek kişilerdeki davranış biçimini belirliyor, şiddet yatkınlığını artıyor. işin tuhaf yanı kadınların bu genden erkeklere nazaran daha az etkilenmiş olması diye gösterilmiş ("aynı genin farklı versiyonlarına sahip olan kızlar, genin taşıdığı potansiyel şiddet ve çete üyeliğine karşı daha dirençliler")ama tuhaf olan bu değil. daha doğrusu ancak şu bilgiyle tuhaf olabilir: bu gen çocuğa anneden geçiyor! kadından alınan gen, niteliğini kadında nadiren gösterebiliyor. oluyor böyle şeyler yani.

  • yüklemiyorum çünkü facebook kullanım desenimle örtüşmüyor. ben feyse giriyorum news feed'e göz gezdirip gelen mesaj varsa onları mail gibi okuyup yanıtlıyorum. gruplarda olay varsa bakıyor ve çıkıyorum. chat her daim kapalı.

    facebook messenger benim kontrolümde olan bu mesajlara müsait olduğumda bakabildiğim döngüyü feys arkadaşlarımın tetikleyebileceği türden rahatsız edici bir dinamiğe dönüştürüyor. bu değişimi istemiyorum. bundan rahatsızım. zorla ikinci uygulamayla üstüme atılmasından ayrıca rahatsızım. ayrı uygulamaya geçirip sırf rahatsız etmek için bildirimleri hala ana uygulamada gösterme çakallığından ayrıca rahatsızım.

    bunun sonucu olarak yaşadığım rahatsızlıkların ötesinde facebook mesajları benim en geç yanıtladığım mesajlar olmak durumunda kalıyor. haliyle bir de bana hemen ulaşabileceğini düşünen arkadaşlarıma geç yanıt atarak onları da bilmedikleri bu sebeplerden dolayı rahatsız ediyor, rahatsız ettiğim için ekstra rahatsız oluyorum.

    feysin mesaj ayarlarıyla alakalı çok sıkıntım vardı zaten. istemediğim halde tanımadığım insanlardan mesajlar alıyorum. bunlar other yerine bilmediğim sebeplerden inbox'a düşüyor. bunlara tıklayınca facebook karşı tarafa mesajı okumasam bile "görüldü" diye ispiyon yetiştiriyor. bu insanlarla paylaşmak istemediğim bir bilgiyi paylaşıp beni zora sokuyor. facebook tarafından taciz ediliyorum, özel yaşamım ihlal ediliyor. bu uygulama ayrışması, mobil taciziyle birlikte iyice artık hayat döngümü bozmaya başladı. tüm aile bağlantıları ve gruplardan dolayı hesabımı tümden kapatmak da istemiyorum.

    neticede bu uygulama dahil olmak üzere mesajla ilgili politikalarından dolayı feyse daha az giriyorum. daha çok twitter kullanıyorum, daha çok sözlük okuyorum. mesajlarına neden zamanı dönmediğime dair meraklanan, kırılan arkadaşlarla paylaşmak için de bunu buraya kaydediyorum.

  • yeni karakter açıldı. thodex.

    --- spoiler ---

    1-lan kaşar sülü, thodex soyguncusu fatih özer’e bir günde interpol kararı çıkardık ancak arnavut polisi elinden kaçırmış hikayesini millete yutturdun. ama ben doğrusunu herkese anlatacağım. sen bilmiyor musun arnavutlukta kuş uçsa benim haberim olur?

    2-lan süslü sülüman, mahalle arasındaki kavgalarda bile 10 kişi tutuklanıyor.adam 2 milyar dolarla kaçmış,göstermelik birkaç tutuklama yaptınız.senin oğlunun,benim televizyonlara çıkardığım yeğenin vasıtasıyla, şahısla irtibat kurup paranın kaç lirasını aldınız,onu da anlatacağım

    3- süslü sülüman, sana olan kızgınlığım senin hırsız olmandan dolayı değil. zaten her yer hırsız dolu. senin devletin namusunu lekelemenden dolayı.

    4- gücünün yettiği gariplere diyordun ya size devletin gücünü göstereceğim diye, ben de sizin kör olmuş gözlerinize yüce allah’ın gücünü göstereceğim. sizi rezil edeceğim.

    5-akraban sadık soylu özel yerlerde beklettiği nakit paralarını yatla yunanistan’a kaçırmak için planlar yapıyor ya, ondan da haberim var. gerçi hangi polise şikayet edeceğim, sizi hangi polis kardeşimiz alacak? ipin ucu puştun elinde, onlar ne yapsın?

    6-buraya gönderilen devlet görevlisi kardeşlerim, lütfen siz bir süre olaya müdahil olmayın. süslü süleymanla derin mehmetin yakınlarının koordine ettiği kiralık katillerle ben bir yüzleşeyim, onları paket servis yapıp bunları bir rezil edeyim.

    7-gelecek olan kiralık katil mi devlet görevlisi mi bilmediğim için rahat hareket edemiyorum. siz bir süre lütfen karışmayın. lan sülü, allah’ın tuttuğunu kimse azad edemez. bizi allah tutmuş, kim eder azad.

    kaynak

    --- spoiler ---

  • uçaklarda geçerli olmayan uygulama. sanırım gökyüzünde allah'a daha yakın olduğumuzdan olsa gerek bir tehlike arz etmiyor yakınlaşmak. ok.

  • insan zaman zaman varoluşsal bunaltılar yaşayabilen bi' varlık. varoluşsal bunaltılar yaşıyor, o hâlde var.

    entelektüel insan darlandığı zaman kaygısal devinimlerin izdüşümsel yansıması başlığına 85 paragraf entry girer, "rastlantısal varoluşu bilincim kabul etmiyor" deyip konu üzerine makale falan okur, gider kendine yeni fularlar alır. peki ben ne yaparım? buzdolabını açıp aval aval bakarım, yarım limona üzülürüm, böyle varoluşsal bunaltılar yaşamama şaşırır, nihilisttim* lan ben niye varolmanın bunalımını yaşıyorum ki, yoksa kendimi tanımıyor muyum diye daha da bunalıma girerim, halıda yatarım, tavanı izlerim. izlerdim daha doğrusu.

    bekârlık sultanlıktır, yalnız yaşamak imparatorluktur temalı yaşamıma annem bayram ziyaretine geldi. içim daraldıkça evin içinde dolaşıyorum. "evin içinde niye manyak gibi dolaşıyorsun?" diyor. halıda falan oturuyorum, "yavrum mis gibi koltuk var kalksana yerden." diyor. en sonunda dışarı çıkıp hava almaya karar verdim. hava dışarıdan bedavaya alınabilen katma değerli bi'şey. ezkaza dışarıdan bi'şey lazım mı diyecek oldum ve evden elime tutuşturulan ince bi' dostoyevski romanı uzunluğundaki alışveriş listesiyle çıktım. yazarı annem. yakında tüm kitapçılarda rafları süsleyecek. neyse. benim varoluşsal bunaltılarım sonucu eve yeşil sebze girdi yıllar sonra. benim varoluşsal bunaltım en azından bi' işe yarıyor.

    şu sahte paraları anlamak için kullanılan mor ışığı üzerime tutsalar üzerimde 55 puntoyla "benim ne işim var bu hayatta" yazar vaziyette sokaklarda boş boş dolaşmak istiyordum. evin bayram kalabalığından uzaklaşır biraz da sokakların kalabalığına üzülürüm diye umuyordum. sonra da kendimi "aman en azından sokaktaki insanlar çevirip kaç para kazanıyorsun, ne zaman evleneceksin, ev almıyor musun ev al kendine bi' tane" diye insanı darlamıyorlar diye avutmayı düşünüyordum. ama cebimde sokaktaki varlığımın izin kâğıdı olan alışveriş listesi vardı, direkt markete gittim.

    markette ürünü tüketip ambalajı kasadan geçirmek isteyen bi' adamın sebep olduğu ufak çaplı krizin ortasına düştüm. adam hansel ve gretel'deki gibi yürüdüğü yollara kırıntılar bıraka bıraka gezmiş tüm marketi. yolunu kaybetmekten korktuysa demek. bi' de alamancı bi' aile vardı. türkçe bildiği hâlde konuşmayan bi' kadın yüzünden kasada sıra oldu. kasiyerin gözlerinde magmayı gördüm. bayram günü bu beyinsizlerle uğraşan market personeline bakınca hayattaki varlığımı sorgulayışım biraz olsun azaldı. sonrasında kasiyerin 25,90 lütfen lafına kafasını gömdüğü telefondan kaldırıp cevap vermesi 15 dakika süren bi' ergen yüzünden insanlığa olan inancım tazelendi. gelecek kuşaklar da en az bizim kadar mal oluyor, çok fazla kuşak çatışması yaşamayacağız diye sevindim.

    eve dönerken aldığım orduluk erzaklarla dolu poşetler parmaklarımdaki kan dolaşımını kesti, kangren olma tehlikesiyle hızlı hızlı yürürken varoluşumun sancısı tamamen geçti. teşekkürler anne. iyi ki varsın.

  • şimdi anladınız mı istiklal'deki bomba niye patladı dediğim gelişme.

    türkiye an itibariyle seçim atmosferine girmiştir.

    şüphesiz ki milletimiz tüm kanla siyaset yapmak isteyen kanıbozuklara, terörden beslenenlere, naylon milliyetçilere, fetö artıklarına, bölücülere, fundamentalistlere ve bu vatanın aleyhine iş yapan diğer tüm üç-beş harfli örgütlenmelere gereken dersi sandıkta verecektir.

  • - ilkokulda iken ben; hani hep hayaller kurardin ya.. oglum yakisikli olsun.. kara kasli, karagozlu.. hafif bir sakal biraksin.. ben onu yolcu edeyim uzaklara diye.. kiyamadigin icin, beni paylasamadigin icin hic kiz arkadasim olsun istemezdin ya.. ama capkin olacagim ihtimali icinde hep bir tebessum dururdu dudaklarinin kenarinda.. o canlar yakacak kara oglani sen dogurdugun, senin bir parcan oldugu icin.. hatirliyorsun degil mi?

    hatta babam yatili okula gondermek istediginde beni "- ben oglumu gondermem o kadar uzaklara, ayrilamam ben ondan" demistin de gitmemistim bende.. hatta ben universiteye askere gittigimde sende ben nereye gidersem orada gelip ev tutacaktik.. hatta ben askere gittigimde de ayni seyi yapacaktin.. yine nereye gidersem ev tutup haftasonlari benim gelmemi bekleyecektin.. ya da aksamlari.. her yemegini sevdigim icin ozel bir sey bile yapmayacaktin.. ispanakli borek ve ayran haric tabi.. hatirlarsin..

    saclarimi uzattim.. taa belime kadar hemde.. 5 yil hic kestirmedim.. sakalda biraktim hafifinden..belki bir iki can yakmisimdir senin tebessumumun hatirina.. belki benimde canim yanmistir bilmiyorum ama olsun.. onemli degil hayatin yaninda..

    gecen gun yine fotograflarina baktik.. babamla cekildiginiz var sahil kenarinda.. bas basa vermissiniz.. bir digerinde babam omuzlarini sikarken cikmis :) ..

    aradan gecen 13 yil sonra ne mi hissediyorum... bunlari yazarken ellerim titriyor.. bogazimdaki dugumu anlatabilmem beni cok zorluyor.. babam... hepimiz ....
    gozlerim yaniyor simdi.. kapatmaliyim.. parmaklarim biraz daha fazla titremeye basladi..

    kalbimde huzur icinde uyu.. bende seninle uyurum.. seni cok seviyorum..
    kara oglun..