ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
zaytung'un 20 temmuz 2015 suruç patlaması haberi
-
saygısızca bir şey bulamadığım, ülkemizin durumuna konu üzerinden eleştiri getiren ironik haber.
ptt'nin sessiz sedasız 2000 personel alımı
-
2018 yılı içerisinde ocak ayında gerçekleşen olay. birilerinden bir yerlerden talimat geliyor. personel alınacak diye. kimseden habersiz sessiz sedasız personel alım yönetmeliği bölge müdürlüklerine gönderiliyor. başvurudaki tek kriter 18 yaşını doldurmuş olmak ve 30u geçmemiş olmak. kpss aranmıyor, dil aranmıyor. bölüm eğitim aranmıyor hiçbir kriter yok nerdeyse. dediğim gibi tek kriter yaş. başvurular ise sadece ptt şubelerinden dilekçe yoluyla yapılıyor. başka hiçbir türlü başvuru kabul edilmiyor. işe alım ile ilgili yönetmeliğin linkini paylaşacağım sizinle.
bu 2000 personel alımı acil istihdam olarak nitelendirilmiştir. personel alım bilgisi o kadar gizli ve el altından yürütülüyor ki kulaktan kulağa ancak internet sitelerine 31 ocak tarihinde düşüyor ama nasıl başvuracağın konusunda hiçbir bilgi yok. ve işin komik tarafı son başvuru tarihi 31 ocak. bu işe alınacak 2000 kişi kim neden bu kadar gizli saklı personel alımı yapıldı merak konusu umarım benden başka cesareti olan birileri bu konuyu dile getirir de o 2000 kişi ifşa olup açığa çıkar.
yönetmelik
google personel alım arama sonuçları.
başı cemaatlerden yeterince ağrımış bir millet olarak bugün ptt'de olan şey yarın diğer kurumlarda olur sonra niye işsizim diye ağlamasın kimse.
düzenleme: bazı arkadaşlar yalan yanlış bilgi verdiğimi söylemeye çalışıyor 2017/2 personel alımlarında kpss şartı ile mülakatı dahi geçip alımı gerçekleşmeyen insanlar tanıyorum hatta onlardan 2 tanesi ocak ayı içerisinde tekrar başvuruda bulundu ve başvuruları geçersiz sayıldı. biraz araştırmaktan üşenmeyin duyum ile hareket edecek yaşta kimse olduğunu düşünmüyorum burada.
500 liralık saatin 20 liralık saatten farkı
-
480 lira.
bıçaklı biri cüzdan istediğinde yapılacaklar
-
cebinizde cok nakit tasimayin. karti en azindan aninda kapattirirsiniz.
he adamin hem cuzdani alip hem de bicaklama ihtimali de var.
ulkede guvenlik yok ki. guvenlikten sorumlu adam zaten en buyuk kriminal.
isminden zenci olduğu anlaşılan futbolcular
-
mario balotelli'nin isminden zenci olduğunu anlayan psişik güçlere sahip arkadaşlar olduğunu görmemi sağlayan liste. vay mnakii.
edit: bol keseden balotelli yazan kekolar ufak editlerle listelerden kaldırmışlar ismi. eheheh.
savcıda şeref varsa tırda silah olduğunu ispatlar
-
(bkz: şeref demedim eşref dedim)
13 ağustos 2021 sel felaketi iban kararı
-
telefonla arayıp kendisini cumhurbaşkanı ya da içişleri bakanı olarak tanıtan şahıslara itibar etmeyiniz.
b002
ricardo quaresma
-
vodafone arena nın ilk kırmızı kartını kimseye yedirmemiş ve tarihe geçmiştir.
çizgi film fizik kuralları
-
tunelden cıkan trenler sadece kovalayanı ezer kacan kurtulur
mutlu olmayı beceremeyen insanların ortak özelliği
-
çocukluk dönemlerinde aşırı derecede ihmal edilmiş olmaları, ebeveynleri tarafından sürekli eleştirilmeleri vb.
çünkü mutluluk çocuklukta öğrenilen bir şeydir.
okurken çalışmak
-
bir koltukta iki karpuz taşıma eylemidir.
üç yaklaşık sonuçludur bu eylem. ya birini kırarsınız, ya ikisini kırarsınız ya da hiç kırmazsınız.
üniversite birinci sınıfın sonu. final zamanları. panoda bir ilan. part time çalışacak ( part-time'dan kastın 8 saat olduğunu daha sonra öğrenecektim ) üniversite öğrencileri aranıyor. bir memur çocuğu olarak yaklaşan ilk üniversite yaz tatilinde ne yapacağımı düşünürken mal bulmuş mağribi gibi atladım ilana. işte mülakat falan filan derken hoop kendimi boynumda asılı kırmızı bir kravatla çalışırken buldum.
bulduğum iş vardiyeliydi ve 3 ay gibi bir süreye sahipti. yaz tatili olunca pek sıkıntı çekmedim gece saat 03.00 de kalkıp işe gitmeye ya da akşam 22.00 de başlayıp sabah 06.00 da bırakmaya. serde gençlik de olunca uykusuzluk ve düzensizlik vız gelip tırıs gidiyordu. ormandaki on kaplan sanki bende vücut bulmuştu.
cana yakın, sempatik (!) ve her işe balıklamasına atlayan bir eleman olduğumdan mütevellit beni sevdiler ve sözleşmem belirli süreden belirsiz süreye çevrildi. artık iş yerinin en küçük kadrolu elemanı olmuştum. yaşı bana en yakın adamla aramda 15 yaş vardı. yeni yaygınlaşan bilgisayarları kullanma ( daktilodan bilgisayara geçiş evresini kanlı ve canlı görmüşlüğüm ve yaşamışlığım vardır. ha bir de evraklar arasında karbon kağıdı kullanma olayı var ama başka bir yerde anlatayım onu), işyerine gelen yabancılarla bizim dinazorlar arasında tercümanlık yapma gibi sosyal ve kültürel konularda tek adamdım. gökten üç elma sanki sadece benim için düşmüştü.
ta ki okul başlayana dek.
okul başladı mertlik bozuldu. dersler kimi zaman sabah ve kimi zaman öğleden sonraları oluyordu. derslere girebilmek için iş saatlerini bu vakitlere uydurmam gerekiyordu. kah sabaha karşı işe gidiyordum kah sabaha dek çalışıyordum. gece ve gündüz benim için anlamsızlaşmıştı. bazen yataktan kalktığımda hava hafif alacalı ise saatin kaç olduğunu anlayamıyordum. ( am ve pm gösterimli saat kullanmayı o zamanlardan bıraktım. 24 saat esaslı saat gösterimi benim için esastır : ) )
her nevi ortamda uyuma konusunda müthiş çabalarım vardı. otobüs ve servis koltukları, birleştirilmiş iki adet sandalye, çalışma masası ( evraklardan oluşturulmuş yastık eşliğinde), fakülte sıraları hatta ayakta ve duvara yaslanarak uyuma denemeleri.
bu çalışma azmi her ne kadar cebimin boş kalmamasını sağladıysa da benden de bir şeyler almaya başlamıştı. notlarım ilk sınıfta müthişti ve tahmin edileceği üzere işe başladıktan sonra “çokça ekilmiş karpuz fiyatları” gibi aşağıya inmeye başlamıştı. vize ve final zamanlarında sınıfın çalışkanları olan kısa boylu, gözlüklü, uzun saçlı hanım kızların peşinde dolanır olmuştum. fotokopiciler beni gördüklerinde ellerinde olan notları ve geçmiş yılların sınav sorularını zuladan çıkarır verirlerdi.
uyku düzensizliğinin ilk etkilerinden biri de unutkanlık olmuştu benim için. farklı giyilen çoraplar, kaçırılan sınavlar, yol ortasında gözüne ışık tutulmuş tavşan gibi kalıp “ ben nereye gidiyordum lan şimdi “ diye düşünmeler, iyi not alan kızın birinden aynı notu 3 kere alıp fotokopi çektirmeler vs bugün bile o zamanlardan kalan bu unutkanlık sorunu ile uğraşırım. (bkz: #22151259)
bu tempoyu askere gidene kadar 4 sene sürdürdüm. şimdi düşünüyorum da o zamanki çalışma tempomla devam etseydim, herhalde en az bir başbakan olurdum ve kestane balı yerdim (!)
neyse konumuz okurken çalışmaktı. bir özet yapalım o zaman. neymiş artılarımız ve nedenmiş eksilerimiz.
artılar
- ilk artı tahmin ettiğiniz üzere cepte baba kaynaklı olmayan bir paranın dayanılmaz hafifliğini yaşamak.
- şimdilerde pek işe yaramaz velakin o zaman iyi bir özellikti sigortanın erken ve kesintisiz başlaması.
- millet o yaşlarda zımbaya tel koyamazken türk bürokrasi sistemindeki çoğu belgeye vakıf olma.
- gözün açılması ( mecazi anlamda)
- şu an yaşlı kişilerin gelip “ gençler bizim zamanımızda daktilo, karbon kağıdı, facit hesap makinası, kalamoza defter vardı”cümlesini sarf ettiklerinde, ben o şeylerin içinde büyüdüm cevabının verilmesi. ( yaşlıları severim ben. hep onlarla çalıştım )
- iş yerinin resmi kıyafetinin ( takım elbise ) 4 sene bir deri gibi taşınması. ( fakültede kravat ve uzun pardesü çok işime yaradı). gerçi bunu eksilere de yazabilirim. doğru düzgün kot giyemedim okulda bre.
- yıllar boyu en iyi not tutan tüm sınıf birincilerini, ikincilerini ve dahi üçüncülerini tanıma fırsatı. ( ne iyi insanlardı )
- ailenin her daim gurur duyması ( paha biçilemez ) ve tabi ki onlara maddi anlamda yük olmamak.
eksiler
- sen bahar partisine hiç katılamamış bir üniversite öğrencisi gördün mü? ben gördüm aynada.
- unutkanlık, dalgınlık, sürmenaj.
- “ dersten sonra kafeye oturacağız sen de gelsene “ sorusunu hemen cevaplayamamak.
- birinci sınıfta sınıf üçüncüsü iken diğer sınıfları kerhen geçmek.
- ev-işyeri-okul üçgeninde peynir peşinde koşan fare misali yol almak.
yazımın başında 2 karpuzdan bahsetmiş idim. evet 3 aylık bir ufak uzatma dışında iki karpuzu da kırmadan 4 sene boyunca taşıdım.
buradan tüm sınıf birincilerine ve diğer derece alan arkadaşlara sesleniyorum. lütfen çalışan arkadaşlarınızdan tutuğunuz notları esirgemeyiniz.
4 kasım 2023 osayi'nin ceza sahasında vurulması
-
hakemi aldatmaya yönelik hareketten ikinci sarıdan kırmızı görmesi lazımdı. hakem bunuda atladı tabi.