hesabın var mı? giriş yap

  • family guy ve the simpsons' ı baştan izlemek için abone oldum fakat iki temel problemi olduğunu görüyorum, belki de çözümü vardır da benim haberim yok.

    mubi, netflix gibi benzer platformlarda gün gün hangi içeriğin eklendiğini görmek mümkün, disney+ da bununla ilgili ne ayrı bir bölüm ne de bugün bunu yükledik diye bir bildirim mevcut. siteye yeni olarak hangi içerik ekleniyor belirsiz.

    diğer bir sıkıntı da altyazılar. bilgisayardan izlemeyi denediğimde altyazıları istediğim renge, büyüklüğe ayarlayıp kullanabiliyorum, televizyon da xiomi mi box üzerinden izlemek mecburiyetiddeyim, box üzerinde sadece seslendirme ve altyazı dilini seçme dışında başka hiçbir ayar/opsiyon sunmuyorlar. varsayılan altyazı rengi ve boyutu o kadar kötü ki okurken gerçekten gözlerim ağrıyor.

    bunun dışında şimdilik sorunsuz çalışıyor diyebilirim.

  • kemal kılıçdaroğlu cümlesi. keşke diyoruz tabii de öyle olmuyor işte.

    "o yoksul insanların vergileri ile kendine 1000 odalı saray yapıyorsun. o sarayı chp iktidarında odtü’ye tahsis edeceğiz. bu iktidar bitmiştir. lüks içinde yaşıyorlar. gırtlaklarına kadar dolara boğulmuş durumdalar. benim derdim onlar değil. bu ülkedeki işsiz insan. her evde tencere kaynayacak. "

    link

  • filmin sonunda, august wilson'ın bir oyunundan uyarlandığı yazısını okuyunca ''haa...'' diyorsunuz ve bazı taşlar yerine oturuyor. ufak araştırma ile ma rainey's black bottom'ın da 10 bölümlük bir tiyatro eserinin yalnızca bir bölümü olduğunu görüyorsunuz. 1900'lerden başlayarak 1990'lara gelene kadar her 10 yıllık bölüm için yazılan toplam 10 bölümden oluşan bir eser. eserin bütünü the pittsburgh cycle, ''yüzyıl döngüsü'' olarak da biliniyor. temelinde de siyahilerin 20. yüzyıl boyunca yaşadıkları var. tahmin edileceği üzere ma rainey's black bottom 1920'leri anlatıyor.

    yerine oturan taşlardan biri, bazı anlarda yoğun şekilde gelen ''parodi mi izliyorum acaba, ne izliyorum böyle?'' hissi. tiyatro uyarlaması olması buna biraz anlam kazandırıyor. bir diğeri de ''aslında derdimiz ırkçılık değil ama yine de dayanamayıp araya sıkıştırdık'' havası alınan kısımlar. filmde bu kısımların olup olmaması tartışma konusu değil. sadece filme yedirsek mi yedirmesek mi diye kararsız kaldıklarını hissediyor oluşunuz. bu kendi başına rahatsız edici. ancak uyarlama uyarısı ile birlikte biraz daha az rahatsız edici hale geliyor.

    biraz oyunculukların sırtına binen filmlerden olmuş. viola davis ve chadwick boseman çok iyi. davis öyle bir oynamış ki ma rainey karakterine yer yer gerçekten sinir oluyorsunuz, ama biraz empati yapınca o sinir hemen kayboluyor ve ''ne yapsan hakkındır ablam, iki de lahmacun söyle'' durumuna gelebiliyorsunuz. chadwick boseman muhtemelen adaylık alacak ve bu adaylığı ister istemez zamansız vefatına bağlanacak, ama bence her şekilde iyi bir performans ortaya koymuş. bugün aramızda olsaydı da adaylığından bahsedebilirdik. genel olarak senenin ortalama üstü performanslarından biriydi. ve izlediğimiz son performansıydı. ruhu şad olsun.

  • inanılmaz bir olay: https://twitter.com/…_tr/status/1546251220720943119

    açamayanlar için: https://streamable.com/78bawg

    30 sene önce çoktan yeryüzünden silinmesi gereken bu çağ dışı sistemlerin aldığı bir can daha. akan trafikte kapıyı açık bırakmak ne demek? klima açmamak için kapı açık gidiyorlar. ayrıca aynı anda hem bekleyen yolcu takibi yapıyor, hem araba kullanıyor, hem para üstü veriyor, hem telefonla konuşuyor, hem de inmek isteyen varsa indirmeye çalışıyor. işine geldiği gibi süratli gidip terör estirmek veya çok yavaş gidip trafiği tıkamak da cabası. 2022'ye geldik halen bu ipsiz sapsız at hırsızı mafyalarla uğraşıyoruz.

    ve daha kötüsü ne iktidarın ne de muhalefetin bunları ortadan kaldırmaya yönelik tek bir projesi var. hepsi halinden memnun.

  • minibus normal yolunda giderken bir kızın bağırarak "müsait bir yerde inebilir miyim. yaa kaçırdım tüh" diye bağırması. aşırı heyecanlanarak çantasını falan savurarak aşağı inmesi. henüz 200 metre gitmemişken yerde bir cüzdan görmem. en arkada oturduğum için yan tarafta oturan bir çocuğa "kızın cüzdanı düşmüş alıp şöföre versene" demem. çocuğun cüzdanı görür görmez "duruuun" diye bağırması. şoföre bir kahraman edası ile dönerek "kapıyı aç kaptan" demesi. cüzdanı kaptığı gibi aşağı inmesi. minibüsün geldiği yöne doğru son sürat koşmaya başlaması. en arkada oturan ben ve bir arkadaşımın minibüs ahalisine olayı canlı canlı anlatmamız.

    rt:ben
    a: arkadaş

    rt: olm bu cüzdanı alıp kaçmasın şimdi?
    a: yok lan kızın peşinden gidiyo. ona verecek cüzdanı.
    rt: aha kıza bağırıyo.
    a: duydu kız. döndü geliyo o da bak.
    rt: hee gördüm.
    a: bak verdi cüzdanı.
    rt: aha muhabbet ediyorlar. hadi abi işimiz var.
    a: harbiden çocuk iyice muhabbeti koydu
    rt: lan yoksa bir aşk mı başlıyo.

    bizi dinlediklerinden haberimiz olmayan minibüs ahalisinin yarılarak gülmeye başlaması. çocuğun aynı deparla gelip minibüse atlaması. minibüsün alkışlarla sarsılması. şoförün " aslansın be. sizin gibi gençler oldukça..." temalı bir konuşma yapması.

  • tam kelimeleri hatırlayamıyorum. önünden tempolu yürüyüşle geçilen bir marketin dışarı yerleştirilmiş sebze kasaları arasında alışverişe gelmiş ilkokulun ilk sınıflarında olması gereken pek efendi, büyümüş de küçülmüş bir bey. üniversite çağlarında olması gereken başka bir efendi genç de market görevlisi. aralarındaki diyalog kendi karanlığıma gömülmüş giderken yakaladı ve gülümsetti beni:

    küçük bey: biliyorsunuz, eğer yeterli olmazsa beni tekrar markete gönderecekler.

    görevli genç: o yönden haklısınız tabii ama sanırım bu kadarı yeterlidir aileniz için.

    şu nezaketin birazını hayatımıza yedirebilseydik bu diyalog belki böyle şaşırtıcı ve gülümsetici olmayacaktı. akşam akşam zamanda yolculuk yapmış gibi hissetmeyecektim.

  • köpekleri öldükten sonra hayata döndürmeyi başardığı söylenen bilim insanı.

    cornish, kaliforniya üniversitesini 18 yaşında dereceyle bitirdi. doktorasını bitirdiğinde ise sadece 22 yaşındaydı. ilk bilimsel girişimi su altında gazete okumayı sağlayan merceklerdi. tahmin edilebileceği gibi bu iş tutmadı. daha sonra ise ölüleri diriltmeyle uğraştı.

    ölüleri diriltme planı bir tahterevalli sistemine dayanıyordu. ölmüş birini çevirerek kan dolaşımının devamlılığını sağlarsa (tabi kan sulandırıcı ilaçlar da kullanarak) bu kişinin hayata tekrar döneceğini düşünüyordu. yaptığı gizli deneylerde ölmüş bir insanı bir saat boyunca bu düzenekte döndürdükten sallandırdıktan sonra yüzde ısınmalar ve titremeler olduğunu görmüştü. fakat kişi hala ölüydü.

    daha sonra çalışmalarını kusursuz hale getirmek için hayvanları kullanmaya başladı*. köpeklerine verdiği isimler lazarus ıı,ııı,vı ve v ise kutsal kitaba gönderme yapıyordu*. lazarus ıı ve ııı hayata döndürüldü fakat saatler sonra öldüler. lazarus vı ve v ise kör olmalarına ve hasarlı beyinlerine rağmen aylarca yaşadılar.

    hollywood bu gizemli öyküyü duyunca hemen 1935 yılında life returns isimli filmi çevirdi. filmin içerisinde cornish'in deneylerinden gerçek görüntüler de vardır.

    aradan geçen 12 yıl boyunca hayvan hakları savunucuları cornish'ten oldukça rahatsızdılar. bu sebeple cornish evinde gizli çalışmalar yürüttü. 1947 yılında gazetelere çıktığında, kusursuz bir yöntem bulduğunu söylüyordu. sistemine ek olarak bir akciğer makinesi geliştirmişti. yani solunumun devamlılığını da sağlayacaktı. bir idam mahkumu cornish'in kobayı olmayı kabul etti. fakat kaliforniya eyaleti bu deneye asla izin vermedi*.

    bu deney bilinen kadarıyla*hiç gerçekleşemedi ve robert cornish isimli dahi 1963 yılında kalp krizi geçirerek hayata gözlerini yumdu.*

  • dergiye yazı yetiştirmeye çalışırken bilgisayarım bozuldu. ne yapayım derken aklıma babamdan onun bilgisayarı ödünç almak geldi.

    annem ve babam, büyük bir fedakarlık yaptı, ücretsiz iznim bitip işe başladığım dönemde çocuklarımla ilgilenmek için izmir'den gelip karşı apartmanıma taşındılar. yani komşum oldular.

    gittim aldım komşudan bilgisayarı. yazıyı yazmak için bir açtım, masaüstünde kocaman bir fotoğrafım. muayenehanedeki koltuğuma oturmuş gülümsüyorum.

    insanlar küçük çocuklarının fotoğrafını masaüstü resmi yapıyor ve bu normal geliyor ama babamın kocaman bir kadın olan kızının fotoğrafını koyması hem beni gülümsetti hem de mutlu etti. bilgisayarı her açtığında ona bakıp gülen kızını görmek istemiş demek.
    canım babam.

  • elinde türk pasaportu olup tek kelime türkçe bilmeyen insan tanıdım ben sorduğumda da gerek duymadım dedi.
    simdi bu adam bir olaya karıştığında türk vatandaşı deyip kapatıcaz olayı ve mosmor olucaz öyle mi:)