ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
euro truck simulator 2
-
oyundan sıkılanlara şöyle bir tavsiyede bulunmak istediğim simülasyon.
aracın ön konsolunda bulunan dahili navigasyonu kapatıyoruz. sol alt taraftaki harici navigasyonu da kapatıyoruz.
yükümüzü aldıktan sonra haritaya bakıyoruz. varacağımız yere gidene kadar geçeceğimiz şehirleri bi kağıda not edip haritayı kapatıyoruz. sonra da yoldaki şehir tabelalarına bakıp varacağımız yere gitmeye çalışıyoruz :)
edit: sağ alt taraftaki harici navigasyon olacaktı.
yazarların paraları yetmediği için alamadığı şey
-
markete girdim.
canım ne istiyorsa aldım, hem de ikişer tane.
muzlu sütler, çikolatalar, krakerler, pahalı sakızlar falan...
-9.75 kardeşim...
cebimden çıkarıp bakmadan adama uzattığım şey, benim sandığım gibi 'yeşil bir yirmilik' değil; sadece 'mor bir beşlik' imiş.
para üstü beklerken, para eklemem gerektiğini anlamam uzun zaman almadı.
montun cebi, pantolonun cebi, arka cep falan detaylı taradım. 3 tane 1 lira ve işe yaramaz 10 kuruşlar buldum.
''param var'' sanırdım, yanılmışım...
hala eksik olduğunu anlayınca;
tekrar cebimi kurcaladım...
elime anahtar geldi, para sanıp heyecanlandım...
kurcalamaya devam ettim...
elime yine anahtar denk geldi, yine para sanıp heyecanlandım....
pantolonumun bir şalvarbank olmadığını kabullenince, cüzdanımdan daha işlevli bir bankanın kartını çıkarıp adama uzattım.
+al abi, buradan çek
- pos yok kardeşim ya
+hayda...
elimi tekrar cebime attım refleksle...
yine anahtara denk geldi ama hiç heyecanlanmadım...
"cebinde darphane yok amk, birinden birini bırak." dedi içimden bir ses alaylıca...
+sakız kaç para?
-2.50
+ o kalsın, o zaman...
para yetmediği için alınamayan şey?
(bkz: sakız)
başlıktaki herkese eksi verecem amk.
zevk alınan ufak sapıklıklar
-
otogara gidip, kalkış saati gelen otobüste uğurlayanı olmayan kişiyi aşağıdan belirlemek. herkes yakınına el sallarken o kimsesi olmayan kişinin gözünün içine baka baka ona el sallamak. çoğu kişi acaba bana mı el sallıyor diye önce kararsız kalıyor tepki vermekte, genelde mutlu olup karşılık veriyorlar. yalnız geçende bir dayı vardı aga, otobüsün camı olmasa o çektiği okkalı nah hareketiyle headshot yapıcaktı bana. amın feryadı niye kızdı bu kadar anlamadım. dostça bir uğurlamaydı sadece.
yaran youtube yorumları
-
"esko66 (2 days ago)
zeki muren gibi bir sanatci gelmedi bir daha... o devirlere yetisebildigim icin cok sansliyim.. gercek hisler ,durustluk ve ask...clip icin tesekkur ederiz...
lahanasyon (1 day ago)
"clip" demeyi de ihmal etmiyon ama.. çabuk atlatmışsın bakıyorum da o günlerin etkisini
http://www.youtube.com/…l6v-ii&mode=related&search= "
___o/___
-
abi gel gel boyu geçmiyor diyen adam.
neşet ertaş'ın şener şen sevgisi
-
--- ağlayan çıksın ---
şener gardaşım gözlerinden öperim. bu sana olan sevgim yüreğimde kalmadı şükür. karınca kararınca bir katre, dünyana katılabildiysem ne mutlu bana.
--- ağlayan çıksın ---
burger king vurdumduymazlığı
-
10 lira verince pislige razi olmamiz gerektigini savunan insanlar yuzunden politikasinda herhangi bir degisiklige gitmeyecek, turkiye'ye yakisir sekilde yonetilen bir burgercinin vurdumduymazligidir.
debe editi:
biliyorum bundan hoslanmayanlariniz var; hatta laf aramizda ben de kanzuk'un yaptigi ankette debe editi yapanlar listeden ciksin mi? sorusuna "ciksin"i demistim.
(bkz: #51859779)
ama su an anladim ki bazen daha cok insana sesinizi duyurabilmek icin bu edit gerekiyormus.
kendim için bir şey istiyorsam namerdim; lutfen ulkemizde akepe ve tayfasinin yaptigi adaletsizlige,
sevim tanürek'in katiline,
50 kg esrarla yakalanan kişinin içiciyim demesine,
mobese ihalelerini unakıtan'ın kızlarının almasına,
mehmet cengiz'in vergi borcunun silinmesine,
sivas katliamı davasının zamanaşımına uğramasına,
kabataş yalanına,
sigortalı olmayanların 213 tl ödeme zorunluluğuna,
ve bunun gibi daha bircok serefsizlige gereken ilgi ve tepkiyi gosteren siz guzel insanlarin*, mumkunse su konuyla da ilgilenmesini rica edecegim.
(bkz: cem garipoğlu'nun suç ortakları)
simdiden tesekkur ederim.
-------------------------------
not:
izninizle is yerinde cani sikilanlar icin zihin acici bir yazi da ilistirivereyim:
(bkz: tam kontrol reçetesi)
nusret'teki 999 liralık ramazan menüsü kampanyası
-
fakirlerin halini anladıktan sonra, zenginlerin halini anlamamızı hedefleyen menü.
birisine sevmeyi öğretmek
-
birisine sevmeyi öğretmek, bir film için "izle bak, çok seveceksin." demek gibidir ve önyargıları parçalamak fazla mesai gerektirir. benim duyduğum en güzel iltifatlardan biriydi: "bana sevmeyi sen öğrettin." başka da iltifat duymadım ya, neyse... şimdi pek dermanım yok ama, gençken çok cevvaldim ben. cevval de iyi bi şeydi sanırım. artık hiçbir şeyden emin olamıyorum. tahmini sultan süleyman'a döndük ak. kendisine de buradan selam ederim (süleyman'a değil lan), size en yakın arkadaşımı nasıl tavladığımı anlatacağım bu akşam. insan hiç en yakın arkadaşını tavlar mı? mecbur kalırsa tavlar, abicim. lise sonda, dershanenin ilk günüydü. soluk soluğa sınıfımı buldum. kesin binlerce kişiye sormuşumdur, yüzlerce sınıf gezmişimdir. ilk gününde bir yeri tek başıma bulmak, henüz gitmediğim güzel bir tatil beldesidir. bu yaz düşünüyoruz kısmetse. kimlerle mi? e arkadaşlarla. tek başıma nasıl bulayım oğlum?
oturdum sırama, ilk dersi dinledim. isabetimi seveyim, öyle berbat bir yer bulmuşum ki tahta parlıyor, okunmuyor. "yanına oturabilir miyim?" dedim. gözler yalan söylemez sözlükçü. o kız bana, "ya git başka yere otur gerizekalı." der gibi baktı. bunun altında kalamazdım. ne mi yaptım? hemen yanına oturdum. tahta diyorum, parlıyor diyorum, kime diyorum? istikbalim söz konusu: odtü psikoloji yazıcam ben yea!
oturdum oturmasına da, kız benle hiç konuşmuyor. benim iç sesim hiç susmuyor. hadi ders neyse de, asıl teneffüs geçmek bilmiyor. bir dakika. tersi olması gerekmiyor muydu? kafam çalışıyor. durumun farkına varıyorum. oğlum ben var ya, odtü'yü bile kazanabilirim. lafa tutuyorum bunu. oradan buradan sorular hazırlıyorum. su oluyorum, ateş oluyorum, göklerdeki güneş oluyorum. yok! yine de konuşmuyor benimle. "kaç kardeşsiniz?" diyorum misal, hani dese ki: "seni ilgilendirmez.", dünyanın en mutlu insanı olacağım. kavga çıkar abi en azından. parmaklarıyla 3 diyor soruma. "sen de var mısın aralarında?" kendimizi kardeşten sayıyor muyduk?
"sen ortanca mısın?" diyorum misal, sonraki teneffüs. sen bilmezsin sözlük, küçük yüreğim basit bir ortak paydaya bütün servetini yatırmış da son çeyreğe girilirken hala güvenli takip mesafesini koruyor. ben ortancayım diyorum. sohbetimize nasıl bir katkısı olacaksa bunun, diyorum işte. büyük değilim ezilmedim, küçük değilim şımarmadım, ortancayım ben: al arkadaş yap diye.
solaktı bu. bense salak. kelimenin her iki manasıyla da. hiç gocunmadım esasen. kollarımız birbirine değiyordu yazarken. "dirsek teması eheh." diyordum ben bu duruma; o ise, "az öte git." gitmedim. bilerek çarptım. bir gün, hiç yazmazken de çarptım. oradaydım çünkü. bunu unutmasına ihtimal bırakamazdım. en yakın arkadaşımın ilk tebessümünü sağ dirseğime borçlandım. hal böyle olunca, kulağımın arkasını görüp cennete gitme planımı yeniden gündeme aldım. isteyince oluyordu. çok güldük sonra. çok ama. gözünden yaş gelirdi, kalbi sıkışırdı. "n'olur sus." derdi. hiç susmadım. gülmekten ölen ilk kişi olabilirdi. istatistiklerin en güzeli olabilirdi.
geometriden hiç çakmazdım. bana yardım ederdi. yaprak testi koyardım önüne. "hangi soru?" "sana şöyle bir kolaylık yapalım, istediğin sorudan başlayabilirsin. ben hepsine eşit mesafedeyim çünkü." mucizevi dikler indirirdi. benim hiç aklıma gelmezdi. halen daha da düşünürüm, ulan hiç onuncu kattaki bir evin bahçesi olur mu?
telefonda konuşurduk saatlerce. bir gün kapatırken dedim ki buna: "bir şey unutmadın mı?" düşündü. bulamadı. unuttuğu şeyi bulamadı. çünkü bilmiyordu. "ney?" dedi, söyledim: "hani bi seni seviyorum, canım arkadaşım." gibi bir şey dedim. "haa!" dedi, güldü. söyleyemedi. hiç dememiş çünkü. dedim ya cevvaldim, korkma dedim söyle. o zamanlar acıtmıyordu, güç veriyordu seni seviyorum'lar...
o gün zorla söylettiğim kelimeyi duymadan bir günüm geçmedi sonra. beni çok sevdi. "herhangi birini seveceğimi ve bunu söyleyebileceğimi bilmezdim, çok güzel bir duygu bu." dedi. ikna kabiliyetime güvenerek "odtü psikoloji yazalım lan." dedim. hukuk yazdık. o çok istiyordu. ben? ne iş olsa yapardım abi.
dışarıdayken etraftan duyulan yaran diyaloglar
-
camiide,ayakkabıları elinde çıkmayı bekleyen iki kişi..
+ gamze özçelik'di, yüzünü gösteriyor.
-...
(bkz: iki rahat dur)
piyano nedeniyle komşum tarafından tehdit edilmem
-
"avrupa'da yaşasam beni dinlemek için evime misafir olarak gelip dinlemek isterler" kısmından sonrasını okumadım. okumuş cahil gerçekten bir başka oluyor.
piyanoya da klasik müziğe de bayılırım ama herkesten aynı yaklaşımı bekleme hakkınız yok. apartmanda yaşıyorsanız apartman hayatı kurallarına uyacaksınız ya da buyrun müstakil eve geçin.
mackolik.com'un yaran üye yorumları
-
sivasspor - antalyaspor maçının forumunda denk geldigimdir:
"banko 1 beyler iranda bu maça 1 vermeyeni asıyorlar"