ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
üniversitede statü farkı yaratan nesneler
100 bin lira altına otomobil almış efsanevi nesil
-
yıl 2008
baba işçi
iki kardeşiz, birimiz bebek sayılır, diğerimiz ilkokul öğrencisi
anne çalışmıyor,
baba tüm birikimiyle (42.000tl) altınoluk'tan yazlık alıyor, sıfırlanıyor.
yıl 2009
aradan tam bir sene geçmiş,
ötv indirim kampanyası var
baba 0'dan kenera koyduğu 17.000tl'ye sıfır km dacia logan alıyor.
hala o arabayı kullanarak yazın yazlığımıza gidiyoruz,
bebek kardeşim de büyüdü, ben de.
ikimiz de çalışıyoruz
fakat işçi babamın iki senede yaptığının üzerine, bir ömür çalışsakta bir tuğla koyamamızın mümkün olmadığını şimdiden kabullenmişiz.
ne yazık bize, çalışıp hiçbir şey alamayışımıza...
jennifer lawrence nurgül yeşilçay benzerliği
-
(bkz: göz hastanesi virali)
art deco
-
1920'lerde ortaya çıkan ve 1930'larda avrupa ve amerika'ya hepten yayılan dekoratif sanatta, endüstriyel tasarımda ve mimaride dönemin tarzını belirleyen akım, ismini ise paris'te 1925 senesinde yapılan arts décoratifs et industriels modernes sergisinden almıştır. art nouveau'nun stilistik tarzının ardından gelen art deco makinaya ve modernizme hayranlık duyulduğu bu dönemi tam anlamıyla yansıtır. klasik yunan ve roma sanatı, eski mısır hatta yerli sanatlarından da etkiler görünen art deco hayatımıza chrysler building'i, rockefeller center'ı, empire state building'i ve streamline design anlayışı ile tasarlanmış araçları, özellikle de trenleri katmıştır. günümüzün retro anlayışına uyan tasarımlarında sıkça kullanılan bir tarz olduğunu belirtmeden geçmeyelim, ayrıca bir art nouveau eserini bir art deco eseri ile yan yana gören herkes aradaki farkı anlayacaktır diye tahmin ediyorum, en basitinden geometrik olanını tespit etmeye çalışın, o art deco'dur.
grim fandango oynamış herkes ise şu cümleyi kurabilecektir: "ben art deco gördüm"
zenginlik belirten ufak detaylar
-
birisi lv cüzdan yazmış. lc waikiki sandım bi an. google'layıp anladım sonra.
bu da benim fakirlik gösteren detayım olsun :(
almanya'nın 20 bin euro'su bizim 20 bin liramızdır
-
bizim 20 bin liramız bile bizim 20 bin liramız değildir.
üniversitede dinle dalga geçenlere baskın
-
sen milletin içkisine, eteğine karışmamayı öğrendiğin gün beklediğin saygıyı göreceksin efendi.
7500 tl maaş istanbul vs 1250 euro maaş berlin
-
zamsninda almanya da calismis bir bir muhendis olarak,
almanyadaki giderlerinizi yazayim;
650€ kira (kucuk merkezi olmayan bir ev, ekstalari (isinma, elektrik vs icinde))
350€ arac masrafi (eviniz ile is yeriniz arasi 20km gibi oldugunu dusunun, bakim , vergi, kasko)
250€ evin zorunlu masraflari (mutfak, temizlik malzemesi vs)
250€ haftada 1 disarida yeme, eglenme vs.
250€ tatil fonu( senelik 30gun izniniz var, senelik 3000€ luk tatile gider.)
150€ gorunmez masraflar. (saymakla bitmez)
toplarsak: 1900€
almsnya da tek basiniza bu tutari kazanmazsa iz tek basiniza zor gecinirsiniz. bekar biri icin bu tutarin elinize gecmesi icin yaklasik brut tutar olarak 3200€ aylik kazanmaniz lazim.
1250€ ya yasanir mi? ev arkadasiniz varsa, biraz da luksten feragat ederseniz yasarsiniz.
bu arada is yeriniz merkezi bir yetde degilse de araba sahibi olmamayi unutun. toplu tasima cok kisitli bu ulkede.
ama ne olursa olsun, turkiye de 7500 tl net kazanmak hayat standartlarinizi yukseltir.
ayni hesabi yapalim;
1750 tl (kira ve ev masraflari)
750 tl (arac masraflari)
500tl (evin zorunlu masraflari)
750tl (tatil fonu)
500tl (yeme icme eglenme)
300tl (gorunmez masraflar)
almanyada: 1250€-1900€ : 650€ iceridesiniz
ıstanbulda: 7500tl - 4750 : 2750 kenara koyabilirdiniz.
hesabi begenmeyen , yuh diyen cikacaktir, kusurumuz olduysa affola.
ıstanbul diyorum...
edit: almanyada ogretmenin eli e gecen net thtar 1750€ mertebesibdedir.
fact check icin: www.numbeo.com a baksbilirsiniz. usengec olanlar icin dogrudan link:
http://www.numbeo.com/…n&seethepricesformobile=true
kızı hoplatılırken şampanya patlatan laik baba
-
bundan şikayet edenler, türbanlı kızlarının hoplatılmasına, oğullarının da türbanlı kızları hoplatmasına izin vermesin mümkünse. böylece 20-30 yıl sonra sizin gibileri daha az görmüş oluruz.
rahatsızlığınız şampanyadansa eğer, bunun kızı hoplatılırken kolbastı oynayan türbanlı teyzeden ve badem bıyıklı amcadan ne farkı var, bilemedim.
selamlaşmak
-
her lisanda ayrı, her kültürde farklıdır.
hindular sağ ellerini, dışı muhataplarına, ayası kendilerine dönük olacak şekilde hafifçe yüzlerine yaklaştırırken uzakdoğulu her iki elini birleştirip öne doğru eğiliyor. batıda reverans varmış eskilerde, bizde temenna...tokalaşmak, sarılmak, el öpmek hâlâ geçerli...tazim için her nabza göre şerbet var, isteyene...söze bile gerek yok çoğu zaman, vücut dili yeterli.
fakat yine de en güzeli, özlediğinin gözlerinin içine bakmak, taa içine...kuyunun sâdasını duyarmışcasına, kendi sâdanı onun kulağına fısıldarmışcasına...lisandan, hâlden, arzdan, beyandan azade "seni diledim geldin, beni diledin geldim" dercesine...
ama insan her zaman gözünün gördüğünü özlemez. ya da her özlediği gözünün gördüğü değildir. işte belki o vakit, selamlaşırken, sağ el sol göğsün üstünde olabilir. pıt pıt atan kalbe "sakin ol, sakin ol, sakin ol" demek için...
squid game
-
--- spoiler ---
temperli cam oyununda camcı abinin misketi bolmuş gibi atması çok saçmaydı. güç bela bir tane cisim bulmuşsun, o da önceki oyundan kalan bir misket. belli ki adam onu cebellezi etmiş. camcı abi anında fırlatıp "daha yok mu, diğerine de atacam" diyor.
altındaki cam temperli işte. önce ona atsana misketi. vücut ağırlığı sesi keser diye düşünüyorsan da misketi fırlat, düşmeden önce zıpla işte. en azından temperlinin çıkardığı sesi bilirdin.
--- spoiler ---
cem yılmaz'ın hakan hepcan'a verdiği tarihi ayar
-
gelmiş elli yaşına çoluk çocuğa ayar veriyor cümlesindeki çocuk 34 yaşında.
böyle ne oldum delilerine az bile yapmış.