hesabın var mı? giriş yap

  • 50 milyar tl bağışladı...

    bence yanlış anlaşıldı, eski parayla söyledi milyarı ya da dünyayı yöneten 4 aileden biri çamoluk ailesi.

    edit: canlı yayında düzeltme yapıldı. 50 milyon tl bağışlamış.

    edit 2: kendileri açıklama yapmışlar. tahmin edildiği üzere miktar 50.000 tl

    birazdan yapılacak açıklamada biz sms atamadık onu soracaktık, 50 lira bağışlıyoruz yani diyebilirler.

    edit 3: elbette bu durumda espri yapmak doğru değil fakat kaç gün sonra azıcık tebessüm ettik hep beraber. insanların ne halde olduğunu unutmadık elbette kafamız birazcık dağıldı diye.

  • her sektörde olduğu gibi yemek sektöründe de özellikle restoran işletmeciliğinde algı yönetimi uygulamalarının çok etkin kullanılabileceği ve müşteri psikolojisinin yönlendirilebileceği birçok alan vardır ve bunlardan en önemlilerinden birisi de müşterinin önüne koyduğunuz menülerdir. menüler kullanılarak yapılan algı yönetimi taktiklerine birkaç örnek vermem gerekirse.

    1) insanlar önlerine konulan menüleri kitap gibi baştan sona okumazlar. bir müşteri önündeki menüyü eline alarak çok hızlı bir şekilde gözleriyle taramaya başlar ve bu gözle tarama aşamasının süresi yapılan bilimsel araştırmalara göre 109 saniye civarıdır. bu da demek oluyor ki restoranların müşteriyi etkilemek ve onun sipariş sürecini yönlendirebilmek için çok az süresi vardır. bu sebeple menünün çok rahat okunabilir, özellikle başlıkların dikkat çekici ve kolay bulunabilir olması önemlidir. her restoran menüsünde o mekanın işletmecisinin özellikle satmak istediği hazırlaması basit, malzemesi ucuz ve kar oranı yüksek ürünler bulunur. menüde uygulanacak algı yönetimin amacı müşteriyi bu ürünleri sipariş etmeye yöneltmektir. burada uygulanabilecek birçok teknikten bir tanesi menü sayfasında yiyecek ve içecek isimlerini yatay bir şekilde alt alta sıralamak ve satmak istediğiniz ürünleri sayfanın en başındaki ve en sonundaki maddelere yazmaktır. bunun sebebi insan gözü bir sayfada yatay şekilde yazılmış metinleri tararken genelde en tepedeki ve en sondaki metine odaklanır ve ortada yazılanlar pek dikkatini çekmez. hızlı şekilde menüyü tarayan bir müşterinin aklında kalacak olan ürünler sadece sayfanın en başındaki ve en sonundaki ürünlerdir.

    2) bir müşteri menüyü ilk olarak eline alıp gözüyle sayfayı taramaya başladığı anda bilimsel araştırmalara göre gözün ilk başladığı yer sayfanın sağ üst köşesidir. buraya pazarlamak istediğiniz en pahalı yemeğinizi dikkat çekici bir grafik eşliğinde koyarsanız büyük bir avantaj sağlamış olursunuz. çünkü müşterinin beyni sayfanın geri kalanındaki tüm yemekleri ilk gördüğü ve menüde çekici bir şekilde sunulmuş yemekle kıyaslayacak ve ister istemez o yemek “gözüne daha hoş “ gelecektir. tabi burada kullanacağınız grafiğin çizilmiş bir grafik mi yoksa bir fotoğraf mı olacağı işin püf noktasıdır. sağ üst taraftaki bu avantajlı bölge menünün şekline ve sayfanın büyüklüğüne göre değişim gösterebilir. burada uygulanabilecek başka bir teknik de menü üstünde kullanılacak bir takım özel şekil ve grafiklerle müşterinin gözünün ilgili bölgeye bir defadan fazla çekilmesinin sağlanmasıdır.

    3) menü üzerinde satışını yapmak istediğiniz ürünlere müşterinin gözünü çekebilmek için bir takım “göz mıknatısı” uygulamaları kullanılabilir. bunlar dışarıdan çok masum gözüken bir takım kutucuklar, geometrik şekiller ve yuvarlaklardır. bazı durumlarda ürünün isminin yazıldığı harf puntosundaki hafif bir değişiklikte göz mıknatısı olarak kullanılabilir. burada amaç müşterinin dikkatini sizin istediğiniz ürünler üzerinde toplamak ve seçimini kendi özgür iradesiyle yaptığını sanmasını sağlamaktır. tabi işin gerçeği müşteri belli yemeklerin çok güzel olabileceğine dair fikrini menü üzerinde kullanılan göz mıknatısları sayesinde edinmiştir. mesela menüde gördüğü yemek hakkında hiçbir fikri olmayan bir müşterinin bazen yanındakilere “bu yemek çok güzele benziyor” demesinin esas sebebi budur.

    4) menülerin rengi de önemlidir. her renk insan zihninde farklı bir duygu uyandırır. kırmızı ve mavi renklerin belli tonlarının kullanılması müşterinin iştah seviyesini arttıracak ve menüde gördüğü yemekleri olduğundan daha lezzetli algılamasını sağlayacaktır. tabi renklerin kullanılması bu kadar basit ve kolay değil. mesela egzotik yemeklere sahip lüks bir restoranın kullanacağı rengin tonuyla daha çok et yemekleri üzerine uzmanlaşmış bir restoranın kullanacağı renk tonu aynı olmaz. burada renkler bilinçsizce kullanılırsa yarardan çok zarar görülür.

    5) menüde yemek fotoğraflarının kullanılması çok önemlidir. burada dikkat edilmesi gereken nokta bu fotoğrafların yerine göre ve etkili bir oranda kullanılmasıdır. mesela aşırı fotoğraf kullanılan bir menü o restoranın imajının müşteri tarafından ucuz ve kalitesiz olarak algılanmasına sebep olabilir. bu sebeple lüks bir restoran menüsünde fotoğraf kullanılması pek tavsiye edilmez. menüde kullanacağınız fotoğrafların genelde her sayfada bir tane olması ama o tek fotoğrafın çok bilinçli bir yere konumlandırılması gerekmektedir. fotoğrafın yerindeki en ufak bir yanlışlık müşterinin tüm sayfadaki yemekleri beğenmemesine sebep olabilir. fotoğraf yerine kullanılabilecek güzel çizilmiş grafiklerde son derece olumlu bir etki yaratacaktır.

    6) menüde satışa sunulan ürünlerin isimleri ve kullandığınız kelimelerde algı yönetiminde büyük önem taşır. mesela sadece “biftek” kelimesi kullanmak yerine “italyan usulü özel modena bifteği” kelimelerinin kullanılması müşterinin zihnini çok daha farklı etkileyecektir. insan duyularına hitap eden “ipeksi, kekik kokulu” gibisinden kelimelerde son derece etkili olur. kısacası yemek isimlerinde yapılacak özel oynamalarla son derece etkin sonuçlar alınması mümkündür. bu tür özel etkisi olan kelimelere birkaç örnek daha vermem gerekirse “ev yapımı”, “organik” veya “geleneksel” gibi kelimeleri verebilirim. kısacası bir menüde sadece “ıspanak” yazılmasıyla “organik ıspanak” yazılması arasında çok ciddi psikolojik farklar vardır.

    7) bazı durumlarda yemeğe insansı bir dokunuş katmakta onu satılan bir ürün olmaktan çıkarıp müşterilere daha samimi ve sıcak gelebilecek bir algıya sokabilir. örnek verecek olursam menüde sadece “baklava” yazılması yerine “hacı ömer ustanın geleneksel baklavası” kelimelerinin kullanılması müşterilerde bambaşka etkiler yaratacaktır. burada bazen belli mekan ve yer isimleri de kullanılabilir. örnek olarak “yayla peyniri” veya “köy peyniri” gibi bizde samimi algı oluşturacak mekan isimleri müşteri algısını etkileyebilir.

    8) insanlar lezzetli yemekleri yemekten çok hoşlanırlar ancak para ödemek kimsenin hoşuna gitmez. bu sebeple eğer menüde fiyatlar yazılacaksa en azından para biriminin yazılmaması veya çok küçük yazılması müşterinin psikolojik olarak ürün fiyatını olduğundan daha az algılamasına sebep olacaktır.

    9) menüdeki fiyatlar konusunda kullanılacak bir başka algı yönetimi tekniği de fiyatları alt alta dizmek yerine sayfanın çeşitli yerlerine serpiştirmektir. eğer fiyatları alt alta yazarsanız müşteri otomatik olarak en ucuz fiyatı aramaya başlayacaktır. bunun yanı sıra tek bir ürünü astronomik ve mantık dışı bir fiyatla menüde büyükçe göstermek ve diğer ürünlerin fiyatlarını daha küçük puntoyla yazmak da oldukça etkilidir. müşterilerin zihinleri otomatik olarak diğer ürünlerin fiyatlarını bu astronomik fiyatla kıyaslayacak ve diğer ürünler onlara normalden daha ucuz gelecektir.

    10) fiyatların yazılmasında 150 tl gibi bütünsellik algısı yaratan sayılar yerine 143 tl gibi rakamlar kullanmanız müşterinin beyninde çok daha farklı etki yapar. genel olarak tüm fiyatlarda en sonda sıfır sayısından uzak durmakta fayda vardır.

    restoranların sadece menülerini konu alan bazı basit ve bilinen algı yönetimi taktiklerinden bir kısmı bunlar. tabi bu taktikler hem en basitleridir hem de etkili şekilde uygulanmaları pek kolay değildir. her restoran ve menü için bir algı yönetimi uzmanı özel olarak çalışmalı ve danışmanlık vermelidir. işin daha da ilginci bir restoranda sadece menüde değil giriş kapısından, duvardaki resimlere hatta sandalyelerin şekline kadar birçok farklı algı yönetimi taktiği uygulanabilir. bu konularda benden eğitim veya danışmanlık isteyebilecek işletmecilerle paylaşabileceğim çok daha ilginç hususlar var ancak şimdilik bu kadar paylaşmam yeterli.

  • boğaziçi üniversitesi'ndeki ibadet odası başlığında da dediğim gibi, bir grup insanın hissettiği ihtiyaca cevap veren bir odadır. sen oraya bakıp utanıyorsun diye yapılmayacak değil ya? sigara içmeyen insanlar mesela sigara odalarına bakıp utanmıyor sana ne oluyor? ne bileyim anlamadım yani. gitme kardeşim mescide. zorla mescide çağırırlarsa utanmaya bağırmaya yüzün olsun.

  • efsane geri dönmüş. yayını biraz geri alınca geldiğim ilk sahnesi:

    kadın: tekneyi de sen yaktın değil mi?
    kürşat: evet, yakhhtımm, ben yaktım. önce malını yaktım, şimdi de canını yakacağım.
    kadın: yaktın ya! daha ne yapacaksın! bana baksana sen..
    kürşat: şşşşşş.. sakin ol yenge, bilmemkimi kastetmiyorum. sen şimdi şunu düşün; kendi kanımdan birine bunu yapabildiğime göre, senin kanından birine neler yapabilirim...

    helal olsun be reyiz. 15 sene geçti ama itlikten, puştluktan bir adım kaymamışsın. adamsın adam!

  • murphy kanunları uyarınca, doğru insan tam da beklenmeyen anda çıkar aslında karşımıza.
    her kalabalık kutlamaya, üzerimize en kibar elbiseler, en içten gülücükler alıp gideriz.
    herkesin alnında ne yazar okumaya çalışırız, gel gör ki doğru insan, kafada takke, ayakta sabo terlik ve dizleri çıkmış bir eşofmanla bakkala indiğimizde düşen parayı yetiştirmek için arkamızdan koşan insandır.
    ya da otobüste cep telefonunu açık unuttuğumuz için tüm yolculardan azar işitirken, -ikarus otobüste ne abs' si- diyerek bizi kollayandır.

    doğru insanı ararken girilen şekil şemal, bizi onun için doğru olmaktan çıkarır aslında. en doğru en doğal olandır. bunu unutur, o bizi yüzlerce metreden seçsin diye şatafata boğarız kendimizi.yüksek sesle konuşuruz o ne kadar esprili olduğumuzu anlasın uzaklardan diye, pembe, morlara boğarız kendimizi elalem çok yakışıyor dedi diye, sosyal görünmek için bir merhabamız olan herkesi öperiz yol ortası rastlantılarında.

    bu sebeple bekleyiş kaybettirir aslında ha keza arayış da. çünkü gerçek, yağmuru seyrederken yalnızlığa ağlamaktır.
    doğru insan bu anı içten içe bilen ve bu anı silmek için emek verendir.
    oysa göremeyiz. çünkü yaptığımız şatafatın benzerini bekleriz ilk etapta.

    karizmatik bir merhaba bekleriz belki de o her bayram mesaj atanımızdır. 15 yıldır doğum günümüzü unutmayan ve sadece dost gördüğümüzdür.
    belki okulda sınav dönemi bize de fotokopi çektirendir.

    doğru insan biz teklif etmeden ders çalıştıran, hava soğuduğunda ceketini verendir.
    doğru insan yalındır, doğaldır. bunu bilmek bekleme süresini kısaltır.
    aramak ya da beklemek değil aslolan görebilmektir.

    herkes için doğru insan vardır, önemli olan omzunuza bırakılan ceketteki sıcaklığı hissedebilmektir.

  • alburnoides eminea: ismi, prof. dr. davut turan’ın annesi emine turan’a atfedilmiş.

    alburnoides velioglui: ismi,rize devlet hastanesi hastane yöneticisi opr.dr. hasan basri velioğlu’na atfedilmiş.

    alburnoides recepi: ismi, arazi çalışmalarına önemli katkıda bulunan recep buyurucu’ya atfedilmiş.

    - peki biz bunu yedik mi?

    sanmıyorum.

    allah bilir veli de padişahımızın dedesinin filan adıdır.

    neyse ki hayvanlar balık lan. düşünsene yıllarca dış dünyadan bir şekilde saklanmışsın, kimse sana bulaşmamış. bir gün çıkıp geliyorlar karına emine sana recep diyorlar. kabus gibi.

    allahtan balık hafızası diye bir şey var. ara sıra da olsa unuturlar. biz her gün aynı kabusa uyanıyoruz.