hesabın var mı? giriş yap

  • türkiye de olmaması biraz olsun içimize su serpmiştir.
    bu arada o kadar hızlı sıçılıyor mu yahu? biz iki saat ıkınıyoruz wc de. *

  • "sim city'de okul karşısına hapishane yaptırdığım için halk ayaklanınca şehri ateşe vermiştim. ondan beri gördüğüm en kötü kriz yönetimi bu."

  • bulaşıkların yemekten sonra değil de yemekten önce yıkandığı tek yer öğrenci evidir..

  • bu ülkede genelleme yapmanın yanlış olmadığının en net kanıtı ülkücüler ve siyasal islamcılardır.

    ülkücüler ve siyasal islamcılar bu ülkenin kanseridir.

  • abimin eşinin babası ile gerçekleştirdim. öpüşenlerden biri bıyıklı ise berbat bir his yaratıyor iki erkeğin dudak dudağa öpüşmesi.

    bundan yıllar önce yine böyle bir ramazan gününde yengemin babası ile tokalaşıp yanak yanağa öpüşmek için kafalarımızı birbirine yaklaştırmaya başladık. malum, uyumlu bir şekilde yanak yanağa öpüşebilmek için iki kişinin de sağ ya da iki kişinin de sol yanağını yaklaştırması lazım. aksi takdirde kafamızı kuş gibi geriye doğru zorlamamız gerekir yanakların birbirine temas edebilmesi için. yengemin babası sol, ben ise sağ yanağımla yaklaşmaya başlayınca bu uyumsuzluk hemen ortaya çıktı ve ne yazık ki bunu ikimiz de aynı anda fark ettik. ikimiz de aynı anda fark edince ikimiz de aynı anda yanak değiştirdik ve yine uyumsuz bir durum yaratmış olduk. kafalarımız hala hızla birbirine doğru yaklaşmaktaydı, zaman daralıyordu ve ikimizden -sadece- birinin yeni bir hamle yapması gerekiyordu. (uzun uzun anlatıyorum ama bunlar tabii ki saliseler içinde oluyor.) beklenen hamleyi yine ikimiz aynı anda yaptık, yine, yine, yine derken sağa sola ufak hareketlerle titrer gibi görünen kafalarımız birbirine iyice yaklaştı ve hasan amca ile dudaklarımız birleşti. muhteşem bir birleşme idi! adamın ıslak bıyıkları ağzımın içindeydi ve ramazan dolayısıyla bıyıklarına sürdüğü hacı misinin bir anda ağzımın tamamını kaplayan iğrenç, yağlı kokusunun tüm benliğimi ele geçirmesi yaklaşık bir saniye sürdü. alt dudağım da hafiften onun dudaklarının arasında kalmıştı. bilirsiniz bazı yaşlılar yanak yanağa öpüşme esnasında iki kollarıyla birlikte gençleri çok fena kavrar; işte o kavrama da duruma eklenince resmen tecavüzü yaşadım ben o gün.

    nasıl kurtuldum hatırlamıyorum. sonrasında kendime ne zaman geldiğim de hatıralarımda net değil.

  • endişe verici gelişmedir. endişe veren şey atatürk'e hareket edenlerin olması değil, bizzat atatürk'ün kurduğu bir devletin resmi yayın organında bu hainlere yer verilmesidir. atatürk düşmanları 1923'ten beri bu topraklarda var oldu ve olmaya da devam edecek. 1 kasa dolusu şeftalide 1-2 tanesinin çürük olması gibi bir durum bu, adetullahtandır. lakin kadir mısıroğlu gibi, osman yüksel serdengeçti gibi vatanın kurucusuna hakaretler yağdıran adamlara trt'de yer verilmesi anlam verilemeyen, insanı endişelere gark eden gelişmelerdendir.

    debe editi: mustafa kemal; asırlardır islam'a hizmet etmiş, onun koruyuculuğunu yapmış anadolu halkına allah'ın bir lütfudur. islam'a birçok hizmetleri dokunmuş bir milletin tarumar edilmesine yaradan'ın gönlü razı olmamıştır ve m. kemal'i muvaffak eylemiştir. ifade özgürlüğüymüş. annesine babasına tecavüz eden, onları bakım evine göndererek evlerinde kedi-köpek besleyen batı'yı ve onun kavramlarını bir kenara bırak. meseleye böyle bak sevgili kardeşim. bir milletin millet olabilmesi için ortak değerleri olmalı, tarih bilinci olmalı. atatürk bu toprakların ortak değeridir. atatürk sevgisi ise bu milleti bir arada tutan bir yapışkandır. kadir geceniz hayırlı olsun, bu topraklara hizmet etmiş iyi kötü bildiğiniz herkes için ufak bir duayı çok görmeyin.

  • 1867'de polonya'nın varşova kentinde marya sklodowska adıyla dünyaya geldi. 1891'de fizik öğrenimi için paris'e geldi ve kendi döneminin en yüksek fizik derecesiyle sorbonne'dan mezun oldu. polonya'ya dönüp öğretmenlik yapmayı düşünürken, paris'te çalışan bir fizikçi olan pierre curie'yle evlenmiştir.

    becquerel'in yeni buluşuna zaten ilgi duyan çift, marie'nin doktora tezinin becquerel'in ışınlarının doğası ve kaynağı üzerine olması gerektiğine karar verdi.

    1898'de marie, doktora araştırmasından arta kalan vaktinde, eşiyle birlikte yeni bir element bulma konusunda labaratuvar çalışmaları yapıyordu. pekblend cevherini kimyasal bileşenlerine ayırdıklarında, bir değil, iki yeni element buldular. bu elementlerden ilki, polonyumdu*. radyum diye adlandırdıkları ve polonyuma göre daha radyoaktif olan ikinci elementin yalıtılması ise dört yıl sürdü.

    marie ve pierre curie maddi sorunlarla dolu bir hayat yaşıyor ve kötü koşullar altında çalışıyorlardı. polonyum ve radyumu arıtma işlemleri için daha büyük bir labaratuvar isteğinde bulundular ama geri çevrildiler. labaratuvar yanındaki terkedilmiş barakayı kullanmalarına izin verilmişti.

    1903'te marie doktora tezini sundu ve hemen ardından da marie ve pierre nobel fizik ödülü'nü aldılar. bu ödülü alan ilk kadındı.

    marie ve pierre curie çok yüksek ahlaki değerlere sahip insanlardı. radyum yalıtma yöntemlerinin patentini alarak bir servet yapabilecekken, isteyen her kişiye ve şirkete ellerindeki bilgileri rahatça verdiler.

    1904'te pierre sorbonne'da fizik profesörlüğüne atandı ve kendisine hayat boyu düşlediği gibi bir labaratuvar teklif edildi. ancak bu labaratuvarı görmeye pierre'in ömrü yetmedi. onun profesörlüğünü devralan marie, sorbonne'da profesörlük verilen ilk kadın oldu.

    marie curie büyük miktarlarda radyumla öyle çok çalışmıştıki, iş yaşamı boyunca aşırı dozlarda radyoaktiviteye maruz kalmıştı. aldığı radyasyon sonucunda lösemiye yakalanarak 1934'te öldü.

    *

  • askeri tarih alanında çalışan biri olarak şunu diyebilirim ki bu dönemden döneme farklılık gösterir. sayın yazarların değindikleri ya da adlarını saydıkları isimler kendi dönemlerinde savaş meydanlarından muzaffer ayrılmış ya da meydandaki taktik ve stratejileriyle farklılık göstermiş kişilerdir. benim şahsi düşüncem kesinlikle her dönemi ya da bütün bir dünya tarihini kapsayan yegane komutan olmadığıdır. şüphesiz her döneme ve savaş teknolojisine damgasını vuran bir ya da birkaç komutan olmuştur. eski çağlar için milattan önceki dönemlerde 5. yüzyılda themistokles ve thucydides, 4. yüzyılda büyük iskender, 3. yüzyılda pirus zaferi söylemine adını veren meşhur epirli pirus ve yine 3. ve 2. yüzyıllarda hannibal barca ile mete han -bilindiği gibi mete han ya da motun ya da börü tonga, orduda ondalık sistemi ilk kullanan komutandır ve bu gerçekten askeri bir devrimdir- ve 1. yüzyılda iulius caesar. roma ordusunda ondalık sistem çok geç kullanılmaya başlanmıştır, roma ordusundaki lejyonlar ondalık sistemden ziyade kendine özgü olan bir sistem kullanmıştır. bir lejyonda ilk kohort hariç sonraki 9 kohort 555 piyade ve 66 süvariden oluşmaktadır. tabi ki birçok başka general vardır ancak bu saydıklarım savaş alanında imkansızı başaran ya da yeni taktik strateji üretenlerdir. yoksa lusitannilerin variatus'u, cheruskilerin arminius'u ve icenilerin boudicasını unutmuş değiliz ancak bu isimlerin askeri alandaki başarıları sınırlıdır. tuzak kurma ve akınlar düzenleyerek yıpratma taktiği üzerine kuruludur. bu isimler bu şekilde uzar gider. milattan sonraki dönemde de bu şekilde yüzyıl yüzyıl komutan adlarına değinebiliriz ancak bunu çok lüzumlu görmüyorum o yüzden kendi mühim gördüklerimi yazmak istiyorum.

    m.s. 6. yüzyılın en önemli komutanlarından biri belisarius'tur. doğu roma'nın magister militarium'u olarak sasanilere karşı ülkemiz sınırları içinde bulunan dara'daki(mardin'de antik bir kent) müdafası dillere destandır. daha sonra 1. juatinianus'un romayı yeniden kurma çabası ile kuzey afrika'da ve italya'da da birçok askeri başarı elde etmiştir.

    m.s. 7. yüzyıl için de tartışmasız bu isim halid bin velid'dir. yarmuk ve mute muharebelerindeki başarıları dillere destandır. kalabalık doğu roma orduları karşısındaki başarıları kendisini benim listeme yerleştirmektedir.

    m.s. 8. yüzyıl için de tartışmalı da olsa benim listeme girmeyi başaran isim tarık bin ziyad olmuştur. tartışmalı olmasının sebebi o dönemde ispanya'nın içinde bulunduğu otoritesiz durumdur ancak bu tarık bin ziyad'ın kısıtlı lojistik destek ve asker ikmaliyle kazandığı başarıları gölgede bırakmaya yetmemektedir.

    m.s. 10. ve 11. yüzyıllara damgasını vuran komutan bana göre doğu roma imparatorluğu'nun başına geçen en haşin imparator olan 2. basileios'tur. roma üzerinde baskı kuran ve adeta şamar oğlanına çeviren bulgarları öyle bir hezimete uğratmıştır ki adının önüne “bulgar kıran” lakabı getirilmiştir.

    13. yüzyıl komutanlar bakımından epey kalabalık bir asırdır. adını ilk saymamız gereken kişi tabi ki cengiz han'dır. ancak cengiz han'ın komutanlarından yine bu asra adını altın harflerle yazdıran ve benim de çoğu platformda adını mahlas olarak kullandığım büyük general, ulu noyan subutay'dır. yine bu asra damgasını vuran bir başka komutan da memluk sultanı baybars'tır. kendisi her ne kadar ayn calud muharebesiyle bilinse de aslında o muharebede ordunun başında bulunan isim baybars değil kutuz'dur. baybars öncü kuvvetlerin başındadır ve nitekim memluk öncü kuvvetleri savaşı belirleyen isim olduğu için kendisi listeme girmiştir.

    14. yüzyılın muzaffer komutanlarından olan ve benim listeme adını yazdıran isim osmanlı padişahı 1. murad'dır. kendisini bu listeye sokan özelliği muharebe sahasında müstahkem mevki savunması ya da taarruzu olmamasına rağmen top kullanmasıdır. özellikle kosova muharebesinde düşman piyadesine karşı kullandığı toplar fazlasıyla etkili olmuştur.

    15. yüzyıla gelince timur'u atlamak resmen ihanettir. tez kellesi vurulaa dedirtir. timur tarihin gördüğü ender generallerdendir. üzerine yürüdüğü herkesi yerle yeksan edip geçmeyi başarmıştır. bu hususta tam emin olamıyorum ancak sanırım hiç yenilgisi yok, bu onun en ayırt edici özelliği olmakla beraber benim listeme adını yardıran özelliği bilime verdiği değer ve savaş meydanındaki taktikleridir.

    15. yüzyıldan devam edersek eğer bana göre en iyi komutanlarından biri ve buraya adını yazdırmayı başaran isim ingiliz kral 5. henry'dir. 100 yıl savaşlarının bir parçası olarak 1415 tarihinde avrupa ana karasına geçerek agincourt'ta sayıca az olmasına rağmen süvari cambazı fransızlara karşı kazandığı zafer sonraki süreçte bütün kuzey fransa'nın britanya krallığı egemenliğine girmesine sebep olmuş ve fransa ordusunun devrim yapmasını sağlamıştır.

    15. yüzyılın bir diğer önemli ismi şüphesiz osmanlı padişahı 2. mehmet'tir. kendisini bu listeye sokan unsur şahi topu ve istanbul'un fethi değildir. çünkü yukarıda değindiğim ingiliz fransız savaşında zaten surlara karşı top kullanılmış ve aslında büyük toplar terk edilerek yerine küçük toplar kullanılmaya başlanmıştır. nitekim 1443-47 yılları arasınsa fransa, batısındaki ingiliz hakimiyetini bu yolla kırmıştır. meseleye dönecek olursak fatih'i bu listeye sokan ve benim çok kıymetli bulduğum asıl mesele bir askeri savunma devrimi olan ve italya'da 14. yüzyıl sonunda geliştirilen yıldız şekilli surları hemen kullanmaya başlaması ve istanbul boğazında venedik gemilerine karşı denizin yüzey gerilimini kullanarak uyguladığı gülle sektirme taktiği. bu sayede birçok venedik gemisini bertaraf etmeyi başarmıştır. eşi ve benzeri yoktur.

    17. yüzyıla geldiğimizde en önemli komutanlardan biri tabi ki gustavus adolphus'tur. isveç kralı olan 2. gustav öyle bir askeri devrim yapmıştır ki tüfeğin muharebe alanındaki etkinliğini arttırmış ve savaşlara yeni bir soluk getirmiştir. nitekim kendisi bulduğu yöntemle beraber birçok zafer de kazanmıştır. bulduğu yöntem ise örnek olarak verecek olursak 20 en 8 derinlikli bir hat piyadesi düzeni düşünelim. flintlock tüfekler kullanan bu hat piyadelerinda birinci saf ateş ettikten sonra 2. saf 1. safın önüne geçmiş ve ateş etmiştir. 2. safın ateşi ile birlikte 3. saf 2. safın önüne geçmiş ve ateş etmiştir. bu sayede hat öne doğru hızlı bir şekilde hem ateş etmekte hem de ilerlemektedir. düşmana göz açtırmadan bir anda süngü hücumuyla nihai zafere ulaşmaktadır.

    18. yüzyıla geldiğimizde karşımıza çıkan isim bende yeri ayrı olan ve yine listeme adını atın harflerle yazdıran prusya kralı 2. friedrich'tir, nam-ı diğer friedrich der große. kendisi muharebe sahasına yeni bir soluk getirmiştir. oblique order yani eğik düzen çok eski bir taktik olmasına rağmen ateşli silahların ve özellikle tüfeğin tam olarak etkinlik kazandığı ilk yıllarda askeri bir devrim yaratmıştır. bunu örnekleyerek anlatacak olursak eğer birbirine ateş eden karşılıklı iki hat düşünün, hatlardan biri rezerv kuvvetlerini eşit dağıtırken diğeri sadece bir noktada yoğunlaşıyor, dolayısıyla yoğunlaştığı noktada düşmanı hızlıca bozguna uğratıp arkasına sarkarak sarıp imha ediyor. görselde görüldüğü şekildegörsel.

    18. yüzyılın sonu ve 19. yüzyılın başlarında ise bu isim hiç ama hiç tartışmasız napoleon bonapart'tır, ta kendisidir. “vive l'empereur” allah allah, aman aman. yani kendisini ne kadar methetsem azdır efenim. inanılmaz bir komutandır. hangi birini saysam bilemedim, say say bitmez. şüphesiz 1805 austerlitz bunlardan biridir, inanılmaz bir zaferdir. avusturya ve rusya yerle yeksan olmuştur.

    19. yüzyılın bir diğer önemli isimlerinden biri de japon mucizesi saigo takamori'dir. takamori'nin buşin savaşlarındaki başarısı dillere destandır.

    19. yüzyıldaki listeme girme hakkı kazanan komutan ise helmuth karl bernhard von moltke'dir. nam-ı diğer baba moltke ya da der große schweiger. kendisi 1839 yılındaki osmanlı devleti ile mısır valisi kavalalı mehmet ali paşa'nın oğlu ibrahim paşa'nın komutasındaki mısır kuvvetleri arasında cereyan eden nizip savaşında da bulunmuştur. ancak moltke'nin bu listeye adını yazdıran özelliği howitzer yani obüs topunu çok çok etkili kullanmasıdır. bana göre bu askeri bir devrimdir, bugün hala aynı taktik kullanılmaktadır. öncelikle yoğun bir obüs atışı ve ardından gelen ani saldırı. bu taktik 1864'teki ikinci schleswig savaşı'nda danimarka ordusunu dehşete sürüklemiştir. ardından savaşlarda siper ve hendek daha da önem kazanmaya başlamıştır.

    20. yüzyıla gelindiğinde yine komutanlar deryası içinde buluruz kendimizi. şüphesiz bizim gönlümüzü fetheden kişi ulu önderimiz mustafa kemal atatürk'tür. büyük taarruzda birden fazla taktiği aynı anda uygulamayı başarmıştır. topyekün bir harp, hattı müdafa yoktur, sathı müdafa vardır ve o satıh bütün vatandır sözü ile hat stratejisinin tarihe karışması ancak oblique order olarak adlandırılabilecek bir asker kaydırma ve 1,5 saatlik top atışının ardından gelen ve ağırlık noktasını belli etmeyen taarruz, süvarinin düşmanın gerisine sarkması ve ikmal hatlarıyla birlikte iletişimi kesmesi… ne desem bilemedim, yazarken hayranlığımı nasıl tarif etsem az gelecek. anlatılmaz yaşanır diyorum ve meraklılarını büyük taarruzu incelemeye davet ediyorum.

    20. yüzyıl dediğim gibi komutanlar deryasıdır ve içinde boğulmadan yüzmek gerçekten yetenek gerektirir. birinci dünya savaşında siper yüzünden cephelerin kilitlenmesi ve ardından milli mücadelede hat müdafaasından daha etkili olan satıh müdafaası stratejisinin güdülmesiyle gelen zaferle birlikte blitzkrieg yani yıldırım harbi doktrinine gereken altyapı oluşmuştur. işte o altyapı üzerine heinz guderian öyle bir harekat stratejisi inşa etmiştir ki önünde dağlar tepeler duramamıştır. bu harekatı önemli kılan en önemli özellik motorize ordularda işlevsellik göstermesidir. ayrıca havadan destek almadan bu taktiği uygulamak pek mümkün değildir. hafif ve orta sınıf tanklar, motorize piyade ve stukalar. pike sesleri kulağımda yankılandı resmen, cehennemin yeryüzündeki yansıması olsa gerek.

  • yarım saat örgü örerek 40 kalori harcamış oluruz. bu hesaba göre 90 saat örgü ören biri 1 kilo zayıflayabilir. örgü örmek nispeten kolay, bu yüzden formumu örgü örerek korumayı düşünüyorum. ekvatoru dolaşacak uzunlukta atlı örmeye karar verdim.

  • harry pottera olan nefretimi artik tavana vurduran kitaptir.kitabin ucyuzuncu sayfassindayim su anda bu harry potterin bencilligi artik canima tak etti.ronlar yedi gardaslar.uc okuyor ikisi okulu birakti dukkan acti.o cocuklar keyiflerindenmi birakti okulu.parasizliktan birakti parasizliktan.arthur weasley tek mayisla kac tane cocuk okutuyor.yazik degilmi lan bu adama.harry efendi adamlar kovukta yasiyolar lan bildigin agac kovugunda.sen napiyon gidiyon kovuga yiyon iciyon ronun bacisinada cakiyon.hesabin altin dolu lan bir iki kulce siksan ne var.isin gucun artislik.isine gelmedimide hemen duygu somurusu.yok ben oksuzum yok ben yetimim yok voldemort beni bulsa cok pis kayacak.bu cocuk sunepe kaypak bisey oldu iyice.

  • türkiye'de olsa bebeğin psikolojisinde bozulma olmadığı ya da olay esnasında bebeğin direnmediği dolayısı ile olayda bebeğin rızası olduğu ve sanığın mahkeme esnasında iyi halinden dolayı beraat kararı çıkma olasılığı yüksek olurdu.