hesabın var mı? giriş yap

  • ilker başbuğ'un ekonomi, siyaset, eğitim, dış politika vs konularda bilgi birikimini, düşüncelerini bilmeden salt atatürkçü, cesur diyerek parlatmak da tam bizim milletimize göre bir tercih. cesaret konusunu da kozmik odaya girilirken, subaylar teker teker alınırken gördük.

  • 1 kişinin fakir 2 kişinin zengin olduğunu öğrendiğimiz ifade.

    fakirler ölür, zenginler hayatını kaybeder. daha öğrenemediniz mi?

  • sozlukteki nagehan'lardan istedigim hede.

    kocaman pankart yaptircam amk.

    adam anlamiyo.

    debe editi:

    db'ye ucuncu girisim, diger ikisi bi halta yaramadi, bari bu yarasin.

    soyle bi sosyal sorumluluk projesi varmis efenim:

    (bkz: #47169045)

    sosyal bir projenin gerçekleşmesi için sabırla okumanız dileğiyle...

    sakarya'nın akyazı ilçesi dokurcun beldesinde öğretmenlik yapmaktayım projemi gerçekleştirmek için yardımınıza ihtiyacım var öncelikle yapmak istediklerim:

    1-(bkz: bilgilendirici görseller) (bkz: 9 farklı makinenin çalışma prensibi)

    bu başlıklardaki gibi animasyonları gösterebileceğim bir elektronik pano

    2- (bkz: rubik küpü) (bkz: satranç takımı)

    gibi zeka oyunları (satranç kulübü kurmayı düşünüyorum)

    3-algebrator for students isimli programa türkçe yama yapacak programcı bir arkadaş

    her türlü matematik sorusunu çözen bu program çoğu dili destekliyor türkçe tabi ki yok

    4-http://www.idefix.com/…asp?sid=fjpufw5pzz4zirqrvvsc bu linkteki gibi görsel zeka bulmacaları tarzında kitaplar

    örnek sayfalar: http://www.ahmetbilal.com/102-u-pdf.pdf

    ve her türlü kitap(roman,şiir vs.) ihtiyacımız var.

    pırıl pırıl çocukların ziyan olmalarını engellemek bizim elimizde.

    her türlü destek beklenmektedir.

    ***çaylak olmayan bir arkadaşın konuyu fark etmesi*** ve gündeme getirmesi beklenmektedir.

    eğer kampanya ilgi görmezse başlık kendini imha edecektir.

    ulaşım: bavell0191@gmail.com (mail adresinin dandikliğine aldırmayın :)

  • orası kadıköy olduğu için yaptığı hareket kabul edilebilir(miş).

    mal olmanın bu kadarı, ahlaksız adamın ahlaksız destekçileri, fanatizmine sokayım senin...

  • evinde bile kamuflaj olsun diye koltuk döşemesinin artan kumaşından giyinen bir insanın evindedir.

  • neden yüzyılın dizisi yüzyılın ilk çeyreğinde seçiliyor.

    edit: madem entry ünlenmiş buradan walter white'ın taaa şaka şaka. neyse seni seviyorm sevgilim umarım bunu okuyorsundur :d.

  • hayal etmekte zorlandigim aga. yahu ben kardesimi sandiga gitmeye ikna edemiyorum adamin bir lafiyla nasil oluyor da 7000 kisi hem de onun istedigi partiye oy atiyor.

  • temel olarak iki tür (bkz: mızka) vardır: diatonic ve (bkz: chromatic harmonica). diatonikler genelde 10 delikli olur ve temel notaları vardır. örneğin c mızıkasındaki deliklere üfleme veya içine çekmeyle sadece c (do) majör dizisinin sesleri çıkar.

    kromatiklerde ise genelde 10-12-14 deliklidir ve bunaların bazılarında da "pompa" denilen bir mekanizma bulunur. bu pompa yardımıyla kromatik mızıkadan bir oktavı oluşturan 12 ses de çıkartılabilir.

    (bkz: mızıka) konusunda önce ne tür müzikten hoşlandığınız ya da ne tür müzik çalmak istediğinize karar vermelisiniz mızıkada. kromatik mızıka daha çok klasik müzik, caz, latin müzikleri çalmak için kullanılır.(bu müziklerin armoni yapısı nedeniyle çok sayıda sese ve geçişe ihtiyaç vardır pek bilmiyorum da öyledir herhalde.)

    diatonikler is blues, rock gibi müziklerde daha çok kullanılır. diatonik mızıkanın öğrenmesi göreceli olarak daha kolaydır.
    mızıka seçmeden sonra ilk iş mızıkayı düzgün tutmaktır. mızıka (sağ elini kullananlar için) sol elin baş parmakla işaret parmağının arasına oturtulup ağıza paralel şekilde tutulur, sağ el de elin büyüklüğüne göre istenen şekilde mızıkayı tamamen kapatacak şekilde sağ elin üstüne kapatılır.

    sonraki kısım ise mızıkadan düzgün bir şekilde tek nota (single note) çıkarabilmek. düzgün bir tek nota parmaklarınızla bir tek delik dışında tüm delikleri kapatıp mızıkaya üfleyip içinize çekmenizle çıkan sestir.

    bu gerçekten en önemli kısımıdır mızıka çalmanın.

    single note çıkarmak için kullanılan 3 teknik vardır:

    1) dil yuvarlama. genetik bir özelliktir. herkes yapamaz tam olarak dilini u şekline getirmeyi. yuvarladığınız dili mızkaya yapıştırısınız. mızıkayla hava alış-verişini yuvarlanan dilin ortasından yapar dille etrafdaki delikleri kapatırsınız. yapması zordur.

    2) dil ile kapatma. dilinizi kullanarak üfleyeceğiniz deliği ağzınızın sağ (sol) tarafında bırakır dilinizle sol(sağ) tarafta kalan delikleri kapatırsınız.

    3) balık dudağı(düz üfleme): ayna karşısında bir süre çalıştıktan sonra dudaklarınızı balık dudağı şekline getirip havanın girip çıkması için sadece bir delik genişliği kadar yer bırakıp.

    ben şahsen bu tekniği (3) kullanarak çalıyorum. diğer teknikler ilerki seviylerde bazı efektleri yapmak için avataj sağlasa da gerek dil sağlığınız için gerekse kolaylık bakımından 3. teknik daha mantıklı gözüküyor benim açımdan.

    düzgün tek nota sesleri çıkarmak gerçekten çok önemli. tam istenilen bir ses çıkarılana kadar 2 hafta süre geçebilir.

    gelelim harmonikalara.

    blues çalmak için piyasada en uygun fiyata alınabilecek nispeten en kaliteli aletler hohner ya da lee oskarların major diatonik harmoniklarıdır.

    orta üst seviyedekiler:

    hohnerın blues harp, marine band, special 20, pro harp, big river harp orta üst seviyee modeleri bunlar yaklaşık 25$ civarındalar. daha ucuz istiyorsanız hohner blues band fiyatına göre en üstün performansı veren mızıka ama bulunması kolay değil pek.

    blues çalmak için ise major diatonik mızıkayı "second position" ya da "cross harp" adı verilen teknikle çalmak gerekiyor. bu teknikle perfect 5'liler çevrimine göre c mızıkadan g blues şarkılar çalınıyor. (yani mızıkanın tonundan 5 yarım ses daha pes tondan blues çalınabiliyor.

    internetten araştırmayla daha detaylı bilgi bulabilirsiniz ancak genel olarak ditaonik harmonikalarda blues dizisi (major pentatonik ya da tam bilmiyorum bunu da) second position da:

    2:(bkz: diatonic harmonika)nın delik numarası
    d:draw (içine çekme)
    b:blow (üfleme)
    db:draw bend (bükme - içine çekerken havanın açısını değiştirip sesi yarım ses tizleştirme)

    2d , 3db , 4db , 4d , 4b , 5d , 6b

    major blues şarklara bu dizideki notaları kullanarak rahatça eşlik edebilirsiniz.

  • cin yerine (bkz: üç harfli) deriz. zira köklerimizde şamanlar var. şamanlar, bir nesnenin adı anıldığında, onun gücünün de çağrıldığına inanırlardı. o inanış şeklen müslüman olduğumuzda da devam etti, cin demedik de, üç harfli dedik.

    "okumak" sözcüğü bu yüzden hem "read, recite" karşılığı kullanılır, hem de "davet etmek" anlamındadır. anadolu'da sıkça kullanılan "davetiye" anlamında (bkz: okuntu) tabiri bu yüzden var. cin adını okuduğunda, cini davet edersin.

    tam olarak bu yüzden atalarımız börü yerine (bkz: kurt) demişler, kurt elma kurdudur, tırtıldır. fakat daha sonra kurt da yaygınlaşmış, onun da yerine "canavar" demişler. farsça "can-aver", canlı demek. hayvan yani. doğrudan adını anmamışlar da, üç harfli lafındaki gibi, canlı, hayvan demişler. fakat o da hep kurda dair kullanıldığı için, canavar türkçe'de olumsuz bir anlam kazanmış ki, ingilizce beast sözcüğünde de böyle bir durum söz konusudur.

    domuz da müslüman kültürün "olumsuz kutsal"larından. o yüzden domuz sözcüğü de anılmaz genellikle. (bkz: dağda gezen) tabiri iç anadolu'da domuz için kullanılır. dağdaki gavur, gavur, dört ayaklı da tespit ettiğim diğer kullanımlar. bu da sözcük tabusuyla ilişkili.

    tabii bazen buna tabu demiyoruz da, (bkz: euphemism) diyoruz. bazı kaba ifadeleri doğrudan söylemek bize ayıp geldiği için, imalı başka sözcükler kullanıyoruz. en meşhuru, don. don sözcüğü donanmak ile akraba. basitçe kıyafet demek. iç çamaşırı demek yerine, daha kibar olsun diye, iç çamaşırını ima ederek "don" demiş atalar, kıyafet anlamında. fakat bu euphemism o kadar yaygınlaşmış ki, aynı börü-kurt-canavar örneğinde olduğu gibi, yapışıp kalmış. bugün ortalama bir türk'e don dediğinizde bundan alta giyilen iç çamaşırını anlayacaktır. o yüzden söz gelimi dede korkut'taki "demir donlu mamak"ı kafasında demirden külot giyen bir adam olarak canlandıracaktır.

    bir diğer euphemism örneği de tuvalete dair. atalarımız da bizim gibi kızların pembe sıçtığına inanıyorlarmış. tuvalet demek istememişler o yüzden, ayak yolu demişler. 100 numara vs gibi başka kullanımlar da var, hepsi bu ayıp sayılan sözcüğü anmama kaygısından dolayı.

    aklıma gelen en ilginç örneklerden biri de, hayır kelimesi. türkçe "no" karşılığı aslında "yok"tur. azerbaycan'da hala yoh derler. değil sözcüğü de bir diğer olumsuzumuz. ancak "no" karşılığı hayır türkiye türkçesi'ne çok yerleşmiş.

    hayır sözcüğü, hayır hasenat terkibindeki, hayır işlemek deyimindeki "hayır". ama sanırım kibar istanbullular doğrudan ve rahatsız edici biçimde "yok" demek istememişler, reddetmeyi inceltmek istemişler, "hayır olsun", "belki böylesi hayırlıdır" anlamında hayır demişler. o kadar sık ve yaygın kullanılmış ki, yes=evet ve no=hayır iyice yerleşmiş.

    yine de anadolu'nun birçok köyünde "hayır" sözcüğünü duyamazsınız. yok, yoh, deel, değal vs derler ama hayır demezler. zira eğitimli, yüksek kültür dairesine mahsus bir sözcük, yaygınlaşması da ancak örgün eğitimle başlamıştır diyebiliriz.

    o yüzden yani ozanlarımızın "o dedi hayır" yerine "o dedi yok yok" demeleri.