ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
hatırladıkça iç burkan garibanlık anıları
-
1999 yılı, mecidiyeköy'de firewall yazdığımız günler. altı aydır maaş alamıyoruz. cebimde beş kuruş para kalmamış. kira ödeyecek param olmadığından ofiste kalıyorum. 1.5lt'lik plastik boş kola şişelerinin depozitosuyla kokoreç alıp karnımı doyuruyorum. yine ofiste sabahladığım günlerden biri. aşırı açım. boş kola şişesi bakındım, bulamadım. mutfaktaki buzdolabına bakmaya gittim. bomboş. sadece bir kavanoz zeytin var. açlıktan yarım kavanoz zeytin yemiştim. o kadar midem bulanmıştı ki sonrasında yıllarca kahvaltıda zeytin yiyemedim. hala da çok zeytin hastası değilimdir. o olaydan kısa bir süre sonra ekşi sözlük'ü kodlamıştım. yüksek dozda zeytinin etkisi olmuş mudur bilmiyorum.
edit: "madem beş paran yok kola şişeleri nereden?" diye soranlar oldu. ekseriyetle üçbeş kuruş parası olan iş arkadaşlarım dışardan getiriyordu. şişe depozitolarına ben konuyordum.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
bunu yazan kendi çapında çapkın bir arkadaş;
"rehberim silindi numaralarınızı mesaj atarsanız sevinirim :)"
hemen altına da sevgilisi;
"yollamazsanızda ben sevinirim."
yaran fıkralar
-
ögretmen sinifta madenleri ve ne kadar degerli olduklarini anlatiyormus. dersin bitiminde çocuklara sormus:
- "çocuklar! kim hangi madene sahip olmak ister?"
önce david cevap vermis:
- "platin, ögretmenim. onunla kendime bir porsche alirdim."
ardindan mike cevaplamis:
- "altin, ögretmenim. altinlarimla kendime sonmodel bir cadillac alirdim."
en son küçük joe yanitlamis:
-"silikon, ögretmenim. ablamda iki tane var, kapinin önündeki arabalari hayal bile edemezsiniz!..."
17.45'te evden çıkıp 17.30'da işte olan insan
-
iş yerine 24 saat mesafede oturan insan. acilen yeni bir iş bulmalı.
kıdem tazminatı caiz değildir
-
velakinki kul hakkı caizidir hatta kul hakkıyla hacı olmakta da sakınca yohtur.
ama inşaat şirketleri %500 kar ederken risk almış oluyorlar onun karşılığı oluyor.
alışveriş merkezinde montla dolaşan fakirler
-
duygusal fakirdir.
bu tür konularda yorum yapmayı pek haz etmesem de; ironi yapmadığı aşikar olanlara bir çift sözüm var:
güzel kardeşim, alışveriş merkezine evden ışınlanıp gitmiyoruz. 50 kiloluluk paltoyu elimde mi taşıyayım? kıçıma mı sokayım? sırtımda duruyor işte sana ne zararı var. amık!
babasının aksine tam bir fiyasko olan kişiler
-
öztürk serengil - seren serengil
15 temmuz'da atm kuyruğundaydım hemen eve kaçtım
-
anadolu çomarları da cnn'de reisin gazına gelip yumruk ile tank devirdiklerini zannediyorlardı diyerek sözüme devam edip, torunlarıma aktaracağım cümle.
mihail tal
-
mikhail tal'ın sovyet şampiyonalarından birinde büyük usta vasiukov ile oynadığı oyun “the hippopotamus game” olarak bilinir. oyunun bir safhasında atını feda etmek durumundadır, bir çok mümkün varyasyon vardır, ancak bunların sonuçlarını düşündükçe, atı feda ettiği zaman hiçbir şey elde edemeyeceğini de görür. ne yaparsa yapsın, rakibi, karşılık olarak iyi bir hamle yapacaktır. aklı dağılır ve bambaşka düşünceler içinde iken, aniden çocuk şiirleri yazan korney ivanovich chukovsky’nin, “the telephone” adlı absürd şiirinden, bir hipopotamın bataklıktan kurtarılmasının ne zor olduğu ile ilgili bir dörtlük, ilham gibi gelir aklına:
yuck. just my luck/to get stuck/hauling a hippo/out of the muck!"
etimolojik olarak da “nehir atı” anlamına gelen hipopotamla ilgili bu dörtlük, onu bambaşka yerlere sürüklemiştir. aynı zamanda bir mühendis de olan mikhail tal, artık tüm konsantrasyonunu buraya vermiştir: bir hipopotam, bataklıktan nasıl kurtarılır? aklına gelen çözümler arasında krikolar, manivelalar, helikopter ve hatta ip merdiven dahi vardır. uzun uzun düşündükten sonra, bu kurtarma operasyonu ile ilgili yenilgiyi kabul eder ve “boğulacak, çare yok” diye düşünür. aklına düşen “bataklıktaki at”ı feda ederken, aynı zamanda, satranç tahtasındaki atı da feda eder. kazanan tal olur. ertesi gün gazetelerde kendisinin, 40 dakika düşünüp hesap yaparak, atı feda edip son derece başarılı bir hamle yaptığını eğlenerek okuyacaktır.
babaların garip huyları
-
zamansız ölmeleri...
aleyna tilki'nin ödül töreninde yaptığı konuşma
-
mental olarak sağlıksız olduğunu belli eden konuşma.
bundan 3-5 tık ilerisi bir çöp kutusunda overdosedan ölü olarak bulunmak heralde.
çarşı pazarda kaybolmuş çocuk
-
çılgın kalabalıklar arasında yalnız kalmanın dehşeti genç dimağına dövme gibi kazınan, post apokaliptik
vahşete aşina nesildir.