hesabın var mı? giriş yap

  • rum mimar pappa kalfa tarafından 1903 yılında saray eşrafından arif sarıca için yapılmıştır. kendileri moda'ya ya da kadıköy'e yerleşen ilk türk ailelerden biri aynı zamanda.

    özellikle heybeti ile yolu moda'ya düşen herkesi selamlayan bir yapıda; çünkü sadece duvar yükseliği bile metrelerce. zengin bir taş işçiliğine sahip konak moda için nadide bir eser statüsünde.

    günümüzde ailenin üyelerinden ayşegül sarıca tarafından aslına uygun olarak konut biçiminde kullanılmaktadır. bu yönüyle de sevindirici bir hadise, çünkü anadolu yakası'nda bu ölçekli bir konağın konut olarak, aslına uygun biçimde kullanılması pek alışkın olduğumuz bir şey değil.

  • bu başlığa kaçıncı gelişim bilmiyorum ama sevdiğim iki yazar söz konusu olunca araya fazla mesafe koymamaya da özen gösteriyorum. bu kez her iki yazarın, dönemin bir diğer büyük yazarı ivan turgenyev ile olan ilişkisine değinmek istiyorum.

    turgenyev, tolstoy'un en yakın arkadaşıdır. tolstoy'dan on yaş büyüktür. bilindiği üzere turgenyev, aynı zamanda büyük bir romancıdır ve tolstoy'dan çok daha önce rusya'da tanınan bir yazar olmuştur. aralarındaki dostluk da tanınmış yazar turgenyev'in, yeni yeni ilk kitaplarını yazan tolstoyu edebiyat çevresine tanıtmasıyla başlıyor. aslında tanışmalarından çok daha önceleri tolstoy ve turgenyev birbirlerine uzaktan uzaktan hayranlık besliyorlardı. hatta tolstoy, sivastopol öyküleri adlı kitabını turgenyev'e ithaf etmişti. sonradan birbirlerini sık sık ziyaret eder olmuşlar ve kitaplarını yayınlamadan önce birbirlerine danışır olmuşlardı. uzun yıllar süren bu dostlukları, ufak bir yanlış anlama ve onu takip eden talihsizlikler silsilesi neticesinde bozuluyor. ama öyle böyle değil. hatta araları o kadar kötüleşiyor ki tolstoy turgenyev'i , o yıllarda rusya'da oldukça yaygın bir gelenek olan düelloya dahi davet etmişti (rus edebiyatının kurucusu puşkin'in de düello sonucu öldüğünü hatırlatırım). tabi turgenyev bunu reddediyor ve özür mektubu gönderiyor. ancak bu küslük tam on yedi yıl sürüyor. sonrasında ilginç bir biçimde bu kez tolstoy özür mektubu yazıyor ve barışıyorlar. turgenyev'in ölümüne kadar da dostlukları devam ediyor. hatta turgenyev'in ölüm töreninde konuşma yapması için çağrılan kişi olur tolstoy. bu dostluğun güzel yanı, her iki yazarın da birbirini beslemesi, etkilemesidir. tolstoy'un malum olan dini sorgulamaları ve roman yazmayı bıraktığı yıllarda turgenyev, mektupları ve ziyaretleriyle ona büyük destek olmuştur.

    bu iki soylu ve zengin yazar dostane takılırken garibim dostoyevski borç içinde yüzüyor. turgenyev dostoyevski'den üç yaş büyüktür. ikisi de hemen hemen aynı zamanlarda meşhur olmalarına rağmen soylu çevresiyle turgenyev daha tanınan bir yazardır. tolstoyla hayatı boyunca merhabası bile olmayan dostoyevski, soylu ve zengin olan turgenyev ile arayı her ne kadar iyi turmaya çalışmışsa da bunu hiçbir zaman başaramamıştır. zira, rasyonalist olan turgenyev'in aksine coşkulu bir yapıya sahip olan dostoyevski, belki de bu farklılıktan ötürü turgenyev ile hiçbir zaman anlaşamamıştır. aslında farklılıklar bunla da sınırlı değildir. turgenyev zengin, dostoyevski fakirdir. turgenyev alman hayranı bir batıcı, dostoyevski koyu bir rus milliyetçisidir. turgenyev iyimser, dostoyevski pessimisttir. bunca farklılığa rağmen, edebi çevrelerde sık sık karşılaşan bu ikiliden zararlı çıkan her daim dostoyevski olmuştur. hatta bir defasında, herzen, nekrasov gibi dönemin edebiyat dahilerinin de olduğu bir salonda turgenyevi diğerleriyle birlikte kahkahalar atarken gören dostoyevski, yeşilçamvari bir melodrama kendini kaptırıyor. yine alay edildiği düşüncesindedir. nitekim haklıdır da. zira bu koskoca adamlar, bu aydınlar, dostoyevskiyi aşağılayan bir şiir yazmakla meşguldürler. tüm bu problemlere karşın dostoyevski, borçlarından yurtdışına kaçtığı günlerde, gururunu bir yana bırakarak yine de turgenyev'den borç para istemeden duramaz. turgenyev ise daha önce belirttiğim üzere istediği meblanın tamamını asla yollamaz. dolayısıyla da ilişkileri uzun yıllar böyle bozuk durumda kalır. bu ikilinin arasının düzelmesi ise dostoyevski'nin ölümünden sadece bir yıl öncesinde, puşkin'in bir heykelinin açılış töreninde gerçekleşiyor. etkinliğe rusya'nın en büyük yazarları katılıyor ve sırayla konuşma gerçekleştiriyor. sıra dostoyevski'ye geldiğinde turgenyev de dinleyiciler arasındadır. dostoyevski milliyetçiliği, kardeşliği öven konuşmalar arasında turgenyev'in yapıtlarını da övüyor. konuşma bittiğinde neredeyse peygamber katına çıkarılan dostoyevski, karşısında gözü yaşlı turgenyev'i görüyor. ikili tokalaşıp birbirine sarılıyor. böylece neredeyse 35 yıla varan düşmanlık da bitiyor.

    edit: puşkin ile ilgili bilgi yanlışı düzeltildi. ilgili düzeltme için 07nowitzki nickli yazara teşekkür ediyorum.

  • hiç bir halt yapmadığı halde, "ben sizin için her şeyi yaptım, evimi arabamı sattım, hiçbir şeyi eksik etmedim" diyip(kesinlikle aksi durum söz konusu ise), bi de üstüne etrafa -kendi çabalarıyla bir yere gelmiş çocuklarıyla- ben yaptım işte benim eserim diyip caka satan baba hakkında ortaya çıkan en doğal sonuç, his.

  • 2 cocugum var, 4 ve 7 yasindalar. bir sure once bosandim. her insanin hayati ve yasadiklari farklidir. ben kendi evliligimde kendim ve cocuklarim icin iyi bir gelecek gormedigim icin bosandim. baba olarak iki cocugumun velayetini de aldim. calisiyorum bir yandan iki cocuguma bakiyorum olmadigim zamanlarda bana yardimci olabilen insanlar, yani ailem var. olmasalardi da bir sekilde bakici tutar veya isi birakir bir caresine bakardim.
    cocuklarim annelerini gormek istiyor mesela, anneleri degil gormek telefonla bile nadiren ariyor, yani is oradan bakildigi gibi degil, herkes evladini bagrina basmiyor. veya evladini cok sevdigini dusundugunuz insan oyle degilmis anliyorsunuz

    cocuklar ile kavga kufur icinde bir hayat surmektense bu sekilde yasamak daha iyi, terbiyeli yetistiriyorum, saygi ogretiyorum.
    evet cok ama cok zorlaniyorum, bir erkek olarak 2 cocuga bakmak butun gun ilgilenmek ve bunu yaparken gunlerini doldurarak gecirtebilmek inanilmaz zor, nihayetinde eline telefon tablet versem aksama kadar bir kosede otururlar ama vermiyorum, neyse kendimi anlatmaya gerek yok.
    kendiniz mutsuzsaniz ve bu mutsuzluk cocuklarinizin gelecegini tehlikeye atiyorsa oturup detayli dusunun. bosanma sureci de bir erkek icin hic kolay degil, inanin cekismeliye gidince ugramadiginiz iftira kalmaz, ustelik kanuna gore bunu kadin ispatlamak zorunda degil ordan hesap edin iste.