hesabın var mı? giriş yap

  • yıl 2011. kardeşimle alışverişe çıktık, bir alışveriş merkezindeyiz.

    - abiii. bu döner kapılar ne işe yarıyor??

    + güvenlik amaçlı. mesela avmye bir hırsız girdi ve koşar adımlarla dışarı çıkmaya çalışıyor. hırsız döner kapının tam ortasındayken; güvenlik görevlisi kapıyı durdurup, hırsızı hapsediyor ve polisi arıyor. *

    - vaaay süpermiş..

    bilmiyorum demeyi kendime yediremedim, salladım gitti..
    " babalar herkesi döver, abiler herşeyi bilir altın kuralı.. "

    yıl 2016.
    çalıştığım otele yeni bir eleman başladı geçen hafta. kendini beğenmiş, ukala bir tip..
    herşeyin en iyisini ve en doğrusunu bildiğini sanıyor..

    - müdürüm bu döner kapının kumandası nerde?

    +şalterden kapanıyor o. teknik servis bakıyor. seninle alakalı değil.

    - nasıl yani? diyelim ki acil bir durum oldu ve otele hırsız girdi. ben teknik servisi arayana kadar ohoooo. adam kaçar gider..

    +ne??

    - bu döner kapıların ne işe yaradığını biliyor musunuz müdürüm?

    + enerji tasarrufu. kapı her açıldığında içerisinin soğumaması için, içerideki havanın korunması için.

    - ne alaka? kapıyla tasarruf mu olur? güvenlik için o kapılar. dışarı kaçmaya çalışan birini ortada hapsedip, polis gelene kadar kaçmasını engellemek için.

    + namık kemal lisesinde mi okudun sen?
    -evet.

    + onur'u tanıyor musun?
    - kıvırcık olan mı?

    ne güzel söylemiş mark twain..
    "gerçek ayakkabılarını giyene kadar, yalan dünyayı 3 kere dolaşır."

  • dahil oldugum kuluptur.
    bir tuvalet
    bir mutfak
    bir adet tv
    bir adet aşiri rahat cekyat
    bir adet internet baglantili laptop
    bir adet sevismek icin eş
    sinirsiz gida

    bu imkanlar saglanirsa disari cikani siksinler.

  • bugun palo alto'da farmers market'te esi ve cocuguyla birlikte gordum. gitti, 5 dolara durum (burrito) satan cadirlardan birinde kuyruga girdi yemegini aldi, sonra oradaki butun insanlar gibi oturdu kaldirimda yol kenarinda efendi efendi yedi. sandalyeye bile oturmadi. gunes gozlugu, sapka falan da takmamis, hic kasma yok. bu alcakgonullu tavri acaip hosuma gitti.

    sonra aklima turkiye'de mark zuckerberg'in binde biri kadar parasi olup koruma ordusuyla dolasan zorbalar geldi. vay be dedim, zenginligi kaldirmak boyle bir sey iste.

  • bir insanın siki nasıl bir çocuğa kalkabiliyor, ben anlayamıyorum.

    anneannem öksüz kalmış, halası yanına almış, insan eti ağır derler, küçücük kız ona da ağır gelmiş olacak ki 12 yaşındayken dedeme vermişler. daha adet görmüyormuş anneannem. 13 yaşında teyzeme hamile kalmış, 15 yaşında annemi doğurmuş.

    çok fakirlermiş, kızlarına bezden çöpten bebek dikermiş ama önce kendisi oynarmış, hevesini aldıktan sonra bebekleri kızlarına veriyormuş ama yine de birlikte oyun oynuyorlarmış. dama yatıp geçen bulutları seyredip bir şeylere benzetirlermiş, çocuk anne ve çocukları.

    anneannem ölene kadar çizgi film seyretti, gizli gizli kendine oyuncak ve bebek alırdı.
    nur içinde yatsın, kaderini kabullenmekten başka çaresi yoktu.

    dedeme küfretmek isterdim ama iyi bir adamdı; üç çocuğunu da yokluk içinde okuttu, meslek sahibi yaptı ve anneannemi ve çocuklarını da çok sevdi. o da kimsesizmiş, ortada kalmış, köyün delisi gibi bir şeymiş (vizontele'deki deli emin gibi) . sonradan biraz aklı yerine geldi gibi. ya da biz ona çektiğimiz için dedem bize normal geliyordu.
    nereden nereye yine.