hesabın var mı? giriş yap

  • insanın içinden "sen ne ileri görüşlü güzel bir adammışsın ki, bizi böyle mezhepçi ışid, el nusra, boko haram, el kaide vs gibi yobazların eline bırakmamışsın" demesiyle vuku bulan minnet duyma hali. 1881'de doğan bir adamın vizyona bak, öte yandan 2014 yılında kazığa kelle takıp gezdiren mahluklara bak. sevmeyelim de taşa mı dönelim?

    edit: imla

  • galatasaray - beşiktaş maçi sonrasi, sergen beşiktaşli yasin'in formasini giymiştir maç bittikten sonra, bir kamera ile mikrofon gelir, röportaj başlar:
    -sergen sirtinda beşiktaş formasi var bunun anlami nedir acaba? {büyük av yakalamiş olmanin heyecani ile sormaktadir, acaba sergenin kalbinde hala beşiktaş mi vardir? büyük bir mesaj mi veriliyordur? aman tanrimdir!}
    sergen: valla yasin formami istedi, ben de çiplak gezecek değildim heralde

  • az önce şu diyalogların yaşandığı telefon numarası...
    kelimesinde abartı yoktur...

    daha önceki telefon konuşmalarından sıkılmış olan ben direkt konuya gireyim dedim:
    - ...bakın hanımefendi, yardımcı olalım diyorsunuz ama, bana net bir buçuk aydır yardımcı olamıyorsunuz... açıkçası hiç umudum kalmadı artık...
    ( karşıdan dünya kibarı sesli hanım kızımız sözümü balla keser )
    - ...bi dakka beyefendi bi dakka, bir tek şey söylemek istiyorum. umutsuz yaşamayın n'oluuuur.... mutluluğun değerini nasıl bilebilirdik ki umutsuzluğu yaşamamış olsaydık. nasıl anlardık kıymetini... hı? ( ben bu arada kızın söylediklerini not almak üzere kalem arıyorum )... biliyorsunuz, herkes böyle; herkesin bir yarası vardır. mutlaka vardır. o gülen yüzlerin altında kim bilir neler gizlidir... bilemeyiz di mi... ben sadece şunu söylemek istiyorum: bütün insanlar mutlu olsun, umutsuz olmasın... lütfen.
    ( ben hayvanlığımdan ödün vermeden )
    - n'oooolucak bu benim bağlantı?!
    - ben sizi servise aktarayım, hattan ayrılmayın lütfen, umutsuz olmak yok. tamam mı?
    .......

    gerçektir

  • antropolog deniz kandiyoti'nin, sosyal bilimlerdeki kadınlara ilişkin dar görüşlülüğü ortadan kaldıran, kadınların ataerkil toplumsal yapıyla eşitsiz (ezilen) konumları arasında denge kurmalarını sağarken kullandıkları stratejileri imleyen kavramı. ataerkil pazarlıklar, kadınların, evlilik, erkek çocuğun toplumsal hiyerarşideki üstün konumu aracılığyla kadının güç kazanmaya çalışması, kadının aile içindeki güç dengelerini kendi yararına kullanması gibi olgulara işaret eder. etmesine eder de... ataerkil pazarlık aracılığıyla da olsa, kadının ve diğer ezilenlerin toplumsal statülerinde kalıcı bir değişiklik olmaz... olan günü kurtarıp azıcık rahatlamaktır...

  • her hıdrellez'de bir gülün altına dileğimi ya kağıda çiziyorum ya da çakıl taşlarıyla resmediyorum, ayrıca gülün dalına aynı dileği tutarak bir de kurdele bağlıyorum, ertesi sabah kağıdı, taşları ve kurdeleyi alıyorum ve denize ya da bir akarsuya atıyorum.
    bunca sene her ne dilediysem oldu. mesela geçen sene ev diledim, gül ağacı bulamadığım için dut ağacının altına mavi mozaik taşlardan bir ev yaptım ve bu sene kendi evimde oturuyorum :)

    sadece çocuk dileğim olmadı, ya tıbbi olaylara karışmıyorlar ya da çizdiğim bebeği kedi olarak algıladılar ve zaten bir kedim varken bir kedi daha geldi eve. adını maşuk koydum.

    bir de bugün benim doğum günüm, annem "seni bana hızır ve ilyas getirdi" derdi ve ben kendimi çok özel hissederdim...

  • bundan sonra ayakkabı dünyasından ayakkabı almayacak olmama neden olmuş rezalettir. ayakkabılarımı simit dünyasından alacağım.

  • dışarıdan bakıldığında güzel bir şeymiş gibi duran ancak uzun vadede can sıkıcı olan özellik.

    30 yaşındayım. çalıştığım hastaneye gelen hastalar beni stajyer sanıyor. haliyle müdahalelrini bana yaptırmaltan kaçınan oluyor. her biine ayrı laf anlatıyorum.

    trafikte polisler zamanında farkederlerse sürekli durdurup ehliyet soruyorlar. hatta bazıları ehliyetsiz bir ergen yakalımış edasıyşa -delikanlı ehl.yet vardır umarım diyor.

    bu sene tekrar üniversiteye başladım. çocuklar muhabbette girerken kendi aralarında yaptıkları gibi biraz -lan -lun diyorlar. yaşımı fark edince özür dileyip sizli bizli konuşmaya başlıyorlar.

    ama sanırım en komiği bir kaç sene önce babaannemin mezarı başında yaşandı. mezarın yakınlarından geçerken bi uğrayim dedim. mezar başındayken köy ahalisinden bi amca geldi yanıma.
    -evladım nerden geldin sen
    -şehir merkezinden
    -nası geldin
    -arabam var amca
    -sen araba koşabiliyor musun yaşın kaç senin
    -28 amca
    -vah vah sen niye böyle kaldın evladım
    -?!@:!?
    (oysa normal bou ve kilodayım güdük değilim sadece genç gösteriyorum)

  • -çocuğu ateist diye mi terk ettin?
    +hayır, nedeni allaha inanmaması değil, bana inanmaması. allah var diyorum inanmıyor. yalancı mıyım ben?
    -fwjxvwjxhej?!?!