hesabın var mı? giriş yap

  • rastgele karşınıza getirilecek seçenekler arasında en iyisini seçmenizi sağlamak için oluşturulmuş sistem. diyelim ki n sayıda aday arasından 1 kişiyi işe alacaksınız ve her adayla bir görüşme hakkınız var, ya işe alıcaksınız ya da reddeceksiniz. bu sistemde e=2.71 sabit sayı olmak üzere ilk n/e kadarlık adayı reddediyorsunuz. bundan sonra kalanlar arasında reddettiğiniz adayların en iyisinden daha iyi olan ilk adayı işe alıyorsunuz. bu formül daire kiralama, araba alma gibi hayatın her alanında kullanılabilir. optimal stopping sayesinde en iyi adayı seçme şansınızı maksimize ediyorsunuz. sonuç: %37 olasılıkla en iyi adayı seçtiniz. (bkz: sekreter problemi)

  • bu uçağı asıl ölümcül yapan şey gau-30 mm avenger topu veya düşük irtifadaki manevra kabiliyeti değil üzerinde taşıdığı targeting pod'dur yani aa/aaq-28(v)'dir. targeting pod bu uçağa diğer avcı/bombardıman uçaklarındaki kabiliyeti kazandırmakla beraber diğer uçaklarda olmayıp da bu uçağa özgü olan yukarıda yazdığım iki şey ile birleşince ortaya gerçek bir ölüm makinesi çıkıyor. tgp'yi 30 mm'lik topuna sabitleyip hedefi, topun baktığı noktayı tgp ile millerce öteden, görebilir veya tgp ile tespit ettiğiniz hedefi maverick* füzesi ile hurda yığınına çevirebilir veya lazer güdümlü bombalarla* hedefi yaklaşık yüzde yüzlük bir başarı oranı ile 20.000 feet gibi bir irtifadan imha edebilirsiniz. bu uçağın en sevdiğim yanlarından birisi de tf34-ge-100 motorlarından çıkardığı o karakteristik sestir. dcs a10-c warthog ile çok fazla içli dışlı olunca bu makineye göbekten bağlanıyorsunuz. paint scheme olarak 74th ft* candır, baldır.

  • ne kadar ileri gidebileceklerini merak ediyorum. sabah erken kalkıp, işe gitmeden biraz tenis oynayan, sonra duşunu alan insanlar var. o arada fırınlar da açılmış oluyor (!) taze ekmekle kahvaltısını ediyor, kahvaltı sonrası biraz gazete keyfi, sonra iş. ve bunu yapanlar öle ne yaptığını bilmeyen insanlar değil. misal, ne kadar ölçüdür bilmiyorum ama, aralarında ünlü holdinglerin üst düzey yöneticileri de var.

    yanlış anlamayın, yargılamıyorum, her konuda kendimi kaynak eser zannetmiyorum. ama iddiam odur ki bu kadarı artık sabah insanı olmak falan değil. ne sabahı yahu? hangi sabah? bir önceki günün insanı bunlar.

  • hiç konuşmadan birlikte saatlerce vakit geçirecek kadar ve hatta bundan tarifi zor bir haz duyacak kadar yakın olmak, benim için herhangi bir insan ilişkisinde ulaşılabilecek en son noktadır.

    tanıdığım onca insan içinde karşılıklı olarak bu kadar içten bir sevgi bağı kurduğum birkaç kişi var yalnızca. örneğin kendi kardeşlerimden bile sadece biriyle bu ölçüde derin bir ilişki kurabildim.

    bu durumun ne kadar özel bir lütuf olduğunu dün akşam daha bir iyi anladım. favori kardeşimle haliç'teki teknelerden birine binip kalabalık şehirden biraz uzakta, karanlık denizin içinde sessizce yol aldık bir süre. ilk o fark etti, anın tadını çıkarmak ve iletişim kurmak için konuşmak zorunda değildik. hatta bu sükunetin içinde sanki daha da iyi anlıyorduk birbirimizi. huzur tam da böyle bir şey demekti. sevdiğin ve seni sevdiğinden emin olduğun can dostunla yan yana oturup kelimeler olmadan anlaşmak...

  • fiyatları arasinda ortalama 1 lira olan yerli uretim ile ithal ürün kiyaslamasi. ben nedense yerli ureticilerin amaclarinin, kalkinmayi tetikleyici ya da dunya pazarina giriş atilimindan ziyade var olan piyasadan kaniksanmis ithal fiyatlarla en yuksek kari kazanmak oldugunu dusunuyorum. yanlis dusunuyor da olabilirim tabii. simdi bu mevzu bahis findik kremasinin demirbasi findigi yeterince uretiyor muyuz? evet. hani su ureticinin kilosunu 10 liradan satip marketten 70 liraya aldigin findik. heyecan ariyoruz galiba ki ihrac ettigimizi geri ithal ediyoruz islenmis olarak. neyse, seker pancarı da ic anadolu'da yeterince var mi? var. geriye kaliyor kakao, ki bu da dunya geneline guney amerika'dan ya da afrika'dan ihrac ediliyor. simdi kardesim, bu urunun 3 ana bileseninden 2'sini yeterince uretiyorken neden markette nihai urunun fiyati ithal urunle ayni? bunda da mi otv var, nedir? yap bakalim arada dramatik bir fark sonra nutellanin talebi nasil dusuyor gör.

    edit: ozelden aksi yonde fikirlerini paylasan arkadaslara tesekkurler.

    edit: arkadaslar tamam sagolun ogrendim manisada nutella fabrikasi varmis, en buyuk findik tedarikcisiymis vs vs.

  • osmanlı imparatorluğu döneminde kel olmak hem devlet içerisinde hem de sosyal hayatta büyük bir kusur olarak görülmüştür.

    asırlarca varlığını sürdüren bu imparatorlukta neden kel paşa sayısı iki elin parmaklarını geçmez diye düşündünüz mü hiç meselâ?

    çünkü devşirme alınacak çocuğun babasının bazı kusurlara sahip olmamasının yanında kel de olmamasına bakılırdı. hâl böyle olunca genetik miras olarak kelliğin enderunda da devam etmesi büyük oranda engellenmişti.
    buna rağmen kel olan kimseler ise zaten bunu lakap olarak ömürlerinin sonuna kadar taşımışlardır çünkü bu durum istisnadır.
    örneğin; kel hoca ibrahim paşa. 60 yaşında iken 21 gün sadrazamlık yapmış ve idam edilmiştir.

    dünden bugüne istanbul ansiklopedisi'nin 3. cildinde de bahsi geçtiği üzere düztabanlık, aşırı boy kısalığı ve kellik, ahâlî arasında uğursuzluk belirtisi olarak görülmüştür.
    bu sebepledir ki halk arasında da bir kişi kel ise ona bu ünvanı yakıştırma eğilimi osmanlı'da çokça görülmüştür.

    osmanlı hekimleri, küçük yaşlarda hadım edilip haremde görevlendirilen ağaların saçlarının kat'a dökülmediğini fark etmişler ve kısırlığın saç dökülmesini engellediğini iddia etmişlerdir. sahiden de harem ağalarının yüzleri pirüpak iken saçları da oldukça gürdür.

    tâ m.s. 1. yy.'da yaşamış olan romalı hekim ve bitkibilimin babası olarak görülen dioscorides pedainus'un önerdiği droglar osmanlı hekimleri tarafından da saç dökülmesine karşı kullanılmıştır.
    zaten pedainus, osmanlı hekimlerince adı sürekli anılan kimsedir ve kendisinden skoridos olarak bahsedilmiştir.

    fatih sultan mehmet'in hocası akşemseddin de mâi kibrit-i şerif risalesinde bahsettiği karışımla kelliğin çözülebileceğini iddia etmiştir.

    ikinci mahmud döneminde istanbul'a gelen avrupalı hekimler de buradaki erkeklerin avrupa'dakilere göre daha az saç dökülmesi sorunu yaşadıklarını fark etmişler ve bunun birincil sebebi olarak türk hamamlarını işaret etmişlerdir. yani hamamların kelliğe engel olduğunu söylerler.

    osmanlı'da kelliğe karşı bir reçete olarak sıkça sunulan merhem-i bâselikûn ile yazımı sonlandırıyorum:

    20 miskal çam sakızı

    20 miskal balmumu

    10 dirhem fındık kabuğu külü

    100 dirhem zeytinyağı

    4 dirhem taneçadırı

    20 miskal zift ( kara sakız yağı )

    malzemeleri birbirine katılarak kelleye sürülür imiş!

    denemenizi tavsiye etmem kel arkadaşlar*

    millet ne mevkilere geliyor kel mel! dünya çok değişti.

  • jüri öncesi gecelerde sabahlarken görülmesinden en çok korkulan renktir. nitekim kendisi gökyüzünde belirdiğinde bu güneşin az sonra doğacağına işarettir. zaman geçmiş, gece bitmiş, sen de bitmişsindir ancak proje bitmemiştir.

  • birkaç ay önce r4bia diye dalga geçiyorduk, simdi r4bia olsa “dolar dip yaparken sesi cikmayan eksici” derler bizle dalga geçerler.

    griz mriz yoh, ehonomi çoh eyi.

  • üst komşum tayfun abi alman bi kızla evlenmişti ben çocukken. tayfun abi yakisikli degildi, zengin hic degildi ama cidden cok iyi adamdi.

    karisi hayatimda gelmis gelmis tanidigim en iyi kadindi.

    ailecek gorusurduk. guzel de kadindi. sempatikti, iyi idi. turkce ogrenmisti, yarim yamalak konusurdu ama iyi anlardi. annemler de bayilirdi kendisine.

    sallama bi hikaye anlatmiyorum. izmirde komşumuz tayfun abi ve alman karisini anlatiyorum.

    bi arkadas alman kadinlarini irkçi diye itin g.tüne sokmuş. butun alman kadinlarini bi çirpida dibe sokmuşsunuz.

    tayfun abinin karısı da mi ırkçı??? yazlikta yan komşumuz da almandi. adamin adi eric ama kadinin adini unuttum. yaşlilardi baya. turkceleri zayifti ama 10-15 sene komşu kaldik bunlarla (sonra serefsiz bazi emlakcilar kazik atti bunlara kacmak zorunda kaldilar burdan). harika insanlardi ikisi de. her gun selami eksik etmezlerdi.

    ne acayip yav. asıl bizim ulkedeki bi kesim dunyanin en buyuk ırkçısı ama cidden bundan haberleri yok.

  • servet ve esnaf düşmanıyım ne kadar zevklendim ne kaddaaarr zevklendim anlatamam size...
    edit: ne kadar çok avm tapar varmış mesaj kutum patladı...
    edit1: ironiden anlamayan nesle aşina değiliz ( bkz: bi üstteki entry )
    edit2: o avmlerin çoğunun arazisi aslında sizin depremde toplanma alanlarınız idi ( istanbul'da 15 yıl yaşadım )
    edit3: hala mesaj kutumdan küfredenler var ... ağır söverim geri bilginiz olsun ...
    edit4: sanırsın ki sözlük değil avm patronları derneğinde konuşmuşum bunları.. adamın parkı gitmiş yerine ucube bina dikilmiş; gelmiş oksijen ziyanları giden parkını toplanma alanlarını savunacağına bana küfrediyor...