ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
cristiano ronaldo'lu türk telekom reklamı
-
cristiano ronaldo'nun hız kazanmak için türk telekom'u tercih etmesi konulu reklam filmi.
ronaldo bundan sonra sık sık maçtan kopacak anlaşıldı. messi'ye kaldı meydan.
asgari ücret 5 bin tl olsun halk oylaması
-
halk hangi kararı verirse her zaman halkın kararı başımız üstünedir."
yaran facebook durum güncellemeleri
-
biz anadolu'ya göç ederken, çinliler bizim arkamızdan "gerçekten gittiler mi lan acaba" diye baktıkları için gözleri kısılmış.
ultra hd blu-ray
-
blu-ray formatına göre başlıca farkları
1- disk kapasitesi tek katmanda 25gb tan 66gb a, çift katmanda ise 50gb tan 100gb a yükselmiştir.
2-blu-ray h264 codecini kullanırken, ultra hd blu-ray lerde %40 daha fazla sıkıştırmaya imkan verdiği iddia edilen h265 codec i kullanılacaktır.
3- hdmi 2.0 standartına geçilmiştir.
4-çözünürlük 1920×1080p den 3840×2160p ye yükselmiştir.
5-hdr desteği gelmiştir.
4 ağustos 2015 adana sıcağında yumurta pişirmek
zen and the art of motorcycle maintenance
-
hikaye bir adamın, oğlu ve iki arkadaşıyla birlikte yaptığı uzun motosiklet yolculuğundan oluşuyor. yolcular, metalik-plastik yalnızlıklarının hüküm sürdüğü, özdeki çirkinlikleri yapay bir stil cilasıyla kapatılmaya çalışıldığı, stilize nesneler, stilize insanlar ve ilişkilerle dolu bir hayatın yaşandığı amerikan kentlerinden, sapa dağ yollarından, uçsuz bucaksız düzlüklerden geçer, bir dağa tırmanır ve en sonunda okyanusa varırlar.
adam yolculuk boyunca bir de iç yolculuk yaşamakta, başka doruklarda gezinmektedir. kendi deli geçmişine, aklın ötesinde yolculuk yapmaktadır. akılcılık dediği hayaletin peşinde antik greklerden modern bilim felsefesine kadar bütün batı düşüncesini kat eder. etrafındaki bütün çirkinliğin, sahteliğin sebebi olduğu söylenen teknolojiyi suçlamaz. sorun, teknoloji üreten insanlarla ürettikleri nesneler arasındaki ilişkidedir. bunun da temelinde gerçekliği, özne ve nesne diye uzlaşmaz karşı kutuplar koyutlayarak kavramaya çalışan akıl anlayışındaki genetik bir bozukluk yatar. bu anlayış, nitelik sorunuyla hesaplaşamaz. bir sanatçının yapıtını oluşturduğu, bir tamircinin bir motosikleti özenle tamir ettiği saf nitelik anlarında özne ve nesne özdeştir. bir yanda bir insan, bir yanda dünya/nesne yoktur. değer yoksa olgu da olamaz. iyi gerçekliğin bir biçimi değildir, kendisidir.
pirsig’e göre dünyayı politik programlar oluşturarak düzeltemezsiniz, bunlar ancak temeldeki değerler sisteminin doğru olması durumunda işe yarar. dünyayı düzeltmenin yeri önce kendi yüreğimiz, kafamız ve ellerimiz ve onlardan çıkan iştir. bu yüzdende insanoğlunun yazgısını düzeltmekten değil, motosikletin nasıl onarılacağından bahseden bir kitaptır bu. çünkü gerçek motosiklet kendimiz denen motosiklettir.
ayrıntı yayınlarından çıkan kitabın, arka kapak yazısından alıntı..
paris'i farelerin istila etmesi
-
çözümü bizdedir.
fransa'ya iyi niyet adına hemen bizim sokak kedilerinden büyük bir ekip yollayalım. hem paris havası almış olurlar, hem de karınları bir güzel doyar :)
40 milletvekili ile yapılabilecekler
-
genel merkezdeki küçük salonda kına gecesi tertip edilerek kına yakılabilir mesela.
ilk bilgisayarda yapılan mallıklar
-
hemen herkesin bilgisayarla ilk tanıştığında yaptığı, şimdi çoğu komik gelen mallıklardır.
sene 1985-86 falan, babamın aldığı commodore 64 sayesinde hayatımda ilk kez bir bilgisayarı kanlı canlı görmüştüm.
babam bilgisayarı televizyona bağladı, açtı. bilgisayar açılır açılmaz oyunlar başlayacak sandığım için elimde joystick ile bekliyorum.
meşhur mavi açılış ekranı geldiğinde hayal kırıklığı yaşamıştım. babam da -anlamamıştı herhalde ki- bırakıp gitmişti.
oyunun kasetle yüklenen birşey olduğunu da bilmiyorum daha. ready yazısı bana bakıyor ben ona bakıyorum, ne yapacağımı da bilemiyorum.
bir komut verilip bilgisayar anlasın diye bir tuşa basıldığını ve o tuşun return olduğunu da öğrenmişim bir yerlerden, çocuk aklıyla "oyun oyna" yazıp return'e basmıştım ve hayatımın ilk syntax error'ünü almıştım.
hala hatırladıkça gülerim.
nick'inden pişman olan yazar
-
nicki ile şifresinin yerini karıştıran adam da dahildir bu gruba.
bartu küçükçağlayan'ın sahnede etek giymesi
-
marjinal ağğğbiii, tabuları yıkıyooo ağğğbii.