hesabın var mı? giriş yap

  • çaylak arkadaşların her gece algoritmasına saydırdığı liste. biz de zamanında az saydırmamistik. ayrıca bu vesileyle caylak arkadaşlara söylemek istediğim bir şey var. entryleriniz okunmuyor sanmayın. her gece caylak entryleri okurum uzun uzun. eminim bunu yapan çok yazar vardır. okunmuyor diye üzülmeyin.

  • çoğunluk kendi mesleğini yazmış. bana bi' gülme geliyor.

    yıl 2020. yapay zeka, çeşitli libraryler ile şu an bile kendi kaynak kodlarını geliştirebiliyor. adam da gelmiş inşaat mühendisliği yazmış.

    (bkz: yazık kimin çocuğuysa)

  • balkonda gündüz vakti uzanmış film izliyorum, hangi film hatırlamıyorum; derken bir sahne geliyor, etraf karanlık, karakterle göz göze geliyorum, "hmm korkuyu, çaresizliği çok güzel yansıtmışlar" diye düşünüyorum ki göz göze geldiğim kişinin filmden bir karakter değil, ekrandaki yansımasına mal mal bakan ben olduğumu anlıyorum. allah belamı versin.

  • sözlüğün kendi arasında anlaşabildiği üç konu vardır evlat; birincisi monica ablamız, ikincisi bal porsuğu, üçüncüsü ise ince siyah külotlu çorap...
    onun için fazla saçmalama, valla doğduğuna pişman ederler seni burada.

    linç başlasın.

    t:mal beyanı

  • emekliye neden çalışan bakıyor anlamadım. emekli kişisi çalıştığı zaman maaşından prim kesilmiyor muydu? bu kesilen prim belli bir süre sonra emekliye verilmek üzere kesildi. yani baş edemiyorsak bu sistemi zorunlu olmaktan çıkaralım. çünkü bildiğim kadarıyla kesilen sigorta primi zorunlu.

  • ruhsal ve psikolojik bir hastalıktır. hiçbir zaman ses konusunda tatmin olamazsınız. dinlediğiniz müziklerde bütün frekansları, enstrümanları, müzisyenlerin enstrümanlarına dokunuşuna kadar duymak istersiniz.

    cep yakmayan hiçbir kulaklık-hoparlör-media player sizi tatmin etmez. bir süre sonra daha iyi müzik dinleyebilmek için tonla para dökmeye başlarsınız. yine tatmin olmazsınız.

    bazen acaba ideal ses nedir diye düşünürsünüz. hayatınızdan en iyi örnek olarak sadece mikrofonlanmamış enstrümanlarla yapılmış klasik müzik konserleri gelir.

    arabanızın hoparlörlerini değiştirirsiniz, "alçak frekanslar doygun gelmiyor acaba kapıları söküp yalıtım mı yapsam?" şeklinde manyakça düşüncelere itilirsiniz.

    laptop ve telefonun hoparlöründen şarkı dinlemekten nefret edersiniz. güya taşınabilir bilgisayar olmasına rağmen sırf ses sistemine bağlı kalması için laptopu evin içinde gezdiremezsiniz. telefonunuzun kulaklık çıkışı hiçbir zaman tatmin etmez.

    katlanabildiğiniz en düşük bitrate oranı 320 kbps olur. müzik arşiviniz her bir tanesi en az 30 mb olan flac formatında şarkılardan oluşur.

    hastalık değil de nedir?