hesabın var mı? giriş yap

  • hakkaten çok yerinde bir kaç tespit ve eleştiri var reklamla ilgili. tek başlık altında toplayabiliriz: cihangir solcusuna hitap ediyor.

    vay amk neymiş bu cihangir solcusu ya, herkes herkese diyor ama kimse alınmıyor üstüne. hadi neyse. peki cihangir solcusundan oy almasınlar mı? yutub'a koydukları reklamla erzincan kemah köyüne mi hitap etsinler? o değil sen kendini ne sanıyon, torna işçisi misin, çukurova'da pamuk mu topluyorsun, yozgat'ta çiftçi misin allahın günü internettesin yarrağıma bak ya? sensin olm cihangir solcusu. sana hitap ediyor reklam. o yüzden kime hitap ettiğini şıp diye anlayıp adını koyabiliyorsun. reklamı yutuba koymuşlar, bizim cin gibi "gerçek solcular" hitap ettiği kitleyi beğenmiyor. hey allahım.

  • biz yazmaya bıktık ama kimse aramaya inanmadı. sonra kızıyorsunuz.

    çok basit arkadaşlar. başlıkta ara kısmına "handsome" yazılacak o kadar.

    (bkz: #25039096)
    (bkz: #26060465)
    (bkz: #44026215)
    (bkz: #52094335)
    (bkz: #53569824)

    bir değil iki değil tam beş kavanoz bal, sadece bir kavanoz bal fiyatına. sourtimes bal dünyası iyi günler diler.

  • savunmasını okuduğumda hunharca güldüğüm bir adet halk şoförünün yaptığı tacizdir.

    --- savunma ---

    ''o gün otobüs kalabalıktı''
    --- savunma ---

    hangi gün boş ki amk?

  • yemek hazırlarken kedimin de yiyebileceği bir şey yere düştüğünde "bu senin payınmış" diyerek kabına koyardım, ki zaten çoğu zaman kabına koymama gerek bile kalmazdı. bir şeyler düşürürüm ümidi ile dibimden ayrılmazdı. tamam, itiraf ediyorum, bazen de bilerek düşürürdüm sırf o yesin diye. iki sene önce kedim öldüğünde onu apartmanımızın bahçesine gömdüm. şimdi yemek hazırlarken yere bir şey düştüğünde "bu senin payınmış" diyerek camdan, onu gömdüğüm yere atıyorum, en azından sokağımızın kedileri yesin onun payını diye.

  • genel bilinen bilgi kendisinin hiç düşürülmediğidir. oysa 1944 yılında radyatörüne aldığı isabet neticesinde rusya topraklarına zorunlu iniş yapmıştır. uçağın başına kontrole gelen ruslardan ise karın ağrısı numarası ile kurtulmuş, birliğine kadar yürüyerek geri dönmeyi başarmıştır.

  • dinlemek ile okumak arasında beyin açısından fark var mı diye sorulmuştu. bir kaç kaynak okudum.

    time'de yayınlanan ve akademik bir deneye dayanan araştırmaya göre herhangi bir fark yokmuş. 3 grup oluşturmuşlar. unbroken diye bir sci fi kitap seçmişler. 1. grup okumuş, 2. grup dinlemiş, 3. grup hem dinlemiş hem okumuş. sonrasında ise ayrı ayrı testlere sokulmuşlar ve arada bir fark yokmuş. tabi ki makale "listening for pleasure not for work or study" yani roman tarzı kitaplar için böyle. iş ya da eğitim içerikli akademik kitaplarda işler değişir diyor.
    https://time.com/5388681/audiobooks-reading-books/

    ikinci olarak neuroscience dergisinde türk akademisyen fatma deniz'in de içinde olduğu bir grup bir kitabı okurken ve dinlerken beyinin haritalandırmasını yapmış ve beyinde iki eylem sırasında da birbirinin aynısı beyin dalgaları oluşmuş.
    https://www.jneurosci.org/content/39/39/7722

    kıssadan hisse kitap kokusunu içine çekcen diyen balicilere aldırmamak lazım.

    edit: "unbroken" sci fi değil ikinci dünya savaşı hakkında bir kitap. gözümden kaçmış. @source code uyardı.

  • olayın altında yatan sebep plüton'un güneş sistemi aidatlarını geciktirmesiymis. güneş'e çok uzak olduğu için ısınma problemleri yaşayan plüton, "ulan bizim paramızla merkür ısınıyor" gerekçesiyle doğal gaz aidatlarını ödemek istememis. vay sen mısın ödemeyen?