ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
11 ocak 2020 iran'ın uçak düşürdüğünü kabul etmesi
-
bu cinayette hayatını kaybeden siavash ghafouriazar, yakın arkadaşımın concordia üniversitesi'nden yüksek lisans arkadaşı. nişanlısı sara mamani ile birlikte montreal'de yaşıyorlar, aralık ayında ev almış dayamış döşemişler, sadece evlenirken sevdiklerimiz yanımızda olsun diyerek iran'a düğün yapmaya gidiyorlar ve geri dönemiyorlar. 2 gündür etkisinden çıkamıyorum, concordia üniversitesi'nin anma için yayınladığı fotoğraftaki mutlu yüzlerine baktıkça kalbim kırılıyor.
düşünüyorum. başarıyorsun, güzel olan her şeyin düşmanı çağdışı bir ideolojinin maymunu olmuş bir ülkeden gidiyorsun, yüksek eğitim alıyorsun, öncesi de sonrası da olmayan tek 1 hayatın var, yeni bir şeyler inşa etmeye çalışıyorsun o tek hayatı insana yaraşır şekilde yaşamak, sokaklarda ahlak polisinden dayak yemeden insan gibi giyinmek, düşüncelerini insan gibi dile getirmek, insan gibi eğlenmek için. sadece en mutlu günümde sevdiklerim yanımda olsun diye bu bok çukuruna geri dönüyorsun kısa süreliğine ve hayatın elinden alınıyor. hayallerin, geleceğin, mutluluğun ve dahi mutsuzluğun. her şey, sapık mollaları beslemekten, ölümü kutsallaştırmaktan, ciyak ciyak ağlamaktan, cenazelerde ezilip ölmekten başka hiçbir halt başaramayan ama sineması çok iyi diye salak salak övülen, tahran'a inse 5. dakikada sokakta dayak yiyecek gerizekalılar tarafından "3 milyon yıllık kadim pers medeniyeti ağğğğbiieee" diye ululanan bir molla rejimi tarafından elinden alınıyor, "yanlışlıkla". ne diyecek şimdi iran halkı ve yetkili merciler? "kader, kısmet, allahın takdiri" bitti gitti. o muhteşem pers medeniyetine de molla rejimine de hiçbir şey olmaz, toz bile yerinden oynamaz korkmayın. olan siavash ve sara'ya, o uçaktaki zavallılara oldu işte.
edit: aldığım diğer bilgiler, uçak noel tatilini değerlendirip iran'a ailelerinin yanına gelen akademik kariyerli insan dolu, sırf university of ottawa'da doktora yapan 3 öğrenci var bu hafta anması düzenlenen. phd, post grad, profesör tittlelı insan dolu uçak ve mollalar çıkmış "özür" diliyorlar. özür dileme, sen de öl molla.
vücut geliştirme
-
1900'lerin başlarında bugünkü anlamda vücut geliştirme diye bir şey yoktu, büyük kasları olan insanlar vardı ancak bu kişiler büyük kayaların kaldırılması, etkileyici ağırlıkların çekilmesi ve genellikle hile ve beceri ile seyirciyi eğlendirmeye yoğunlaşmışlardı.
vücut geliştirmenin profesyonelleşmesi sanayi devrimi'ne bir cevap olarak gelişti. büro işleri ve fabrikaların ortaya çıkmasıyla birlikte, bu yeni sedanter yaşam tarzının ülkenin erkeklerinin erkekliğini nasıl etkilediğine dair artan bir endişe vardı.
eski vücut geliştiriciler, vücutlarındaki her kasın gelişmesinden ziyade en ağır ağırlıkları kaldırmaya odaklandılar. sonuç olarak, çoğunun gelişmiş kaslarına eşlik eden yağlı karınları ve kalın bacakları vardı. sürekli olarak etkileyici fiziksel güçlerini sergileyerek dikkat çekiyorlar ve diğer “strongman”lere sürekli olarak meydan okuyorlardı.
daha sonra tarihe “modern vücut geliştirmenin atası” olarak kabul edilen eugen sandow, bu sığ düşünceye meydan okumuştur. asıl adı friedrich muller olan alman vatandaşı, gücünün yanı sıra fiziğini de geliştirerek seyircinin kas yapısını da takdir etmesini sağlamış. daha sonra “kas gösterileri”* olarak adlandırılan gösterileri yapmıştır.
sandow, sadece inanılmaz gücü için değil, aynı zamanda heykel gövdesi şeklinde olan vücudu ile de ünlüydü. şovları ağırlıkların kaldırılması gibi güç gösterilerinin dışında, kasların esneterek kas detaylarının ve kaslı vücudunun sergilenmesini de içeriyordu.
16 ocak 1904'te amerika'daki ilk büyük ölçekli vücut geliştirme yarışması new york, madison square garden'da gerçekleşmiştir. yarışma, health & strenght gibi vücut geliştirme dergilerinin yayıncısı bernarr macfadden tarafından da desteklenmiştir.
yarışmanın kazananı, “the most perfectly developed man in the world” ilan edilen al treloar olmuştur.
eugen sandow 1894
eugen sandow 1896
eugen sandow 1902
eugen sandow 1902
george hackenschmidt 1900
george hackenschmidt 1905
louis cyr 1900
louis cyr 1905
lionel strongfort
frederick winters 1904 olimpiyatları
mr eggleton - 1905 (sandow'un vücut geliştirme okulunun müdürü)
murray 1905 sandow vücut geliştirme yarışması kazananı
georg lurich 1910
georg lurich 1910
bernarr macfadden 1918
strongman 1920
a. dandurand 1927
kaynak
27 eylül 2014 mephisto'da işten çıkarma
-
birkaç ibiş yüzünden bütün insanları aynı kefeye koymak kitabevinde çalışan bir insana bir defa yakışmaz. ulan şunu anlayamadınız? meslekler, renkler, bölgeler kötü olmaz; insanlar kötü olur.
bir lisede yaşanabilecek en dumur olaylar
-
bir grup abazan gencin bornova anadolu lisesi'nin bahcesinde yanyana dizilmek suretiyle cok afedersiniz "am" yazmasi. ust katlardan kendilerini farkeden ogrencilerin gulmekten yerlere yatmasi. bahcedeki ogretmenlerin olan bitene anlam verme cabalari...
cihan araçman
-
ne intel ik ne de kapitalizmin bu oyunda suçu yok.
psikopat yıllarca ailesinden ve arkadaşlarından kendisini saklayabildiyse yılda bir kez görüştüğü ik dan tabii ki saklar.
iyi okullarda okumak, çok para kazanmak, aileden sevgi görmek psikopatlığı geçirmiyor, belki fakir ve eğitimsiz bir insana göre daha iyi sakladığı için farkedilmeden yaşamasına yol açıyor ama kesinlikle yok etmiyor.
öte yandan intel, samsung, unilever gibi şriketlerin şahısların psikopatça tavırlarını başarıya giden yol olarak görüp destekledikleri de bir gerçek.
uzun yıllar samsung , unileverin belli markaları, mastercard vs bakan ajanslarda çalıştım. müşterilerimin ortak özelliği kendilerinde diğer insanları rahatsız etme hakkı olduğunu sanmalarıydı.
kaba olmak, başkalarını kırmak, olmayacak bir işi zorlamak, mesai saatleri dışında taciz edercesine aramak onlar için “utana sıkala” yapılan eylemler değildi, aksine başarı göstergesiydi.
yani 23.45 de revizyon için aramak “adanmışlık”, 1 iş parasına 3 iş çıkartmak için karşı şirketi tehdit etmek “iyi pazarlık” , ekibindeki bir insana kafayı takıp onu insanların önünde rezil edercesine sürekli yermek “liderlik”.
hal böyle olunca ahlaksızca hırsı insanlar başarılı oluyor, makul insanlar ise alt kademelerde yer alıyor çünkü adamın / kadının patronu çıkıp “evet haklısın gülsu çalışması çok zor ve problemli ama sayesinde 2 liralık işi 1 liraya ve 5 hafta yerine 4 haftada bitirdik o yüzden şirketimiz için değerli bir “asset” “ diyebiliyor. yani ahlaksızlık, tehdit, kabalık şirket çıkarını sağladığı sürece ödüllendiriliyor, böyle olmayanlar “vasat” olarak kalıyor...
cihan açarmana geri dönersek.
hırslı ama vasat.
kimse alınmasın 1999 yılında bilgi üniversitesine girmek dünyanın en kolay şeyiydi, öss den barajı geçmeniz bile yeterli oluyordu neredeyse (açıkçası bizim okulda bilgi 2003-2004 yıllarına kadar öss de istediğini kazanamayanların gittiği okul olarak kaldı.) o nedenle 1999 yılında bilgiyi kazanmış birisine akıllı diyemeyeceğim, ortaokul-lise eğitimini yazmadığına göre vasat bir okuldan. robert, alman vs olsa onu da büyük harflerle yazardı mutlaka.
mutluluğu bile “türkiyede en mutlu ilk 10 aile arasında girerdik” diyerek sıralandıran manevi derinlikten yoksun bir babanın verdiği hırsla yaşamış. düşünsenize mutluluğunuzu bile sıralandırmanız gereken bir ortamda büyüyorsunuz...
1986 yılı efsane gırgır kapağı
-
sağcıların 30 yıl geçmesine rağmen aynı yalanları söylediğini gösteren kapak.
değişen hiç bir şey olmaz mı bu ülkede?
http://hizliresim.com/3pbp25
meselenin 6 yaşındaki kız çocuğu olmadığı gerçeği
-
doğru.
sadece 6 yaşındaki kız çocuğu değil.
farklı yaşlardaki nice erkek ve kız çocuklar, kadınlar mesele.
ve biz, neye taptığınıza bakmadan diyoruz ki
çocuklardan kadınlardan elinizi, gözünüzü çekin artık!
hayattan bugüne kadar öğrenilen en önemli şey
-
bundan 50 yıl önce de, 100 yıl önce de, 1000 yıl önce de, tıpkı bizim gibi insanlar hemen hemen bizimkine benzer bir hayat yaşadılar ve ölüp gittiler.
onlar da hiç ölmeyecekmiş gibi para ve güç kavgası yapıyorlar, envai çeşit siyasi entrikalar çeviriyorlardı.
milyonluk kitlelerin yarı tanrı addedip önünde diz çöktüğü imparatorlar vardı.
hepsinin aileleri, akrabaları, çevreleri vardı.
şimdi neredeler?
hepsi toprak olup gittiler.
bütün bunlardan bana kalan, veysel karani'den öğrendiğim şu ders oldu:
-allah'ı biliyor musunuz?
-evet
-başkalarını bilmeseniz de olur.
-allah sizi biliyor mu?
-evet
-başkaları bilmese de olur.
madem dünyada her şey zamana yenik düşecek, her şeyi yel alıp gidecek, dünyaya lüzumundan fazla batmak anlamsızdır.
ahiret hayatımız ve oradaki refahımız ise iman ve marifetullah derecesincedir.
melis sezen'in ayağı
-
ayak diye açtığım fakat fırıncı küreği ile karşılaşmamı sağlayan görsel içeren başlık.
ingilizceyle ilgili hatırlanan ilk şey
-
(bkz: good morning class)
bir lisede yaşanabilecek en dumur olaylar
-
sınıfta anıl var. anıl'ın cyborg olduğunu düşünüyoruz. anıl bir anadolu lisesinden bizim okula bizim bilmediğimiz bir puanı yükseltmek için gelmiş. anıl odasının duvarına güneş saati çizmiş.
sınıfta gülcan var. matematik hocası gülcan'ı seviyor. bu dünyada belki de bir tek gülcan'ı seviyor. hatta gülcan'ın karnesine "unutma unutulanlar unutanları asla unutmaz" yazmış. (bkz: ibrahim erkal)
hocanın sorduğu bütün sorulara ya anıl parmak kaldırıyor ya gülcan. biz de not tutmak zorunlu olduğu için deftere çizdiğimiz şekillere not süsü vermeye çalışıyoruz. figüranız biz.
bir gün hoca tahtaya bir soru yazdı. yabancı bir ses "30 derece" dedi.
hoca sınıfı bakışlarıyla taradıktan sonra sordu "kim dedi onu?"
alper, anıl ve gülcan'ın sultasını kırmanın verdiği sevinçle "ben" dedi.
hoca alper'in sırasına doğru ilerledi. hoca yaklaştıkça alper'in suratındaki zafer ifadesi yerini endişeye bıraktı. gelen bir aferinse şimdiye kadar gelmiş olmalıydı...
hoca kendisinden beklenmedik bir çeviklikle alper'e dalıverdi. hem de ne dalmak... sağlı sollu. duvar tarafında oturan alper'in kafa lambrilerden sekip tekrar tekrar hocanın yumruklarıyla buluştu.
alper büyük bir şok ve küçük bir beyin sarsıntısı yaşarken hocanın soluk soluğa sesini duyduk:
"parmak kaldırmadan konuşma!"
kedilerin bu kadar sevilme nedeni
-
gezdirmek, oyun oynatmak, yıkamak, eğitmek, sosyallestirmek vs hiçbir şeye ihtiyaç duymaz.
koy mamasını, kumunu takılır kafasına göre.
köpek öyle mi. sabah mesaiye başlarsın köpekle. kediye 10 gün erzak bırak, 10 gün sonda eve gel, niye geldin yarram diye yüzüne bakar.
fotoğraftan çirkinlik testi
-
program işliyor gençler, bana "hmm.." dedi. mealen"allah'ın yarattığına kötü bir şey deyip de günaha girmeyelim abi de niye upload ettin ki fotonu sen bilmiyor musun kendini" anlamı çıkarttım. "godlike" kategorisinden kızlar eqlesn, swh.