hesabın var mı? giriş yap

  • "şimdi çıkmış geçenlerde birisi, elinde de gitar, biliyorsunuz bunlar gitar çalar, bağlama nedir bilmezler, ağzında da mızıka, diyor ki senin savcın varsa benim de bilmemnem var. ya sen kimsin ya. sen kimsin. bi de bana diktatör diyorlar, ben diktatör olsam sen cıkıp orada o lafları edebilir misin." putin.

  • öğrenci evinde yalnızken hasta olup, kusmaktan öleceğini sanmak da bunlardan biridir. açlıktan ve kusmaktan kalkıp yemek dahi yapamazsınız. sonra arkadaşlarınıza böyle bir olay yaşadım deyince neden söylemedin gelip bir çorba yapardık derler. böylece siz de gariban değil de mal olduğunuzu anlarsınız.

  • tam bu coğrafyanın yorumu. bu kafada adamları bir şekilde tepeden indirmedikçe, ne toplumsal ne de bireysel boyutta burnumuz boktan kurtulur.

  • bu sene ki şampiyonluk inanın bana hiç bir galatasaray'lının skinde bile değildi, zaten ömrümüzün yarısı gs şampiyonlukları ile geçmiş. ama bu sezon öyle belden aşağı vurdunuz, bizlere öyle öfke birktirttiniz ki o arkasında durduğunuz ağzı bozuk, kenafir gözlü zübbeyi sezon sonu bizzat sizlere gönderteceğiz, sokaklarda yürüyüş yapacaksınız istifa etsin diye.

  • öfff yine hakkında tatsız derecede bilgi sahibi olduğum bi konu.
    çok iş aradım ben ya. yazık bana.. neyse. iki işe yarar kelam edeyim.

    öncelikle hangi ülkede ne alanda iş aradığınıza göre şansınız artıp azalıyor. iş aradığınız ülkenin ne alanlarda adama ihtiyacı var, hangi endüstrileri gelişmiştir, hangi piyasaları büyüktür, bunlar çok önemli.

    sonra, o ülke çok göçmen alan, talep gören bir ülke mi? çünkü öyleyse, zaten hindistan ve çin gibi ülkelerden 2 masterlı, doktoralı adamlar bu ülkeye göçüyor olacaklar, türkiye'deki gibi sizin civarınızda eğitim almış adamlarla değil, çin ve hindistan gibi, aşırı nüfuslu ülkelerin en parlak, girişken adamlarıyla yarışıyor olacaksınız.

    ve son olarak dil çok önemli. işi aradığınız ülkenin dilini akıcı bir şekilde konuşuyor musunuz? mülakat için aradıklarında karşıdakini zar zor mu anlayacaksınız, yoksa derdinizi anlatmaktan öte "ben dilinizi çok güzel konuşuyor, kendimi rahat ifade ediyorum, ne müşterilere karşı ne şirket içinde iletişim sıkıntısına sebep olmam"ı ispatlayabilecek misiniz? valla garson diye bile işe almıyorlar sonra.

    bu üçünü göz önünde bulundurduktan sonra farz ediyorum ki zaten mozambik'te değil, gelişmiş ve modern bir ülkede iş arayacaksınız. dolayısıyla kendinizi ona göre sunmaya da hazır olun.

    bu ne demek?

    her iş başvurusu için başvurduğunuz şirketi iyice araştırın, mümkünse hatta başvurduğunuz departmanın başı kim adını filan öğrenin, sizi işe almaktan sorumlu kim, adını öğrenin ve ona göre kasıtlı bir saldırı planı düzenleyin.

    yabancılar cover letter isterler illa. cv'den farklı. "ben şöyle bi insanım, beni şu sebepten işe alın" diye bir adet cover letter yazıp her yere yollamanızı önermiyorum. onun yerine

    "sayın [departman başının adı ya da işe almaktan sorumlu kişinin adı], şirketinizin hastasıyım, müthişsiniz, her yaptığınızı takip ediyorum, sizinle çalışmak için yanıp tutuşuyorum. ben şöyle okumuş, böyle deneyimli bir insanım, özellikle sizin şirketinize şu yüzden uygunum, bu pozisyonda beni işe alırsanız çok açık ve net belirttiğim şu şu şu çıkarları sağlamış olacaksınız, şirketinizin şu özelliklerine şunu bunu katacağıma inanıyorum. takım çalışması, öğrenmeye açık vs. cv'im ektedir, mümkünse ofisinize gelip tanışmak isterim, cevabınızı dört gözle bekliyorum." gibi, şirkete, başvurduğunuz pozisyona özel bir cover letter yazın. kısa tutun, uzunu okumazlar. ama türkiye'deki gibi direk çöpe de gitmez. okuyorlar bunları. ama özellikle başvurduğunuz şirkete yönelik olmalı. yani her başvuru için tekrar yazmanız gerek.

    sonra sizi aramalarına hazır olun. belki mailla "yok seni istemedik" derler, belki mailla mülakata çağırırlar filan ama yine yurtdışında bu süreçler türkiye'de olduğundan daha meşakkatli oluyor. dandik küçük bi firma bile referanslarınızı kontrol eder, isminizi internetten mutlaka ve mutlaka aratır, telefonla mülakat + yüzyüze mülakat+ ikinci yüz yüze mülakat isteyebilir.

    ek belgeler ekleyebiliyorsanız ekleyin. portfoliolar, örnek işler, websiteniz, linkedin hesabınız, ne varsa.

    ülkenin çalışma vizesi koşullarını öğrenin, sigorta ve vergi sistemlerini öğrenin. benim de deneyimleyerek öğrendiğim üzere, bazen sırf sizin vizenizle uğraşmak istemedikleri için sizi işe almıyorlar. başvurmadan önce çalışma vizesi alabiliyorsanız, çalışma vizenizin hazır olması sizi en azından diğer başvuranlarla denk konuma yükseltir. çalışma vizeniz sınırlı süreyse, uzun vadeli pozisyonlarda es geçiyorlar. bunları bilerek yurtdışında iş bulmaya heveslenin. sonra hayalkırıklığına uğramayın.

    mümkünse kısa kontratlı olsa da bir iş kapmaya bakın ki, sonra daha oturaklı işlere başvururken o ülkede deneyim gösterebilecek konumda olun.

    türkiye'deki okulları bilmiyorlar, hangisi iyi, hangisi kötü anlamıyorlar. aynı şey türkiye'den göstereceğiniz deneyim için de geçerli. mesela web designersınız, çok havalı şirketlerle çalıştınız. şirketleri bilmezler, kafadan çemişkezek muhtarlığında çalıştınız muamelesi yaparlar, o yüzden dizaynları gösterebilmek lazım. eğer yaptığınız iş gösterilebilecek bir şey değilse dediğim gibi, o ülkede deneyim gösterebilmek için bile olsa kontratlı, geçici işlere de başvurmanızı öneririm.

    en ideali, rahat konuştuğunuz yabancı dilde, mesleğinizin aranan bir meslek olduğu bir ülkede, elinizde profilleriniz, portfolyonuz, cv'niz ve kasten başvurduğunuz şirkete özel yazılmış cover letterınızla, ulaşılabilir referanslarınızla, "benim çalışma vizem var" diyerek başvuru yapmanız.

    çünkü aynı iş için yarıştığınız insanlar bu şekilde başvuruyor olacaklar.

    sadece zorluklarını yazmışım gibi oldu ama evet, zor bir iş. kolay olsa herkes yapardı. gerçekçi bakmak lazım ki gerçekçi bir şansınız olabilsin.

    iyi şanslar.

  • al abicim. al al şu ağrıya overrated diyenleri...

    ucunda kanca bulunan bi sopayı geçir yumurtalıklarına. geçir ve çek çekiştir var gücünle. bak bakalım bi daha "yeaaa ne var 10 dakika ağrır geçer, niye bu kadar abartiyosunuz yaaaaaa " diyebiliyolar mı?

    yahu kazara top sürtse, 3 takla 5 burgu ata ata taç çizgisine gidip şeyini uluorta çıkarıp zeval gelmiş mi gelmemiş mi diye işeyerek test eden sensin... kıymetli çünkü.

    sonra kalkmış benim her ay döllenmeyen yumurtamın "artık bu bedende işim yok hacı. döllenmedim de... ee hadi bana müsade" diyip, yine benim rahmimi yırtarmışcasına kendini dışarı atması olayına acısını hiç çekmediğin, bilmediğin halde yorum yapan da sensin...

    ulan bi kere de bişeyi bilmeyin be...