hesabın var mı? giriş yap

  • 1- evrim doğal bir süreçtir. entropi neden artıyorsa, heyelan neden aşağı doğru oluyorsa bir canlının evrimi de aynı sebepten olur, fizik ve kimya kanunları o şekilde yönlendirdiği için.

    2- evrim herhangi diğer doğal süreçler gibi bilinçsiz olduğundan bir amacı yoktur. harika çözümler geliştirdiği gibi aptalca şeyler de geliştirir, iki kafalı canlılar, mikrosefali, şeker hastalığı, hemofili, anemi, delik kalp vb şeyler evrimin bu aptalca, doğal olarak hayatta kalamayan geliştirmeleridir.

    3- kızlık zarının kızlık denetimi için yada başka birşey için geliştirildiği fikrine sahip kişiler burada sadece kendine güldürüyor...

    kızlı zarı aksesuar tragus neden varsa ondan vardır. bir anomalinin genetik olarak birikmesi ve popülasyonda yaygınlaşması sebebiyle. bazen bu anomaliler tesadüfen canlının hayatını kolaylaştırır, bazen bir boka yaramaz bazen de canlının hayatını zorlaştırır.

    eğer kolaylaştırırsa ve canlının gen aktarımını arttırırsa daha iyi görüş, daha gelişmiş beyin, daha iyi kamufle olan kürk gibi, bu anomali sonraki nesillerde varlığını devam ettirmekle kalmaz rafine olur, belirginleşir ve görülme sıklığı artar.

    eğer hiçbir katkısı olmazsa görülme sıklığı ortalama bir düzeyde kalır.

    eğer hayatı zorlaştırıyorsa, polisefali, delik kalp vb, gen aktarımına müsaade etmediğinden kendi kendini eler ve görülme sıklığı azalır.

    yaşam şartları değişir de olumsuz bir mutasyonun gen aktarımına etkisi azalırsa, şeker, kalp hastalıkları, kanser, göz bozuklukları, sakat uzuvlar vs gibi bu mutasyonların görülme sıklığı artar.

    hayat dediğin şey bu kadar basit işte.

    kızlı zarı küçük dudaklarla ilgili bir mutasyondur, çoğu zaman hayata etki etmese de bazen zar yırtılmasına bağlı aşırı kanama, enfeksiyon gibi sebeplerle ölüme yol açabilir. - ancak- seçilime etki eden kültürel bir olgu, kızlık zarı olan kadınları korur, diğerlerini toplumdan dışlar, öldürür yada vahşi hayatta ölüme terkederse görülme sıklığı artar. evrimsel bir amacı olmasına gerek yoktur.

  • çeviri konusunda benim gibi takıntılı bünyeler için aşağıdaki bilgiler yararlı olabilir. kaynak olarak internetteki yorumlardan topladığım ortaya karışık bilgiler diyebilirim.

    çevirmen olarak:
    fransızca'da: cemal süreya, yaşar nabi nayır, sabahattin eyüboğlu, nesrin altınova, samih tiryakoğlu, hakkı süha zengin, şevket deniz, erdoğan alkan, ismail yerguz, roza hakmen ve tahsin yücel
    ingilizce'de: hamdi koç, seçkin selvi, sevin okyay
    rusça'da: mazlum beyhan, ergin altay, nihal yalaza taluy, ayşe hacıhasanoğlu, hasan ali ediz, leyla soykut ve mehmet özgül
    almanca'da: behçet necatigil, zeyyat selimoğlu, iris kantemir, ahmet cemal, gülperi sert, regaip minareci
    italyanca'da: şadan karadeniz, şemsa gezgin
    ispanyolca'da: roza hakmen

    aynı zamanda;
    avi pardo, ataol behramoğlu, ülker ince, yusuf eradam, fatih özgüven

    çeviri konusunda güvenebileceğiniz yayınevleri:
    hasan ali yücel klasikler dizisi
    meb tercüme bürosu
    can yayınları
    yapı kredi yayınları
    iletişim yayınları
    varlık yayınları
    metis yayınları
    kültür bakanlığı yayınları
    yaba yayınları
    mitos boyut yayınları
    sander yayınları
    altın kalem yayınları
    cem yayınları
    e yayınları
    everest yayınları
    sosyal yayınları
    adam yayınları
    doğan yayınları
    merkez yayınları
    plato yayınları
    mediacat kitapları
    iş bankası yayınları
    marka yayınları
    ayrıntı yayınları
    epsilon yayınları
    engin yayınları
    remzi yayınları
    parantez yayınları
    altın kitaplar
    6:45 yayınları

    uzak durulması gerekenler:
    kum saati yayınları
    timaş yayınları
    oda yayınları (zaman zaman)
    bordo siyah yayınları (zaman zaman)
    mercek yayınları
    mavi yelken yayınları
    armoni yayınları
    kitap zamanı yayınları
    alfa yayınları
    inkılap yayınları
    ithaki yayınları
    izmir ilya yayınevi
    iskele yayınları
    mustafa bahar
    indigo kitap

    not: yorumlar ve öneriler gelirse ekleme/çıkarma yapılır.

    ekleme için fdensyeordankya'ya, stabiliz'e, zephyrus'a, zach dawnbringer'a, blockperception'a, the zombie hunter'a, i am aysberg'e, high anchor bunget'a, riwi'e, tibetli rahip'e, korsan patates'e, jack oneill with two ls'e teşekkürler.

  • herkesin babası melek olmuyor, insanlara ergen diye bir şeyler yaftalayıp durmayın. baba var sen hastayken başında endişeden uyuyamaz, baba var bodruma kapatır 15 sene tecavüz eder işkenceyle. ikinci durumda görürüm sizi ben.

    debe edit:

    ben debe uzerinden sosyal mesaj vermeyi pek sevmiyorum. dua edeyim siz de amin diyin.

    ramazan ayi hakkimizda insaallah hayirli gecmistir. allah oruc tutanlarin oruclarini kabul etsin, su guzel dunyaya huzur ve ferah getirsin. din, dil, irk ayirmadan bir garibana bir mazluma bir fakire eziyet edenin, canina kast edenin tez elden belasini versin ve onu kahretsin.

    ramazan bayrami oncelikle biz muslumanlara tekrar merhameti hosgoruyu ve sevgiyi hatirlatsin. allah muslumanlarin kalbine kardesligi ve insan sevgisini tekrar tohum misali eksin. o tohum buyusun yesersin, kalplerimizi bir insani insan oldugu icin, sahip oldugu guzel karakter icin sevebilecek misale getirsin. o tohum koca bir agac olsun, meyveleri ile cevremize de bu guzel duygulari asilayabilmeyi saglasin.

    aramizdaki onca serefsize, pislige, kotu kalpliye, arsiza, hirsiza, makaraciya inat allah dini dili irki ne olursa olsun hicbirimizden rahmetini esirgemesin.

    bu bayram sadece muslumanlar icin degil, gercekten tum insanlar icin bayram olsun.

    herkese iyi bayramlar. optum hepinizi.

  • türkmen evine bir şıh misafir geldi. içeri buyur edip köylülerle birlikte odaya aldılar. köylüler "ne keramet edecek!" diye ağzının içine bakarken, şıh arada bir irkilir gibi yapıp “hoşt” diyordu.

    köylüler bunun bir keramet olduğunu anladılar ama ne kerameti olduğunu anlayamadılar! merakla sordular: “ya şıh hazretleri, nedir o arada hoşt dediğin ?..”

    şıh: “bir köpek kabe'nin duvarına işeyecek gibi niyetleniyor. onu görüyorum tabii ki, hoşt diye kovalıyorum…”
    köylülerin itikadı bir iken bin oldu…

    olanları kapının eşiğinden dinleyen evin hanım ağası sofrayı hazırladı. herkesin önüne üzerinde et olan pilav geldi…
    şıhın tabağında ise sadece pilav vardı…

    şıh bir süre etsiz tabağa baktıktan sonra, kapıda beliren hanım ağaya “benim tabağımda et niye yok, bunun bir sebebi var mıdır ey hatun?” diye sordu…
    hanım ağa yaklaştı, tabağı ters çevirdi, onun etlerini pilavın altına koymuştu. pilavın altında etlerin gözükmesiyle elindeki kepçeyi şıhın kafasına indirdi:
    “ulan tabağındaki eti görmedin de, kabe'deki iti mi gördün deyyus!"

    not: fakir baykurt'un on binlerce kağnı hikaye kitabından alıntıdır

  • hızlı ve öfkeli 5/fast five adli film ve filmde oynayan vin diesel uzerine cevirdikleri muhabbet:

    cenk: bugun hizli ve ofkeli 5/rio soygunu adli filmden biraz bahsetmek istiyorum.
    erdem: cenk bey hizli ve ofkeli'nin sonuncusu ta$ ve sopalarla cekilecek demi$tiniz. dogru mu?
    cenk: dogrudur, bunu ba$ka $eyler icin de soylemi$tim.
    erdem: peki diesel dostumuz oynuyor mu filmde?
    cenk: dizel dostumuz var biraz hesapli olsun diye kendisini oynatmi$lar.
    erdem: hic bu filme uygun biri degil. dizelden o kadar surat hayatta cikmaz.
    cenk: ama devamli yari$iyorlar ya butun film boyunca. kim bilir kac depo gitmi$tir.
    erdem: dizel olduguna gore o ofkeli olan. hizli olan oburu. benzinli.
    cenk: benzinli olan hizli. bu da "beni geciyor devamli geciyor, ben yoku$ bile cikamiyorum." diye sinirleniyor. 5. filmin butun hikayesi bu.

    beynimi tokatlayan ikili. diyalogu dinledigimden beri pambik gibiyim amk.