ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yakışıklı olan ama sevgilisi olmayan erkek
-
ilk adımın sürekli erkeklerden beklendiği toplumlarda çokca rastlanan modeldir.
edit: epeyce beğenilen bu entryden sözlükte kalabalık bir yalnız ve yakışıklı erkek popülasyonunun yaşadığını anlıyoruz.
(bkz: sadece güzel insanlar)
daire kapısını açık bırakıp metrekare kazanmak
-
balkon kapısını açık bırakarak tüm istanbul'a sahip olunabilir.
büyük düşüncen
vücut geliştirme
-
şu an yağlı ev böreği yiyerek okuduğum tüyolar.
steroid falan demişler. gezegen değil miydi o ya?
nike cortez
-
nike'ın efsane ayakkabı modeli...
yıllar önce kullandığım ve son derece memnun kaldığım nadide nike modellerinden birisidir... yaklaşık 9 sene önce kullanmıştım siyah-beyaz modelinden,oldukça şık ve rahattı...şimdi yerinde yeller esen bu ayakkabının aynısından bulmak 9 sene sonrasına nasipmiş...
http://images.nike.com/…-mens-shoe-433174_004_a.png
beşiktaş'a saha sonuçları da yardım etti
-
"hakemler olsun, federasyon olsun, saha dışında çok güzel sonuçlar alıyoruz ama beşiktaş'ın sahadaki başarıları yüzünden lider olamadık"ın kısa ifadesi.
teyze kızı amca kızı dayı kızı hepsi caiz
-
(bkz: hepsicaiz.com)
nba'den gelip okeyde yancılık yapmak
barda hatunla muhabbet açma klişeleri
-
zamaninda tam tersini yasamistim. hatunun biri benimle muhabbet acma yoluna girmisti.
-selam:)
-s ss selamm
-muzik cok iyi degil mi?(ayni zamanda hafiften oynuyo)
-evet. burasi her yonuyle iyidir:)
-sana katiliyorum:)
-evet
-ya yanlis anlamazsan bir sey diyecem sana
-niye yanlis anlayayim ya soyle soyle :)
-ya biz 6 kisiyiz sen teksin. rica etsem masalari degistirebilir miyiz?
-taam. olur. ok. peki.
-tesekkurr:)
dosdogru eve gitmistim amk.
sokağa çıkma yasağını iptal etme kararı aldım
-
şahsımın canı böyle istemiştir.
24 temmuz 1683 the lg'nin türkler viyana'da haberi
-
dünyanin en eski yayinevine sahip (bkz: cambridge university press) ingilterede basilmis bir gazetedir. yani 1584yilinda ilk kitaplarini basarak osmanliya 145 yil fark atmislardir.
öte yandan, o dönemde ingiltere'de okuma yazma bilme orani %15. osmanlida matbanin kuruldugu yillarda (bkz: 1729) ise okuma yazma orani %50nin üzerinde. osmanli'nin son dönemlerinde okuma yazma orani en iyi tahminlerle %4. türkiye ise bu %50 orana 1960larda ulasabilmis.
sonuc olarak büyük imparatorluk öyle oy atmaya padisah gibi giyinip gitmekle, cebinde sucuk ekmek, kafana fes takmakla olmuyor. eger osmanli imparatorluguna bir özleminiz varsa padisahlar, haremi, anneleri, sadrazamlari, devlet adamlari ne kadar yerli ne kadar milli bir ona bakin? öyle herkes burali olsun, herkes bu dili konussun, herkesin ne giydigine ne yedigine ne ictigine bir adam karissin anca öyle olursa biz osmanli oluruz demek de ancak sizin gibi beyinsiz trollere yakisir
eve gidince haber ver diyen insan
-
pek çok yerde böyle birini bulursan onu asla kaybetme diye sözler, fotoğraflar paylaşılmaktadır... kesinlikle katılıyorum; bu cümle içten söylendiğinde önemsemeyi, değer vermeyi gösterir. bir de bunu ergen tripleri, baskı unsuru olarak görenler vardır ki, merak ederim sorunları daha önce hiç önemsenmemiş olmaları mıdır yoksa karşısındakini önemsememiş olmaları mı?
evet arkadaşlar, hayatınızda böyle biri varsa asla kaybetmeyin, sahip çıkın, vazgeçmeyin...
datça
-
çılgıncasına yapılaşan, dağı taşı tipsiz çirkin evlerle dolan belde.
fakat susuz belde.
su yok datça’da.
yok abi su.
yeraltısuları var, onlar da kuruyor.
yol kenarında, bayırda çayırdaki çeşmeler birer birer kuruyor.
buna rağmen evlerin otellerin bahçelerinde havuzlar dolup taşıyor, bahçelere yerleştirilmiş sulama sistemleri tüm gün fırıl fırıl çalışıyor, sular yollara taşıyor. evin sahibini uyardığında “faturasını ben ödüyorum sanane” diyor.
3-5 seneye datça çöle dönecek, içecek su kalmayacak,kimse farkında değil.
hadi, doğal yaşamı, ağaçları, estetiği falan geçtik, unuttuk, vazgeçtik bunlardan. ama su olmadan nasıl yaşanacak? şu an datça’da son 1-2 senede yapılmış evlerin tamamı dolsa, mevcut yeraltı suları birkaç senede tükenir. her sene daha da kuraklaşıyor, daha az yağmur alıyor. bu kadar insan, bu kadar ev susuz ne yapacak, çok merak ediyorum.
2017 de 1 ay kadar süren bir susuzluk yaşadık, mahvolduk. denizden bidonlarla su taşıdık tuvalete dökmek için. ve geçen 3 senede binlerce yeni ev yapıldı. ve bu evler 1+1 400.000 liraya satılıyor, bahçeli falan da değil. 2.000 liradan aşağı kiralık ev bulmak zor.
bu işin bir ilmi yok mu?
buranın su kaynağı bu kadardır, bu kadar eve yeter, bu yüzden böyle böyle tedbirler alınmalıdır..
tabii burası türkiye, bugünü kurtaralım, yarına allah kerim.
belediye de bütün yıl datça’ya gelin diye deli gibi reklam yapıyor. tamam turizm geliri önemli datça için. ama su yok abi, çok yakında susuz kalacak datça.
kaçak yapılar, site inşaatları türkiye’nin en önemli tarihi kazı bölgelerinden biri olan knidos’un dibine kadar girmiş, denize sıfır (gerçekten sıfır, adam kapıdan çıkıp denize giriyor, bağlarözü isimli, knidos’a 3-4 km mesafede bir kıyı) evler yapılmış, hepsi dimdik ayakta duruyor, hızla çoğalıyor, belediyenin umrunda değil. belediye sağda solda prefabrikleri, derme çatma barakaları yıkıp fotoğraflarını facebook’tan paylaşıyor.
huzur adası falan değil; biraz etrafında olup bitenlere duyarlı insanlar için huzursuzluğun, yokoluşun, çirkinleşmenin, yıkımın, çölleşmenin adresi datça.
edit: ekşişeyler’e düştükten sonra çok sayıda mesaj geldi, hepsini cevaplayacak vaktim yok, özür dilerim. herkese teşekkürler.
datça belediyesi de “kısmen doğru” demiş, yanlış olan ne varsa memnuniyetle düzeltirim.