hesabın var mı? giriş yap

  • bir arkadaş grubuna denk gelmiştim. ilk 100'de yer almış 3 kişi, üç yüz küsürüncü olmuş biriyle dalga geçiyordu. adam da bozuluyordu. benim gibi ilk 100 bine girememiş biri için inanılmaz bir deneyimdi.

  • new yorklu fotoğrafçı joel meyerowitz 1962 yılında eline fotoğraf makinesini aldığında renkli fotoğraf çekmek sanat camiasında pek makbul görülen bir şey değilmiş. renkli fotoğraf işi dandik magazin gazeteleri ya da evlilik, doğumgünü gibi aile fotoğrafları için uygun görülüyormuş. meyerowitz, garage dergisine 2017'de verdiği röportajda, o zamanları gözlerini devirerek şöyle anlatıyor: "ciddi fotoğraf camiası dünyaya siyah beyaz bir filtreden bakıyordu. renkli fotoğraf ticari ve amatörce görülüyordu. ama umurumda değildi, bunlar renklerdi!"

    1960'lı yıllarda meyerowitz, manhattan sokaklarında her gün yürürmüş. bronx doğumlu fotoğrafçı, günlük rutininde garry winongrand ile buluşup amsterdam avenue'deki ucuz bir restoranda kahvaltısını ettikten sonra, 93. caddeden central park'a, oradan da 5th avenue'ye yürürmüş.

    "5th avenue'de günü geçirirdik. yemeğe giderdik, takılırdık, ve tüm gün sokaklarda avlanırdık ama herhangi bir şey için değil, sadece izlerdik. biriyle beraber olunca daha eğlenceli oluyordu çünkü sohbet de ediyorduk."

    ve 1960'lardaki new york gerçekten de çok renkliymiş. mesela 1963 yılında porto rikoluların bir geçit töreni varmış ve dört kadının tören öncesi sokakta makyaj yaptıklarını görmüş. o günden şöyle bahsediyor: "geçit töreninde neler olduğu umurumda değildi, beni töreni izleyenler ilgilendiriyordu. işte orada bu dört çıtkırıldım kızın törene hazırlanmak için makyaj yaptıklarını gördüm. onların fotoğrafını çekmek kolaydı, ama doğru zamanlamayı bulmak ve onları ürkütmemek ya da kaçırmamak benim için unutulmayacak bir andı." foto

    sanatçının diğer harikulade fotoğraflarından bazıları:
    doberman pincher'ı ile gülümseyen bir siyahi adama tuhaf şekilde bakan bir iş adamı, new york, 1963 => foto
    provincetown, massachusetts'te dairy land adlı ucuz bir yol restoranı, 1976 => foto foto2
    dusk, new jersey, 1978 => foto
    red interior, provincetown, massachusetts, 1977 => foto
    paris, 1967 => foto

    mükemmel görüntüyü almanın bir formülü yok diyor meyerowitz. "bu sezgisel bir şey. fotoğrafçılık iki kere düşünmeyle ilgili bir şey değildir, herşey bir anda olur ve sonra geçer gider. ya önünüze geleni değerlendirirsiniz ya da onu kaybedersiniz. bu bir savaştır. içgüdüleriniz 'oraya git, o kişiye git, hayır bu değil, o' der. kıvılcımı yakalamalısınız."

    ground zero'da, yani dünya ticaret merkezi ve çevresinde, 11 eylül saldırılarından sonraki günlerde ve aylarda da bir hayli fotoğraf çekmiş. hatta bina enkazına girebilen tek fotoğrafçıymış. saldırı sonrası 2001 yılında new york'ta "no-photography" politikası uygulanıyormuş ve tabi bu, meyerowitz'in fotoğraf çekme hevesini sadece artırmaya yaramış. "'fotoğraf yok' lafını duyar duymaz, nasıl yani, tarihi yok mu sayacağız? diye düşündüm" diyor ve buna çok sinirlendiğini hatırlıyor. "bu fotoğraflardan bir arşiv yapmam gerektiği çok açıktı, bürokrasiyi bir şekilde atlatmam gerekiyordu. ben bir new yorkluyum ve bunu bir şekilde çözmeliyim diye düşündüm."
    ve öyle de yapmış. bir grup dedektif ile yakın ilişkiler kurmuş ve kendisine üzerinde, 'joel meyerowitz: belediye başkanlığı fotoğrafçısı' yazılı bir nypd rozeti verilmesini sağlamış. "o noktadan sonra, artık atanmış bir fotoğrafçıydım. kimse beni dışarı atamazdı."

    o fotoğraflardan ikisi:
    1
    2

    şu an 81 yaşında olan meyerowitz artık new york'ta yaşamıyormuş. bugünün siyasi ortamını 2001'deki kaosa benzetiyormuş. 2013 yılında şehri terketmiş ve hiç de özlemiyormuş.
    "değerler ayaklar altında. 75 yıl orada yaşadım, bu gerçekten uzun bir süre. oraya gittiğimde stres ve baskının enerjisini hissedebiliyorum, hayatımda bu zehre gerçekten de ihtiyacım yok."
    italya'da tuscany'e taşınmış. ama italyanca öğrenmekte zorlanıyormuş: "80 yaşına geldiğinizde yeni bir dil öğrenmek çok zor. zihnim adeta tamamen dolu bir hard disc gibi."

    sanatçının farklı fotoğraflarını ve röportajını bulabileceğiniz adresler:
    http://www.howardgreenberg.com/…wolf?view=slider#12
    https://garage.vice.com/…yerowitz-color-photography
    https://ritournelleblog.com/…y-exhibition-in-paris/

  • yukarıda da bahsedilen binbaşı rıfat kılıç’ın açıklamaları şu linkte.

    --- spoiler ---

    karargah destek bölüğü komutanı olarak yüzbaşı rütbesiyle içtima alanındaydım. pınarhisar’daki atış tatbikatına gitmek için yola çıkmaya hazırlanıyorduk. araçlarımızı yüklemiş, bölgeden ayrılacaktık. saat tam 13.30’du. tabura bağlı diğer bölükler de yakınımızda içtima alıyordu. tam arkamızdaki tepeden bir jeti görmemiz ile alev topunun yükselmesi bir oldu. pilotla birlikte 65 vatan evladı yanarak şehit düştü. askerlerin sırtı tepeye dönük olduğundan kimse jetin dalış anını görememişti. o anlar hiçbir zaman aklımdan gitmiyor. size ne kadar anlatsam yaşanan faciayı anlayamazsınız. yanan askerler bağırarak sağa, sola doğru koşuşturyordu. askerlerin bir kısmı hemen yanımızdaki dereye koşup atladı. 10-15 adım önümdeki takım komutanlarım yaralanmıştı. cehennemi bu dünyada görmüştüm.”

    'hep aklımda'

    faciadan sonra adeta yaşama küstüğünü belirten kılıç şöyle devam etti: “yanan askerlerin başı normalin 3-4 katı şişmiş haldeydi. askerlerimin naaşları tanınmaz haldeydi. birçok askerin künyesi sıcaktan eridiğinden kimlik tespiti çok güç yapılabildi. şehit 7 askerin kimliği tespit edilemediğinden radar tepe denilen yere defnedildi. diğer şehitlerimizin aziz naaşları ise pancarköy’de yaptırılan şehitliğe gömüldü. korkunç kazadan sonra hayata bakışım değişti. psikolojimi bir türlü toparlayamadım ve binbaşı rütbesindeyken emekliye ayrıldım. allah böyle bir acıyı kimseye yaşatmasın. şehit ailelerinin acısını 37 yıldır yüreğimde taşıyorum. pilotun bir anlık hatası veya yanlış manevra sonucu kaza yaşandı. 37 yıldır her gün o kıyamet günü aklıma geliyor. birçok kere ‘keşke ben de ölseydim’ diye hayıflandım. pancarköy faciası beni hayallerimden kopardı. dinmeyen bir acıya mahkûm edilmiş gibiyim.”

    alev topuna dönen uçak askerlerin üstüne düştü

    tatbikat senaryosuna göre 241. piyade alayı’na bağlı askerlerin yerdeki manevralarına bandırma’dan kalkan f-5 a savaş uçağı havadan destek verecek, kara ve hava unsurlarının koordinasyonu bu sayede test edilmiş olacaktı. yüzbaşı mustafa ercan idaresindeki f-5 a tipi savaş uçağı tatbikat alanına geldiğinde, senaryoya uygun bir şekilde dalış yaptı ancak uçak bilinmeyen bir nedenle içtima halindeki askerlerin üzerine düştü. alev topuna dönen uçağın altında kalan 64 asker ile pilot ercan saniyeler içerisinde yanarak şehit oldu.

    --- spoiler ---

    bu nasıl bir acıdır, bu nasıl bir olaydır.. şehitlerimiz ruhu şad olsun..