ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
süleymaniye camii'nin her yıl 1 cm göğe yükselmesi
-
cami bile bunlardan kaçıyor amk :)
belediye başkan adaylarını anketle belirleyeceğiz
-
once bi genel baskan belirlensin
polislerle girilen ilginç diyaloglar
-
gecenin 3 falan gibi bi saatinde babam bi arkadaşından eve dönmektedir . malum rakılar su gibi gitmiştir . derken polis çevirir :
polis : iyi geceler beyfendi .
babam : iyi gejeler memur beğy .
polis: ehliyet , ruhsat , alkol var mı ?
babam: vağla memur bey hebji var .
efsanevi cimrilik hikayeleri
-
babannem özellikle bana ve ablalarıma karşı inanılmaz cimriydi. bizimle aynı avludaki evde yaşar, bizden yer içerdi. epey bir parası, malı vardı ama beş kuruş katkısı olmazdı bize.
neyse, bu kişi, kızlarının çocukları geldi mi deli olurdu. onları içeri alıp kapıyı falan kilitlerdi biz de girmeyelim diye. çocuğuz biz de tabi amk akıl ermiyor o zamanlar, "babaane, babaaane" diye kedi gibi bağırıyorum her seferinde kapının önünde. taş çatlasa 5 yaşındayım. ne zaman sonra açılırdı kapı, masadan tabaklar toplanırken. o zaman anlam veremiyorsun ama büyüyünce taşlar yerine oturuyor.
bir keresinde, zeytinlerin toplanma zamanı gelmiş. en az bir, bir buçuk ay sürüyor zeytin zamanı. ben de birinci sınıfa yeni başlamıştım. öğle yemeğine eve gelicem ama annem evde değil, işçilerle birlikte tarlada babamla. ablalarım başka bir okulda ortaokula gidiyor, onlar yemekhanede yiyor. babanneme demişler "nyarla'ya öğlen yemeği ver" diye. zaten zayıfça bişeyim o zamanlar, bir tane yumurta, iki dilim de ekmek yediğim. yumurta zaten bizim kümesten, ekmek ise babannemden. ben yedikçe bu homur homur söyleniyor kendi kendine. sonra akşam babama "bi dahakine nyarla'nın ekmeğini de bırakın" demiş ya lan karı. iki dilim ekmek lan alt tarafı, iki dilim ekmek amk torunundan esirgediğin. babam felaket sinirlendi, delirdi adam, epey söylendi ve o günden sonra biz evde yokken babannem giremesin diye mutfağın kapısını kilitlemeye başladı. ben de sonraki öğlen yemeklerinin hepsini ananemde yedim. ikisi de dünyada değil şu an. biri öldü, biri rahmetli oldu.
bitcoin
-
2020 verilerine göre en çok bitcoine sahip top 5 kişi/kurum aşağıdaki şekilde:
1- satoshi nakamoto: sürpriz olmayan bir şekilde btc'nin yaratıcısı satoshi, 2009'dan beri yaptığı aktif mining ile açık ara önde. kendisinin toplam btc sayısı, ikincinin dört katından daha fazla.
2- bulgaristan devleti: devletler arasında en çok btc toplayan ilginç bir şekilde bulgaristan oldu. bunun sebebi de anlatılana göre bulgar polisi 2017 yılında ülkedeki bir suç örgütüne baskın yapıyor ve çok sayıda btc ele geçiriliyor. eğer bulgarların gizli bir ajandası yoksa anlatılan hikaye bu. devlet ise bu konuda bir daha açıklama yapmadı.
3- winklevoss ikizleri: ilk bitcoin milyarderleri olan winklevoss kardeşler ilk bakışta pek tanıdık gelmese de kendileri, fikirlerini çaldığı için mark zuckerberg'i dava eden kişiler. piyasadaki toplam btc'in %1'ine sahip oldukları söyleniyor.
4- bitfinex: bir kriptopara borsası olan bitfinex de listede dördüncü sırada yer alıyor. müşterilerinin varlıklarını güvenli bir şekilde soğuk cüzdanlarda taşıması genel tercih sebebi.
5- fbi: amerikan federal polisi fbi da listenin beşinci sırasında. ancak bulgaristan gibi fbi'ın da sahip olduğu btc'lerin çoğunluğu 2013 yılında yasadışı bir websitesine yapılan operasyon sonucu ele geçirilen btc'lerden oluşuyor. fbi bu btc'lerin bir kısmını satsa da, büyük bir bölümünü hala portföyünde tutmaya devam ediyor.
bunun yanı sıra elon musk, kanye west ve mike tyson gibi ünlü isimlerin de yüksek miktarda bitcoin yatırımlarının olduğu biliniyor. özellikle musk'ın ceo'su olduğu tesla son dönemde btc yatırımlarının hacmini büyük oranda arttırdığını açıklamıştı.
edit: kaynak azcoin news
türkiye'den çıkacak nba takımlarına isim önerileri
-
(bkz: izmir superlaiks)
polisi turist sanıp yüksek fiyat veren taksici
-
ekşi nefret ekibini kararsız bırakacak olaydır. bir tarafta taksici, diğer tarafta arap turist. daha kötü olan kaybetsin diyelim.
uçakta gürültücü çocuk yüzünden çıkan tartışma
-
çocuk sahibi olmak zor bir iş arkadaşlar. zaman zaman seni mecburi olarak meşgul edebilecek bir meseledir çocuk. çocuğun birini tekmeliyorsa o noktada annelik görevini yapıp çocukla iletişim kurman gerekiyor. gerekirse meşgul edecek bir şeyler bulacaksın, bacaklarını tutacaksın. kimse senin çocuğundan tekme yemek zorunda değil.
bunu umursamayan kadın, yarın öbür gün okulda bu çocuk arkadaşlarını dövse aynı şekilde sorumluluğu üstlenmeden davranacaktır. eeeh çocuk canım bunlar nolacak arkadaşının kafasını kırdıysa... siz hiç çocuk büyüttünüz mü???? evet bir tek senin çocuğun var...
3 temmuz 2021 misvak dergisi zam haberi karikatürü
-
bu paylaşımdan sonra misvak dergisi almamaya karar verdim. bundan böyle papia ya da selpak gibi markaları tercih edeceğim.
umut sarıkaya
-
-pardon ben borcam almaya gelmistim ama..
-25 yil once bir borcam uretmistik beyefendi, ondan sonra uretmedik.. o butun turkiye'yi dolasiyor..
-nasil? anlamadim..
-soyle soyleyeyim.. en son ne zaman borcam gecti eline?
-evlendigimde hediye gelmisti..?
-sen ne yaptin ona?
-kutusunu acmadan kaynimin nisanina hediye olarak goturdum..
-simdi taslar yerine oturdu mu kucuk sincap. hadi beni yalniz birak...
tedtalks
-
neden kimsenin dikkatini çekmediğini anlamadığım harika konuşmalar var içerisinde. sadece olağanüstü fikirleri olan günümüz dehalarını değil, paylaşacak şeyleri olan sıradan bir insanı dinlemek de çok keyifli, ben görevimi yapıp hoşuma giden birkaç tanesini paylaşayım. tüm konuşmalar türkçe altyazı seçeneğiyle izlenebilmektedir:
andrew blum: internet gerçekte nedir?
https://www.ted.com/…_physical_side_of_the_internet
ted konuşmalarını izlemeye youtube'da bulduğum bu videoyla paşladım. andrew blum, bütün zamanımızı geçirmeye başladığımız sanal dünyanın fiziksel yönünü, internetini kemiren bir sincaptan yola çıkarak düşünmeye başlamış ve bu harika konuşma ortaya çıkmış.
sebastian seung: konektomum neyse oyum.
https://www.ted.com/…stian_seung_i_am_my_connectome
öncelikle; (bkz: connectome)
sebastian seung, yaşadığımız hayattaki bütün olayların zihnimize işlendiğinden ve bu haritanın çıkarılmasının mümkün olduğundan, nöronlardaki sinirsel aktivitelerin zihinsel ve duygusal bozuklukları yarattığı ve bunun geriye dönük bir şekilde düzeltilebileceğinden bahsediyor. nörobilim adına muazzam bir çalışma. konuşmanın sonundaki dondurma muhabbeti için; (bkz: cryonics)
kevin slavin: algoritmaların dünyamızı şekillendirmesi
https://www.ted.com/…how_algorithms_shape_our_world
yine oldukça ilginç bir konuşma. kevin slavin, borsa'dan netflix'e kadar geniş bir yelpazede yarattığımız algoritmaların kontrolünü kaybettiğimiz dünyamız üzerine konuşuyor.
http://en.wikipedia.org/wiki/2010_flash_crash
http://www.digitaltrends.com/…55-93-for-a-textbook/
(bkz: machine learning)
pranav mistry: altıncı his teknolojisinin heyecan verici potansiyeli.
https://www.ted.com/…ntial_of_sixthsense_technology
pranav mistry, gerçek dünyayı dijitale aktarmak yerine neden dijital dünyayı gerçeğe aktarmaya çalışmadığımızı anlatıyor. kamera, projektör ve bir kağıt parçası kullanarak yaptıkları inanılır gibi değil. üzerinde biraz düşününce google glass teknolojisinin yakın bir gelecekte nereye gideceğini tahmin edebiliyorsunuz..
harald haas: bütün lambalardan kablosuz veri.
https://www.ted.com/…ess_data_from_every_light_bulb
harold haas, kablosuz veriyi dağıtmak için aslında antenlere ihtiyacımız olmadığını, halihazırda bütün dünyada kurulu bir kablosuz veri ağı olduğunu ve sadece küçük bir operasyonla dönüşümü gerçekleştirmemiz gerektiğinden bahsediyor, yani ışıktan.
amber case: artık hepimiz yarı-makineyiz.
https://www.ted.com/…er_case_we_are_all_cyborgs_now
cyborg antropolojisti amber case, 60'lı yıllarda astronotlar için yapılmış "yeni ortamlara uyum sağlanması amacıyla dış parçalar eklenmiş organizma" yani "cyborg" tanımından yola çıkarak günümüzdeki insanı ele alıyor. iletişim uydularıyla çevrelenmiş dünyanın aslında bir cyborg organizma olduğunu söyleyerek hepiminizin yarı makinelere dönüştüğünden bahsediyor, çok ilginç ve başarılı bulduğum konuşmalardan bir diğeri.
craig venter: sentetik yaşam yaratmanın eşiğinde
https://www.ted.com/…rge_of_creating_synthetic_life
craig venter ve ekibi genler üzerinden yaşamı matematiğe/dijitale dökmeye çalışıyor ve soruyor: yeni bir yaşam yaratabilir miyiz? kromozomların yapısını değiştirerek tamamen kimyasal bir birleşimden ortaya hayat çıkarmak, daha da önemlisi, türlere yeni özellikler ekleyerek evrime müdahale etmek mümkün. bundan daha önemlisi ise içinde bulunduğumuz yüzyıl içinde insan ırkının başını ağrıtacak gıda, yakıt, enerji ve hastalıklar gibi birçok soruna çare bulmak da mümkün.
jill bolte taylor'a inen müthiş içgörü darbesi.
https://www.ted.com/…te_taylor_my_stroke_of_insight
jill bolte taylor, erkek kardeşi şizofreni hastası olan bir beyin araştırmacısı. geçirdiği inme sonrası yaşadıklarını ve hayatının nasıl değiştiğini anlatıyor.
juan enriquez akıllara durgunluk veren yeni bilimi bizlerle paylaşıyor.
https://www.ted.com/…quez_the_next_species_of_human
juan enriquez, ekonomiden başlayarak kök hücre mühendisliği, doku mühendisliği ve robotların birleştiği gelecekte insanı anlatıyor. gerek mizahi yönü, gerek öngörülü bakış açısıyla çok hoşuma giden konuşmalardan biri.
martin rees soruyor: bu bizim son yüzyılımız mı?
https://www.ted.com/…rees_is_this_our_final_century
astronom martin rees, atomlar ve uzay arasındaki bağ konumundaki insanın, yaşadığımız yüzyılda ne gibi değişikliklere uğrayacağından bahsediyor ve soruyor: insan kendi eliyle, gezegeninin sonunu mu getiriyor?
şimdilik bu kadar..