hesabın var mı? giriş yap

  • çocuk sesinden rahatsızlık değil mesele arkadaşlar bunun 7/24 olması. an geliyo işten yorgun argın geliyor ve sadece sessizlik istiyor insan. zihnen yorulan işlerde çalışan insanlar ne demek istediğimi anlar. çocuklu ailelerin anlaması gerekiyor ki orada sadece siz yaşamıyorsunuz, hastası olan var, ertesi gün sınava girecek olan insan var, var da var..

  • yuval noah harari böyle demiştir ama kitapta kendisinin açıkladığına göre bir ihtimal daha var : ırk karışımı teorisi.

    buna göre afrikalı göçmenler dünyaya yayıldıkça diğer insan topluluklarıyla karşılaştılar ve bugünkü insanlar da bu karışımın sonunda ortaya çıktılar.

    eğer yerine geçme yani soykırım teorisi doğruysa, yaşayan tüm insanlar aşağı yukarı aynı genetiğe sahiptir ve aralarındaki ırksal farklılıklar önemsizdir.
    ırk karışımı teorisi siyasal açıdan riskli, çünkü ırk teorilerine malzeme veriyor.

    sonuç olarak; soykırım teorisinin ırk karışımı teorisine göre daha kabul edilebilir olduğunu söylemek lazım. ama ortadoğu ve avrupa insanlarının dnalarında az miktarda da olsa neandertal dna'sına rastlanmıştır.

  • bir fenerbahçeli olarak açılışına gittim, yerinde inceledim. gözlemlerimi sıralıyorum efendim ;

    - öncelikle stat cillop gibi. bok atan, kusur bulan komplekslidir.

    - ilk maç olmasından dolayı heralde, hiç bir güvenlik görevlisi ya da sorumlu giriş çıkışlar ve park yerleri hakkında bilgi sahibi değil.

    - stadın akustiği harika. 20 kişi bağırsa bile bütün stat inliyormuş gibi oluyor ancak kullanılan ses sistemi çok kötü.

    - playback yapan kenan doğulu çok itici.

    - başbakan'ı yuhalayan o galatasaraylı kardeşlerim ne güzel insanlardır, ne can insanlardır. maç içinde ilk defa taraftarla bir olabildim bu sayede.

    - yiyecek içecek çok büyük sıkıntı. içinde sadece kaşar olan sandviçe 10 lira ödedim ağlaya ağlaya. küçük sayılabilecek bir döner dürüm ise 16 lira. astronomik derece pahalı fiyatlar.

    - toki'nin başkanı sanırım, hayatımda gördüğüm en troll insan açık ara. yahu kitle başbakan diyince yuhalıyor. en az 11 kere başbakan dedi. onu geçtim, fenerbahçe'nin yapılan yeni salonundan bahsediyor. beni her ne kadar güldürdüyse de oradaki 30-40 bin kişi fena kıl oldu adama.

    - trafik sorunuyla karşılaşmadım. maçın bitiminden 5-6 dakika önce çıkıp, arabayla bostancıya tam 15-20 dakika civarında ulaştım.

    - böyle karlı havalarda falan korkunç üşür orada insanlar. bugün bile buz kestik.

    - cem yılmaz'ın reklamı kusturdu resmen. en son saydığımda 18. kez izliyordum.

    - galatasaray'ın şarkıları çok kötü. marşlardan bahsetmiyorum, stat hoparlöründen çalan şarkılar var ya. hah işte onlar. bir de türk telekom'un şarkısı var ki çok daha fena.

    benim yorumlamam bu kadar. hadi hayırlı işler.

  • boğaziçi köprüsüne, boğaziçi köprüsü demeyeceğiz de ne diyeceğiz? boğaziçi köprüsüne, boğaziçi köprüsü denir. boğaziçi köprüsü'nün isminin değişmesi, boğaziçi köprüsü'nün boğaziçi köprüsü olmadığını göstermezki. eyfel kulesi'nin ismini "sarı yeleklileri ezdik kulesi" olarak değiştirseler, biz ona eyfel kulesi demeyecek miyiz? çin seddi'nin, özgürlük heykeli'nin, golden gate'in, times meydanı'nın, bayon tapınağı'nın, el hamra sarayı'nın, machu picchu'nun ismi değişir mi? değişmez, değiştiremezsin; kağıt üstünde, tabelada kalır.
    boğaziçi köprüsü demeye devam edeceğim, boğaziçi köprüsüne isteyen istediğini desin. kaldı ki orası boğaziçi. üstündeki köprü de boğaziçi köprüsü. dedem oraya boğaziçi köprüsü, derdi. babam da boğaziçi köprüsü dedi. ben niye boğaziçi köprüsü demeyecekmişim. derim...
    bal gibi de boğaziçi köprüsü işte!
    boğaziçi köprüsü,
    boğaziçi köprüsü,
    boğaziçi köprüsü
    (bu üçleme içimden geldi.)

    boğaziçi köprüsü, demiş miydim?

    edit: boğaziçi köprüsü.

  • amerikalı joe; 40 yaşında, evli ve bir çocuk babası. eşi ise ev hanımı. joe bir markette kasiyer olarak asgari ücret ile çalışıyor ve 1300 dolar kazanıyor. joe'nun dünyalar tatlısı oğlu jack, babasından bir dizüstü bilgisayar istiyor. joe ise oğluna dönüp oğlum bu ay maaşımı alınca 500 dolar köşeye atarız ve sana dizüstü alabiliriz diyor. sonrasında ise eşine, bir ay zorlanırız ama jack'in yüzü güler, mutlu olur oğlumuz diyor.

    türk mehmet; 40 yaşında, evli ve bir çocuk babası. eşi ise ev hanımı. mehmet bir markette kasiyer olarak asgari ücret ile çalışıyor ve 2400 lira kazanıyor. mehmet'in dünyalar tatlısı oğlu murat, babasından bir dizüstü bilgisayar istiyor. mehmet ise oğluna dönüp oğlum bu ay maaşımı alınca 750 lira köşeye atarız ve sonra bir dahaki ay da aynısı yaparız, sonra yine, sonra yine ve sonra yine derken 10 ayın sonunda sana dizüstü alabiliriz diyor. sonrasında ise eşine, bir yıl zorlanırız ama murat'ın yüzü güler, mutlu olur oğlumuz diyor.

    bu hayatı bir koşu yarışı varsayarsak, amerikalı bizden 10 kat hızlı koşuyor ve üstelik biz daha çabuk yoruluyoruz.

  • şöyle bir başlığı taradım. gizem denilenlerin aslında çoğu çözülmüş ama yeterli ilgi gösterilmediği, gerçekten merak edilmediği için yazarlarımıza gizem olarak kalmışlar.

    - kayıp malezya uçağının bazı parçaları bulundu, düştüğü kesinleşti.
    en basitinden hürriyet haberi

    - mısır piramitlerinin dönemin köleleri tarafından nasıl yapıldığını açıklayan binlerce bilimsel yazı mevcut. hatta görsel olarak anlatan national geographic belgeselleri var. mühendisliği ve matematiğinin dönemin çok da ilerisinde olmadığını anlatan makaleler mevcut.
    al, izle. türkçe hemide

    - piri reis'in haritası. gerçekten çok başarılı bir çalışmadır ama gizemli bir tarafı yoktur zira dünyanın belirli bölgelerine yoğunlaşmış uzmanların eserlerini bir araya toplayan, çok başarılı bir eserdir. juan de la cosa (1500), cantino (1502), caverio (1505), waldseemüller(1507), rosselli (1508) ve günümüze ulaşmayan pek çok harita çizimden faydalanıldığı düşünülmektedir. hatta reis haritanın yanına şöyle bir not düşmüştür: “20 farklı avrupa menşeili harita, büyük iskender zamanında çizilmiş 8 haritadan, arapların 1 hindistan haritasından, portekizlilerin zamanımızda çizdikleri 4 asya haritasından ve kolonbo’nun batıda çizdiği 1 haritadan faydalandım. bunları karşılaştırmalı olarak inceleyip çıkarımlarda bulunarak bu haritayı ortaya çıkardım.” daha neyin gizemi amk!
    güzel bir açıklama

    - antikythera mekanizması. inanılmaz karmaşık bir plenatarium'un nasıl olup da bu kadar eski bir çağa dayandığı herkese büyük bir gizem gibi gelmektedir. oysaki temelinde bilginin bir sonraki bilim adamı tarafından alınıp daha da geliştirilerek aktarılması temeline dayanan bir üründür. antikythera mekanizmasını ilk üretenin archimedes (arşimet) olduğu daha sonra bir işgal esnasında romalılar'ın eline geçtiğini gösteren kanıtlar var. archimedes'in 2 makinesine el koyduklarını anlatan ganimet kayıtları var. ikisini de "çarklı mekanizma" olarak tanımlamışlar. efsanelere konu olan antikythera mekanizması bu olaydan yaklaşık 150 yıl sonraya tarihleniyor. muhtemeldir ki arşimet'in yaptığı daha büyük ve daha basit mekanizma alınıp; zamanla başka başka bilim adamları tarafından daha küçük ve karmaşık bir cihaza dönüştürülmüştür. islam bilim adamları da roma ve bizans'tan çıkan bu tarz cihazlardan etkilenip, benzer çarklı mekanizmalar üretmiştir.
    bu konuda detaylı bir çalışma yapmış bilim adamlarının belgeseli

    - uzaylılar gerçekten var. olmaması imkansız. lakin iletişim kurmamızda büyük oranda imkansız. okursanız, öğrenirsiniz.
    fermi paradoksu

    - kara deliklerin gizemli bir tarafı kalmadı. gözlemlendi bile! her türlü dinamiği çözülmüş durumda.
    kara delik gözlemi
    eee oku öğren

    - anti madde de elde edilmesi dahil pek çok yönüyle net.
    antimadde gözlemi

    - dünyada canlılığın başlangıcı ile yapılmış deneyler ve çok mantıklı açıklamaları mevcut.
    güzel bir belgesel gariptir, bilim de dinler gibi çamurdan yaratıldığımızı söylüyor.
    son gelişmeler

    - 11 eylül ikiz kuleler saldırısını amerika mı yaptı? evet, destekleyen kanıt çok.
    sadece bir tanesi, ararsanız derya var.

    - hitler'e ne oldu? öldü süsü verildi ve arjantine kaçtı. orada cia kontrolünde uzun süre daha yaşayıp, eceliyle öldü. bunu kanıtlayan bir belgesel izlemiştim.
    ilgili haber

    - dünyanın uydusu olan ay hz. muhammed tarafından 2'ye bölündü mü? tabii ki hayır. hz. muhammed sihirbaz değil, normal insandı.
    kuran'a inanıyorsanız eğer
    bunlar yazıyor
    mucizeler hakkında

    - evren simülasyon mu? uzun bir mesele ama kafamda oturan bütün kanıtlar bunu gösteriyor, evet.
    güzel bir belgesel edit: bu link patlamış. through the wormhole with morgan freeman adlı tv programının 6. sezon 4. bölümü olan do we live in matrix videosu vardı ama başka bulamadım, belki siz bulursunuz.
    tıpkı video oyunları gibi biz gözlemleyene kadar gerçekliğin var olmadığını kanıtlayan deney

    - wow sinyali büyük ihtimalle patlayan bir kuyruklu yıldızın yaydığı radyo sinyali idi.
    şöyle bir açıklama var

    - madde/enerji neden var? var olma olaslığı mevcut olduğu için. hiç bir şeyin var olmadığı ve her şeyin var olduğu durumların var olma olasılığı bir birine eşittir. yani tamamen hiçlik, hiç bir şey yok, olasılık bile yok. böyle bir durumun var olması için karşıtının da var olup, bu durumu belirtmesi gerekeceği için “tamamen hiçlik” olasılıksızdır. karşılığında "varlık" da olması gerekir.
    jim holt - ted konuşması - türkçe altyazı seçebilirsiniz.
    okuyabilirsiniz

    - karanlık enerji ve karanlık madde. tam olarak netleştirilmiş bir durum olmasada kuramsal olarak “gizem” seviyesi geride bırakıldı bence.
    hiç bir şey açıkladığını söylemeyiz ama aydınlatıcı bir türkçe kaynak

    - bilinç nedir ve nasıl işler? çok net bilimsel olarak ortaya konmuştur. araştırılıp, öğrenilebilir.
    güzel bir sunum - türkçe altyazı ile izleyebilirsiniz bu linki açtığınızda sağ frame'den benzer içerikte sunumları da izleyebilirsiniz.

    - çamaşır makinesinde kaybolan çoraplar :)
    nereye gidiyorlar
    aslında saklanıyorlar

    başlıkta aslında gizem değil “uydurma hikayeler” veya “gerçeğinden oldukça bağımsızlaşarak abartılı bir hal almış hikayeler” diyebileceğimiz saçma “gizemler” var. onlara girmeye gerenk yok.

    lakin bir tanesi başlıkta çok popüler: dyatlov geçidi olayı.
    sebebi ani soğuk ısırığıdır efendim. aslında yüzeyden bir kaç kilometre yukarıda gezinen çok soğuk hava ani basınç değişimi ile yüzeye çöker. yüzey birden -15/-20 dereceden -70/-80 arasında bir noktaya gelebilir. sonra hızlıca eski haline döner. bu durumda azcık da olsa çadır, özel giysiler... v.s. soğuğa karşı dayanıklı korumanız varsa kısmen hayatta kalsanız da aniden çıldırırsınız. vücudunuz yanıyor gibi hisseder üstünüzü başınızı yırtar, soyunmaya başlarsınız. mantıksız hareketler sergilersiniz. kemiklerinizde küçük çatlaklar varsa aralarında donarak genişleyen sıvılar kemik kırıklarına yol açar. manyak acılar duyarsınız ve manyakça hareketler sergiler, hatta uzuvlarınızı kesebilirsiniz. olayı baştan sona incelerseniz bu teorinin oturduğunu göreceksiniz.

    edit: açıklamaların altlarına linkler koymaya devam edeceğim.
    edit2: linkler sürekli uçuyorlar. düzeltiyorum bir kaç ay sonra yine uçuyorlar. link denen şeyin bu kadar değişken bir şey olmaması gerekir ama olmuyor.