hesabın var mı? giriş yap

  • çiftçiye "ananı al da git" diyenin küstah arap elçiye "yatırımını al da git" demesi mümkün olmadığından dolayı gerçekleşen tehdittir.

  • öldüğünüzde ne kadar ölü olduğunuzu bilemezsiniz. bu sadece çevrenizdekiler için zordur.

    aynı şey sigara içtiğinizde de geçerlidir.

  • benim tavuğum evcildir diyen anadolu insanımıza kolaylık, kalan yolculara sakatlık çıkaracak karardır.

  • ülkeye bak, nereden nereye geldi.

    bizler 90'lı yıllarda yıldız'da barbaros kampüsünde elimizde bira kutuları ile üniversite şenliğinde sorunsuz takılırdık. ne müslüman gençlik denen oluşum ne de herhangi başka bir dini fraksiyon bakmazdı, görmezdi bile. kimsenin de umrunda olmazdı.

    şimdi ise çöpte bulunan bir bira kutusu için rezillik deniliyor.

    yazık.

  • ramsey kuraminda bir problemin cevabina ust sinir olaraktan r. l. graham tarafindan bulunan, ayni zamanda rekorlar kitabinda da "bi manasi olan en buyuk sayi" olarak gecen (oyleymis) sayi.. oncelikle (bkz: ok notasyonu).. grahamin sayisi soyle tanimlaniyormus:

    tazeleme acisindan:
    3^^^^3 = 3^^^3^^^3
    3^^3 = 3^3^3 = 3^27
    3^^^3 = 3^^3^^3 = 3^^(3^27), yani 3^27 elemanlik us kulesi..
    bu durumda 3^^^^3'un baya buyuk bi sayi oldugu anlasilmistir sanirsam..
    graham sayisinin cikisi burada basliyor sadece..

    g(1) = 3^^^^3 olsun
    g(2) = 3^^...^^3, arada g(1)=3^^^^3 adet ok var
    g(3) = 3^^...^^3, arada g(2) adet ok var
    ...
    g(64) = 3^^...^^3, arada g(63) adet ok var..

    iste graham'in sayisi g=g(64).. benim kafamdaki buyuk sayi olarak telaffuz edebilecegim hersey bunu ogrenmemle duman oldu, ki hala bu nasil bi sayidir kafam basmiyor, basmaya yaklasamiyor..
    basta demistik ki bu graham'in bi problem icin buldugu ust sinir.. olayi inanilmaz ironik kilan sey ise bu problemin cogunluk tarafindan inanilan cevabi: 6 (yaziyla: alti)..

  • 13 yaşındaydım. yaz tatili için anneannem ve dedemle köyde kalıyordum. bir sabah dedem erkenden kalkmış, güzelce giyinmiş kokulanmış beni uyandırdı. "ben şehre iniyorum kızım bir şey istiyor musun" diye sordu. ben de sabahın köründe beni uyandırdığı için sinirlenip dünyanın en gereksiz atarını yaptım. aşırı huysuz bir şekilde "falım sakız al, buranın bakkalındaki sakızları beğenmiyorum" deyip kıçımı dönüp geri yattım.

    dedem şehre gittiğinde karşıdan karşıya geçerken bir dolmuşun kendisine çarpması yüzünden birkaç gün hastanede yatıp sonra da öldü. şehir merkezinde işleri olduğunda hep elinde taşıdığı içine evraklarını koyduğu küçük kahverengi bir çantası vardı. hastane, cenaze vs süreçleri geçtikten sonra annemle çantasını açtık. içinden 10'a yakın falım sakız çıktı. günlerce o sakızlara bakıp bakıp ağladım. şımarıklığıma, domuzluğuma öfkelendim. o sakızlar bana bazen çok basit olarak görebileceğin bir nezaketsizliğin nasıl ömürlük bir pişmanlığa dönüşeceğini öğretti.

    hatırladıkça hala burnumun direği sızlar. hiç geçmeyeceğini bildiğim bir hüzne kapılırım.