hesabın var mı? giriş yap

  • bir insanın siki nasıl bir çocuğa kalkabiliyor, ben anlayamıyorum.

    anneannem öksüz kalmış, halası yanına almış, insan eti ağır derler, küçücük kız ona da ağır gelmiş olacak ki 12 yaşındayken dedeme vermişler. daha adet görmüyormuş anneannem. 13 yaşında teyzeme hamile kalmış, 15 yaşında annemi doğurmuş.

    çok fakirlermiş, kızlarına bezden çöpten bebek dikermiş ama önce kendisi oynarmış, hevesini aldıktan sonra bebekleri kızlarına veriyormuş ama yine de birlikte oyun oynuyorlarmış. dama yatıp geçen bulutları seyredip bir şeylere benzetirlermiş, çocuk anne ve çocukları.

    anneannem ölene kadar çizgi film seyretti, gizli gizli kendine oyuncak ve bebek alırdı.
    nur içinde yatsın, kaderini kabullenmekten başka çaresi yoktu.

    dedeme küfretmek isterdim ama iyi bir adamdı; üç çocuğunu da yokluk içinde okuttu, meslek sahibi yaptı ve anneannemi ve çocuklarını da çok sevdi. o da kimsesizmiş, ortada kalmış, köyün delisi gibi bir şeymiş (vizontele'deki deli emin gibi) . sonradan biraz aklı yerine geldi gibi. ya da biz ona çektiğimiz için dedem bize normal geliyordu.
    nereden nereye yine.

  • dün arkadaşın birisi, yaşadığı dolandırıcılığı anlatmak için bir başlık açtı: (bkz: aralık 2014 yenibiris.com kaynaklı dolandırılmam)

    aslında bu başlık formata uygun değildi. sabah 08.30 sularında başlık düzeltilerek formata uygun hale getirildi. (bkz: yenibiris.com üzerinden dolandırılmak)

    bu başlıktaki bir entry debe'ye ilk sıradan girdi. yani sözlükte debe'ye bakanlar ilk olarak bu başlığı, "yenibiris.com üzerinden dolandırılmak" başlığını görüyordu. bunun üzerine saat 11.30 sularında başlıktaki "yenibiris.com" ibaresi kaldırıldı ve "iş ilanı üzerinden dolandırılmak" başlığına taşındı.

    sözlük yazarları, bu rezalete haklı olarak tepki gösterdi. hatta yenibiris.com üyeliğini iptal ettiğini, edeceğini söyleyenler oldu.

    ticari itibar düşünülerek ahbaplara kıyak maksatlı yapıldığı tahmin edilen bu başlık yönlendirmesi de pek çok yazara göre rezalet olarak değerlendirildi.

    debe edit'i: aslında debe edit'i yapmak huyum değil. normalde de yapmıyorum. sözlük yönetiminin kişisel ilişkiler nedeniyle yaptığı bu işgüzarlığa tepki olarak açtığım başlığın debe'ye girmesi güzel oldu. hatta onların debe'deki entry'de geçen "yenibiris.com" ibaresine yaptığı sansürün yine debe'de delinmesini sağladıkları için destek olan tüm yazar arkadaşlara teşekkür ederim. yaptığım ortayı güzel görüp güzel bir gole çevirmiş arkadaşlar, sağ olsunlar. kendilerini tebrik ederim.

    şimdi... böyle tepkisel açılmış bir başlığı biraz daha anlamlı ve güzel bir hale getirmek, şık bir mesajla da süslemek gerekir sanıyorum. sözlüğü güzel bir yer haline getiren iki konu var dünden beri dikkatimi çeken. bu başlıklara özellikle hassasiyetle yaklaşılması, destek verilmesi gerektiğini düşünüyorum.

    1) (bkz: bir çocuğa kitap alıyorum kampanyası)

    2) e v r a k rumuzlu arkadaşın "kadın cinayetleri" başlığında verdiği bkz'lar var. aynı zamanda badim olan bu arkadaş, kadın cinayetlerine dikkat çekmeye çalışıyor. kadın yazarlarımız başta olmak üzere bu başlıklara destek olunması, konuyla ilgili çalışmalara özenle yaklaşılması gerektiğine inanıyorum.

    (bkz: kadın cinayetleri/@e v r a k)

    bu arkadaşı badi list'e alıp takip etmenizi öneririm.

    3) (bkz: 12 aralık 2014 türkiye'de 4 kadının öldürülmesi)

  • egosunu değil dünya üzerindeki tıp literatürünü takip eden doktorlarımıza teşekkür ederek ve tenzih ederek söylüyorum ki çoğu için özel muayenehanesindeki para kasası egosundan daha önemli ve büyüktür.

    parayı bastırıp özel muayenehanelerinde karşılarına çıktığınızda kırmızı halıyla karşılarlar sizi. ne egoları kalır ne de havaları.

    daimi müşterileri ( hasta demedim bak) olabilmeniz için gülücükler, gülücükler. en bilmiş hasta da olsanız dinlenir ve kabul görürsünüz.
    asla ''sen'' olmaz ''siz''lerin havada uçuştuğu durumlar yaşarsınız.

    öyle...bazı doktorlar tüccar.

  • anılarım, adeta bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti gitti sanki. internetle ilk tanışmamda karşıma çıkan arama motoru altavista'ydı. erciyes gibi karlı bir dağ vardı arka planında hatırladığım kadarıyla. usb bellek bir tarafa, cd nedir onu bilmiyorduk. ödevleri diskete atıyorduk. 2 mb bile değildi hafızası, a sürücü vardı bilgisayarlarda.* sene 99' filan olması gerek.

    sonraki yıllarda kendi bilgisayarım olmuştu. messenger ile tanıştık. ahh o msn'li yıllar... winamp'tan laf soktuğumuz, ekranı titrete titrete bir hâl olduğumuz, webcam başında sabahladığımız zalım yıllar. ayça_22 oturum açtı.

    dünyadaki bütün gençlerin toplandığını düşündüğüm bir myspace dönemi vardı ki benim yakalayabildiğim kadarıyla sosyal platformların atasıydı. blackberry çılgınlığı dünyayı sarmıştı mesela o yıllarda... sahiden ne asil telefondu yahu.

    eskilerin yahoo'sunu bıraktık da niye google kullanıyoruz diye kendime sormuşumdur hep. tam olarak bu dönüşümün ne zaman gerçekleştiğini hatırlamıyorum kendi adıma. cevabını da bulmuş değilim. videonun akışında da google, bold pilot gibi 2005'ten sonra depara kalkmış gerçekten.

    2008 sonrasında da sosyal medya interneti esir almış göründüğü gibi.

    bu arada zararlı diye bizim devletin erişimi engellediği wikipedia, 2019 yılı itibariyle dünyanın en çok ziyaret edilen 5. sitesi konumunda. bilgiden bu kadar korkmayın! tedbirimizi aldık gerçi; grande vpn, grande muchos wikileaks !

    video bitmeye yakın son sıradan listeye giren site, 2020'li yıllara büyük bir gözdağı vermiş sanki.* şu dünyada beş yıl sonra zirvede olursa şaşırmam.

    not: baidu'nun ne olduğunu google'a sormak, 21. yüzyılda çinlilere yapılabilecek en büyük hakaret sanırım. ki ben bunu yaptım. allah affetsin artık.*

  • okuması gerçekten çok keyifli bir steven pinker kitabı, bu bir artı. ancak genelde kitaplardan böyle bir beklentim yok.

    benim kitaplardan beklentim, okuyup öğrendiklerimin ve dolaylı yoldan tecrübe ettiklerimin hayatı mümkün olduğunca anlamlandırabilmeme, olaylardaki neden sonuç ilişkilerini doğru kurmama yardımcı olmaları.

    bu kitap da hayatımızda karşımıza çıkan veya dünyada olup bittiğini duyduğumuz olayları anlamlandırabilmemize çok destek oluyor, çünkü bizzat insanı, insanın ve insanlığın gelişimini, toplumun farklı coğrafyalardaki evrelerini (ve burası çok önemli) başka kaynaklarla karşılaştırarak anlatıyor:
    “x böyle demiş; şu kısmına bu yüzden katılıyorum diğer kısmına şu yüzden katılmıyorum, aha bunlar da veriler” gibi anlatımlar var. yani kafada pek soru işareti bırakmıyor. verilerle yorumu siz de yapabilirsiniz, yani yazara bağlı kalmak zorunda değilsiniz.

    elbette correlation does not imply causation diyerek tedbiri elden bırakmamak lazım. yine de yorumlardan ziyade içinde barındırdığı veriler ve tarihten alıntılar bile oldukça bilgilendirici.

    dünyayı ve tarihi anlamak için doğru (daha çok verilere dayanan ve veriyi yorumlamayı okura bırakan), ön yargısız kaynaklar şart. bunların da çapraz okuma ile kontrol edilmeleri gerekiyor (ki bu nedenle bir şey öğrenirim diye aşırı uç yayınlara/yazarlara göz atmayı dahi seviyorum).

    işte bu kitap üstte belirttiğim gibi kendi içinde bu çapraz okumamın bir kısmını barındırıyor, bu açıdan harika.

    yeni nesillerin geniş bir dünya görüşüne ve farkındalığa sahip olmasını istediğim için, milli eğitim bakanı olsaydım liselerde okutulmasını zorunlu kılacağım kitaplardan biri olurdu.

    en azından siz çocuğunuza okutun derim :)

  • 8 sene once yapacagını yaptı. bala gote mucizevi sekilde kupaya katılınca guzel gazlamalar ile biz bitti demeden bitmezlerle bisey mi bekleniyordu acaba.

    kendisi en cok maas alan turnuvadaki 3. antrenor. lowden del bosqueden fazla kazanıyor. akıl var mantık var. bu adam ne basardı ki boyle paralar kazanabiliyor. 40 tane ulkeden 24 takımın katılabilecegi sampiyonaya katılmak mı basarıdır yani. joachim low almanyaya dunya kupası kazandırdıgı halde daha dusuk maas alırken, vicente del bosque hem dunya hem avrupa kupalarını kaldırdıgı halde daha az alırken ben terimin bu aldıgı parayı hazmedemiyorum.

    her seyin otesinde vatan millet sakarya edebiyatı yaparak savasa gidermiscesine milli gururdur sereftir akan sular durur gibisinden laflarla cebe 3,5 milyon euro indirmek guzel olmalı. turkiyenin ekonomisi belli, ortalama maaslar gelir belli. senin kalibren arnavutluk kadar, romanyanın yarısı polonyanın ucte biri seviyesinde. onların hocası 100bin 200bin 300bin euro alırken sen nasıl oluyorda 3,5 milyon euro alabiliyorsun. isvecin hocası bile 200bin alıyor lan. zaten 60 kusur yasına gelmissin paranın dibine vurdun vuracagın kadar, bu yastan sonra milli gorev icin bunu nasıl utanmadan alabiliyorsun gercekten merak ediyorum. helal olsun.

    http://www.kicktv.com/euro-2016-coach-salaries/