hesabın var mı? giriş yap

  • geniş anlamda, inancın; dar anlamda onu tekelleştirerek insanları başat olarak korku aracılığıyla rızaya zorlayan tüm dini öğretilerin ve onları taşıyan topluma ve elitlere dair tüm dinamiklerin eleştirisini yapmaya çalışan güney kore yapımı başka bir dizi.

    --- spoiler ---

    yılların türkiye deneyiminden bakıldığında dizinin, türkiye ve muadili otoriter yönetimlerin at başıyla gittiği ve popülist rıza musluklarının bir türlü kesilmediği birçok "gelişmekte olan"- hatta artık bu sıfat da tartışılmalı diye düşünüyorum- ülke seyircisine söyleyebileceği çok şey var. new truth ve arrowhead, ayrı ayrı, bu rasyonalite dışı düşüncelerden-hislerden nemalanan çıkar gruplarının, sırasıyla, görece kurumsallaşmış ve paramiliter organizasyon biçimlerinin temsilleri olarak karşımıza çıkıyor.

    sodo ise yaşanan olağanüstü olguya karşı mantıki tutarlılığı ve vicdanı ağır basan karşı örgütlenmenin temsili. zamanla izleyici olarak öğreniyoruz ki sodo örgütünün üst düzey üyeleri de bu doğaüstü gözüken olgulardan çok acı bir şekilde nasiplerini almışlar ve bu acıları kuşanarak, dizide görece başarılı bir şekilde aktarılan, çılgınlık ortamında hem akıl ve kalp sağlıklarını korumaya hem de toplumsal dengeleri toparlamaya çalışıyorlar.

    ilk sezon, yukarıda yazarların da belirttiği gibi, birçok soruya cevap vermeden bu çıkar grubu haline gelen güçler arasındaki kavgayı ve ortaya çıkan toplumsal karmaşanın değişik boyutlarını işliyor. son bölümde, bebeğin ölüme mahkum edilmesi sonrası işlenen doktrine dair tutarsızlıklar meselesi( insan günahkâr mı doğar*original sin*yoksa sadece yaptıklarından mı sorumludur) toplumsal rızanın alınması noktasında büyük zorluklar yaratan bir bağlamı beraberinde getiriyor. new truth ve ekstra-legal tetikçisi olarak hareket eden arrowhead üyeleri bunun "ortaya çıkmasını" engelleyemiyorlar. ailesinin çabasıyla çocuğun kurtulması ve sodo örgütünün kurucularından biri olduğunu anladığımız, önceden arrowhead grubunun aşırılıkları yüzünden annesini kaybeden avukat kadın karakter bebeği yanmış cesetlerin arasından çıkartırken insanlar şok içinde olanı biteni izliyorlar. sinema izleyicisi için bu sahneler bir yerlerden feci bir şekilde tanıdık: https://www.framestore.com/…ildrenofmen?language=en

    özetle, hellbound, şu gittikçe eşitsiz ve adaletsiz hale gelen dünyada türlü felaketlerle karşı olduğumuz ( küresel ısınma, salgın hastalıklar, yükselen sağ aşırıcılık, nükleer savaş tehlikesi, enerji krizi, siber savaşlar vs.) bu dönemde, insanlığın metafiziki meselelere sorgulamadan teslim olmak yerine karşı karşıya oldukları tehditlere karşı farklı yaklaşımlarıyla uzlaşarak "bir arada" nasıl hareket edebileceğine dair bir düşünce-his demetini bize sunuyor.

    ülkemiz, ben şu satırları yazarken bile kötü-yetersiz- fırsatçı yönetimle yüzleşmeyen ve bilmem kaçıncı kurtuluş savaşı güzellemesi yapan bir iktidarın elinde bilimsel gerçekler yerine "faiz sebep enflasyon sonuçtur", " dış güçler bize saldırıyor" vs. gibi gerçeklerle bağdaşmayan inanç kırıntılarıyla daha büyük imkansızlık ve yoksunluklara sürüklenmeye devam ediyor. bu diziyi de izlerken "ne yapmalı" diye düşünmekte fayda var.
    --- spoiler ---

  • malum zat, çevresi ve takipçileri tarafından "dış güçler" şeklinde yorumlanacak olan karardır. zira hak hukuk bilmezlik bunu gerektirir.

  • komple edit:

    oh ne güzel be. vallahi çok güzel!
    sizin amacınız ne ben anlamadım, anlayan bana da anlatsın şu olayı.

    siz şimdi dilediğiniz zaman askere, polise, sivile saldırın ama ses çıkarılmamasını bekleyin. eeee paşam, başka arzunuz?
    askere saldıracağınız zaman nizamiye kapısını açıp askerlerin ellerinden silahları da alsınlar mı? polise saldıracağınız zaman polis tüm donanımını bir kenara bıraksın mı? dilerseniz sivilleri öldüreceğiniz yerleri önceden belirtin de devlet oraya halkı toplasın daha çok insan ölsün, ne dersiniz?

    siz bunca yaptığınız şey karşılıksız mı kalacak sandınız? bunların elbet bir karşılığı olacaktı. bunu dünyanın tüm devletleri bu zamana kadar 40 defa yapardı. geç kalan yerinde bir operasyondur.

    şimdi bir de utanmadan sokağa çıkıp eylem mi yapacaksınız? bu nasıl bir pişkinliktir, siz insan olduğunuza emin misiniz?

  • (bkz: canım kardeşim) hastalığını öğrenen kahraman ile arkadaşı arasındaki konuşmadır benim için.

    -bana bak, sana bir şey söyliyim mi?
    -söyle
    -kimseye söylemek yok ama!
    -iyi ya söylemem.
    -yemin et bakiyim.
    -valla billa söylemem.
    -ben ölücekmişim.
    -ne var oğlum bunda yemin ettiricek?
    - hiiiiç..ama abimle halit abim “duydun mu?”
    diye bağırdılar akşam bana. ben de korkudan “duymadım” dedim.
    -sen sahiden ölürsen bilyeler nolucak?
    -ne biliyim ben.
    -bana versene?
    - iyi ya, ölünce abimden alırsın.
    -yaşşa ulan.

    edit: son cümle eklendi. @hamsikola ve @gunebakandolmakalem'e uyarıları için teşekkürler.

  • "sakaryada bütün taksiciler beni tanır" diyor videoda
    şehirdeki bütün taksicilerin tanıyacağı nasıl bir hayat tarzı var acaba

  • fakir işi.

    millet 20 li yaşlardaki çocuklarına ülkenin topraklarını ve halkın milyar dolarlarını veriyor be. ne babalar var.

    100binlik tekne ne lan.