hesabın var mı? giriş yap

  • 8 yaşında bir gudik olarak, kokpitte uçmak..

    evet efendim, bu hikayedeki gudik benim.. annem, ablam ve ben bir yaz tatili sonunda, trabzon'dan istanbul'a dönüyorduk.. istanbul havayolları vardı o zamanlar.. alana gittik kontroller yapıldı, uçağa bindik, yerlerimizi bulduk oturduk.. herşey yolundaydı, ta ki ön kapının orada yaşanan kargaşayı farketmemize kadar.. kabin ekibi ve alan çalışanları çaktırmamaya çalışıyorlardı ama bir ellerinde telsiz, diğerinde listeler, hostesler sayım yapıyorlar vs.. dedik bir şey var kesin.. tam o esnada, içlerinden birisi koşar adımlarla bize doğru gelerek :

    - yenge, sizi allah gönderdi!

    diyip, annemin yanına geldi.. babamın arkadaşıymış bu beyefendi, şirketin sorumlularından da biriymiş.. çömeldi koridorda, başladı anlatmaya..

    - yenge, bir problemimiz var.. yanlışlıkla çift bilet basmış arkadaşlar.. 2 kişi ayakta kalıyor bu duruma göre.. şimdi ben sizden rica etsem, siz ve çocuklardan biri kokpitte misafirimiz olsa.. sizden başka kimseye güvenemem bu şartlar altında..

    annemin yanıtını beklemeden, ben hemen kemerimi açtım tabii.. böyle bir fırsat kaçar mıydı hiç? zaten uçak daha havalanmadan korkudan 5 kez tuvalete giden ablamın gözleri iyice büyümüştü o anda, öldürsen gitmezdi kokpite.. hakkını da yemiş olmuyordum yani.. neyse efendim, biz annemle gittik kokpite.. daha önce hep tv'de gördüğüm düğmelerle dolu tavan gözlerimin önünde.. pilot amcaların da her zamanki gibi karizmaları üzerinde.. pilotların arkalarındaki koltuklara kurulduk annemle bir güzel, sohbet başladı akabinde..

    - adın ne senin yavrum?
    - (etrafa şaşkın şaşkın bakarken) a little bird told me..
    - korkuyor musun?
    - (deli misin amca? rüyada gibiyim) yoooo korkmuyorum...
    - aferin sana.. bak şimdi, sana rotamız boyunca hangi şehirlerin üzerinden geçtiğimizi söyleyeceğim..
    - tamam..

    sonra hatırladığım, birkaç ingilizce muhabbet, geçtiğimiz şehirler, otomatik pilotun ne olduğunu bana anlatmaları vs vs.. tek haneli yaşlarımın en eksantrik anısıdır belki de.. ah ulan diyorum bu yaşımda olacaktı ki her ayrıntıyı hatırlayayım, acayip acayip sorular sorayım pilot amcalara.. bir de diyeyim ki mesela, "abi sesiniz çok normal bak burada, şu yolculara yapılan anons esnasında kasmayın bu kadar.. hatta içinizden bazıları o kadar abartıyor ki, insan telefon sapığı uçak kullanıyor, birazdan da üflemeye başlayacak hissine kapılıyor, etmeyin.."

  • ölçekleri vardır. örneğin;

    -diğer insanlar tarafından sevilecek özelliklere sahip değilim
    -üretken değilim
    -kendimi anlamıyorum
    -çaresiz olduğumu düşünüyorum
    -kendime güvenmiyorum
    -anlamlı bir hayatım olmadığını düşünüyorum
    -bir işi başaramadığımda hemen hayal kırıklığına uğruyorum
    -insanlar benimle olmaktan hoşlanmazlar
    -olduğum gibi görünemiyorum
    -hiç bir zaman kendimi ortaya koyamam
    -duygularıma güvenmem
    -halimden memnun değilim
    -kendimi küçümsüyorum
    -ihtiyaçlarımı karşılayabilecek yeterlilikte değilim
    -nasıl göründüğümün farkında değilim
    -kendimde olmasını istediğim özelliklere sahip değilim
    -insanlar üzerinde etki bırakmıyorum
    -başarısız biri olduğumu düşünüyorum
    -kendime ilişkin değersizlik duyguları yaşadığım olur
    -benim onlara olduğu kadar, diğer insanların bana ihtiyacı yok
    -düşüncelerimin doğruluğuna güvenmem
    -bedensel olarak kendimi beğenmiyorum
    -başarmak istediğim her şeyde başarısız olup yılgınlığa düşüyorum
    -bedensel ihtiyaçlarımı karşılayacak yeterliliğim yok
    -grup içindeyken diğer kişiler benimle ilgilenmez
    -zihinsel ihtiyaçlarımı karşılayacak yeterlilikte değilim
    -kendimden memnun değilim
    -insanlık için önemli ve faydalı işler yapabileceğimi düşünmüyorum
    -çevremdeki önemli kişilerin gözünde değerli bir insan olmadığımı düşünüyorum
    -duygusal ihtiyaçlarımı karşılayacak yeterlilikte değilim
    -kendimi ümitsiz hissediyorum
    -kararlarım bana ait değil

    edit: madde numaraları silindi. netekim korkunç bir görüntüydü.

  • bir arkadaşım uyku konusunda huyluydu biraz. takıntılarından biri de yanında yönünde kimsenin yatmaması. aynı odada bile biri varken rahatsız oluyor ama yanında biri yatarken mümkün değil uyuyamıyor. ortaokuldan beri tanıyorum o zamandan beri var bu huyu.

    bir kızla birlikteydi. bir gün sevgilisiyle konuşurken bunun konusunu açtım. hani bekliyorum ki kız da şikayet edecek, güleceğiz falan. ama kız çok şaşırdı. yok öyle bir huyu dedi.

    meğer çocuk kıza sarılıp bir dakika bile uyumadan bütün gece yatıyormuş öyle. sonra sevgilisi gidince sabah uyuyormuş olur da fırsat bulabilirse. kızın haberi bile yok. ne uyuyamıyorum demiş ne bir şey.

    bence bu çocuğun seni seviyorum demesine gerek yok.

  • gerçekten çok sevdiğim ve çok saygı duyduğum bi kaç kişiden biri. ama sanırım ilki ya.
    bedenini kadavra olarak, servetini de çağdaş yaşam derneğine bağışlamış bi insan kendisi.
    ve böyle bi insanın televizyona çıkması yasak.
    esra erol isimli konuşabilen tek hücreli olan para müridinin sunduğu, leş ötesi dejenere anadolu köylerindeki dönen; ensest, tren, doğan bebeklerin kimden olduğu belli olmayan mevzuları kamuoyuna nerdeyse primetime yayınında canlı olarak sunmak serbest.
    ama huysuz virjin yasak.

    gülüyorum lan asabım bozuk.

  • hayatnda bn yokmusm gibi davranyosn bn artk bu ilskiyi kurtrmya clsmktan skldm. cok yorldm cabalmaktn snn hcbisy umrunda dgl. artk istedgn yerden atlayabilrsn flx.. ii gclr..

  • kişisel çıkarlarını unutarak, ya da bunlardan vazgeçerek başka insanların mutluluğu için çalışmak.

  • -buba valla ders çalışcam
    --sıçtırtma lan dersine pezevenk, okuyup da apartman yöneticisi olcan sanki.

    tanım : adamın dibidir ibram.

  • açıklama : entry, ekşi şeylerde görmüş olduğunuz yazı artık güncel olmadığından değiştirilmiştir. çok sinirimi bozuyordu, dayanamadım, düzeltiyorum.

    görüntü kalitesi sorunu tarzında sorun yaşayanların ilk başta bitrate ile çözünürlüğün aynı şey olmadığını bilmesi lazım. netflix yüksek bitrate, düşük çözünürlükte yayın yapıyor. youtube'da 1080p diye izlediğiniz videonun aslında aşağı yukarı 2.3mbps bitrate'i var. netflix'in 1080'de 8mbps'e kadar çıktığı oluyor. neredeyse üç katı kalitede.

    eskiden ctrl + alt + shift + s'ye basarak bitrate'inizi değiştirebiliyordunuz. bu sayede hep en üst kalitede içerikler izlenebiliyordu. artık bu yapılamıyor. netflix bunu kaldırdı. yine de hala ctrl + alt + shift + d yaparak hangi kalitede izlediğinizi görebiliyorsunuz.

    netflix chrome, firefox, safari, opera gibi tarayıcılara 720p limiti koydu. biri bunu aşıp 1080p izleyebilmemiz için bir eklenti yapmıştı ama netflix bu açığı buldu ve kapattı.
    bilgisayardan 4k netflix izlemenin tek yolu eski edge. chromium tabanlı olan yenisi değil, eskisi. yeni edge* belli bir bitrate'e kadar 1080p izletebiliyor ama uygulama kadar vermiyor. daha yüksek bitrate ile 1080p izlemenin tek yolu da 3 yıldır güncellenmeyen windows store app'i.

    eğer eski edge veya windows store app'ini kullanarak içerikleri hala düzgün kalitede izleyemiyorsanız isp'nizin netflix'i yavaşlatmış olma ihtimali çok yüksek. bunu test etmek için fast.com'dan hız testi yapabilirsiniz, testi netflix server'larına bağlanarak yaptığı için bir yavaşlatma olup olmadığını görebilirsiniz.

    netflix'in neden tarayıcılarda bu 720p sınırlamasını yaptığı konusu açık. dünyanın tüm internet trafiğinin yaklaşık %15'ini netflix oluşturuyor. zar zor idare ediyorlar. bu tür katakullilere başvurmak zorundalar. anlayan insan zaten çözümü buluyor. anlamayan zaten ha 720p izlemiş, ha 4k izlemiş. ne fark eder?

  • evlerinde ilk kez misafiriz banyoya gireceğim baktım su kaynar “anne bu nasıl ılıştırılacak” dedim “ha ona öyle gir alışırsın kızım, soğuk suyu ben bilmiyorum” dedi. kendi evinde insan suyun yerini bilmez mi? öyle yıkanması imkansız o kadar sıcak, neyse kayınpederi bekledim ona sordum bana hemen diğer vananın yerini gösterdi. az aptal olsan kadın bildiğin haşlayacak.

    yazlıkta 10 kişiye yemek yapıyorum, çocuk da 3 yaşında bahçede oynuyor, bi geldim mutfaktan ki açmış bahçe kapısını gitmiş. “anne gördün mü oğlanı” “yok ben gazete okuyorum senin çocuğun ya dikkat etmedim” dedi.

    kendi düğünümde şarkı söyledim ben, bir gün tv da müzik programı izliyoruz. “senin sesin nasıldır” dedi bana. “anne düğünde söyledim ya nasıldı” dedim “ne bileyim iyi olsa aklımda kalırdı kötü olsa da kalırdı demek ki vasatmış” dedi.

    oturuyoruz yan yana birden işaret parmağıyla sırtımı dürttü, ne oldu anne dedim hayırdır, “kıyafet mi katlanmış yoksa etin mi taşmış ona baktım, etin taşmış” dedi.

    daha bunlar gibi onlarca say say bitmez.

    vicdan yok, sınır yok, şefkat yok.

    değil kayınvalide evlat olsa sevilmez.

    edit: eltime anlattığım dedikodularla debeye girmiş olmam çok komik oldu:))

    eylem tok ve oğlunu unutmayayım burası muz cumhuriyeti değil.

  • bireysel emeklilik olayının ne demek olduğunu yazdığımda insanlar bana kızmıştı. (bkz: bireysel emeklilik/#44018930)

    bunun özet olarak, en yalın haliyle anlamı şudur; "sana verdiğimiz paranın bir kısmını ver de biz onu işletelim. ancak bu yolla piyasa derinliği elde edebiliriz".

    insanlar şunu görmüyor; türkiye'de çok genç bir nüfus geldi ve şu anda hüküm sürüyor. ama bu gençler devlet iyi planlama yapmadığı için çok çok çok büyük bir oranda yetersiz; vasat insanlardan oluşuyor. buna kendimi de dahil ediyorum. iyi yetiştirilmedik. yaptığımız işlere baktığımızda, bu işleri dünyayla kıyasladığımızda katma değerimizin çok düşük olduğunu görmeliyiz. bizler entelektüel derinliğe sahip olmamızı sağlayacak o eğitimi almadığımız için üretimimiz de vasat. bununla beraber geçmişte erkenden emekli olan dedeler ve babalarımız; gelecekte sosyal patlama yaşanacağı gerçeğinin fitilini ateşlediler. bu genç nüfus; bu vasatlıkla emekli olursa ve bu emeklilik hakkıyla sosyal yardım alırsa ekonomik sistemimizin göçeceği açık. peki bu hangi sonuçları doğurdu reaksiyon olarak;

    (bkz: sigortalı olmayanların 213 tl ödeme zorunluluğu)
    (bkz: 65 yaşında emekli olmak)
    (bkz: bireysel emeklilik)
    (bkz: doğum kontrol oyununu artık bozuyoruz)
    (bkz: en az 3 çocuk)

    bu son 2 bakınız gelecekte çok fazla yaşlı olmasına karşın; çok az genç nüfus bulunacağından bir felaketin habercisi olarak yorumlanmaka olan gidişatı ifade ediyor.

  • ne kadar ileri gidebileceklerini merak ediyorum. sabah erken kalkıp, işe gitmeden biraz tenis oynayan, sonra duşunu alan insanlar var. o arada fırınlar da açılmış oluyor (!) taze ekmekle kahvaltısını ediyor, kahvaltı sonrası biraz gazete keyfi, sonra iş. ve bunu yapanlar öle ne yaptığını bilmeyen insanlar değil. misal, ne kadar ölçüdür bilmiyorum ama, aralarında ünlü holdinglerin üst düzey yöneticileri de var.

    yanlış anlamayın, yargılamıyorum, her konuda kendimi kaynak eser zannetmiyorum. ama iddiam odur ki bu kadarı artık sabah insanı olmak falan değil. ne sabahı yahu? hangi sabah? bir önceki günün insanı bunlar.