ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
çin iğrençliği vs hindistan iğrençliği
-
"hindistan m.ö. 3000'li yıllarda hijyene tepki olarak ortaya çıkmış kadim bir medeniyettir."
meb'i hackleyen 10. sınıf öğrencisi
-
yalan haberdir.. o çocuk o işi yapip bitiresiye eokul zaten 10 defa hata verir.
sözlükçülerin yediği tarihi ayarlar
-
kisaltma kablosu : anne bi para ver de kız arkadaşıma hediye alayım.
anne: ha ne alıcan?
kisaltma kablosu: ya ver sen, gidicem bakıcam işte.
anne: oğlum yemezler. aynı taktiği anneannene ben uyguluyordum. söyle sen.
kisaltma kablosu : ayı var bir tane. beğendi, çok sevdi.
anne: onu biliyoruz
kisaltma kablosu: ...
madem mictian'ı rencide ettik, bir tane de kendimize çakalım.
kare şeklindeki evlere daire denmesi
-
daire kelimesi arapça devr "dönmek" kökünden gelir. belli bir işin etrafında dönen, merkezinde o işin olduğu bir iş hakkında konuşurken "o işe dair" kelimesini kullanırız ki bu da “ilgili, ait” anlamında kelimenin bir başka kullanılışına işaret eder ve aynı kökten gelir. "bu işe dair bazı fikirlerim var” dediğimizde bu işle “ilgili”, bu işe ait düşüncelerim var demek isteriz. tıpkı "bu iş çerçevesinde bazı fikirlerim var” cümlesinde olduğu gibi.
buradan hareketle saraylarda, büyük konaklarda da belirli bir işe ait, o işle ilgili o işe ayrılmış bölümlere de daire denmesinin nedeninin de bu olduğunu düşünüyorum. örneğin selamlık dairesi (selamlığa dair, ilişkin bölüm) ve haremlik dairesi (haremliğe ilişkin bölüm), mukaddes emanetler dairesi (emanetlere ilişkin bölüm).
aynı şekilde büyük evlerin ve konakların belli bir işle “ilgili” bölümlerine de daire adı verilir. kalorifer dairesi, kazan dairesi gibi. bunun gibi devlet işlerinin belli bir işle ilgili, o işe ayrılmış yerlerine de bu kapsamda “daire” denilmiş. gümrük dairesi, vergi dairesi gibi. dolayısıyla bu şekilde kullanımlarından daire kelimesinin zamanla anlam açısından “bölüm” kelimesine evrildiğini düşünüyorum. “dağılmak” kelimesinin “etrafa dağıldık” cümlesinde olduğu gibi yayılmak anlamında kullanılması buna örnek olarak verilebilir.
buradan yola çıkarak bölüm haline evrilmiş olan “daire” kelimesinin bir apartmanın “bölümleri” şeklinde kullanılmaya başlandığı kanaatine ulaştım.
pembe otobüs ve metrobüslere binmiyoruz
-
kadınların binmemesi çözüm değil, çünkü elbet buna binecek insanlar var. asıl protesto şudur:
(bkz: pembe otobüslere erkeklerle biniyoruz)
bitti.
her şeyden önce ben bir erkek olarak cinsiyetçiliği de geçiyorum aynı vergiyi veriyorsam aynı imtiyazı isterim.
kedi yola fırlamasın diye yanından yavaşça geçmek
-
bunu yapan adamdan zarar gelmez.
bir ekşi sözlük yazarını saatlerce incelemek
-
erkek olduğunu farkettiğimiz anda son bulan eylemdir.
yalana gerek yok şimdi
edit: başlık başıma kalmış
erkeklerin eve girmeden önce arabada beklemesi
-
vallahi bir erkek evde geçireceği süreyi korkunç olarak nitelendirip, günün yorgunluğunu arabada oturarak atıyorsa,
en kısa zamanda boşanmasını tavsiye edebilirim. bu hayat böyle geçmez.
barda 98 bin lira hesap gelmesi
-
bana ölümsüzlük suyu içicen ama 42.500 vericen deseler durup düşünürüm aq sokarım lan cristal belvedere e
baba bak ben de öleceğim
-
edit; depremde hayatını kaybeden elif'in babasına gönderdiği ses kaydını dinlemek için; tıklayınız
" antakya’daki elit apartmanı’nda yaklaşık 150 kişi yaşamını yitirdi. mümtaz gövce o gece istanbul’daydı. enkaz altında kalan 10 yaşındaki kızı elif , “baba bak ben de öleceğim” diyerek ses kaydı ve fotoğraf yolladı.
hiçkimse gelmeyince kendi başımızın çaresine bakmaya çalıştık. şehir dışından getirttiğimiz kepçe ve vinçlere afad el koydu.
üç günün sonunda afad’ın bize arama kurtarmaya gelmediği yerde biz onu aramaya çıktık. karayolları’nın önünde yaklaşık 150 kepçe ve 50 kadar vincin bekletildiğini gördük.
bu neden yapıldı, bilmiyoruz. en sonunda başka yerden ayarladığımız vinç ve kepçeleri (afad el koymasın diye) ara sokaklardan dolaşarak enkazın olduğu yere getirdik.
mümtaz gövce, ailesini kurtarmak için her şeyi yaptı ama olmadı "
keçiören metrosu
-
15 temmuz 2003 tarihinde başlanan ve 5 ocak 2017 (bugün) açılacak olan ulaşım hattıdır. (kaynak1, kaynak2, kaynak3)
13,5 yıldan bahsediyoruz dikkat ederseniz.
13,5 yıl önce çocuğuna hamile keçiörenli bir ana bugün onu ortaokula gönderiyor.
13,5 yıl önce keçiörenli bir ortaokul öğrencisi bugün iş güç sahibi.
13,5 yıl önce ankara'nın nüfusu 4 milyondu, bugün en az 5 milyon.
13,5 yıl önce facebook henüz kurulmamıştı.
13,5 yıl önce ilk iphone'un piyasaya sürülmesine 4 yıl vardı.
13,5 yıl önce ramazan ayı kasım ayına denk geliyordu.
13,5 yıl önce melih gökçek ankara büyükşehir belediye başkanıydı ve 55 yaşındaydı, bugün kendisi hala ankara büyükşehir belediye başkanı ama 68 yaşında.
nasa'nın kurulmasından sonra (1958) neil armstrong'un ay'a ayak basması (1969) 11 yıl sürmüş, ama keçiören metrosunun başlamasıyla bir ankaralı'nın o metroya ayak basması arasında 13,5 yıl var.
"bu, insanlık için küçük bir adım olabilir ancak bir ankaralı için büyük bir adım."
şahan gökbakar
-
geçenlerde bir televizyon programında -adını hatırlayamıyorum- sinema konusunda ne kadar cahil olduğunu gösterdi şahan. recep ivedik 2 isimli filminin tanıtımı için mikrofonlara konuşurken sunucunun ''bir röportajınızda sanat filmlerinden hoşlanmadığınızı söylemişsiniz.'' demesi üzerine bir anda su görmüş kediye dönmüştür. ''aaa hiç gelemem , hiç dayanamam. aman allah korusun'' diyerek garip bir tribe girmiştir. sanat sineması sever sevmez , buna bir lafım olamaz elbette ama konuşmanın devamı her şeyden önce şahan için çok talihsizdi. ''şimdi ben alayım ağzıma bir sigara , başlayayım buradan eminönün'e kadar yürüyeyim. arada denize bakayım bir şey demeden. al sana sanat filmi.'' eyvah eyvah. bu kadar mı bağırır bir insan ben cahilim diye. tamam , sevmiyorsun etmiyorsun ama bu mudur senin sanat filmi benzetmen ? devam ediyoruz. ''öyle fukaralık edebiyatı yaptıklarına da bakmayın , milyon dolarlar kazanıyorlar festivallerde aldıkları ödüllerden sonra.'' sanırım burada nuri bilge ceylan a bir taş atıyor. e şahan bırak da adam kazansın para yahu , sen mi kazanacaksın olan parayı. neyse , devam. ''oyunculara da para vermiyorlar bunlar. mehmet sen gel , ahmet sen gel diyerek tanıdıklarını oynatıyorlar. bedavaya getiriyorlar filmi'' hmm. bu da oldukça talihsiz bir açıklama. acaba kaç sanat filmi izledi bu adam ? gerçekten tanışsam ilk önce soracağım bu. söylevinin en komik yerini sona sakladım tabi ki. ''zaten toplasan kırk ya da elli plan var. öyle film mi olur.'' hmm. demek ki film yapmak için devamlı cut , devamlı geçiş , devamlı bir aksiyon olacak öyle mi. baksanıza adam fellini , bergman triplerine girip sinemayı açıklıyor. planların ne kadar önemli olduğunu belirtiyor. gerçekten yazık. adam , sen sevmeyebilirsin. recep ivedik çek , izlen. bir lafım yok. ne diye çıkıp kendini gerçekten komik duruma düşürüyorsun ? sinema üzerine konuşacak son insanlardan birisin , bari konuşma.
(bkz: gonuşma layn)