hesabın var mı? giriş yap

  • çoğunuzun yaşı genç bilmez..

    sergei bubka isimli sırıkla atlama olimpiyat rekortmeni vardı..

    her olimpiyatta ya da dünya şampiyonasında rekoru 1cm geliştirirdi..

    esasında 50 cm üstüne atlayacak gücü vardı.

    hani atlarken onu bilirdiniz.

    ama her rekor para ve daha çok ün demekti...

    işte böyle bir şey...

  • ben yas olarak bu hastalik karsisinda bagisiklik sistemimin yeterli olacagini dusunuyorum ve kendim icin cekinmiyorum ancak bana bulasirsa bulastirabilecegim yaslilar,bagisiklik olarak zayif durumda olan insanlar,kanser tedavisi sonrasi korunmasiz bir halde olan hastalar ya da kronik rahatsizliklari olan insanlari dusundugum icin ciddiye aliyorum. siz de ciddiye alin amina koyduklarim.

  • kızların çoğunlukta olduğu bir grupsa vay halinize dedirten durumdur... örnek vermek gerekirsek:

    erkekler:
    +beyler bugün hocanın verdiği makale neydi?
    - x makalesi
    +eyv.

    kızlar:
    +kızlar bugün hocanın verdiği makale neydi?
    -x makalesi
    +çok sağol canım (kalpler, öpücükler falan)
    -önemli değil bitanem benim (kalpler, öpücükler falan)
    +(farklı farklı kalpler öpücükler)
    -(dahada farklı farklı kalpler öpücükler)

    diye devam eder...

  • gerzek espiriler daha başlığa doluşmamışken yapılan çalışmayı kısaca ifade edelim.

    2014 yılında bilim insanları dna diziliminde bulunan nükleotitlerden farklı olarak x ve y adını verdikleri sentetik iki nükleotit daha üretmeyi başardılar.

    nükleotit: bir fosfat, beş karbonlu bir şeker (deoksiriboz) ve bir azotlu organik bazdan oluşan bir kimyasal bileşiktir. en yaygın nükleotitler nükleik asitlerin yapı taşlarıdır.

    https://www.nytimes.com/…-genetic-code.html?hp&_r=1

    http://www.nature.com/…14.html?foxtrotcallback=true

    bir sözlük yazarı tarafından belirtilen haberler de bu nükleotitlerin laboratuvar ortamında üretilmesiyle alakalıdır.

    bu çalışma ise sentetik x ve y nükleotitlerinin üretimi değil, bir canlının dna sarmalına dahil edilmesini konu alıyor. yani 2014'teki çalışmayı bir adım daha ileri taşıyor.

    normal şartlarda dna dizilimine var olan nükleotitlerden başka bir nükleotit eklenmesi canlılığın önüne geçer.

    zaten 2014'teki çalışmada da bu sentetik nükleotitlerin yine dna dizilimine yerleştirildiği ancak söz konusu bakterilerin ilerleyen nesillerde bu nükleotitlerden kurtulduğu ve tekrar eski haline döndüğü belirtilmiş.

    bu çalışmada ise eklenen bu nükleotitlere rağmen bakterilerin canlılığını devam ettirdiği ve bu nükleotitlerden de kurtulmadığı belirtiliyor. evet bu oldukça sansasyonel bir şey. zira sentetik nükleotit kullanılarak ortaya çıkarılan bir dna dizilimi yeni bir canlı yaratmak için atılacak ilk adımdır.

    bir insan spermasında bulunan mayoz bölünmüş bir dna'ya yeni x ve y nükleotitleri eklense ve bu sperma aynı bu şekilde x ve y nükleotitleri taşıyan bir yumurtayı döllese ortaya çıkabilecek canlıyı hayal gücünüze bırakıyorum.

    kısaca açıklamak gerekirse çalışmanın özü bu.

    ekleme: insanlar haliyle muhtemelen yaşamazdı veya gelişim problemleri olurdu gibi tepkiler veriyor. hayal gücü çok kısıtlı olan bu arkadaşlara durumu açıklayalım.

    bu daha ilk adım. yani ilk defa sentetik nükleotitler üretilmiş ve ilk defa bir canlı genetiğine dahil edilmiş. evet, dna'sına x ve y sentetik nükleotitleri konan gelişmiş ilk canlı yaşamayacak. belki w ve z nükleotitleri konanda gelişim problemleri olacak.

    ancak binlerce yeni nükleotit ve binlerce çalışmayla 5000 yıl sonra nihayet bir gün üretilen sentetik nükleotitlerden gelişmiş ve fonksiyonel bir canlı ortaya çıkacak.

    zaten bilim böyle o alana tek tek tuğla koyularak oluşur. öyle cem yılmaz'ın bahsettiği "kansere çare bulunmuş ama tam kansere değil" gibi magazinsel bilim haberleri gibi olmaz. bir günde bir çalışmayla mucizevi bir şekilde fonksiyonel bir canlı üretilecek demiyoruz. biraz hayal gücünüz olsun ya.

    bir gün, belki binlerce yıl sonra, tamamen sentetik nükleotitlere sahip dna barındıran fonksiyonel bir canlı üretilecek diyoruz.

    bu çalışma bu yolun ilk adımı. önemi de bu zaten. ilk tuğlayı x ve y nükleotitlerini bularak koymuşlar. ikinci tuğla bunları canlı dnasına entegre etmek olmuş. bir gün ev tamamlanır, siz kafanızı yormayın, hayal edin.

  • ülkemizde, kangalların boğduğu kurtlar genellikle oldukça küçük, zayıf, hasta, yaşlı veya yaralı kurtlardır. ayrıca zaten anadolu havzasında yaşayan kurtlar genelde ufak ve zayıf yapıda olurlar. bunlara çayır kurdu da denir. kangallar ise bu çayır kurtlarına nazaran çok daha iri ve besili olmanın yanında, çoğunlukla tek değil iki veya daha fazla kangal ile beraber kurtlara hücum ederler. bu yüzden kangalların bu kurtlar karşısında üstün gelmesi olağandır.

    ayrıca köpekleri yetiştirmek de zahmetli bir iştir. hiçbir hayvan sahibi, hayvanının boş yere ölmesini yahut yaralanmasını istemez. bu yüzden bu köpeklerin boyunlarına çivili tasma geçirilir. hatta vücut bölgesini koruyan zırh yaptıranlar dahi vardır. böyle bir beşeri avantaj karşısında kurdun şansı yoktur.

    ancak gerçek bir bozkurt karşısında, bire bir mücadelede bir kangalın başarılı olacağını düşünmüyorum. kurtların ne kadar dayanıklı, kuvvetli ve olağanüstü savaşçı, inatçı bir yapıda olduklarını bilenler bilir. çok güçlü çeneleri ve oldukça sivri dişleri ile, birkaç hamlede bile rakiplerinde ölümcül yaralar açabilirler. köpekler ise böyle değildir. ölümcül yaralar için oldukça ciddi mücadele vermeleri gerekir. kurt, tabiri caiz ise tek ısırışta dişlerini kemiğe kadar saplarken, köpek sadece ete zarar verebilmektedir. ayrıca kurtların, bilhassa kışın kalın kürklere sahip olduklarını unutmamak gerekir. çok hızlı hareket edebilmesi de bir başka avantajdır.

    kangalın ise kurt karşısında tek artısı iri cüssesi gibi duruyor. gerçekten de iri gövdesi ile kurda vuruşlar yapabilir. ama kurdun çok daha atik hamleleri karşısında çok dayanacağını zannetmiyorum. kangal, ancak ani bir hareket ile, boyundan tutar ve bırakmaz ise bir şansı olabilir.

  • bir yerde okumuştum. sanırım aylin balboa'nın hikayesi idi. "yaşlanmak mütemadi bir kaybediş"tir. diye . kendimden biliyorum (80 yaşına geldim artık) hacmen azalıyor insan. ruhen de azalıyor. tanıdıklar azalıyor...tükeniyor en sonunda. hayat bitmiş oluyor.