hesabın var mı? giriş yap

  • bu nasıl bir gazeteciliktir.
    alın teriyle yerin metrelerce altında şerefiyle çalışan bir madenciyi kıyaslayacak başka birini mi bulamamışlar da bu "şey" ile kıyaslıyorlar.

  • istanbul'un simgesi ne zaman duvarda biten çiçekler oldu dediğim olay.

    ankara'ın simgesi dinozorlar kalkınca bir şey olmadı, rahat olsunlar.

  • 3 gün önce devlet hastanesinde plastik cerrahiden randevu alarak yüzümde bulunan 3 adet beni aldırdım. izzet altınmeşe olma yolunda ilerlerken son manevra ile benlerimden kurtuluverdim. bir tanesi burnumun ucunda, bir tanesi kulağıma yakın, diğeri ise dudak kenarının 2cm üstünde nazolabial oluk denilen çizginin üzerindeydi. doktor benlerin tehlikeli olmadığını, bir travma oluşturmuyorsa alınmasının gerekmediğini, istersem de hemen alabileceğini, önceleri kızarıklık olacağını ve sonrasında belli belirsiz bir iz kalacağını belirtti. 2 tanesi sakal traşı bölgesinde olduğu için sürekli kesiyordum, burnumun ucundaki ise estetik olarak rahatsızlık veriyordu ve alınmasını istedim. hemen bir imza verdim ve üst kat lokal ameliyathaneye çıktım. kısa bir hazırlık ve uyuşturucu iğneler sonrasında minik bir operasyon ve dikiş derken hastaneye girmem, sıra almam, muayene olmam, operasyon ve çıkmam 25 dakika falan sürdü. açıkcası devlet hastanesi olduğu için bir kaç ay sonraya randevu verir diye düşünürken bu hız başımı döndürdü.

    ilk etapta biraz tedirgin oldum ama ne olduğunu anlamadan işlem bitiverdi. ben başına 3 adet falan lokal anestezi iğnesi yapıldı. ilk iğnelerin hafif acısını hissettim o kadar. operasyonda acı yok ama kesme, çekiştirme, dikme gibi şeyleri hissediyorsunuz tabi. dikişli yerlere 2 gün su değdirmemek gerekiyormuş. sonrası için sadece nemlendirici kullanılması ve sabunla yıkanması yeterliymiş. 1 hafta içinde de dikişleri alınıyor.

    siz siz olun beni benden aldın dohtor diye espri yapmayın. ben mi? yok bende yapmadım.

    4 ay sonra gelen edit:

    bir hafta arayla iki seansta yüzümden 4, boynumdan 2 olmak üzere toplam 6 ben aldırmıştım.
    doktor, boynumdakileri iğne ile uyuşturduktan sonra bistürü gibi bir şey ile kazıyarak aldı, dikiş falan olmadığı için izi hiç belli değil. hatta kendim bile eski yerini bulamıyorum.

    gelelim yüzümdekilere..
    bir tanesi sol kulağımın önünde sakalların olduğu yerdeydi. o hiç belli değil.
    bir tanesi dudağımın üst kısmında, burundan dudağa inen nazolabial oyuk diye tabir ettikleri çizginin üzerindeydi. kısacası tuğba özay yada tülin şahin'in benleri gibiydi diyeyim. bu da o çizgiye denk geldiği için belli olmuyor.
    bir tanesi ise alnımda sol kaşımın üzerindeydi. bunda iz biraz belli. tam dikişin üzerinde sivilce çıkmıştı bunun etkisi var mıdır bilemiyorum.
    diğeri ise tam burnumun ucundaydı. bunun izi de bariz belli. hatta nasıl olmuş bilmiyorum ama iki tane küçük kesi izi var. (ama eski haline göre yine tercih ederim)

    bu izler ile ilgili araştırdığım kadarıyla, izlerin daha az olması için bir yılın geçmesi gerekiyormuş. ilerleyen zamanlarda bir değişiklik olursa mesajımı editlerim.

    sonuç:
    benlerimi aldırdığım için hiç pişman olmadım. iyi ki aldırmışım, yine olsa yine aldırırım diyorum. fakat şunu anladım ki bu benleri kendimiz haricinde takan yok. yani annem, babam, arkadaşlarım, akrabalarım falan bir tanesi bile yav sende bir değişiklik var hayırdır falan demedi. yani bizi tanıyan insanlar benlerimiz ile benliklerimizi bütünleştirmiş, bizim rahatsız olduğumuz o benleri görmüyorlar bile. tanımayanlar, yeni tanışılanlarsa bakıyorlar ve görüyorlar tabi...
    demek istediğim şuydu, bendeki benler kıyafetlerin takılması, tahriş etmesi yada traş olurken kesilmesi gibi travmalar yaratıyordu, kimisi de görsel açıdan rahatsız ediyordu aldırdım. zaten küçük bir operasyon ve ağrısı, sızısı olmuyor. korkulacak bir durumu da yok. görsel olarak yada travmatik olarak rahatsızsanız kolaylıkla aldırabilirsiniz fakat bundan rahatsız olan sadece sizsiniz bunu bilin. çevrenizdekiler sizi olduğu halinizle kabul etmiş zaten.

    1 yıl editi:
    bensiz yüzünüze aynada bakmak ve eski resimlerinize bakarken vay be resmen izzet altınmeşeymişim demek güzel. cerrahi yöntemle belli belirsiz bir iz mutlaka kalıyor. ben tipine göre çeşitli yöntemler var. azot, kazıma, lazer vesaire gibi. ancak bu yöntemleri özel hastaneler uyguluyor. devlet hastanelerinde plastik cerrahi bakıyor ve direkt cerrahi uyguluyor.
    dediğim gibi cerrahi izi belli belirsiz. ben hiç pişman olmadım. belki contractubex gibi kremlerle o izler de yok edilebilir. aşırı estetik kaygınız yoksa gidin devlet hastanesinde ücretsiz halledin.

    3 yıl + 2 ay editi:
    bu konuda çok soru geldiği için nerede ve kime yaptırdığımı entriye eklemek istedim.
    ankara yenimahalle devlet hastanesinde plastik cerrahi bölümünde yaptırdım. doktorun ismi ise senem özge turaçlı idi.

  • ''yakın tarihimizden o kadar bihaber büyüdüm ki, geçen seneye kadar adnan menderes'i bir çeşit bulvar zannediyordum. havaalanıymış.''

  • gezegenin en mantıklı sözü.

    + ne tür müzikler dinlersin bartuğ?
    - hımmpf, indie falan, pop jazz bazen de beril...
    + anlıyorum bartuğ...

    bartuğ yalan söylüyor, daha geçtiğimiz yaz kuzeninin düğününde ankara'nın bağları eşliğinde çılgınlar gibi eğlendi. bartuğ yalancı. bartuğ yavşak...

    ***

    + ne tür müzikler dinlersin saffet abi?
    - valla kulağa hoş gelen her türlü müziği dinlerim yiğenim.
    + saffet abi pop jazz?
    - jazzırdamasa o da iyi aslında meh meh meh.

    saffet abi dürüst. saffet abi yavşak değil. kötü şakaları dışında on numara adam.

  • şimdi bad trip şöyledir böyledir diye denilecek çok az şey vardır; kişiden kişiye hatta deneyimden deneyime çok değişir. zaten bad trip şöyledir, böyledir deyip ne yapacaksınız. tavsiye de verilmez.

    ama bad trip’e girmiş birisine nasıl yardım edilebileceği konusunda şöyle naçizane tavsiyelerim vardır:

    -iyice bir ayılın önce.

    -karşınızdaki kişiye bakın; biraz gözlemleyin. nasıl bir ruh hali olduğunu tespit etmeye çalışın. diyelim ki biraz yaklaşın… siz yaklaşınca korkabilir, bunalabilir ya da dokunuşunuz, sarılmanız sakinleştirebilir.

    -dış dünya ile bağı azalmıştır bayağı bir, çapası olmaya çalışın. zaman mekan kavramı yoktur bir olasılık; ona bu zaman/mekan mefhumunu hissettirmeye çalışın. ölüm korkusu yüzünden mahvolmuşsa; ölmeyeceğini anlatın uzun uzun. eski kabuslarına hapsolmuşsa, geçtiğini ve çoktan atlattığını söyleyin. nerede olduğunu, nasıl da güzel bir hayatı olduğunu falan da anlatabilrisiniz.

    - sürekli ama sürekli ona bunun normal hali olmadığını, uyuşturucu aldığını ve bad trip’te olduğunu söyleyin. bazen –kısa süreliğine de olsa- gerçekten anlıyorlar. srekli ama sürekli, bunun geçeceğini ve mutlu olacağı anların geleceğinden bahsedin. izin veriyorsa, elini tutun, gözlerini öpün, koklayın, şefkat gösterin.

    -yani çok düşük olasılık ama kendine zarar vermeye çalışıyorsa ve zapt etmeye çalışmanız durumu daha da kötü hale sokuyorsa yardım alın. sakın kendi kendinize sakinleştirici falan vermeyin, overdose yaparsınız bir de. “yardım” derken hastane diyorum bu arada. bir de camları, kapıları kapatın; uçup kaçabilirler.

    -biraz hatırlamaya çalışın, aç mıydı acaba diye. kan şekeri düşükse, bir şeyler yemesi durumunu hafif de olsa düzeltebilir.

    -20 kişi doluşmayın başına! görmüyor musunuz kadın panik ve terörize bir halde? performans gösterisi seyretmiyorsunuz andavallar. sadece bir kişi, bir ses yeterlidir.

    -ortamda birden fazla bad trip varsa ayırın. insanın başı ağrıyor walla.

    bir de girmemek için;

    -bilip etmediğiniz yerlerden uyuşturucu almayın. bu arada alkolle de çok bad tripe giren insan var ama genelde uyuşturucu kaynaklı olanlarına bad trip diyoruz sanırım.

    -moralin bozukken psychedelic şeyler alacak kadar beyin yoksunuysanız; tıp’ın bu (aptallık) konuda çare bulması için dua etmeye başlayın.

    -bir de “ayık arkadaş” belirleyin falan diyorlar ama kim kabul eder ki?

    bunların hepsi asılsız da olabilir. laf olsun torba dolsun işte.